"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/491 E., 2023/494 K.
KARAR : İstinaf başvurularının esastan reddine
İLK DERECE MAHKEMESİ : Bursa 5. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/95 E., 2021/487 K.
Taraflar arasındaki tescil talepli açılan davada yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiş, davalılar vekillerinin kararı istinaf etmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Hazine vekili tarafından duruşmalı taleple temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne, duruşma isteminin değerden reddine karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, kadastro sırasında tespit harici bırakılan taşınmazın 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (4721 Sayılı Kanun) 713/1 inci maddesi uyarınca tapuya tescili istemine ilişkindir.
Davacı dava dilekçesinde; Bursa ili Osmangazi ilçesi Küçükdeliler köyü Arapçayırı mevkii 184 ada 8 parsel numaralı taşınmazın babasından kendisine intikal eden tarla vasfındaki taşınmaz olduğunu, dava konusu taşınmazdan 2007 yılında yol geçtiğini, arazinin ikiye bölündüğünü, 2007 yılında yapılan kadastro çalışmaları sonucunda taşınmazının yolun üst tarafındaki kısmının tapuda adına tescil edilmesine rağmen yolun alt kısmında kalanı Hazine adına tescil edildiğini, kendisinin bu durumdan yeni haberi olduğunu, taşınmazın çok uzun yıllar ailesinin zilyetliğinde ve en son kendi zilyetliğinde kullanımında olduğunu belirterek, 184 ada 8 parsel numaralı taşınmazın güneyinde, yolun altında kalan ve evveliyatında bu parselin devamı olan ancak bildiği kadarıyla şu an parsel numarası verilmemiş olan yaklaşık 500 m² olan taşınmazının Hazine adına yapılan tespite yapmış olduğu itirazının kabulü ile adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonunda; "Davacıya ait 184 ada 8 nolu parsel ve 202 ada2 parselin tesis kadastro tutanaklarından; 1/2 hissesi ... oğlu ..., 1/2 hissesi ... oğlu ...'ya cedlerinden irsen ve intikalen gelme yerleri olup, 20 yılı aşkın bir süredir çekişmesiz, aralıksız ve malik sıfatıyla zilyet ve tasarruflarında iken 1/2 hisse sahibi ... 1961 yılında ölümü ile geriye mirasçı olarak eşi Şehriye Sayla ve müşterek evladı ... 'a bıraktığı ve taşınmazın 1/2 hissesinin ... adına 1/2 hissesinin de verasete iştirak halinde 13.11.2008 tarihinde tescillerinin yapıldığı anlaşılmıştır. 29.03.2011 tarihinde ... ve ...'a ait hisselerin tamamı ... adına tescil edilmiş, ...'nın da 29.03.2011 tarihinde davacı ...'ya satış yapmak suretiyle devrettiği anlaşılmaktadır. Dava konusu taşınmazın davacının babasının sağlığında davacıya devretmiş olması göz önüne alınarak taşınmazın ...'in terekesine dahil bir taşınmaz olmaması nedeniyle davacının söz konusu davayı tek başına açabileceği göz önüne alınarak ...'in mirasçılarının muvafakati alınmamıştır. Davacının kendi adına tescilini talep ettiği krokide (A) harfi ile gösterilen 621.56m²'lik kısmın ilk tesis kadastro çalışması öncesi ve sonrasında davacıya ait 202 ada 2 nolu parselin devamı olarak davacı tarafından kullanıldığı, yol olarak kullanılmadığı ancak kadastro sırasında bu kısmın yol olarak tescil harici bırakıldığının tespit edildiğinin bildirildiği, 14.09.2021 tarihli gerekçeli ve ayrıntılı ek raporun dosya içeriğine uygun, hükme yeterli olduğu, ayrıca 3402 Sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 üncü maddesi uyarınca davacı ve mirasbırakanına ilişkin senetsizden tespit gören taşınmaz araştırması yapılmış, gerek 4721 sayılı Kanun'un 713 üncü gerek KK 14 üncü ve 17 nci maddeler uyarınca kazanım koşullarının oluştuğu göz önüne alınarak ve 4721 sayılı Kanun'un 713/4 üncü ve 713/5 inci maddeleri uyarınca gerekli ilanlar yapılmak suretiyle" davanın kabulü ile; fen bilirkişisi tarafından düzenlenen krokide (A) harfi ile gösterilen 621,56 m²'lik alanın davacı ... adına tarla vasfı ile tapuya kayıt ve tesciline, ayrıca "4721 sayılı Kanunu'nun 713/3 üncü maddesi uyarınca husumetin, yasal hasım konumunda bulunan Hazine ve ilgili Kamu Tüzel Kişiliğine birlikte yöneltilmesinin zorunluk olması nedeniyle bu tür tescil davalarında yasal hasım konumunda bulunan davalıların vekalet ücreti dahil yargılama giderlerinden sorumlu tutulamayacaklarının anlaşıldığı" belirtilerek, davalılar aleyhlerine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Verilen karar davalılar vekilleri tarafından istinaf edilmiştir.
Bursa Bölge Adliye Mahkemesince; "4721 Sayılı Kanun'un 713 üncü maddesi gereğince, tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir, taşınmazın olağanüstü zamanaşımı ve zilyetlik yoluyla kazanılabilmesi için taşınmazın nitelik itibariyle zilyetlikle kazanıma uygun olmasının yanı sıra amaca uygun zilyetlik koşullarının da gerçekleşmiş olması gerektiği, İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılıma sonucunda alınmış olan beyanlar ve bilirkişi raporu neticesinde, krokide (A) harfi ile gösterilen 621.56m²'lik kısmın ilk tesis kadastro çalışması öncesi ve sonrasında davacıya ait 202 ada 2 nolu parselin devamı olarak davacı tarafından 20 yıldan fazla süreyle tarım amaçlı olarak kesintisiz ve fasılasız olarak kullanıldığı, davacı dışında kullananın olmadığı ve davacının zilyetliğinin halen devam etmekte olduğu, buna göre 4721 sayılı Kanun'un 713 üncü maddesi ile Kadastro Kanunu 14 üncü ve 17 nci maddeleri uyarınca aranan kazanım koşullarının oluştuğu göz önüne alındığında, Mahkemenin dosya içeriğine uygun kabul ve değerlendirmesine göre davalılar tarafından sunulmuş olan istinaf taleplerinin yerinde olmadığı anlaşıldığından" istinaf taleplerinin reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesi kararlarındaki gerekçelere, 6100 sayılı Kanun’un 369/1 inci maddesi de gözetilerek yapılan incelemede aynı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden biri de bulunmadığına göre, temyizen incelenen karar usul ve kanuna uygun olup davalı Hazine vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
SONUÇ: Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesi uyarınca ONANMASINA,
Harçtan muaf olduğundan Hazineden harç alınmasına yer olmadığına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
20.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.