"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/14 E., 2023/1177 K.
KARAR : İstinaf Başvurusunun Esastan Reddine
İLK DERECE MAHKEMESİ : Gaziantep Kadastro Mahkemesi
SAYISI : 2018/314 E., 2020/112 K.
Taraflar arasındaki uygulama kadastrosu davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince, davanın reddine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının, davacı tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davacı tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: K A R A R
Gaziantep ili ... ilçesi ... Mahallesi çalışma alanında 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun (3402 sayılı Kanun) 22/2-a maddesi uyarınca yapılan uygulama kadastrosu sonucunda, tapuda davacı ... adına kayıtlı bulunan eski 110 ada 28 parsel sayılı 6460 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, aynı ada ve parsel numarasıyla 5697,22 metrekare yüzölçümlü olarak; davacı ... ve müşterekleri adına kayıtlı bulunan eski 108 ada 1 ve 103 ada 15 parsel sayılı sırasıyla 14000 ve 14125 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar, aynı ada ve parsel numaralarıyla 12303,26 , 13710,17 metrekare yüzölçümlü olarak; ... adına kayıtlı bulunan eski 110 ada 29 parsel sayılı 1562 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, aynı ada ve parsel numarasıyla 1609,96 metrekare yüzölçümlü olarak; ... adına kayıtlı bulunan eski 110 ada 30 parsel sayılı 6375 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, aynı ada ve parsel numarasıyla 6846,39 metrekare yüzölçümlü olarak; ... ve müştereği adına kayıtlı bulunan eski 106 ada 10 parsel sayılı 31500 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, aynı ada ve parsel numarasıyla 33588,84 metrekare yüzölçümlü olarak; ... adına kayıtlı bulunan eski 103 ada 9 parsel sayılı 2500 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, aynı ada ve parsel numarasıyla 2325,85 metrekare yüzölçümlü olarak; ... adına kayıtlı bulunan eski 103 ada 10 parsel sayılı 2000 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, aynı ada ve parsel numarasıyla 2010,14 metrekare yüzölçümlü olarak; ... ve müşterekleri adına kayıtlı bulunan eski 103 ada 11 parsel sayılı 1974 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, aynı ada ve parsel numarasıyla 1918,71 metrekare yüzölçümlü olarak; ... adına kayıtlı bulunan eski 103 ada 16 parsel sayılı 6125 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz ise, aynı ada ve parsel numarasıyla 6101,86 metrekare yüzölçümlü olarak tespit edilmiştir.
Davacı ... dava dilekçesinde; uygulama kadastrosu sırasında kendisine ait Gaziantep ili ... ilçesi ... Mahallesi 110 ada 28, 108 ada 1 ve 103 ada 15 parsel sayılı taşınmazların yüzölçümlerinin azaldığını ve sınırların kaydırıldığını, bu azalmanın 110 ada 29, 30, 106 ada 10, 103 ada 9, 10, 11, 16 parseller ve yoldan kaynaklandığını ileri sürerek, eski hale getirilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonunda; "... yapılan keşifte davacının sınırlarını gösterdiği 108 ada 1 parselin 106 ada 10 parsel ile olan sınırına itiraz ettiği, diğer parsellerde uygulama kadastrosu sonucu oluşan sınırlarla aynı sınırları gösterdiği, mahalli bilirkişilerin uygulama kadastrosu sonucu oluşan sınırlarla aynı sınırları gösterdiği, fen bilirkişilerin hazırladıkları raporda ilk tesis kadastrosunun yapıldığı 1992 yılına en yakın tarihli hava fotoğraflarının incelemesinde uygulama kadastrosu sonucu oluşan sınırların doğru olduğu, çalışmalar sonucu oluşan yüzölçüm farklılığının hesaplardaki teknolojik yöntem farklılığından kaynaklandığının belirtildiği, davacının davasını ispat edemediği ..." gerekçesiyle davanın reddine, çekişmeli 103 ada 9, 10, 11, 15, 16, 106 ada 10, 108 ada 1, 110 ada 28, 29 ve 30 parsel sayılı taşınmazların yenileme kadastrosu komisyon tutanağındaki gibi (var ise komisyon tutanağındaki gibi) tapuya kayıt ve tesciline, davalı ... yönünden pasif husumet yokluğu nedeni ile reddine karar verilmiş; hükme karşı, davacı tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; "... Dava konusu taşınmazın yörede 06.11.1992 tarihinde aero fotogrametri usulü ile üretilen standart topoğrafik fotogrametrik 1/5000 ölçekli haritalar kullanılarak yapıldığı, keşfe katılan bilirkişiler tarafından dava konusu taşınmazlara ait tesis kadastro paftası ile uygulama kadastro paftasının çakıştırıldığı ve yapılan çakıştırmaya göre tesis kadastro paftası ile uygulama kadastro paftasının uyumlu olduğu yine tesis kadastro tarihine en yakın 1985 ve 1992 yılı hava fotoğrafı incelemesine göre de paftaların uyumlu olduğunun anlaşıldığı, alan azalmalarının sebebinin sınırlandırma ve yüzölçümü hesaplarındaki teknoloji ve yöntem farklılığından kaynaklandığı ..." gerekçesiyle, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş ve iş bu karar, davacı ... tarafından temyiz edilmiştir.
