"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2016/473 E., 2017/298 K.
KARAR : Davanın kabulü
Taraflar arasında görülen galle fazlasına müstahak vakıf evladı olduğunun tespiti davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 15.10.2018 tarihli ve 2018/8707 esas, 2018/17286 karar sayılı ilamı ile düzeltilerek onanmasına karar verilmiş, davacı vekilinin karar düzeltme isteği Dairemizin 21.03.2019 tarihli ve 2019/1099 esas, 2019/3052 karar sayılı ilamı ile reddedilmiştir. Kararın kesinleşmesi üzerine davacı vekili tarafından Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunulmuş, Anayasa Mahkemesi 20.07.2023 tarihli ve 2019/18088 başvuru numarası ile verdiği kararda davacının Anayasanın 35 inci maddesinde güvence altına alınan mülkiyet haklarının ihlal edildiğine, ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması ve yeniden yargılama yapılması için dosyanın Dairemize gönderilmesine karar verilmiştir. Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
I. DAVA
Davacı ... vekili dava dilekçesinde, davacının Diyarbakır'da kurulu Mazbut ... Paşa Vakfı'nın, babasının ölüm tarihi olan 14.02.2012 tarihinden geçerli olmak üzere, intifa ve gallesine müstahak evlat olduğunun tespitini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEME KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 03.06.2014 tarihli ve 2013/205 Esas, 2014/293 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne, "davacının Mazbut ... Paşa vakfının intifa ve gallesine müstehak evladı olduğunun ve babasının ölüm tarihi olan 14.02.2012 tarihinden geçerli olmak üzere tespitine" karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 18. Hukuk Dairesinin 07.05.2015 tarihli ve 2014/18640 Esas, 2015/7695 Karar sayılı kararıyla; dava konusu Vakfın vakfiyesinde galle fazlasına hak kazanabilmek için batın şartı öngörüldüğü, batın şartının davacı yararına gerçekleşip gerçekleşmediğinin yöntemince araştırıldıktan sonra oluşan sonuca göre karar verilmesi gereğine değinilerek hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin karar başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararı ile "Davacının davasının kabulüne, davacının mazbut ... Paşa vakfının intifa ve gallesine müstehak evladı olduğunun ve babasının ölüm tarihi olan 14.02.2012 tarihinden geçerli olmak üzere tespitine" karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı vekili, davacının babasının ölüm tarihi itibariyle galle fazlasına müstahak vakıf evladı olduğuna karar verilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğunu ileri sürerek temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Yargıtay Kararı
Dairemizin 15.10.2018 tarihli, 2018/8707 esas, 2018/17286 karar sayılı ilamı ile; diğer temyiz itirazlarının reddine, davada yasal hasım durumunda olan davalı İdare aleyhine yargılama giderine hükmedilmesinin doğru olmadığı ve Vakıflar Yönetmeliğinin 55 inci maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesi karar tarihi itibariyle davacının galle fazlasına müstahak vekıf evladı olduğunun tespitine karar verilmesi gerektiği belirtilerek, "hükmün 1 numaralı hüküm fıkrasında "olduğunun" kelimesinden sonra gelen "ve ölen babasının ölüm tarihi olan 14.2.2012 tarihinden geçerli olmak üzere" ibaresinin hükümden çıkarılmasına, yine hükmün 3 ve 5 numaralı fıkralarının metinden çıkarılarak yerlerine “3-Davanın niteliği gereği davacının yaptığı yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına”, “5-Davanın niteliği gereği davacı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına” ibareleri yazılmak suretiyle" düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.
VI. KARAR DÜZELTME
A. Karar Düzeltme Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
B. Yargıtay Kararı
Dairemizin 21.03.2019 tarihli, 2019/1099 esas, 2019/3052 karar sayılı ilamı ile karar düzeltme isteğinin değerden reddine karar verilmiştir.
VII. ANAYASA MAHKEMESİ İHLAL KARARI VE SONRAKİ SÜREÇ
A. Bireysel Başvuru
Kesinleşen karara karşı davacı ... Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunmuştur.
