Logo

9. Hukuk Dairesi2021/11681 E. 2021/15922 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı işverenin, davacı işçiye toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan ilave tediye, ücret farkı ve sosyal yardım alacaklarını eksik ödediği iddiasına ilişkin alacak davasında, hükmedilen alacak miktarı, faiz türü ve başlangıç tarihi ile yargılama giderlerinin paylaştırılmasında yerel mahkemece yanılgıya düşülüp düşülmediği noktasında uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemece, davacının ıslah ettiği miktarın üzerinde ücret farkına hükmedilmesinin ve ilave tediye alacağına yasal faiz yerine en yüksek işletme kredisi faizi uygulanmasının hatalı olduğu, ancak bu hususların düzeltilmesinin yeniden yargılamayı gerektirmediği gözetilerek, hüküm fıkrası düzeltilerek onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi

...

DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:

Davacı vekili, davalı ... bünyesinde çalışan davacıya 6772 sayılı Yasa uyarınca ödenmesi gereken ilave tediye alacaklarının ödenmediğini ve Toplu İş Sözleşmesi kapsamında ödenmesi gereken ücretlerinin de eksik ödendiğini ileri sürerek, ilave tediye, Toplu İş Sözleşmesi gereği yapılması gereken ücret artışlarından kaynaklanan ücret farkı, sosyal yardım ve fazla mesai çalışma ücretlerinin ilave tediye ücretleri bakımından Bakanlar Kurulu kararı ile belirlenen ödeme gününden itibaren yasal faizi ile, Toplu İş Sözleşmesinden kaynaklı eksik ödenen ücret alacaklarının ise Toplu İş Sözleşmesinde belirlenen ödeme gününden başlayan ve gecikilen her gün için %3 faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.

Davalı Cevabının Özeti:

Davalı vekili, alacakların zamanaşımına uğradığını, ödemelerin eksiksiz yapıldığını ve parasal sorunlardan kaynaklı olarak davacılara bir kısım ödemelerin emanet hesabından yapılması nedeniyle açıklama yazılmamış olabileceğini, ilave tediyelerin ikramiye ile birlikte ödendiğini, talep edilen günlük %3 faizin adalet ve hakkaniyet ilkeleri gereği kabul edilemeyeceğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.

İlk Derece Mahkeme Kararının Özeti:

Mahkemece dava kısmen kabul edilmiş, karar taraf vekillerinin temyizi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 7. Hukuk Dairesinin 2014/5805 esas 2014/9224 karar ve 28/04/2014 tarihli ilamı ile özetle;

"1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, tarafların aşağıdaki bendlerin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine,

2-Dava, 24.02.2009 tarihinde açılmış olmasına rağmen bilirkişinin 15.03.2009 tarihini esas alarak yaptığı hesaplamaların hükme esas alınması, dava tarihinde henüz doğmamış alacakların tahsiline karar verilmesi anlamını taşıdığından dava tarihinden sonraki süreye ilişkin alacaklarında hüküm altına alınması isabetsiz olmuştur.

3-Davanın kısmen kabulüne karar verilirken faiz başlangıcı olarak dava ve ıslah tarihleri esas alınmıştır. Ancak, davacı vekili ilave tediye için ödenmesi gereken tarihten yasal faizi ve ücret alacakları içinde Toplu İş Sözleşmesi'nde belirlenen ödeme tarihlerinden itibaren her gün için %3 gecikme faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir. Bu durumda, faiz başlangıçları konusunda verilen karar hatalıdır.

Yapılacak iş, ilave tediye alacağı çıkması durumunda, ödeme zamanını belirleyen Bakanlar Kurulu kararlarının davalı Belediyeden getirtilerek bu tarihlere göre faiz başlangıcının belirlenmesi, ücret alacakları yönünden ise, faizin Toplu İş Sözleşmesi'nde belirlenen günlerden itibaren başlatılması; ayrıca, günlük %3 faizin bir cezai şart olduğu ve Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre, fahiş olan cezai şartın Türk Borçlar Kanununun 182/3 maddesine göre “hakim aşırı gördüğü cezai şartı kendiliğinden indirir” hükmü gereği hesaplanan %3 faiz alacağından hakkaniyet indirimi yapılması gerekliliği de göz önünde tutularak bir karar vermektir.

