Logo

8. Hukuk Dairesi2024/183 E. 2024/1096 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Vakıf genel kurulunda yapılan yeni yönetim kurulu seçimine dair kararın vakıf senedine ve genel kurul çağrı usullerine aykırılığı nedeniyle iptal edilip edilmeyeceği.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının genel kurul toplantısına katılmamasının toplantı ve karar yeter sayısını etkilemediği, genel kurul toplantısına yapılan çağrının usulüne uygun olduğu ve olağanüstü genel kurulda seçilen yönetim kurulu üyelerinin görev süresinin vakfın işleyişi açısından olağan genel kurul toplantısı tarihine kadar süreceği gözetilerek yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi

Taraflar arasında ... 17. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülen genel kurul toplantısında alınan kararların iptali davası sonucunda verilen hükme karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davalı vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı ... dava dilekçesinde, davalı ... Vakfının yönetim kurulu üyesi olduğunu, üç yıllık görev süresinin 19.06.2022 tarihine kadar devam ettiğini, 25.02.2022 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında, 5 yönetim kurulu üyesinin istifa etmesi üzerine (istifa etmeyen 9 üye olduğu) yönetim kurulu seçimi yapılarak yeni yönetim kurulu oluşturulduğunu, bu durumun vakıf senedinin 12 inci maddesi hükmüne aykırı olduğunu vakıf senedine aykırı olarak yapılan yeni yönetim kurulu seçimine dair 25.02.2022 tarihinde alınan vakıf genel kurul kararının iptalini istemiştir.

İlk Derece Mahkemesince, davacı asile ve diğer bir kısım yönetim kurulu üyelerine 27.01.2022 tarihinde yapılacak yönetim kurulu toplantısının mesajlaşma yolu ile bildirilmesine karşın, vakfın temel organı olan genel kurul toplantısının ise, davacı ve diğer üyelere bildirimine ilişkin sadece bir gazetenin 03.02.2022 tarihli nüshasında yapılan ilanın sunulduğu, gazete ile yapılan bir ilana herkesin vakıf olmasının fiilen olanaklı olmadığı, kaldı ki, ilanın, tek gazetede ve bir defaya mahsus olmak üzere yapıldığı, bu surette davacının ve varsa diğer üyelerin Türkiye Yüksek İhtisas Hastanesi Vakfının (TİVAK) 18.02.2022-25.02.2022 tarihinde yapılacak olağan genel kurulu hakkında ayrıntılı olarak bilgilendirilmediği, davacının belirtilen tarihlerde yapılacak olağan genel kurul toplantısına katılmasının ve bu surette yönetim kurulu üyesi sıfatı ile gerekli çalışmaları yapması, görüş ve önerilerini belirtmesi, gündem oluşturması ve sair engellendiği gerekçesi ile davanın kabulü ile Türkiye Yüksek İhtisas Hastanesi Vakfının (TİVAK) 25.02.2022 tarihinde yapılan Genel Kurulunun iptaline karar verilmiştir.

Davalı vekilinin istinaf başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesince; mahkemece davanın yazılı gerekçelerle kabulüne karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmadığından davalı Vakıf vekilinin istinaf itirazlarının yerinde görülmediği gerekçesi ile davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Davalı Vakıf vekili Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı verdiği temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebepler tekrar edilerek istinaf sebeplerinin Bölge Adliye Mahkemesince değerlendirilmediğini, İlk Derece Mahkemesince hatalı değerlendirme sonucu davanın kabulüne karar verildiğini, dava dilekçesinde ileri sürülen sebeplerin aynen Vakıflar Genel Müdürlüğüne yapılan şikayet dilekçesinde de yer verildiğini, Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından yapılan denetimi sonucu 11.05.2022 tarihli ve 07 ... denetim raporunda; "...Genel Kurul günü istifa eden 6 kişinin yerine geçebilecek yalnızca 3 yedek üye kaldığı, bu suretle Genel Kurul günü istifa ettiği belirtilen 5 kişinin (esas olarak 6 kişi istifa etmiştir) yerine geçebilecek aynı sayıda yedek üye kalmadığından şikayetçinin bu talebinin yersiz olduğu, 25.02.2022 tarihli Genel Kurul öncesinde istifalar sebebiyle 2 asil ve 3 yedek üyesi kalan vakfın 9 kişilik yönetim kurulunu oluşturmasının mümkün olmadığı, bu suretle yeni bir Yönetim Kurulu seçilmesinin yerinde bir işlem olduğu,"