B. Anayasa Mahkemesi Kararı
1. Anayasa Mahkemesinin 20.07.2023 tarihli ve 2019/18088 başvuru numaralı kararı ile; Anayasa'nın 35 inci maddesinde düzenlenen mülkiyet hakkının ancak kanunla sınırlandırılabileceği, batın esasına dayanan vakıflarda, vakıftan yararlananların ölüm tarihleri itibariyle yerine geçecek kişilerin hak sahibi olacağı, vakfedenin ölüm tarihinden itibaren vakfa ait mal varlığı haklarının batına geçmesini öngören vakıf senedindeki bu iradeyi değiştiren mevzuat hükümleri ve yargısal uygulamaların mülkiyet hakkına müdahale oluşturacağı, Yargıtay kararında Mahkeme karar tarihi itibariyle galle alacağına hak kazanacağına dair kabulün dayanağının Vakıflar Yönetmeliğinin 55 inci maddesi olduğu, bu yönüyle mülkiyet hakkına müdahalenin kanuni dayanağının bulunmadığı gerekçesiyle, başvurucunun Anayasa'nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar verilmiştir.
2. Anayasa Mahkemesince ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak amacıyla dosyanın Dairemize gönderilmesine karar verilmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava konusu uyuşmazlık, galle fazlasına müstahak isteğine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk ve Değerlendirme
Anayasa Mahkemesi eldeki dava davacısının bireysel başvurusu sonucunda verdiği kararda, Dairemizin istikrarlı uygulamasına konu olan ve dayanağını Vakıflar Kanununun 7 inci maddesi ile Vakıflar Yönetmeliğinin 55 inci maddesinden alan, galle alacağına hak kazanmanın İlk Derece Mahkemesi karar tarihi itibariyle geçerli olacağı kabulünü mülkiyet hakkına müdahale olarak değerlendirmiştir. Konunun aydınlatılması yönünden yasal mevzuata değinilmesinde yarar bulunmaktadır:
2/7898 sayılı mülga Vakıflarda İntifa Haklarının Ne Suretle Tesbit ve İta Edileceği Hakkında 17.07.1936 tarihli Vakıflar Nizamnamesine Ek Nizamname’nin 30.07.1987 tarihinde değişik 3 üncü maddesinde; 2762 sayılı Vakıflar Kanunu’nun yürürlüğe girdiği tarihten önce mazbut Vakıflar arasına alınan vakıflarda intifa hakları, vakfiye şartları esas alınarak 7'nci maddeye göre belirlenen vakıf ilgililerine, 6 ncı madde hükümlerine göre her yıl ve vakfın gelir fazlasının (intifa hakkının) doğduğu mali yılı izleyen ilk altı ay içinde vakıfın evladı veya ilgilisi olduğunu mali yılın birinci ayında belgeleyenlere yıllık olarak ödenir denilmiştir.
Ek Nizamnamenin 30.10.1987 tarihinde değişik 7 inci maddesinde de her vakıf için belirlenen gelir fazlası (intifa hakları) vakfiye şartı gereği vakıf evladı veya ilgilisi olduğunu ve galleye hak kazandığını kesinleşen mahkeme kararıyla ispat edenlere ödeneceği hususları düzenlenmiştir.
27.02.2008 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren 5737 sayılı Vakıflar Kanunu’nun 75 inci maddesinde mazbut ve mülhak vakıfların vakfiyelerindeki şartlar doğrultusunda, ilgililerin haklarının saklı olduğu, bu hakların kullanılmasına ilişkin usul ve esasların yönetmelikle düzenleneceği belirtilmiştir.
27.09.2008 tarihinde yürürlüğe giren ve anılan madde doğrultusunda düzenlenen Vakıflar Yönetmeliği’nin 53 üncü maddesi uyarınca; vakıf evlatları veya ilgilileri dilekçe ile vakfiye şartı gereği vakıf evladı veya ilgilisi olduğunu ve galle fazlası almaya hak kazandığını gösteren mahkeme kararıyla; vakıf evladı veya ilgilisi olduğu mülhak vakıf yöneticisine, vakfiyesinde galle fazlası ödenmesine ilişkin şart bulunan mazbut vakıflarda, ilgili Bölge Müdürlüğü’ne veya Genel Müdürlüğün internet sitesindeki online başvurular kısmında yer alan galle fazlası talep formunun doldurulması şekli ile; Genel Müdürlükçe temsilen yönetilen mülhak vakıflarda ise ilgili Bölge Müdürlüğü’ne başvuru yaparlar.
