Logo

8. Hukuk Dairesi2024/1944 E. 2024/5045 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Uygulama kadastrosu sonucu taşınmazın yüzölçümünde meydana gelen azalma nedeniyle açılan uygulama kadastrosuna itiraz davasında taraf teşkili hususunun eksik yapılıp yapılmadığı uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Uygulama kadastrosuna itiraz davalarında, taşınmazın yüzölçümündeki azalmanın komşu parsellerden kaynaklandığının tespiti halinde, komşu parsel maliklerinin de davaya dahil edilmesi gerektiği, bu hususun yargılamanın her aşamasında mahkemelerce re'sen gözetilmesi gereken bir dava şartı olduğu ve bu şart yerine getirilmeden hüküm kurulamayacağı gözetilerek, komşu parsel maliklerinin davaya dahil edilmemesi nedeniyle yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki uygulama kadastrosuna itiraz davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince, davanın reddine karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararının davacı tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davacı tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

K A R A R

Ankara ili Kızılcahamam ilçesi ... Mahallesin çalışma alanında 2021 yılında 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun (3402 sayılı Kanun) 22 nci maddesi ve Kadastro Güncelleme Yönetmeliğinin 15. maddesi gereğince yapılan kadastro güncelleme çalışmaları sırasında, tapuda davacı ... ve paydaşları adına kayıtlı bulunan eski 25 parsel sayılı 9.630,00 m² yüzölçümündeki taşınmaz, komisyon kararıyla yeni 116 ada 58 sayılı parsel numarasıyla 8.522,90 m² (komisyon kararı sonuncunda) yüzölçümlü olarak tespit edilmiştir.

Davacı ... dava dilekçesinde özetle; Ankara Kadastro Müdürlüğünce Kızılcahamam ilçesi ... Mahallesinde kadastro güncelleme çalışmalarının yapıldığını, yapılan çalışmalarda kendisine ait Ankara ili Kızılcahamam ilçesi ... Mahallesi eski 25 yeni 116 ada 58 parsel sayılı taşınmazın yüzölçümünde 1.107,1 m² eksilme olduğunu ileri sürerek, taşınmazının yüzölçümünün eski tapu kaydına göre tespit edilmesini talep etmiştir.

Davalı ... Müdürlüğü vekili cevabında; davalı kurum tarafından yapılan kadastro yenileme çalışmalarının yerinde ve doğru olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur.

İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; "Davacıya ait taşınmazın tesis kadastrosu ve 22/a maddesi gereğince yapılan uygulama kadastrosu paftalarının ortofoto ve tesis kadastro tarihine en yakın hava fotoğrafları üzerinde çakıştırılması sonucunda sınırların birbiriyle uyumlu olduğunun ve dava konusu eski 25 nolu parsel sayılı taşınmazın yüzölçümündeki azalmanın tapulama çalışmalarında eski 25 parsel ile 26 parselin ara sınırının hatalı sınırlandırılmasından kaynaklandığının anlaşıldığı, yenileme çalışmaları neticesinde tespit edilen sınırların ve hesaplanan yüz ölçümünün 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 22/a maddesi ile yönetmelik ve genelge hükümlerine uygun olarak oluşturulduğu " gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hükme karşı davacı tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesince, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş ve iş bu karar, davacı tarafından temyiz edilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince, uygulama kadastrosu neticesinde tespit edilen sınırların ve hesaplanan yüz ölçümünün 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 22/a maddesi ile yönetmelik ve genelge hükümlerine uygun olarak oluşturulduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğundan söz edilemez.