"vakıf senedinin 12 inci maddesi ve vakıf senedindeki diğer düzenlemelerin Genel Kurulun bu üç yıldan önce yeni bir yönetim seçemeyeceği yönünde Genel Kurul iradesini sınırlayan bir düzenleme içermediği,"

Vakıf senedinin 11 inci maddesi gereği vakfın olağan genel kurul toplantısın her yıl Şubat ayında yapılacağının kararlaştırıldığını, davacının istisnai olarak yapılan 19 Haziran 2019 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında yönetim kuruluna seçildiğini, istisnai olan bu genel kurulu baz alarak sırf davacının 3 yıl daha görev yapmasının zorunluluk olarak kabul edilmesi halinde Vakfın bundan sonra bütün genel kurullarını 19 Haziran'da yapması gibi bağlam dışı bir sonuç ortaya çıkacağını, davacının 27.01.2022 tarihli yönetim kurulu toplantısına whatsapp üzerinden davet edildiğini, davacının bu durumu mahkemede ikrar ettiğini, yönetim kurulu toplantısına çağrı usulüne dair vakıf senedi ve Kanunlarda amir bir hüküm olmadığını, davacının 2 yıl 8 ay boyunca telefon veya mesaj yolu ile toplantıya çağrıldığını, davacının yönetim kurulu toplantısına katılmamasının sonucu etkilemediğini, yönetim kurulunun yeter sayı ile toplanıp yeter sayı ile karar aldığını, mahkemenin, genel kurul yapılacağının gazatede ilan edilmesini yeterli görmediğini, oysaki 4721 ... Türk Medeni Kanunu'nun (4721 ... Kanun) 77 inci madde gereği genel kurula çağrı yönteminin yönetmelikle düzenleneceğini, Dernekler Yönetmeliğinin 14 üncü maddesinde ise genel kurul çağrısının bir gazetede yapılmasını yeterli gördüğünü, iptali istenilen genel kurulda kararların oy birliği ile alındığını, davacının katılımının sonucu değiştirmeyeceğini, bu konuda Yargıtay ve Seçim Kurulu kararlarının mevcut olduğunu, arz ve izah edilen nedenlerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını istemiştir.

Dava, davalı Vakfın, 25.02.2022 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında yeni yönetim kurulu seçimine dair alınan kararın iptali istemine ilişkindir.

1.6100 ... Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 ... Kanun) 26 ncı maddesi gereği, Hakim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez.

Dosya içerisindeki bilgi ve belgelerden; davacının, davalı Vakfın, 25.02.2022 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında yeni yönetim kurulu seçimine dair alınan kararın iptalni istemesine rağmen Mahkemece; talep doğrultusunda sadece yönetim kurulu seçimine dair karar yönünden inceleme yaparak karar verilmesi gerekirken 25.02.2022 tarihinde yapılan genel kurul toplantısının iptaline karar verilerek talebin aşılması,

2. 4721 ... Türk Medeni Kanunu'nun 101 inci maddesinde; vakıf gerçek veya tüzel kişilerin yeterli mal ve hakları belirli ve sürekli bir amaca özgülemeleriyle oluşan tüzel kişiliğe sahip mal topluluğu olduğu, 69 ncu maddesinde; her üyenin genel kurulda bir oy hakkı bulunduğu ve üyenin, oyunu şahsen kullanmak zorunda olduğu, 73 üncü maddesinde; dernek genel kurulun, derneğin en yetkili karar organı olduğu ve derneğe kayıtlı üyelerden oluştuğu, 83 üncü maddesinde ise; ancak dernek genel kurul kararlarının iptalinin istenebileceği, diğer organlarının kararlarına karşı, dernek içi denetim yolları tüketilmedikçe iptal davası açılamayacağı belirtilmiştir. Anayasamızın dernek kurma hürriyeti başlıklı 33 üncü maddesinde; "bu madde hükümleri vakıflarla ilgili olarak da uygulanır.” hükmüne yer verilmiştir.

