"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
SAYISI : 2023/143 E., 2023/208 K.
KARAR : Direnme
Taraflar arasındaki kadastro tespitine itiraz davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davacı vekili ve müdahil vekili tarafından temyiz edilmiş ve Dairemizin 06.06.2023 tarihli ve 2023/143 Esas, 2023/208 Karar sayılı kararı ile bozulmuştur.
Dairemiz bozma kararına karşı Mahkemece direnilmesi üzerine karar davacı vekili ve müdahil vekili tarafından temyiz edilmekle 6100 sayılı Hukuk Mahkemeleri Kanunu’nun 373 üncü maddesinin beşinci fıkrası gereğince Dairemizce yapılan incelemede;
K A R A R
Antalya ili ...ilçesi ... Mahallesi çalışma alanında 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun (3402 sayılı Kanun) Geçici 8 inci maddesi uyarınca yapılan kadastro çalışması sırasında, 128 ada 18 parsel sayılı 627,77 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, kadastro tutanağının edinme sebebi bölümünde, mülga 2613 sayılı Kadastro ve Tapu Tahriri Kanunu (2613 sayılı Kanun) ile 5602, 509 ve 766 sayılı Kanunlara göre yapılan kadastro/tapulama çalışmaları sırasında, kadastroya tabii tutulmayarak tespit harici bırakılan devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunup ekonomik yarar sağlaması mümkün olan yerden olduğu ve ...'in 1990 yılından beri kullanımında bulunduğu belirtilerek ve beyanlar hanesi bölümünde taşınmaz üzerindeki yapının aynı kişinin kullanımında olduğu yazılmak suretiyle tarla vasfıyla, 128 ada 19 parsel sayılı 654,30 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz ise aynı nedenle ve vasıfla edinme sebebinde eşit paylarla ... ve ...'ın 1990 yılından beri kullanımında bulunduğu belirtilmek suretiyle davalı Hazine adına tespit edilmiştir.
İtirazı kadastro komisyonu tarafından reddedilen davacı ... vekili dava dilekçesiyle; 128 ada 18 ve 19 parsel sayılı taşınmazın, davacıya ait 128 ada 325 parselin arka dağ tarafına bakan cephesi olduğunu, davacıya ait olan 325 parselin içinde yaklaşık 2000 yılında yapıp bitirdiği ve halen oturduğu bu evin bir kısmının dava konusu taşınmazlarda kaldığını, tapulama harici 1.500,00 metrekare olan taşınmazın 128 ada 18 ve 19 olarak ikiye bölündüğünü ileri sürerek, 128 ada 18 ve 19 parsel sayılı taşınmazların kadastro tespitlerinin iptali ile taşınmazların davacı adına tesciline, tescilin mümkün olmaması halinde davacının adının kullanıcı hanesine yazılmasına karar verilmesi istemiyle Kadastro Müdürlüğünü davalı olarak göstermek suretiyle dava açmış, yargılama sırasında tespit maliki olan Hazinenin davaya katılımı sağlanmıştır.
Asli müdahil ... vekili 28.01.2021 tarihli müdahale dilekçesinde; 128 ada 19 parselin öncesinde babası olan ... İrban'ın satın aldığını, 1976 yılından beri de asli müdahilin kullanımında olduğunu, taşınmaz ile ilgili olarak asli müdahilin kardeşi ...'ın ...Sulh Ceza Mahkemesinin 1196/153 E sayılı dosyasında ceza alarak 147 gün ceza evinde kaldığını, taşınmazın davacı ile ilgisinin bulunmadığını, dava konusu edilen 128 ada 19 parsel sayılı taşınmazın tespitte olduğu gibi aynen korunarak ... ve ... adlarına 1/2'şer hisse olarak tesciline karar verilmesini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesinin önceki kararı ile "dava konusu 128 ada 19 parsel yönünden; mahkeme gözleminde, bilirkişi heyet raporundaki hava fotoğrafları ve uydu görüntülerine göre taşlık çalılık olduğu, taşınmazın üzerindeki ağaçların kendilinden yetişen ağaçlar olduğu, eğiminin fazla olup taşınmazın imar ihya edilmediği, tarım toprağı sıfatını kazanmadığı ve taşınmazı ağıl olarak kullanmanın ekonomik amacına uygun zilyetlik sayılmayacağı, dava konusu 128 ada 18 parsel sayılı taşınmaz yönünden ise parselin bir kısmında 3 katlı yapının bulunduğu ve bu yapıda davacının 20 yıldan fazla süre ile ikamet ettiği keşifte dinlenilen beyanlarla anlaşıldığı ancak; bilirkişi heyet raporunda parselin imar ihya edilmediği, tarım toprağı sıfatının oluşmadığı, taşınmazın üzerindeki ağaçların kendiliğinden yetişen ağaçlar olduğu ve taşınmazın üzerinde çok yıllık çalıların bulunduğunun belirtildiği, taşınmazın imar ihya edilmeden 18 parsel sayılı taşınmazın bir kısmının üzerine bina yapıldığı, bu nedenle şahıslar lehine zilyetlikle iktisap koşullarının gerçekleşmediği gerekçesiyle davacı ...'in Kadastro Müdürlüğüne yönelik davasının pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, Hazine'ye yöneltilen davanın sübut bulmadığından reddine, müdahil davacı ...'