Şöyle ki; dava, 3402 sayılı Kanun'un 22/a maddesi uyarınca yapılan uygulama kadastrosuna itiraz niteliğinde olup, bu tür davalarda husumetin, yapılan tespit sonucunda, itiraz edenin taşınmazı aleyhine yüzölçümü artan ya da lehine ortak sınır değiştirilen taşınmaz maliklerine yöneltilmesi gerekir. Ancak, uygulama kadastrosu sonucunda lehine sınır değişikliği yapılan veya yüzölçümü artan taşınmaz veya taşınmazların bulunmaması halinde Kadastro Müdürlüğüne husumet yöneltilerek de dava açılabilir.

Davanın kime yöneltilmesi gerektiğinin açıklığa kavuşturulabilmesi için, öncelikle mahallinde keşif ve uygulama yapılarak davacıya ait taşınmazın yüzölçümünde oluşan azalmaların hangi nedenden kaynaklandığının uzman fen bilirkişi raporuyla yöntemince saptanmalı ve ulaşılacak sonuca göre; davacılara ait taşınmazın yüzölçümünde oluşan eksilmenin hesaplama yönteminden kaynaklandığının anlaşılması halinde, Kadastro Müdürlüğüne husumet yöneltilerek davanın açılması yeterli görülmeli, davacıya ait taşınmazın yüzölçümünde oluşan eksilmenin, komşu taşınmazlardan kaynaklandığının belirlenmesi halinde ise, komşu parsel maliklerinin davaya dahil edilmesi için davacıya imkan ve süre verilmeli, bu şekilde davacı tarafça Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 124 üncü maddesi uyarınca yöntemince taraf teşkilinin sağlanması halinde, davanın esası hakkında karar verilmesi gerektiği düşünülmelidir.

Somut olayda dava, Kadastro Müdürlüğü aleyhine açılmış olup, yargılama sırasında mahallinde yapılan keşif sonrası dosyaya sunulan teknik bilirkişi raporu ekindeki krokiye göre, davacıya ait eski 25 yeni 116 ada 25 parsel sayılı taşınmaz ile komşu eski 24 yeni 116 ada 57, eski 26 yeni 116 ada 59 ve eski 51 yeni 116 ada 56 parsel sayılı taşınmazların tesis kadastrosu sonucu oluşan sınırları ile uygulama kadastrosu sonucu oluşan sınırlarının çakışmadığı ve uygulama kadastrosu sonucunda davacıya ait taşınmazın sınırlarında anılan komşu parseller lehine değişiklik meydana geldiği anlaşılmakta olup, oluşan bu duruma göre davanın söz konusu komşu parsel maliklerine de yöneltilmesi gerekmesine rağmen İlk Derece Mahkemesince, anılan komşu taşınmaz maliklerini davaya dahil etmesi için davacıya süre ve imkan tanınmamış ve böylelikle yöntemince taraf teşkili sağlanmadan hüküm kurulması cihetine gidilmiştir. Oysaki, bir davada taraf teşkilinin sağlanması, yargılamanın her aşamasında mahkemelerce re'sen gözetilmesi gereken dava şartlarından olup, bu koşul yerine getirilmeden davanın esası hakkında hüküm tesis edilmesi hukuken mümkün bulunmamaktadır.

Hal böyle olunca; İlk Derece Mahkemesince, öncelikle komşu eski 24 yeni 116 ada 57, eski 26 yeni 116 ada 59 ve eski 51 yeni 116 ada 56 parsel sayılı taşınmazların maliklerinin yöntemince davaya dahil edilmesi için davacıya süre ve imkan tanınmalı, bu şekilde taraf teşkilinin sağlanması halinde, davaya dahil edilen komşu taşınmaz maliklerinden savunma ve delilleri sorulmalı ve bildirmeleri halinde delilleri toplanmalı ve bundan sonra işin esasına girilerek, toplanacak tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi suretiyle oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir.

İlk Derece Mahkemesince, bu husus gözetilmeksizin, yöntemince taraf teşkili sağlanmadan işin esası hakkında karar verilmesi usul ve yasaya uygun bulunmadığından, Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılması suretiyle hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

S O N U Ç : Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan, istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,

Peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararının bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

18.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.