"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
SAYISI : 2023/7 E., 2023/103 K.
HÜKÜM : Davanın kısmen kabulüne
Taraflar arasındaki kadastro tespitine itiraz davasından dolayı yapılan yargılama sonunda verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonunda Dairece İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı davacı ... davalı ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında Mersin ili Erdemli ilçesi Sorgun Mahallesi çalışma alanında bulunan 101 ada 742 parsel sayılı 34.391,55 metrekare yüzölçümündeki hali arazi vasfındaki taşınmaz devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunması nedeniyle Hazine adına tespit edilmiştir.
Davacı ... dava dilekçesinde; kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedenine dayanarak taşınmazın adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı ... vekili; davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulü ile fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 10.623,06 metrekarelik kısmın davacı adına tesciline, kalan kısmın tespit gibi tesciline karar verilmiş; hükmün, Hazine vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) (16.) Hukuk Dairesinin 20.04.2015 tarihli ve 2014/16262 Esas, 2015/4322 Karar sayılı kararıyla; "İlk Derece Mahkemesince yapılan araştırma ve incelemenin yeterli olmadığı belirtilerek, dava konusu taşınmazın hava fotoğraflarının Harita Genel Komutanlığından tarihleri açıkça yazılmak suretiyle istenilmesi, bundan sonra mahallinde, 3 kişilik ziraat mühendisleri kurulu, 3 kişilik orman mühendisleri kurulu ile jeodezi ve fotogrametri mühendisinden oluşacak bilirkişi heyetleri aracılığıyla keşif yapılarak, belirtilen tarihlerde çekilmiş stereoskopik çift hava fotoğrafları üzerinde stereoskop aletiyle incelemenin yaptırılması, temin edilebilen en eski tarihli uydu fotoğraflarının değerlendirilmesi, çekişmeli taşınmazın önceki ve şimdiki niteliğinin, arazinin ekonomik amacına uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle zilyetliğine ne zaman başlanıldığının, taşınmazın sınırında orman parseli olduğu da gözetilerek öncesinin orman olup olmadığının belirlenmesine çalışılması, taşınmazın kadastro paftasındaki konumunun bilgisayar programı aracılığıyla uydu ve hava fotoğraflarına aktarılması, 3 kişilik ziraatçı bilirkişi kurulu vasıtasıyla taşınmazın öncesi ve zirai faaliyete konu olup olmadığı zilyetliğin hangi tarihte hangi tasarruflar ile sürdürüldüğü hususlarını irdelenerek sonucuna göre karar verilmesi" gereğine değinilerek İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda; davanın reddine, çekişmeli 101 ada 742 parsel sayılı taşınmazın tespit gibi tapuya tesciline karar verilmiş; hükmün, davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairenin 25.10.2022 tarihli ve 2021/6651 Esas, 2022/8463 Karar sayılı kararıyla; "dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve uyulan bozma ilâmında açıklandığı üzere işlem yapılıp sonucu dairesinde hüküm tesis edildiğine ve çekişmeli taşınmaz üzerinde tespit tarihi itibariyle zilyetlikle iktisap koşullarının davacı lehine oluşmadığı anlaşıldığına göre davacının sair temyiz itirazları yerinde olmadığı ancak bozma ilamından sonra yapılan yargılama sırasında alınan ziraatçi bilirkişi raporunda, taşınmazın bir kısmı üzerinde sayıları yazılmaksızın 14 - 15 yaşlarında kiraz ve elma ağaçlarının bulunduğunun belirtildiği, davacının da bu ağaçları kendisinin diktiğini ileri sürdüğü, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun (3402 sayılı Kanun) 19/2. maddesinde "taşınmaz mal üzerinde malikinden başka bir kimseye veya paydaşlarından birine ait muhdesat mevcut ise bunun sahibi, cinsi, ihdas tarihi ve iktisap sebebi belirtilerek tutanağın ve kütüğün beyanlar hanesinde gösterileceğinin" belirtildiği, İlk Derece Mahkemesince hüküm kurulurken, çoğun içinde az da vardır kuralı gereğince, davanın, muhdesatın beyanlar hanesinde gösterilmesi istemine de yönelik olması nedeniyle 3402 sayılı Kanun'un 19/2 maddesindeki yasal düzenleme çerçevesinde inceleme yapılmak suretiyle sonuca gidilmesi gerektiği, bu nedenlerle İlk Derece Mahkemesince, ziraat ve fen bilirkişi hazır olduğu halde mahallinde yeniden keşif yapılması ve bu keşifte, yerel bilirkişiler ve taraf tanıklarından, çekişmeli taşınmaz üzerindeki meyve ağaçlarının kim veya kimler tarafından ve hangi tarihte dikildiği hususlarında somut olgu ve olaylara dayalı olarak ayrıntılı bilginin alınması, yerel