Logo

8. Hukuk Dairesi2024/24 E. 2025/2626 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro çalışmaları sonucu davalı adına tespit edilen taşınmazların Hazine adına orman vasfıyla tescili istemine ilişkin tapu iptali ve tescil davası.

Gerekçe ve Sonuç: Taşınmazların kadastro tutanaklarına itiraz edilmeksizin kesinleştiği, ancak 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun ilgili maddesinin Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmesiyle tapu kaydı ve zilyetlikle orman arazisi kazanımının mümkün olmadığı, taşınmazların orman niteliğinde olduğu ve 6831 sayılı Orman Kanunu uyarınca devlet ormanı sayıldığı gözetilerek, mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2006/58 E., 2006/96 K.

KARAR : Davanın kabulüne

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davalı ... tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

K A R A R

2002 yılında 3402 sayılı Kadastro Kanunu (3402 sayılı Kanun) kapsamında yapılan kadastro çalışmasında, 191 ada 53 parsel sayılı taşınmaz, fındık bahçesi vasfıyla ve 2.035,27 metrekare yüzölçümü ile tapu kaydına dayalı olarak davalı ... adına, dava konusu 191 ada 6 parsel sayılı taşınmaz, fındık bahçesi vasfıyla ve 2.275,27 metrekare yüzölçümü ile tapu kayıtlarına dayalı olarak davalı ... adına tespit edilmiş, 26.12.2003 ile 26.01.2004 tarihleri arasında askı ilanı yapılmış ve tutanaklar itirazsız kesinleşmiştir.

Davacı Hazine temsilcisi dava dilekçesinde; ... ilçesi ... köyü 191 ada 6 ve 53 nolu parsellerin davalı adına tespit gördüğünü, parsellerin orman ve orman toprağı olduğunu, davalı adına yapılan tespitin iptali ile orman vasfı ile Hazine adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

Davalı ... yargılama aşamasında davanın reddine karrar verilmesini istemiştir.

İlk Derece Mahkemesince; mahalli bilirkişi beyanı, alınan bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre niza konusu taşınmazların hudutlarının sabit olduğu, 2004 yılında 3402 sayılı Kanun'un kapsamında yapılan kadastro tespit çalışmalarında tapu kaydı ve zilyetliğe istinaden davalı adına tespit gördüğü, kadastro tespit tutanağının dava açılmaksızın kesinleştiği, taşınmazların tapuda davalı adına kayıtlı olduğu, taşınmazların bulunduğu yörede 6831 sayılı Orman Kanunu'nun (6831 sayılı Kanun) 2 nci maddesi uyarınca orman tahdit komisyonunca yapılan kesinleşmemiş tahdit çalışmalarında dava konusu parsellerin orman sınırları dışında kaldığı, ancak orman kadastrosunun kesinleşmediği, orman sınırlandırması yapılmayan yerlerde taşınmazların orman niteliğinin ve hukuki durumunun 3116 sayılı Orman Kanunu, 4785 sayılı Orman Kanununa Bazı Hükümler Eklenmesine ve bu Kanunun Birinci Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ve 5658 sayılı Orman Kanununun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine ve bu Kanuna Bazı Maddeler Eklenmesine Dair Kanunlar ve 6831 sayılı Kanun'un 1 inci maddesine göre belirlenmesi gerektiği ve buna göre dava konusu taşınmazların orman amenajman planında açık renkli ziraat alanı kapsamında kalmakla birlikte amenajman palanlarının evveliyatı yansıtmadığı nizalı yerlerin memleket haritasında yeşil renkli ormanlık alan kapsamında kaldığı, hava fotoğrafında orman olarak gözüktüğü, toprağın orman toprağı niteliğinde olduğu, 3116 sayılı Kanuna göre orman sayılan yer olup, 4785 sayılı Kanun ile devletleştirilen ve 5658 sayılı Kanun ile iadeye tabi olmayan ormanlık alan ve yerin 6831 sayılı Kanun'un 1 inci maddesine göre Devlet ormanı sayılan yerlerden olduğu, tapu ve zilyetlik ile ormandan yer kazanmaya imkan veren 3402 sayılı Kanun'un 45 nci maddesinin ilgili fıkralarının Anayasa Mahkemesince iptal edilmesi karşısında tapu ve zilyetlik ile ormandan yer kazanmanın mümkün olmadığı gerekçesiyle, davanın kabulüne, Ordu ili ... ilçesi ... köyü, Aruklu mevkiinde bulunan 191 ada 6 parsel sayılı taşınmaz ile ... ili ... ilçesi, ... köyü, Aruklu mevkii 191 ada 53 parsel sayılı taşınmazların tapu kaydının iptali ile orman vasfı ile hazine adına tapuya tesciline karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, davalı ... temyiz isteminde bulunmuştur. Davalı ... temyiz dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımına uğradığını, davalı yerin 1970 tarihli ve 53 nolu tapu kaydına dayandığını, mahalli bilirkişi, teknik bilirkişi, ziraat bilirkişisi ve orman bilirkişisinin verdiği raporların birbiri ile çelişkili olduğunu, davalı taşınmazın içinde orman ağacının bulunmadığını, dava konusu yerde bulunan humusun fındık yapraklarının çürümesiyle oluştuğunu, memleket haritalarında dava konusu yerin orman olmadığını, hava fotoğraflarında görülen ağaçların orman ağacı olmadığını, orman bilirkişi raporunun gerçeği yansıtmadığını ileri sürerek, temyiz isteminde bulunmuştur.

Dava, eylemli orman iddiasından kaynaklı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile İlk Derece Mahkemesi kararında belirtilen gerekçelere, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun Geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerin biri de bulunmadığına göre, temyizen incelenen karar usul ve kanuna uygun olup davalı ...'ün temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

S O N U Ç : Yukarıda açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının ONANMASINA,

3402 sayılı Kanun'un 36/A maddesi gereğince harç alınmasına yer olmadığına, peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine,

1086 sayılı Kanun'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yoluna başvurulabileceğine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

26.03.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.