Anayasanın 33 üncü maddesinde, herkese, önceden izin almaksızın dernek kurma, derneklere üye olma ya da üyelikten çıkma özgürlüğü tanınmıştır. Maddede vakıflar hakkında açık bir düzenlemeye yer verilmemiş ancak son fıkrada, bu madde hükümlerinin vakıflarla ilgili olarak da uygulanacağı belirtilmiştir. Derneklerin ve vakıfların kuruluşları, amaçları, işlevleri, işleyişleri ve yönetimleri aynı değil ise de, Anayasanın 33 üncü maddesinin birinci ve son fıkraları birlikte değerlendirildiğinde, vakıflar hakkında hüküm bulunmayan hallerde 4721 ... Türk Medeni Kanunundaki derneklere ilişkin hükümlerin uygulanması gerektiği açıktır.

Yargıtay uygulamalarına göre uyuşmazlık, öncelikle vakıf hukuku kapsamında mevzuatta yer alan düzenlemeler esas alınarak çözüme kavuşturulacak, hüküm bulunmayan hallerde ise Türk Medeni Kanunu'nun benzer kuruluşlardan olan derneklerle ilgili hükümleri esas alınarak çözüme gidilecektir. Genel Kurula çağrı konusunda vakıf mevzuatında ve dava konusu vakfın vakıf senedinde açık bir düzenleme bulunmazken, Türk Medeni Kanun'un 77 nci maddesi gereği; "Genel kurul, yönetim kurulunca, en az onbeş gün önceden toplantıya çağrılır. Bu amaçla toplantının günü, saati, yeri ve gündemi, (...)[7] üyelere (...)(7) bildirilir. Toplantıya çağrı usulü ve toplantının ertelenmesine ilişkin konular, yönetmelikle düzenlenir. [7] Bu arada yer alan “yerel bir gazete ile ilân edilir ve aynı zamanda üyelere bir yazıyla” şeklindeki ibare, (04.11.2004 tarihli ve 5253 ... Dernek Kanunu'un (5253 ... Kanun) 38 inci maddesinde “yerel bir gazete ile ilân edilir ve aynı zamanda bir yazıyla” ibareleri madde metninden çıkarılmıştır.) hükmüne istinaden madde metninden çıkarılmıştır."

Dernekler Yönetmeliğinin "Çağrı Usulü" başlıklı 14 üncü maddesi "(Değişik: RG-23/1/2013-28537) Yönetim kurulu, dernek tüzüğüne göre genel kurula katılma hakkı bulunan üyelerin listesini düzenler. Genel kurula katılma hakkı bulunan üyeler; en az onbeş gün önceden, toplantının günü, saati, yeri ve gündemi en az bir gazetede veya derneğin internet sayfasında ilan edilmek, yazılı olarak bildirilmek, üyenin bildirdiği elektronik posta adresine ya da iletişim numarasına mesaj gönderilmek veya mahalli yayın araçları kullanılmak suretiyle toplantıya çağrılır. Bu çağrıda, çoğunluk sağlanamaması sebebiyle toplantı yapılamazsa, ikinci toplantının hangi gün, saat ve yerde yapılacağı da belirtilir. İlk toplantı ile ikinci toplantı arasındaki süre yedi günden az, altmış günden fazla olamaz."

Dava tarihi itibari ile yürürlükte bulunan davalı Vakfa ait vakıf senedinin 8 inci maddesi gereği vakfın organlarının genel kurul, yönetim kurulu ve denetleme kurulu olduğu, 11 inci madde gereği genel kurul toplantılarının her yıl Şubat ayında yönetim kurulunun çağrısı üzerine olağan olarak toplanacağı, toplantı yeter sayısının genel kurul üye sayısının yarıdan bir fazlası olduğu, birinci toplantıda çoğunluk sağlanamaz ise bir hafta sonra çoğunluk aranmaksızın toplanılacağı, kararların genel kurula katılanların salt çoğunluğu ile alınacağı; 12 inci madde gereği yönetim kurulunun genel kurulun seçeceği 9 asil, 7 yedek üyeden oluştuğu, yönetim kurulu üyelerinin görev süresinin 3 yıl olduğu, görev süresi dolunca yeniden seçim yapılacağı, görev süresi sona erince yeniden seçim yapılacağı, 3 yıl geçmeden boşalan yönetim kurulu üyeliğine yedek üyelerden atama yapılacağı, bu üyenin görev süresinin yerine aldığı üyenin görev süresi kadar olduğu, 13 üncü madde gereği yönetim kurulunun en az iki ayda bir toplanacağı, toplantı nisabının üye sayısının salt çoğunluğu olduğu, kararların toplantıya katılanların salt çoğunluğu ile alınacağı düzenlenmiştir. Genel kurul ile yönetim kurulunun toplantıya çağrı usulüne dair vakıf senedinde bir düzenlenmenin olmadığı anlaşılmıştır.

