Logo

9. Hukuk Dairesi2021/10124 E. 2021/14194 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacının ulusal bayram ve genel tatil ücreti ile yıllık izin ücreti alacaklarına hak kazanıp kazanmadığı hususunda çıkan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının ulusal bayram ve genel tatil ücreti hesabında, kısmi çalışma durumu göz önünde bulundurulmadan hatalı hesaplama yapıldığı ve yıllık izin ücreti konusunda ise davacının tüm hizmet süresince hiç izin kullanmadığı kabulünün hayatın olağan akışına aykırı olduğu ve eksik inceleme yapıldığı gerekçesiyle, ilk derece mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

BÖLGE ADLİYE

MAHKEMESİ : ... 19. Hukuk Dairesi

DAVA TÜRÜ : ALACAK

...

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:

Davacı vekili, müvekkilinin 16/09/2010 tarihinden iş akdini haklı nedenle feshettiği 18/02/2019 tarihine kadar nakliye işinde hamal ve şoför olarak sürekli çalıştığını, aylık net 3.100,00 TL ücret aldığını, günde bir öğün yemek ve yol ücretlerinin işveren tarafından karşılandığını, haftanın yedi günü 09.00-17.30 saatleri arasında çalıştığını, yaz aylarında mesainin 4 gün 20.00'a kadar uzadığını, aynı mesai düzeni ile resmi-genel tatil günleri ile dini bayramlarda çalıştığını, yıllık izinlerin kullandırılmadığını, 01/09/2018 tarihinden itibaren günlük 80,00 TL yevmiye ile ayda ortalama 10 gün iş verilerek ücretinin 800,00 TL'ye düşürüldüğünü bu nedenle fark ücret alacağı doğduğunu ileri sürerek, kıdem tazminatı, genel tatil ücreti, hafta tatili ücreti, fazla çalışma ücreti, asgari geçim indirimi, fark ücret ve yıllık izin ücreti alacaklarının davalıdan tahsilini istemiştir.

Davalı Cevabının Özeti:

Davalı vekili, davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, davacının kesintili bir çalışmasının olduğunu ve 29/07/2015 tarihli ibraname düzenlendiğini, bu nedenle davacının kıdem tazminatına hak kazanamadığını, alacak taleplerinin zamanaşımına uğradığını, davacının öncesinde 2012/586 esas sayılı dosya üzerinde tanık olarak verdiği beyanlarda çalışma sistemini açıkça anlattığını, yasal sürelerde çalıştırıldığını, yıllık izin ücretinin ödendiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.

İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:

İlk Derece Mahkemesince, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davanın kabulüne karar verilmiştir.

İstinaf başvurusu :

İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı, davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti :

Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

Temyiz başvurusu :

Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.

Gerekçe:

1-Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, taraflar arasındaki sözleşmeye, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı vekilinin aşağıdaki bentlerin dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2-Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının ulusal bayram ve genel tatil ücretine hak kazanıp kazanmadığı noktasında toplanmaktadır.

Ulusal bayram ve genel tatil çalışması yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen ulusal bayram ve genel tatil çalışması ücretinin ödendiği varsayılır.

Ulusal bayram ve genel tatil çalışmasının ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de bu çalışmaların olup olmadığı araştırılmalıdır.

Somut uyuşmazlıkta; Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacı tanık beyanlarına itibarla dini bayramların ilk iki günü hariç ve Pazar gününe denk gelmeyen ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışma olgusunun kabulüyle ve tüm hizmet süresi için hesaplama yapılmıştır. Ancak davacı vekili dava dilekçesinde, müvekkilinin 01/09/2018 tarihinden sonra yevmiye usulü ayda 10 gün çalıştığını açıklamıştır. Bu itibarla davacının anılan tarihten sonra ayın 1/3’ünde çalıştığı sabit olduğuna göre ulusal bayram ve genel tatil ücreti hesabı yapılırken 01/09/2018 tarihinden sonraya rastlayan ulusal bayram ve genel tatil günlerinin 1/3’ünde çalışıldığının kabulü yerine tamamında çalışıldığı kabul edilerek sonuca gidilmesi hatalıdır.

3-Taraflar arasında, davacının yıllık izin ücreti alacağının miktarı noktasında uyuşmazlık vardır.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 31. maddesinde hâkim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir, soru sorabilir, delil gösterilmesini isteyebilir şeklinde düzenleme yapılarak hakime yargılama sonunda doğruya ulaşma görevini yüklemiştir. Anayasamızın 141. maddesine göre, yargı basit, çabuk ve ucuz gerçekleşmelidir. Devlet yargının basit, ucuz ve çabuk gerçekleşmesi için gerekli düzenlemeleri yapmak durumundadır. Zira hakkın tanınması ve korunmasındaki gecikmeler, hukuk devleti ilkesi ile uyumlu değildir, adil yargılanma hakkını ihlâl eder. Bu sebeple yargılama sonucunda ulaşılacak hüküm, doğru, gecikmemiş ve kendisinden beklenen etkiyi gösteren bir niteliğe sahip olmalıdır. Bundan dolayı belirsiz vakıaların açıklattırılmasına, eksikliklerin hâkim tarafından işaret edilerek taraflarca giderilerek yargılamanın uzatılmasının önüne geçilmesine ilişkin hâkimin davayı aydınlatma yükümlülüğü bulunmaktadır. Usul hukukunda bu yükümlülüğün anlamı, doğru hüküm kurulmasıdır. Bu hususta yapılacak bir inceleme içinse, tarafların iddialarını eksiksiz ve zaman, yer gibi somut unsurlarıyla tam bir açıklık içinde yargılamaya getirmeleri gerekmektedir.

Somut olayda davacı vekili süre belirtmeksizin müvekkilinin yıllık izin haklarının kullandırılmadığını iddia etmiştir. Mahkemece, davacının toplam hizmet süresince 6 yıllık dönemde hiç izin kullanmadığı kabul edilerek yıllık ücretli izin alacağı hüküm altına alınmıştır.

Mahkemece, davacının davayı somutlaştırma yükü (HMK m.194), hakimin de davayı aydınlatma yükümlülüğü (HMK m. 31) bulunduğu göz önüne alınarak, davacının 6 yıllık çalışma süresi boyunca hiç yıllık izin kullanmaması hayatın olağan akışına ters olduğundan, davacının beyanı alındıktan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilip, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.

Sonuç:

Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 13/10/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.