Logo

8. Hukuk Dairesi2024/1430 E. 2024/5397 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Uygulama kadastrosu sonucu taşınmazın yüzölçümünde meydana gelen azalmanın komşu parselden kaynaklandığı iddiasıyla açılan davada, mülkiyet ihtilafının uygulama kadastrosu kapsamında çözümlenip çözümlenemeyeceği.

Gerekçe ve Sonuç: Uygulama kadastrosunun amacının taşınmazların geometrik durumlarını belirlemek ve teknik hataları düzeltmek olduğu, mülkiyet uyuşmazlıklarının çözümünün uygulama kadastrosu kapsamında değerlendirilemeyeceği gözetilerek yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi

KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddine

Taraflar arasındaki uygulama kadastrosuna itiraz davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

K A R A R

3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun (3402 sayılı Kanun) 22/2-a maddesi uyarınca yapılan uygulama kadastrosu sırasında, Gaziantep ili Şehitkamil ilçesi ... Mahallesi çalışma alanında ve tapuda davacı ... adına kayıtlı bulunan eski 154 ada 10 parsel sayılı 33.987,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, 234 ada 13 parsel numarasıyla ve 20.725,10 metrekare yüzölçümlü olarak; davalı ... ve arkadaşlarının murisi ... adına kayıtlı bulunan eski 154 ada 14 parsel sayılı 3.587,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz ise 234 ada 12 parsel numarasıyla ve 6.297,57 metrekare yüzölçümlü olarak tespit edilmiştir.

İtirazı kadastro komisyonunca reddedilen davacı ... dava dilekçesinde; uygulama kadastrosu sırasında adına kayıtlı taşınmazın yüzölçümünün azaldığını, eksikliğin davalıların murisine ait taşınmazdan kaynaklandığını ileri sürerek, dava açmıştır.

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; "bilirkişi raporunda ilk tesis kadastro çalışmalarının yapıldığı 1992 yılına ait hava fotoğraflarının incelemesinde, davacının iddia ettiği alanın davacıya ait olan 154 ada 10 parsel sayılı taşınmaz ile bir bütünlük oluşturmadığı, bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen dava konusu taşınmaza yönelik iddianın mülkiyete ilişkin olduğu ve uygulama kadastro çalışması sınırlarının doğru olduğu" gerekçesiyle davanın reddine, çekişmeli taşınmazların uygulama tespitleri gibi tapuya tescillerine, bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen bölüme ilişkin davanın bu dosyadan tefrikine karar verilmiş; hükmün, davacı tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince; "davacıya ait 234 ada 13 parsel sayılı taşınmaz ile davalıya ait 234 ada 12 parsel sayılı taşınmazın komşu oldukları ancak davacı tarafından dava konusu edilen ve teknik bilirkişi tarafından ölçülüp krokisinde (A) harfi ile gösterilen alanın davacı taşınmazı ile bağlantısının bulunmadığı, uygulama kadastro çalışmasında yeni parsel ihdası yoluna gidilemeyeceği, 3402 sayılı Kanun'un 22/a maddesinde yer alan düzenlemeye göre, tapulama, kadastro veya değişiklik işlemlerine ilişkin, sınırlandırma ölçü, çizim ve hesaplamalardan kaynaklanan hataları gidermek üzere uygulama niteliğini kaybeden, teknik nedenlerle yetersiz kalan eksikliği görülen ve zemindeki sınırları gerçeğe uygunluk göstermediği tespit edilen kadastro haritalarının tekrar düzenlenmesi ve tapu sicilinde gerekli düzeltmelerin sağlanması amacıyla tapulama ve kadastro görmüş yerlerde yeniden kadastro yapılabilirse de, bu hallerde mülkiyet ihtilafının çıkarılamayacağı ve çalışmaların sadece taşınmazların geometrik durumlarını belirlemek üzere teknik çalışmalarla sınırlı olduğundan, yerel mahkeme kararının usul ve esas bakımından hukuka uygun olduğu" belirtilerek, istinaf başvurusunun esastan reddedilmiş; Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı davacı temyiz isteminde bulunmuştur.

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesi kararlarındaki gerekçelere, 6100 sayılı Kanun’un 369/1 inci maddesi de gözetilerek yapılan incelemede aynı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden biri de bulunmadığına göre, temyizen incelenen karar usul ve kanuna uygun olup davacının temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesi uyarınca ONANMASINA,

269,85 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 157,75 TL'nin temyiz eden davacıdan alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

30.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.