Vakıflar Yönetmeliği’nin 55 inci maddesine göre de, vakıf evladı veya ilgililerinin galle fazlasını almaya hak kazandıkları tarih ilk derece mahkemesi karar tarihi olup, galle fazlasına ilişkin ödeme mahkeme kararının kesinleşmesinden sonra yapılır. Galle fazlası, mazbut vakıflarda Genel Müdürlük onayından, mülhak vakıflarda ise kesin hesabın tasdikinden sonra 15 gün içerisinde yıllık olarak ödenir. İntifa ... ödemeleri yapıldıktan sonra ilk defa başvuranlara o yıl ödeme yapılmaz. Ancak hak kazandığı yılın veya yılların evlat hissesi, mahkeme kararının kesinleşmesini müteakip ödenir.
13.02.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6111 Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un 208 inci maddesi ile 5737 sayılı Vakıflar Kanunu’nun 7 inci maddesine; 4 üncü fıkra olarak, “intifa haklarına ilişkin talepler galle fazlası almaya hak kazanıldığını gösteren mahkeme kararının kesinleştiği tarihten itibaren beş yıl geçmekle düşer.”
5 inci fıkra olarak da “Mazbut vakıflarda intifa hakları, galle fazlası almaya hak kazanıldığını gösteren mahkeme kararının kesinleştiği tarihten itibaren, vakfın son beş yıl içindeki malvarlığı, gelirleri ve giderleri ile sınırlı olmak ve galle fazlasının mevcudiyeti şartıyla Genel Müdürlükçe belirlenir.” hükümleri ilave edilmiştir.
Somut olaya gelince, vakıflar hukuku, yapısı ve özü itibariyle miras hukukundan farklıdır. Galle fazlasına müstahak vakıf evladı olduğunun tespiti istemiyle açılan davalar ise kişiye sıkı sıkıya bağlı davalardandır. Vakıflar Kanunu'nun 7 inci maddesine 6111 Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un 208 inci maddesi ile eklenen 4 ve 5 inci fıkralar uyarınca, galle fazlasından yararlanmaya başlanılacak tarih olarak İlk Derece Mahkemesi kararının kesinleştiği tarihin kabul edilmesi gerektiği söylenebilir. Çünkü galle fazlasına müstahak vakıf evladı olduğunun tespitine ilişkin kararlar inşai niteliktedir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 26.11.2019 tarih, 2017/8(18)-1923 esas, 2019/1217 karar sayılı kararı). Dolayısıyla davacının, babasının ölümüyle birlikte galle fazlasından hak sahibi olduğunun kabulünde hukuki olanak bulunmamaktadır. Anayasa Mahkemesi kararında başvurucunun galle fazlasına ne zaman müstahak olacağına ilişkin değerlendirmelerin ise bu tür kararların inşai niteliğiyle uyuştuğunu söylemek mümkün değildir.
Esasen Vakıflar Kanunu'na 6111 Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un 208 inci maddesi ile eklenen hükümler uyarınca, kararın kesinleşmesiyle birlikte hak sahibi olacak davacı yönünden; Vakıflar Yönetmeliğinin 55. maddesinde davacının lehine bir düzenleme yapılarak, İlk Derece Mahkemesi karar tarihi itibariyle hak sahibi olacağı şeklinde hüküm tesis edilmiştir.
Öte yandan, Vakıflar Kanunu'nun 7 inci maddesine 6111 Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un 208 inci maddesi eklenen 4 ve 5 inci fıkraların iptali için yapılan başvuruyu Anayasa Mahkemesi 09.05.2013 tarihli 2011/42 Esas, 2013/60 Karar sayılı kararında,
"Vakıflar, özel hukuk kurumu olmalarına karşın, tarihten gelen özellikleri, kuruluş irade ve amaçları ile vakıf senetlerindeki koşullar gereği korunmaları ve sürekliliklerinin sağlanmaları için özel hukuk yanındakamu hukukunun da kapsamı içinde nitelendirilmişlerdir. Toplumun ortak varlığı hâline gelen vakıflar, ayrı bir kanun ile düzenlenmiş, yönetimleri ve kontrolleri Devlete bırakılmıştır. Vakıflarla ilgili düzenlemeler yapılırken, vakıfların vakfiyelerinden kaynaklanan varlıklarının, statülerinin ve amaçlarının özel hukuk hükümlerine göre korunmasına önem verilmiş, kamu düzeni ve vakfiyeye uygun korumanın ve sürekliliğin sağlanması için kamunun temsil ve yönetimi sağlanmış, böylece, özel alanın kamu düzeni ve yararı için kamu tarafından korunması ve yönetilmesi amacıyla kendine özgü bir müessese oluşturulmuştur.