ın davasının sübut bulmadığından reddine, 128 ada 18 ve 19 parsel sayılı taşınmazlar hakkında 3402 sayılı Kanun'un Geçici 8.maddesine göre yapılan kadastro tespitleri ve komisyon kararları gibi işlem yapılarak tarla vasfıyla Hazine adına tapuya tescillerine" karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesinin önceki tarihli kararına karşı davacı vekili ile asli müdahil vekili istinaf başvurusunda bulunmuş Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, davacı ...'in, her iki taşınmazda zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarının kendisi lehine gerçekleştiği gerekçesiyle tespitin iptali ve taşınmazın adına tescili istemiyle eldeki davayı açtığı, müdahil ...'ın aynı gerekçelerle yalnızca 128 ada 19 parsel yönünden dosyaya müdahil olduğu, İlk Derece Mahkemesince icra edilen keşifte dinlenen yerel bilirkişiler, tespit bilirkişileri ve tanıkları davacının bina yapmak, ağaç dikmek gibi kullanımlarından bahsetmişlerse de keşif neticesi alınan bilirkişi raporlarına göre taşınmazların eğimi, üzerindeki ağaçların niteliği, hava ve uydu fotoğraflarında taşınmazların görünüşü dikkate alındığında öncesi çalılık olan ve tarla niteliği ile tespit gören taşınmazlarda imar ihyanın tamamlanmadığının ve kazanma koşullarının oluşmadığının açık olduğu, 18 parsele davacıya ait binanın bir kısmı taşma yapmışsa da bina yapmanın imar ihya faaliyeti sayılamayacağı, müdahilin yeniden keşif isteminin de mahkemece gerekçeleri ile reddedildiği, bu kapsamda yukarıda açıklanan bilimsel delillere göre yeniden keşif yapılmasının dosyaya bir katkı sunmayacağı, gerek istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesinin kararı davacı vekili ile asli müdahil vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dairemizin 06.06.2023 tarihli kararı ile çekişmeli 128 ada 19 parsel sayılı taşınmaz üzerinde davacıya ait evin bir kısmının bulunduğu, keşifte dinlenen kişilerin de taşınmaz üzerindeki ağaçları davacının diktiğini beyan ettikleri, bu haliyle, taşınmaz üzerinde davacı lehine zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğu, 128 ada 19 parsel sayılı taşınmaz hakkında, davacı...vekilinin 128 ada 19 parsel sayılı taşınmaza ilişkin hükme yönelik temyiz itirazları yerinde olmadığı, ancak; ilk derece mahkemesince, mahallinde yapılan keşiften sonra davaya katılan asli müdahilin iddia ve savunmaları hakkında, taşınmaz başında keşif yapılmadan karar verilmiş olmasının isabetsiz olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin, dava konusu 128 ada 19 parsel sayılı taşınmaza ilişkin hükme yönelik temyiz itirazlarının reddine, davacı vekilinin dava konusu 128 ada 18 parsel sayılı taşınmaza ilişkin hükme yönelik temyiz itirazlarının reddine, 128 ada 19 parsele yönelik temyiz itirazlarının kabulüne, asli müdahil vekilinin ise 128 ada 19 parsel sayılı (Daire ilamında maddi hataya dayalı olarak 128 ada 18 yazıldığı) taşınmaza ilişkin hükme yönelik temyiz itirazlarını kabulü ile istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına, ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince; önceki kararındaki gerekçelerle ve müdahil davacının gösterdiği tanıklardan ikisinin aynı zamanda tespit bilirkişi olması nedeniyle yapılan keşifte dinlendiğini ve 19 parselin çalılık vaziyette olduğunun ve kimsenin ektiğini görmediklerini bildirdikleri, davacıya ait olduğu iddia edilen 19 parsel üzerinde meyve ağaçlarının bulunmayıp, kendiliğinden yetişen yabani ağaçların bulunduğu, meyve ağaçlarının davacıya ait tapulu komşu taşınmaz üzerinde kaldığı belirtilerek önceki hükümde direnilmesine karar verilerek önceki hüküm yeniden tesis edilmiş; karar, davacı vekili ile asli müdahil vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile İlk Derece Mahkemesi kararındaki gerekçelere, 6100 sayılı Kanun’un 369/1 inci maddesi de gözetilerek yapılan incelemede aynı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden biri de bulunmadığına göre, temyizen incelenen karar usul ve Kanuna uygun olup davacı vekili ile asli müdahil vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler direnme kararının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
SONUÇ: Açıklanan sebeplerle; temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi direnme kararının ONANMASINA, temyiz edenlerden peşin alınan 427,60'ar TL peşin harcın onama harcına mahsubuna, dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, 14.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.