"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2024/2118 E., 2024/2546 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun önceki hükümde direnilmesine
İLK DERECE MAHKEMESİ : Hendek 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki kullanım kadastrosu tespitine itiraz davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı ... vekili ve bir kısım davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacılar ... ve arkadaşları vekilinin ve davacı ... vekilinin istinaf başvuru dilekçesinin ayrı ayrı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 352/1 maddesi gereğince reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı tereke temsilcisi, davacı ... vekili ve davacılar ... ve arkadaşları vekili tarafından tarafından temyiz edilmiş ve Dairemizin 28.02.2024 tarihli ve 2022/4035 Esas, 2024/1261 Karar sayılı kararı ile bozulmuştur. Dairemiz bozma kararına Bölge Adliye Mahkemesince önceki kararlarında direnilmesine ve tereke temsilcisi ..., davacılar ... ve arkadaşları vekili ile davacı ... vekilinin istinaf başvuru dilekçelerinin ayrı ayrı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 352/1 maddesi uyarınca reddine karar verilmiş ve direnme kararı tereke temsilcisi ..., davacı ... vekili, davacılar ... ve arkadaşları vekili tarafından temyiz edilmekle 6100 sayılı Hukuk Mahkemeleri Kanunu’nun 373 üncü maddesinin beşinci fıkrası gereğince Dairemizce yapılan incelemede;
K A R A R
Kullanım Kadastrosu sonucunda, Sakarya ili Hendek ilçesi ... köyü, 130 ada 1 parsel ve 136 ada 9 parsel sayılı taşınmazlar tarla niteliği ile beyanlar hanesinde 6831 sayılı Orman Kanunu'nun (6831 sayılı Kanun) 2/B maddesi gereğince orman sınırları dışına çıkarılan yerlerden olduğu ve üzerindeki fındık ağaçlarının ... oğlu ...'in kullanımında olup halen kendisine ait olduğu yazılarak Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir.
Davacılar vekili; murisleri ...'un sağlığında diğer mirasçılardan mal kaçırmak için akli dengesi yerinde değil iken ... adlı kişiye bedelsiz olarak köy senedi ile anlaşmalı olarak satış yaptıklarını, ...'in hiçbir şekilde bu taşınmazda tasarrufu olmadığını beyan ederek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 130 ada 1 parsel ve 136 ada 9 parsel sayılı taşınmazların tapu kaydının beyanlar hanesinde yer alan kullanıcılarının ... olduğuna ilişkin kısmın iptali ile taşınmazın kullanıcısı olarak ... mirasçılarının beyanlar hanesine yazılmasını talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince; yargılama sırasında dinlenen tanık ve mahalli bilirkişilerin, satış işleminden sonra ... tarafından kullanıldığına ilişkin beyanları ile Adli Tıp Kurumunun 20.11.2017 tarihli raporu miras bırakan ...'un satış işlemi tarihinde akli melekelerinin yerinde olduğuna yönelik raporu dikkate alındığında yapılan satışın iradi ve geçerli olduğu, taşnmazın kullanımının ...'e devredildiği ve davalının kullanımında olduğu anlaşıldığından ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiş; hükme karşı davacılar ... ve arkadaşları vekili ile davacı ... vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
Davacılar tarafından istinaf talebinde bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tereke temsilcisinin tereke adına temsil etme yetkisinin bulunduğu gerekçesiyle davacıların taraf ehliyeti olmadığından istinaf etmekte hukuki yararları bulunmadığı gerekçesiyle talebin reddine karar verilmiştir.
Davacılar vekilleri ve tereke temsilcisi tarafından istinaf mahkemesi kararı temyiz edilmiş, Dairemizin 28.02.2024 tarihli ve 2022/4035 Esas, 2024/1261 Karar sayılı kararı ile özetle; 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun (7201 sayılı Kanun) 10/1 inci maddesi gereğince tebligatın, muhatabın bilinen en son adresinde yapılacağı, aynı maddenin 2. fıkrasına göre ise, bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edileceği ve tebligatın bu adrese yapılacağı, dolayısıyla, muhataba önce bilinen en son adresi esas alınarak tebligat çıkartılması, bu tebligat yapılırken Tebligat Kanunu’nun 21/1 inci maddesi hükmü gözönüne alınması, adres tebligata elverişli değilse ya da tebligat yapılamazsa o takdirde adres kayıt sistemindeki adresine, mernis adresi olduğuna ilişkin şerh düşülmek suretiyle, 7201 sayılı Kanun'un 21/2 inci maddesi uyarınca tebligat yapılması gerekirken, somut olayda; gerekçeli karar tebliğinin, tereke temsilcisi ...'e tebligat adresinin mernis adresi olduğu şerhi konularak Tebligat Kanunu’nun 21/2 inci maddesi uyarınca doğrudan yapıldığı, söz konusu tebligatın, yukarıda açıklanan ilke ve kurallara aykırı şekilde yapılmış olması nedeniyle usulsüz olduğu, dolayısıyla usulüne uygun gerekçeli karar tebliği yapılmayan tereke temsilcisinin temyiz dilekçesinin istinaf başvuru dilekçesi olarak kabul edilerek Bölge Adliye Mahkemesince dosyanın esastan incelenmesi gereğine değinilerek Bölge Adliye Mahkemesinin istinaf dilekçesinin reddine dair kararın bozulmasına, davacılar vekilinin temyiz taleplerinin ise bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir
