Logo

9. Hukuk Dairesi2021/11097 E. 2021/15282 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı işçinin, Karayolları Genel Müdürlüğü ve taşeron firma aleyhine açtığı işçilik alacakları davasında, davalılar arasındaki hukuki ilişkinin niteliği ve Karayolları Genel Müdürlüğü'nün sorumluluğunun kapsamı uyuşmazlık konusudur.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemenin, davacı işçinin çalıştığı işyerleri, yaptığı işler ve davalılarla ilişkisi konusunda yeterli araştırma yapmadan, davalılar arasında asıl işveren-alt işveren ilişkisi bulunduğu ve Karayolları Genel Müdürlüğü'nün dava konusu tüm işçilik alacaklarından sorumlu olduğu gerekçesiyle verdiği karar, eksik inceleme nedeniyle bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

BÖLGE ADLİYE

MAHKEMESİ : ... 5. Hukuk Dairesi

...

DAVA TÜRÜ : ALACAK

...

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı ... vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:

Davacı vekili, davacının 24.07.1984-03.02.2014 tarihleri arasında davalı ... Müdürlüğüne ait yol, köprü ve asfalt yapım işlerinde diğer davalı ... İnş. Ltd. Şti. taşeronluğunda iş makinesi operatörü olarak kesintisiz çalıştığını, emeklilik nedeni ile işten ayrıldığını ileri sürerek, kıdem tazminatı, yıllık izin ücreti, ücret, ikramiye, fazla mesai ücreti, hafta tatili ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.

Davalı Cevabının Özeti:

Davalı ... vekili, talebe konu alacakların zamanaşımına uğradığını, idarenin ihale makamı olduğunu, husumet yöneltilemeyeceğini savunarak, davanın reddini talep etmiştir.

Davalı ... İnşaat Taah. ve Tic. Elektrik Üretim A.Ş. vekili, davalı şirketin diğer davalı ... Müdürlüğüne ait yol ve köprülü kavşak inşaatı işini yüklenici olarak yaptığını, davacının anılan işin şantiyesinden 12.03.2014 tarihinde ayrıldığını, son aylık ücretinin 1.700,00 TL olduğunu, davacının kendi isteği ile işten ayrıldığını, istifa ettiğini savunarak, davanın reddini talep etmiştir.

İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:

İlk Derece Mahkemesince, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davacı işçinin aylık ücretlerinin tam ve zamanında ödenmemesi, fazla mesai, hafta ve genel tatil alacaklarının ödenmemesi nedeni ile iş sözleşmesini haklı nedene dayanarak feshettiği, davacının asıl işveren olan ... iş yerinde, son alt işveren olan diğer davalı nezdinde çalıştığından anılan alacaklardan her iki davalının müştereken ve müteselsilen sorumlu oldukları gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

İstinaf Başvurusu:

İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı, davacı vekili ile davalı ... vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti:

Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle, davacı vekili ile davalı ... vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b.1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

Temyiz Başvurusu:

Bölge Adliye Mahkemesinin kararına karşı davalı ... vekili temyiz başvurusunda bulunmuştur.

Gerekçe:

1-Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, taraflar arasındaki sözleşmeye, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre; davalı ... vekilinin aşağıdaki bentlerin dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2-Davalı ...’nün davacının taleplerinden sorumlu olup olmadığı ve sorumlu ise sorumluluğunun hangi esasa göre belirleneceği konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.

4857 sayılı İş Kanunu’nun 2.maddesinin 6. fıkrasına göre “Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir. Bu ilişkide asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur”.

4857 sayılı Kanunu’nun 3.maddesinin 2.fıkrasına göre alt işveren, kendi işyerinin tescili için asıl işverenden aldığı yazılı alt işverenlik sözleşmesi ve gerekli belgelerle birlikte işyerinin kayıtlı olduğu bölge müdürlüğüne bildirim yapmakla yükümlüdür. Asıl işveren-alt işveren ilişkisinin kurulması, bildirimi ve işyerinin tescili ile yapılacak sözleşmede bulunması gerekli diğer hususlara ilişkin usul ve esaslar Alt İşverenlik Yönetmeliğinde düzenlenmiştir. Yönetmeliğin 5.maddesinin son fıkrasında bir işyerinde her ne suretle olursa olsun asıl işveren-alt işveren ilişkisinin kurulmasının yeni bir işyeri kurulması olarak değerlendirileceği öngörülmüştür.