Dava konusu kuralda, vakfiye şartlarına göre intifa ... bulunan ilgililerin intifa haklarına ilişkin taleplerinin galle fazlası almaya hak kazanıldığını gösteren mahkeme kararının kesinleştiği tarihten itibaren beş yıl geçmekle düşeceği öngörülmüştür.
Kanun koyucunun, kural ile vakıfların ve vakıf idaresinin amaçlarını gerçekleştirebilmesini ve faaliyetlerini sürdürebilmesini ve bu kuruluşların yıllarca eski iddialara hedef olmasının önüne geçilebilmesini amaçladığı anlaşılmaktadır.
Kamu düzeninin gerektirdiği durumlarda kanun koyucunun kimi hak düşürücü süreler koyabileceği doğaldır. Bu hak düşürücü sürelerin varlığı, bazı meşru nedenlere dayanır. Çok eski iddiaların gündeme getirilmesinin zararları, savunma tarafının geçmiş olaylara ilişkin iddiaları yanıtlama açısından eskimiş delillere ulaşmada zorluklarla karşılaşmasının önlenmesi gibi nedenler, bu tür sınırlamaları haklı kılar. Diğer taraftan, hukuki işlem ve kuralların sürekli dava tehdidi altında bulunması hukuk devletinin unsurları olan hukuki istikrar ve hukuki güvenlik ilkeleriyle de bağdaşmaz. Bu nedenle hak arama özgürlüğü ile hukuki istikrar ve hukuki güvenlik gerekleri arasında makul bir denge gözetilmelidir. Dava konusu kuralla getirilen süre sınırlamasının, kamu düzeniyle ilgili olan vakıfların ve vakıf idaresinin amaçlarını gerçekleştirebilmesini ve faaliyetlerini sürdürebilmesini amaçladığı anlaşılmaktadır. Vakıfların her an dava tehdidi altında bulunması, vakfiyelerinde belirtilen hayır işlerinin gerçekleşmesine engel olarak kamu hizmetinin aksamasına neden olacağından, intifa ... talepleri için bir süre sınırlaması getirilmesinde kamu yararı bulunmaktadır.
Hayır ve hizmet kuruluşu statüsünde olan ve toplumsal ihtiyaçlar için kurulan mazbut vakıflar, vakfiyelerinde belirtilen hayrî, sosyal, kültürel ve ekonomik şart ve hizmetleri vakfedilen mal ve hakların gelirleri ile yerine getirmektedirler. Vakfın gelirlerinden intifa ... talebi olmaması durumunda bütün gelirler, vakfiyelerinde belirtilen hayrî, sosyal, kültürel ve ekonomik şart ve hizmetlere tahsis edilmektedir. Galle fazlası almaya hak kazanan vakıf evladının uzun süre intifa ... talebinde bulunmayıp, yıllar geçtikten sonra bu hakkını geriye dönük talep etmesi, vakfı kaynaklarını kullanma ve planlama yapma konusunda tereddüde sevk edeceği gibi sonraki yıllarda vakfın amaçlarını gerçekleştirmesini ve faaliyetlerini sürdürmesini de zorlaştıracaktır. Bu itibarla, mazbut vakıfların gelirlerini kullanma planlarını isabetli bir şekilde yapmalarını sağlamak, faaliyetlerini sürdürebilmek ve uzun yıllar sonra eski iddialara hedef olmalarını engellemek üzere, vakıf evladının vakfiyelerde öngörülen intifa hakkını talep etmesi konusunda, hukuki bir müessese olan, hak düşürücü süreler kuralından yararlanılmasında Anayasa'ya bir aykırılık olmadığı gibi bu sürenin takdir ve tespiti de esas itibariyle kanun koyucunun takdir yetkisi içinde kalmaktadır.