Bölge Adliye Mahkemesince; önceki gerekçelerle ve ilaveten, istinaf mahkemesi olarak, İlk Derece Mahkemesinin 2021/45 Esas, 2022/32 Karar sayılı ilamının tereke temsilcisi ...'e usulüne uygun şekilde tebliğ edilmesi için geri çevrildiği, geri çevrilme kararından sonra yapılan tebligatın 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun (7201 sayılı Kanun) 10/1 inci maddesi gereğince tebligat, muhatabın bilinen en son adresine o dönemde muhtar olarak görev yapması nedeniyle muhtar kaşesinin de vurulmak suretiyle 01.03.2022 tarihinde bizzat tereke temsilcisi ...'a tebliğ edildiği, bir an için bu tebligat yapılmasa bile 19.08.2020 tarihinde tereke temsilcisi ...'e tebliğ edilen gerekçeli karar evrakının da bizzat muhtar olarak ...'e tebliğ edildiği, posta memuru tarafından tebligat Kanunu'nun 21/2 inci maddesi uyarınca yanlış kaşe vurulduğu, tereke temsilcisi ...'in anne/baba adı, doğum tarihi ve T.C numarası yazan tebligattan habersiz olmasının hayatın olağan akışını aykırı olduğu, tereke temsilcisinin eldeki davada da usule uygun haberdar edildiği, yapılan tebligatların Tebligat Kanununa aykırı olmadığı gerekçesiyle Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin bozma kararına karşı Dairelerinin 15.03.2022 tarihli ve 2022/446 Esas 2022/179 Karar sayılı ilamında direnilmesine ve Tereke temsilcisi ... ve davacılar ... ve arkadaşları vekilinin ve davacı ... vekilinin başvuru dilekçelerinin ayrı ayrı 6100 sayılı Kanun'un 352/1 maddesi uyarınca reddine karar verilmiş, direnme kararı tereke temsilcisi ..., davacı ... vekili, davacı ... ve arkadaşları vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1. Tereke Temsilcisinin temyizi yönüyle; tereke temsilcisine İlk Derece Mahkemesi kararının bilinen adresine (mernis şerhi olmaksızın) 19.08.2020 tarihinde tebliğ edildiği, tereke temsilcisinin o tarihte muhtar olması nedeniyle posta memuru tarafından aynı zamanda mernis adresi olduğunu içeren ve 21/2 . maddesine göre tebliğ yapıldığına dair kaşe vurulmuş ve muhtar kaşesi vurularak tereke temsilcisi tarafından teslim alınmışsa da bu hususun açık maddi hata niteliğinde bulunduğu, tebliğ zarfının üzerinde açıkça "tereke temsilcisi" sıfatıyla adı ve soy adının yazılması karşısında kararın bizzat tebliğ alındığı gerçeğini değiştirmeyeceği, kaldı ki; istinaf mahkemesince de 20.01.2022 tarihli kararı ile; İlk Derece Mahkemesi kararının tereke temsilcisine usulüne uygun şekilde tebliğ edilmesi için dosyanın geri çevrilmesine karar verildiği ve tereke temsilcisine 01.03.2022 tarihinde yine bizzat tebliğ edildiği ancak tereke temsilcisi tarafından istinaf talebinde bulunulmadığı anlaşılmaktdır.
Hal böyle olunca; tereke temsilcisinin, İlk Derece Mahkemesi kararının kendisine usulüne uygun tebliğ edilmesine rağmen hükmü istinaf etmediği, böylece İlk Derece Mahkemesi kararının kendisi yönüyle kesinleştiği, Bölge Adliye Mahkemesinin direnme kararı ile aleyhine ayrıca bir durum da yaratılmadığı anlaşıldığından tereke temsilcisinin temyiz dilekçesinin reddi gerekmiştir.
2. Davacı ... vekili ve diğer bir kısım davacılar vekilinin temyizi yönüyle; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 640 ıncı maddesi uyarınca terekeye temsilci atanması durumunda, davanın tereke temsilcisinin veya bu sıfatla vekil kıldığı avukatın huzuru ile sürdürülmesi gerektiği, tereke temsilcisinin atanması ile mirasçıların terekeyi temsil ve davayı takip yetkisi ortadan kalktığı, diğer bir ifade ile, mirasçıların davayı takip yetkisi sona erdiği ve bununla bağlantılı olarak da hükmü temyiz hakkı miras şirketini temsilen tereke temsilcisine geçtiği açıktır.
Somut olayda; Mahkemece verilen karara karşı tereke temsilcisi haricinde davacı ... vekili ve diğer bir kısım davacılar vekilinin tarafından temyiz talebinde bulunulmuştur. Ne var ki; davacıların davada takip yetkisi kalmadığından karara karşı temyiz talebinde bulunma hakları da bulunmamaktadır. Bu durumda, davacı ... ve arkadaşları temyiz dilekçelerinin reddine karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: 1.Yukarıda (1) no.lu bentte açıklanan sebeplerle;
Tereke temsilcisinin temyiz dilekçesinin REDDİNE,
2. Yukarıda (2) no.lu bentte açıklanan sebeplerle;
Davacı ... vekili ile davacı ... ve arkadaşları vekilinin temyiz dilekçelerinin REDDİNE,
Peşin harcın istek halinde temyiz edenlere iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
25.03.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.