bilirkişiler ve tanıkların sözleri arasında doğabilecek çelişkilerin, gerektiğinde yüzleştirme yapılarak yöntemince giderilmeye çalışılması, tespite aykırı sonuçlara ulaşılması halinde de bu tutanaklarda bilirkişi sıfatıyla imzası bulunan kişilerin tanık sıfatıyla dinlenilerek aykırılıkların giderilmesine çalışılması; ziraatçı bilirkişiden, çekişmeli taşınmazın tarımsal niteliğini bildirir, çekişmeli taşınmaz üzerinde bulunan muhdesatların cins, yaş, bakımlılık ve nitelikleri hususlarında hüküm vermeye yeterli ve ayrıntılı değerlendirmeleri içerir rapor alınması; fen bilirkişisinden; yapılacak keşif ve uygulamaları izleyip denetlemeye olanak verir, çekişmeli taşınmaz üzerindeki muhdesatların yerleri ile kadastro tespit günü itibariyle ağaçların bulunduğu bölümleri gösterir hava fotoğrafları ve uydu görüntüleri ile desteklenmiş ayrıntılı rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi" gereğine değinilerek İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda; "Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda 17.08.2023 tarihinde taşınmaz mahallinde yapılan keşif, mahalli ve tespit bilirkişileri beyanları ile fen, harita ve ziraat mühendisi bilirkişiler tarafından düzenlenen 03.10.2023 tarihli raporun birlikte incelenmesinde, dava konusu taşınmaz üzerinde keşif esnasında mevcut bulunan üç adet sulama havuzu ile 16-17 yaşındaki kapama vaziyette 174 kiraz ağacının ziraat bilirkişisince tespit edilen yaşları itibariyle kadastro tespiti itibariyle dava konusu taşınmazda dikili bulunduğu, mahalli ve tespit bilirkişilerin de taşınmaz üzerindeki meyve ağaçlarının tespit tarihinden bir veya iki yıl önce davacı ... tarafından dikildiği ve tespit tarihi olan 2006 yılı itibariyle zeminde mevcut bulunduklarını bildiklerini beyan ettikleri ve tespit tarihinden sonrasına ait hava fotoğrafları ile desteklendiği anlaşıldığından, dava konusu taşınmazın 03.10.2023 tarihli rapor eki krokide (A) harfi ile gösterilen 9.364,25 metrekarelik alanında bulunan 16-17 yaşında 174 adet kapama kiraz ağaçları ile üç adet sulama havuzu yönünden 3402 sayılı Kanun'un 19/2 maddesi gereğince davacı lehine muhtesat şerhi verilmesine karar verildiği, buna karşılık dava konusu taşınmaz üzerinde keşif esnasında bulunduğu tespit edilen muhtesatlardan, 10-12 yaş 31 adet erik, 5-6 yaş 6 adet erik, 10-12 yaş 7 adet elma, 10-12 yaş 3 adet armut, 15-16 yaş 3 adet ceviz ağacının ise ziraat bilirkişisince tespit edilen yaşları itibariyle kadastro tespit tarihinde mevcut bulunmadıkları ve tespit tarihinden sonra dikildikleri anlaşıldığından bu ağaçlar yönünden muhtesat şerhi verilmediği" gerekçesiyle davanın tescil talebi yönünden reddine, 101 ada 742 parsel sayılı taşınmazın tespit gibi tapuya tesciline, davanın muhtesat aidiyeti tespiti yönünden kısmen kabulüne, 101 ada 742 parsel sayılı taşınmazda 03.10.2023 tarihli bilirkişi raporunda (a) harfi ile gösterilen 9.364,25 metrekarelik alanda ihdas edilmiş olan 16-17 yaşlarında 174 adet kapama kiraz ağacı ile 3 adet sulama havuzunun davacıya ait olduğunun tespitine ve dava konusu taşınmazın tapu kaydının beyanlar hanesine muhtesat olarak adına şerh edilmesine, dosyaya ibraz olunan 03.10.2023 tarihli bilirkişi kurulu raporu ve eki krokinin kararın eki sayılmasına karar verilmiş; hüküm, davacı ile davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyulan bozma ilamı doğrultusunda inceleme ve araştırma yapılarak, mevcut deliller takdir edilerek karar verildiğine, uygulanması gereken hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığına, bozmaya uyulmakla taraflar lehine ve aleyhine kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin yeniden incelenmesine hukukça imkan olmadığı gibi 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) Geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerin biri de var olmadığına göre, İlk Derece Mahkemesi kararında yazılı gerekçeler dikkate alındığında temyizen incelenen karar usul ve kanuna uygun olup davacı ile davalı ... vekilinin temyiz dilekçelerinde ileri sürdüğü nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
SONUÇ: Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının ONANMASINA,
Hazine harçtan muaf olduğundan, harç alınmasına yer olmadığına,
427,60 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 187,80 TL nin temyiz edenden alınmasına,
1086 sayılı Kanun'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
26.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.