Dava konusu kuralla, hakkın kullanılması için hak düşürücü süre öngörülmüş olup, kişilerin, vakıf evladı veya ilgilisi olduğuna ve galle fazlası almak için vakfiyede belirtilen nitelikleri haiz vakıf evladı arasında bulunduğuna ilişkin dava açmalarını ve mahkeme kararlarının uygulanmasını engellenmediği gibi kuralın, süresinde başvuruda bulunan vakıf evladının intifa haklarını almalarını engelleyen bir yönü de bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, dava konusu kural Anayasa'nın 36. ve 138. maddelerine aykırı değildir. " şeklindeki gerekçeyle reddetmiştir. Buna göre, Anayasa Mahkemesinin somut olaya dair bireysel başvuru sonucunda verdiği kararın gerekçesi ile 6111 sayılı Kanun ile düzenlenen 208 ve 209 uncu maddelerin iptali için yapılan iptal başvurusu sonucunda verdiği kararın gerekçesi arasında çelişki bulunmaktadır.
Öte yandan, galle fazlası ödemeleri, hak kazandığını ispat eden evlatlara mevzuatla belirlenen bir sistem dahilinde yapıldığından, Mahkemelerce verilecek kararların sosyal hayatın akışına aykırı, uygulamayı zorlayıcı ve öngörülemez nitelikte olmaması, sonuçları itibariyle toplumda kaos ve kargaşaya sebebiyet vermemesi gerekir.
Bu itibarla, Dairemizin 15.10.2018 tarihli, 2018/8707 esas, 2018/17286 karar sayılı düzeltilerek onama ilamı davacının mülkiyet ... bakımından yönetmeliğe göre daha lehine bir yorum ve değerlendirme içermektedir. Esasında, galle fazlasına müstahak vakıf evladı olarak hak sahipliğinin başlangıcı bakımından Vakıflar Yönetmeliğinin 55 inci maddesi uyarınca karar tarihinin esas alınması, var olan bir mülke yönelik müdahale olarak da kabul edilmemelidir.
Ne var ki; Anayasa'nın 153 üncü maddesinde yer alan, Anayasa Mahkemesi kararlarının yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlayacağı hükmü uyarınca, Anayasa Mahkemesinin 20.07.2023 tarihli, 2019/18088 başvuru numaralı kararında tespit edilen hak ihlalinin giderilmesi için yeniden inceleme yapılarak; Dairemizin, İlk Derece Mahkemesi kararının düzeltilerek onanmasına dair 15.10.2018 tarihli, 2018/8707 esas, 2018/17286 karar sayılı ilamı ile karar düzeltme isteğinin reddine dair 21.03.2019 tarihli, 2019/1099 esas, 2019/3052 karar sayılı ilamlarının kaldırılmasına, 5737 Vakıflar Kanunu'nun 76 ıncı maddesi gereğince, galle fazlasına müstahak vakıf evladı olduğunun tespitine ilişkin davalarda ... kanuni hasım olduğundan davanın kabulü halinde yargılama giderlerinden sorumlu tutulmaması ve aleyhine vekalet ücreti hükmedilmemesi gerektiğinden, İlk Derece Mahkemesi kararının yalnız bu husus yönünden düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.
VIII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Dairemizin; İlk Derece Mahkemesi kararının düzeltilerek onanmasına dair 15.10.2018 tarihli, 2018/8707 esas, 2018/17286 karar sayılı ilamı ile karar düzeltme isteğinin reddine dair 21.03.2019 tarihli, 2019/1099 esas, 2019/3052 karar sayılı ilamlarının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2-a) İlk Derece Mahkemesi kararının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan hususlara ilişkin temyiz itirazlarının reddine,
2-b) İlk Derece Mahkemesi kararı hüküm fıkrasında yer alan 3 ve 5 numaralı bentlerin metinden çıkarılarak yerlerine “3-Davanın niteliği gereği davacının yaptığı yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına”, “5-Davanın niteliği gereği davacı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına” ibareleri yazılmak suretiyle mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK'nin geçici 3. maddesi yollaması ile HMK'nin 304. maddesi (1086 sayılı HUMK'un 438/7. fıkrası) gereğince DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
1086 sayılı Kanun'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yoluna başvurulabileceğine,
24.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.