1. Dava konusu 103 ada 9, 10, 11, 15, 16, 106 ada 10, 108 ada 1 parsel sayılı taşınmazlar ve 108 ada 1 parsel sayılı taşınmaza komşu yol hakkında verilen hükme ve davalı ... hakkında verilen husumet yokluğundan ret kararına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde; tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile Bölge Adliye Mahkemesi kararlarındaki gerekçelere, 6100 sayılı Kanun’un 369/1 inci maddesi de gözetilerek yapılan incelemede aynı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden biri de bulunmadığına göre, temyizen incelenen karar usul ve kanuna uygun olup davacı ...'ın temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
2. Dava konusu 110 ada 28, 29 ve 30 parsel sayılı taşınmazlar ile 110 ada 28 parsel sayılı taşınmaza komşu yol hakkındaki hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; İlk Derece Mahkemesince; mahallinde yapılan keşifte, davacının ve mahalli bilirkişilerin uygulama kadastrosu sonucu oluşan sınırlarla aynı sınırları gösterdikleri, fen bilirkişilerin hazırladıkları raporda, tesis kadastrosunun yapıldığı 1992 yılına en yakın tarihli hava fotoğraflarının incelemesinde uygulama kadastrosu sonucu oluşan sınırların doğru olduğunun, çalışmalar sonucu oluşan yüzölçüm farklılığının hesaplardaki teknolojik yöntem farklılığından kaynaklandığının belirtildiği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş ve davacının istinaf başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesince de, keşfe katılan bilirkişiler tarafından yapılan çakıştırmaya göre tesis kadastro paftası ile uygulama kadastro paftasının uyumlu olduğu belirtilerek istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş ise de; varılan sonuç dosya kapsamına uygun düşmemektedir.
Şöyle ki; 30.09.2019 tarihli teknik bilirkişilerin raporunda tesis kadastrosu ile uygulama kadastrosu sınırlarını çakışık olarak gösteren kroki 12 incelendiğinde, davacıya ait 110 ada 28 parselin, davalı tarafa ait 110 ada 29, 30 parseller ve yol ile olan sınırında tesis kadastrosu ile uygulama kadastrosu sınırlarının birbirine uymadığı ve davacıya ait 110 ada 28 parsel sayılı taşınmazda davalılara ait taşınmazlar lehine azalma olduğu görülmektedir.
İlk Derece Mahkemesince yapılan keşifte, davacıya ait 110 ada 28 parsel sayılı taşınmaz çevresinde, uygulama kadastrosundan bir süre evvel davacı tarafından çekilen tel örgü bulunduğu gözlenmiş ve davacı tarafından, tel örgü sınırının korunması yönünde beyanda bulunulmuş ise de, davacının asıl talebi taşınmazından eksilen kısımların taşınmazına eklenmesine ilişkin olup, davasını da buna yönelik olarak açmış ve keşif beyanında da bunu açıkça ifade etmiştir. Hükme esas alınan bilirkişilerin raporunda, taşınmazdaki mevcut kullanım durumu ile 1985 ve 1992 yıllarına ait hava fotoğraflarındaki durumlar arasındaki sınırlandırma hatasının uygulama kadastrosu ile düzeltildiği ifade edilmiş ise de, tesis kadastrosunun yapıldığı 1992 yılında dava konusu taşınmazlar arasında sabit sınır sayılabilecek duvar, bina vb. bir sınırın bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca; İlk Derece Mahkemesince, uygulama kadastrosunun amacının mülkiyet ihtilaflarını çözmek olmadığı, uygulama kadastrosu ile eldeki mevcut tesis kadastrosu paftasından hareketle yeni pafta oluşturulacağı, dava konusu taşınmazlar arasında davacıya ait taşınmaz aleyhine azalma olduğu görülen kısımda, tesis kadastrosu sırasında sabit kabul edilebilecek her hangi bir sınırın mevcut olmadığı, buna göre, eldeki davada, tesis kadastrosu sonucu oluşan sınırlardan ayrılmayı gerektiren bir durumun bulunmadığı ve tesis kadastrosu ile oluşan sınırların esas alınması gerektiği gözetilerek karar verilmesi gerekirken, delillerin yanılgılı değerlendirmesi sonucunda yazılı şekilde davanın reddine karar verilmiş olması, usul ve yasaya uygun bulunmadığından, hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan sebeplerle, dava konusu 103 ada 9, 10, 11, 15, 16, 106 ada 10, 108 ada 1 parsel sayılı taşınmazlar ile 108 ada 1 parsel sayılı taşınmaza komşu yol hakkında verilen hüküm ve davalı ... hakkında verilen husumet yokluğundan ret kararı yönünden, Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesi uyarınca ONANMASINA,
Davacının temyiz itirazlarının yukarıda (2) numaralı bentte açıklanan sebeplerle kabulü ile dava konusu 110 ada 28, 29, 30 parsel sayılı taşınmazlar ile 110 ada 28 parsel sayılı taşınmaza komşu yol hakkında verilen hüküm yönünden, istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA ve İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
İstek halinde peşin harcın temyiz eden davacıya iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
02.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.