İş Kanunu’nun 2/6.maddesine göre asıl işveren-alt işveren ilişkisinin ortaya çıkabilmesi için kurulan bu yeni işyerinde işçi çalıştıran bir asıl işverenin varlığı şarttır. Başka bir anlatımla, asıl işverenin o işyerinde işçi çalıştırarak işveren sıfatını koruması, işin bütününün yapılmasını başka bir işverene devretmemiş bulunması gerekir. Bu husus, Yönetmeliğin 4.maddesinin a bendinde “Asıl işverenin işyerinde mal veya hizmet üretimi işlerinde çalışan kendi işçileri de bulunmalıdır” şeklinde belirtilmiştir.

Diğer taraftan, 4857 sayılı İş Kanununun 36. maddesinde, “Genel ve katma bütçeli dairelerle mahalli idareler veya kamu iktisadi teşebbüsleri yahut özel kanuna veya özel kanunla verilmiş yetkiye dayanılarak kurulan banka ve kuruluşlar; asıl işverenler müteahhide verdikleri her türlü bina, köprü, hat ve yol inşası gibi yapım ve onarım işlerinde çalışan işçilerden müteahhit veya taşeronlarca ücretleri ödenmeyenlerin bulunup bulunmadığının kontrolü, ya da ücreti ödenmeyen işçinin başvurusu üzerine, ücretleri ödenmeyen varsa müteahhitten veya taşeronlardan istenecek bordrolara göre bu ücretleri bunların hak edişlerinden öderler” şeklinde kurala yer verilmiştir. Bu düzenlemeye göre ihale makamı, işçi ücretlerinin ödenip ödenmediğini kontrol etmek durumundadır. Yapılacak olan kontrol ya da işçinin başvurusu üzerine ödenmeyen ücretlerin bulunduğunun tespit edilmesi halinde, belli şartlarla ihale makamının sorumluluğu söz konusu olur. İhale makamının yapmış olduğu ilan üzerine işçilerin başvuruda bulunmamış olmaları, kamu kurumunun anılan madde kapsamındaki sorumluluğunu ortadan kaldırmayacaktır.

Aynı maddenin ikinci fıkrasında ise, işçilerin her hak ediş dönemi için olan ücret alacaklarının üç aylık tutarından fazlası hakkında adı geçen idarelere herhangi bir sorumluluk düşmeyeceği öngörülmüştür. Maddede sözü edilen ücret her hak ediş dönemi için “son üç aylık temel ücret” olarak değerlendirilmelidir. Yine ihale makamının ihbar ve kıdem tazminatı ile kullandırılmayan izinler sebebiyle herhangi bir sorumluluğu söz konusu değildir.

İhale makamı olan kamu kurumunun, her hak ediş dönemine ilişkin son üç aylık ücretten sorumluluğu, Yasadan doğan bir sorumluluktur. İşverenle ihale makamının birlikte dava edilmesi durumunda, müştereken müteselsilen sorumluluğa dair karar verilmelidir. İhale makamının tek başına dava edildiği durumlarda, işçinin mükerrer yararlanmasını önlemek için işverence sözü edilen ücretlerin ödenip ödenmediği araştırılmalıdır.

Dairemizin kararlılık kazanmış olan uygulamasına göre, anahtar teslimi suretiyle ihale edilen işlerde, kamu makamlarının fazla çalışma, hafta tatili ile bayram ve genel tatili alacakları yönlerinden sorumluluğu bulunmamaktadır (Yargıtay 9.H.D. 19.1.2010 gün 2009/12074 E, 2010/378 K.).

Somut uyuşmazlıkta, davacı işçi davalıların işyerinde yol, köprü ve asfalt yapım işinde çalıştığını, davalılar arasında asıl işveren alt işveren ilişkisi olduğunu, talep edilen alacakların müşterek ve müteselsil olarak davalılardan tahsilini talep etmiştir.

Davalı ... vekili, müvekkilinin ihale makamı olduğunu, yüklenici firmalar ile müvekkili kurum arasında asıl işveren alt işveren ilişkisinin bulunmadığını, ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece ise; davalı ...'nün asıl işveren, diğer davalının ise son alt işveren konumunda olduğu, bu nedenle dava konusu alacaklardan her iki davalının müştereken ve müteselsilen sorumluluklarının bulunduğu kabul edilmiştir.

Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacının 24.07.1984-03.02.2014 tarihleri arasında davalı şirket nezdinde kesintili çalıştığı belirtilmiş ise de, dosya kapsamı ve Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtlarından söz konusu tarihler arasında davacının çalıştığı bir kısım şirketler (mesela, ... sicil numaralı ...A.Ş., ...,... sicil numaralı davalı şirketin aldığı yapım ihalesi işi, ... sicil numaralı davalı şirketin aldığı köprü ve bağlantı yolu yapım ihalesi işi, ...sicil numaralı ... Asfalt A.Ş.), bu şirketlerin adresleri, davacı işçinin yaptığı iş ve bu işin her iki davalı ile ilgisi açıkça ve tereddüt uyandırmayacak şekilde tespit edilememektedir.

Diğer taraftan, davacı işçinin 24.07.1984-03.02.2014 tarihleri arasında Karayolları Genel Müdürlüğüne ait yol, köprü ve asfalt yapımı işinde çalıştığı kabul edilmesine rağmen, davacının tüm çalışma dönemini kapsayan ihale sözleşmelerinin dosya içeriğinde bulunmadığı, Mahkemece sadece 1990-1993 yıllarını kapsayan “Yerköy Ayrımı - ... - Sorgun yolunun takriben Km: 53+200-113+880 Kesiminde Yaptırılacak Bitümlü Kaplama İşleri İçin Sözleşme”, 1998-2002 yıllarını kapsayan “Sorgun-Akdağmadeni-Yıldızeli (1.Kısım) Yolunun Takriben Km: 108+500-113+880G/0+000-100+332 Kesimine Ait Bitümlü Kaplama İşleri İçin Sözleşme”, 06.05.2009 tarihli “... Şehir Geçişi Bozok Üniversitesi Yolu Yapım İşi Sözleşmesi” ile 2011-2014 yıllarını kapsayan “Yerköy Ayrımı-...-Sorgun ve Sorgun-Akdağmadeni-Yıldızeli Yolları Km: 120+000-170+000 Kesiminin Yapımı İşine Ait Sözleşme Tasarısı” incelenerek eksik araştırma ile sonuca gidildiği anlaşılmıştır.

Bu itibarla, Mahkemece öncelikle davacının çalıştığı tüm işyerlerinin işyeri unvanı, adresi, tescil belgeleri ile varsa ortak veya adres değişimlerine ilişkin belgeler ve her iki davalı bakımından alt işvereni veya anahtar teslim sözleşmesi yapan yüklenicisi, müteahhidi olup olmadığını gösteren tüm kayıtlar, varsa bu işyerlerinin unvanı, ortakları, devir, birleşme, unvan değişikliğine dair belgeler, davacı işçinin yaptığı iş ve yapılan işin davalılar ile ilgisi olup olmadığını gösteren kayıtlar, davacının çalıştığı görünen tüm işyeriyle ilgili işe giriş ve işten ayrılış bildirgeleri Sosyal Güvenlik Kurumundan temin edilmeli; ayrıca 24.07.1984-03.02.2014 tarihleri arasındaki çalışma dönemine ilişkin tüm hizmet alım sözleşmeleri, genel şartname, idari şartname ve teknik (özel ve genel) şartnameler, makine teçhizat ve ekipman listeleri ile sair sözleşme ekleri getirtilmeli, daha sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek davacının 24.07.1984-03.02.2014 tarihleri arasındaki tüm çalışmasını davalılar nezdinde geçirip geçirmediği ve tüm çalışma dönemi dikkate alınarak hangi hizmet alım sözleşmesi kapsamında ve hangi şantiyede, hangi işi yaparak çalıştığı hususları tek tek incelenmeli, dolayısıyla her bir ihale sözleşmesi döneminde davacı işçinin davalılar nezdinde ihale konusu iş kapsamında çalışıp çalışmadığı, ihale konusu kapsamında çalışılan işlerin birbirinin devamı niteliğinde olup olmadığı tereddüte yer vermeyecek şekilde belirlenmeli, bu şekilde araştırma yapıldıktan sonra sonucuna göre davalılar arasında asıl işveren-alt işveren ya da ihale makamı-müteahhit ilişkisi bulunup bulunmadığı hususu irdelenmelidir. Mahkemece, eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde sonuca gidilmesi hatalıdır.

3- Mahkemece karar gerekçesinde, davalılar arasında asıl işveren-alt işveren ilişkisi olduğu, bu nedenle dava konusu alacaklardan her iki davalının müştereken ve müteselsilen sorumluluklarının bulunduğu açıklanmasına karşın hüküm fıkrasında infazda tereddüt oluşturacak şekilde alacakların ‘davalıdan’ tahsiline karar verilmesi 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297/2. maddesine aykırıdır.

4- 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 13/j. maddesine göre davalı ... harçtan muaf olmasına rağmen bu hususun dikkate alınmaması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ: Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 03/11/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.