İptali istenilen genel kurul yapılması kararı alındığı yönetim kurulunun 27.01.2022 tarihli toplantısına davacı Whatsapp grubu üzerinden haberdar edilmiş, davacı cevap mesajda toplantıya katılacağını mesaj olarak bildirmiş olup duruşmada bu durumu davacı vekili kabul etmiştir.

Yeni yönetim kurulunun seçildiği ve alınan kararın iptali istenilen genel kurula çağrı ise 03.02.2022 tarihli "Türkiye Gazetesinde" gündem ile birlikte ilan edilmiş ve genel kurul toplantısının 08.02.2022 tarihinde, çoğunluk sağlanamaz ise; 25.02.2022 tarihinde yapılacağı ilan edilmiştir. Vakıf senedinde toplantıya çağrı usulü düzenlenmemiş olduğundan Dernekler Yönetmeliği 14 üncü maddesi kapsamında somut olayın değerlendirilmesi gerektiği, buna göre genel kurul toplantısının günü, saati, yeri ve gündemi en az bir gazetede genel kuruldan 15 gün önce ilan edilmiş olduğundan artık toplantıya çağrıda usulsüzlükten bahsedilemez.

Toplantıya çağrının usulsüz olduğu kabul edilse dahi bu durum Yargıtay'ın yerleşik içtihatlarına göre bu durumun tek başına iptal sebebi olmadığı, başka iptal nedenleri var ise dikkate alınacağı kuşkusuzdur.

Çağrının usulsüzlüğünü iddia eden tarafın genel kurul toplantısında alınan kararların yasaya, ana sözleşmeye veya iyiniyet kurallarına aykırılık iddialarından birine ya da hepsine dayanması ve iddiasını ispat etmesi zorunludur. Çağrıdaki usulsüzlük, alınan kararların salt bu nedenle iptali ya da mutlak butlan sonucunu doğurmamaktadır. Diğer yandan, genel kurul toplantısına çağrılması gereken üyelerin çağrılmamaları nedeniyle gelememeleri hâlinde, toplantı ve karar nisabını etkiliyorsa bu durum, kararın yok sayılmasını gerektirir. Bu nitelikteki kararların yokluğunun tespiti için açılacak dava da herhangi bir süreye tabi değildir.(YHGK 2017/(18)8-2046 E., 2020/527 K)

Vakıf senedine göre vakfın her yıl Şubat ayında olağan genel kurul toplantısının yapılması gerekmektedir. İptali istenen toplantı çoğunluk aranmayan ikinci toplantı olup 25.02.2022 tarihinde yapılmış ve 81 üyeden 49 üyenin katılımı ile yapılan toplantıda kararlar oy birliği ile alınmıştır. Dolayısı ile davacı ve dava dışı toplantıya katılmayan diğer üyelerin toplantıya katılmaları toplantı ve karar yeter sayısı üzerinde sonucu değiştirecek etkiye sebep olmadığından bu durum toplantı ve alınan kararların iptalini gerektirmeyeceğinin dikkate alınmaması,

3.Davacının iddia ettiği üzere 3 yıllık görev süresi dolmadan yönetim kurulu üyeliğine seçim yapılmasının iptali gerektirip gerektirmediği üzerinde durulması gerekmektedir.

