"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki taşınmazın beyanlar hanesine zilyetlik şerhi verilmesi istemli davadan dolayı yapılan yargılama sonunda Mersin 4. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın reddine karar verilmiş, hükme karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Adana Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesince, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş olup, bu kez davacı vekili tarafından Bölge Adliye Mahkemesi kararı temyiz edilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili olan davacının Mersin ili ... ilçesi ... Köyü 1642 parsel sayılı taşınmazın zilyedi olmasına rağmen kadastro tespitinde kullanıcısının tespit edilmediğini ileri sürerek, taşınmazın kullanıcı hak sahipliğinin davacıya ait olduğunun tespitini talep etmiştir.
Davalı ... vekili cevabında; davanın reddini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonunda; " 6831 sayılı Kanunun 2/B maddesi uyarınca Hazine adına orman dışına çıkarılan taşınmazlarla ilgili kullanım kadastrosu yapılmasının işleminin idari bir tasarruf olduğu, kullanım kadastrosu yapılmayan taşınmazların beyanlar hanesine zilyetlik şerhi verilmesine ilişkin davanın dinlenme olanağının bulunmadığı " gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş,hükmün davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş ve iş bu karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, zilyetlik şerhi verilmesi isteğine ilişkin olup, dava konusu taşınmazın 6831 sayılı Orman Kanunu (6831 sayılı Kanun) 2/B maddesi uyarınca 04.06.1987 tarihinde orman sınırı dışına çıkarıldığı ve bilahare 23.03.1988 tarihinde 1642 parsel numarası ile ihdasen tapuya tescil edildiği anlaşılmaktadır.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, Bölge Adliye Mahkemesi kararındaki gerekçeye, 6100 sayılı Kanun’un 369/1 inci maddesi de gözetilerek yapılan incelemede aynı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden biri bulunmadığına göre, temyizen incelenen karar usul ve kanuna uygun olup davacı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının ONANMASINA,
269,85 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 157,75 TL'nin temyiz eden davacıdan alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
16.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.