Dosya içerisindeki bilgi ve belgelerden, Davacı ... ve diğer yönetim kurulu üyelerinin vakıf senedine göre Şubat ayında yapılması gereken olağan genel kurul toplantısı yerine 19 Haziran 2019 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında yönetim kuruluna seçildiği, yeni yönetim kurulunun seçimi ise 25.02.2022 tarihindeki vakfın olağan genel kurul toplantısında yapıldığı, davacının iddiasının ise görev süresinin 3 yıl olması nedeni ile görevinin 19.06.2022 tarihinde kadar devam edeceği, bu tarihten önce seçim yapılmasının vakıf senedine aykırı olduğu yönündedir. Dosya kapsamında bulunan Teftiş Makamı Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün 11.05.2022 tarihli ve 07 ... denetim raporunda; "Şikayet konusu yapılan bu 25.02.2022 tarihli Olağan Genel Kurul toplantısına kadar görev alan Yönetim Kurulu üyelerinin 18.06.2019 tarihinde yapılan Olağanüstü Genel Kurul ile belirlendiği, söz konusu toplantıda vakıf senedine uygun olarak 9 asil, 7 yedek üye seçildiği, seçilen 9 asil üyeden 2020 yılında 1üyenin istifa ederek yerine yedek üye seçildiği, 2021 yılında yedekten asil olan bu üye ile birlikte 1 üye daha olmak üzere 2 üyenin istifa etmiş olduğu, 2022 yılında ise Genel Kurulun yapıldığı ay içinde 6 üyenin daha Yönetim Kurulundan istifa etmiş olduğu, bu suretle 2022 yılı Şubat ayı sonunda Genel Kurul öncesi 9 üyeden yalnızca 2 asil üye kaldığı, 7 kişilik yedek üyelerden ise herhangi bir görev almadan 2019 yılı içinde 2 kişinin yedek üyelikten de ayrılmış olduğu 1'sinin asil üyeliğe geçtikten bir müddet sonra istifa ettiği, diğer birinin ise 2019 yılında boşalan asil üyeliğe geçtiği ve böylece Genel Kurul öncesinde yalnızca 3 yedek üye kaldığı, bu kapsamda istifa eden 5 asil üyenin yerine yedek üyelerin atanmasi suretiylc mevcut Yönetim Kurulunun görev süresinin 19 Haziran 2022 tarihine kadar devam etmesinin mümkün olduğu savının doğru olmadığı," belirtilmiş olup bu hali ile istifa eden Yönetim Kurulu üyelerinin yerine yedek üye ataması yapılarak yönetim kurulu oluşturulmasının mümkün olmadığı, kaldı ki; vakıf senedinde 3 yıllık görev süresinin olağan durumlara göre düzenlenmiş olduğu, olağanüstü Genel Kurul'da Yönetim Kuruluna seçim yapılması halinde bu üyelerin görev süresinin önceki Yönetim Kurulu'nun kalan görev süresi kadar mı olacağı yoksa bunların görev süresinin önceki Yönetim Kurulu görev süresinden bağımsız olarak 3 yıl mı olacağı konusunda düzenleme içermediği, bu boşluğun bilinçli şekilde boş bırakıldığından bahsedilemeyeceği, olağanüstü Genel Kurul'da Yönetim Kuruluna seçilenlerin görev süresi önceki Yönetim Kurulu görev süresinden bağımsız 3 yıl olduğu kabul edilmesi halinde, bu defa olağan Genel Kurul toplantısının Şubat ayında yapılmasında seçim yapılmaması gerektiği, her defasında 3 yıl dolunca Yönetim Kurulu seçimi yapılması için olağanüstü Genel Kurul toplantısı yapılması gerektiği, bu şekilde hareket etmenin istisna olan durumun kural haline gelmesi sonucunu doğuracağı aşikar olup çıkan sonuç vakfın işleyişi ve düzenini bozacaktır. Dolayısı ile vakfın menfaati, kesintisiz yönetim ve temsili yönünden olağanüstü Genel Kurul ile Yönetim Kurulu üyeliği seçimi sonucu 3 yıllık görev süresinin önceki olağan Genel Kurul'da seçilen Yönetim Kurulunun görev süresi esas alınarak belirlenmesi vakfın işleyişi yönünden amaca en uygun çözüm yolu olacağının düşünülmemesi,

Doğru görülmemiş, Mahkemece, yukarıda açıklanan sebeplerle davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ:Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

22.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.