4-Davacı vekili, temyiz dilekçesinde yapılan masrafların eksik hesaplandığını, davalı vekili ise kısmen ret kararı verilmesine rağmen tüm masraflardan sorumlu tutulmalarının hatalı olduğunu iddia etmişlerdir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 326. maddesi hükümlerine göre kanunda yazılı hâller dışında, yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verilir, davada iki taraftan her biri kısmen haklı çıkarsa, mahkeme, yargılama giderlerini tarafların haklılık oranına göre paylaştırılacağı bildirilmiştir. Dosya içeriğinden, her dosyada en az 5 tebligat yapılmasına rağmen 3 tebligat giderinin, bilirkişi ücreti olarak 4 kez ücret takdirinde bulunulmasına ve bu ücretler taraflarca dosyaya yatırılmasına rağmen, 3 bilirkişi ücreti tutarının gider olarak hesaplandığı, posta masraflarının dosyanın bilirkişiye gönderilmesi için yapılan masraftan bile az olduğu, yapılan müzekkere giderlerinin hiç hesaplanmadığı anlaşılmaktadır. Davalı tarafın yaptığı masraflar hakkında hiç karar verilmediği, taraflarca yatırılan yargılama giderinden artan yargılama gideri varsa iadesine karar verilmediği gibi, yatan tüm parayı karşılayacak kadar masraf hesabı da yapılmadığı anlaşılmıştır. Hal böyle olunca, davanın kısmen reddedildiği de gözönünde tutularak, taraflarca yapılan tüm yargılama giderlerinin doğruca hesaplanarak kabul ve ret oranına göre taraflara yüklenmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozma nedenidir. " gerekçesiyle karar bozulmuştur. Bozma kararı sonrası davalı ... vekili tarafından bozma kararının maddi hataya dayandığı ileri sürülerek maddi hatanın giderilmesi isteminde bulunulmuş, Yargıtay (Kapatılan) 7. Hukuk Dairesi isteği yerinde görerek, 10.02.2015 tarih, 2014/21410 esas ve 2015/1144 karar sayılı ilamı ile, 2014/5805 esas ve 2014/9224 karar sayılı bozma kararının ortadan kaldırılmasına karar vermiş ve diğer bozma nedenleri aynı kalmakla birlikte karar 3. bend yönünden;

"Davacı vekili dava dilekçesinde eksik ödenen ücret alacağını Toplu İş Sözleşmesi hükmüne göre %3 gecikme faizi ile birlikte talep etmiştir. Toplu İş Sözleşmelerinde öngörülen %3 oranındaki faiz, işverenin işçi ücretlerini zamanında ödemesini sağlamaya yönelik cezai şart niteliğindedir. Davacının dava dilekçesinde ücret alacağı yanında bu cezai şartı da talep ettiği açıktır. Ancak iki alacak için tek bir miktar belirttiğinden 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 31.maddesine göre davacıya dava ve ıslah dilekçelerindeki ücret alacağı talebi açıklattırılarak, istediği miktarın ne kadarının ücret alacağı, ne kadarının cezai şart alacağı olduğu hususu netleştirilmelidir. Öte yandan bozma öncesi hazırlanan bilirkişi raporunda cezai şart alacağı hesap edilmediğinden zamanaşımı savunması dikkate alınarak cezai şart alacağına ilişkin ek hesap raporu alınmalı, 6098 sayılı Borçlar Kanunu’nun 182/3.maddesi uyarınca uygun bir indirim yapılarak miktarı belirlenmeli ve bozma öncesi talep edilen ve davacı tarafın ayrıştırarak bildireceği miktar kadarı -bozma sonrası ıslah yapılamayacağından- hüküm altına alınmalıdır.

İlave tediye alacağı çıkması durumunda, ödeme zamanını belirleyen Bakanlar Kurulu kararları davalı ...'den getirtilerek bu tarihlere göre faiz başlangıcı belirlenmelidir. Ücret alacakları yönünden ise, Toplu İş Sözleşmesi'nde belirlenen temmerrüt tarihlerinden itibaren en yüksek işletme kredisi faizine karar verilmelidir." gerekçesiyle bozulmuştur.

Bozma kararı sonrası Mahkemece bozma ilamına uyularak davanın kısmen kabulü ile Toplu İş Sözleşmesinden kaynaklanan ilave tediye, ücret farkı ve sosyal yardım alacağının davalıdan tahsiline hükmedilmiştir. Bu karar da taraf vekillerinin temyizi üzerine Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 2017/1595 esas 2017/4849 karar ve 23/07/2017 tarihli ilamı ile özetle;

Bozmadan önceki gerekçe aynen tekrar edilmiş ve bozma ilamı özetlendikten sonra aynen "...Mahkememizce Yargıtay bozma ilamına uyularak yeniden yapılan yargılama sonunda Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda bilirkişiden rapor aldırılmış ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmesi gerekmiştir. " ifadeleri kullanılmıştır.

Bozma ilamından sonra ek bilirkişi raporu alınmış olup karar gerekçesinde rapora yapılan soyut atıf ile gerekçe oluşturulmaya çalışılmış, hangi sebep ile davacı iddiasına veya davalı savunmasına itibar edildiği veya edilmediği açıklanmamıştır. Neticeten Anayasa’nın ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun anladığı ve amaçladığı anlamda gerekçe içermeyen ve yukarıda belirtilen şekilde usulü eksiklikler taşıyan kararın bozulması gerekmiştir.

Hüküm altına alınan ilave tediye, ücret farkı ve sosyal yardım alacağına yürütülecek faiz türü konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.

Mahkemece alacaklara dava ve ıslah tarihlerinden itibaren yasal faiz yürütülmüş ise de, alacaklara yürütülecek faiz konusundaki bozma gerekçesi "...İlave tediye alacağı çıkması durumunda, ödeme zamanını belirleyen Bakanlar Kurulu kararları davalı ...'den getirtilerek bu tarihlere göre faiz başlangıcı belirlenmelidir. Ücret alacakları yönünden ise, Toplu İş Sözleşmesi'nde belirlenen temmerrüt tarihlerinden itibaren en yüksek işletme kredisi faizine karar verilmelidir." şeklindedir.

Mahkemece bozma ilamına uyulduğu halde bu bozma gerekçesi gözden kaçırılarak yazılı şekilde karar verilmesi,

Gerekçeli karar başlığında dava tarihinin 24/02/2009 yerine, bozmadan sonra UYAP’a kayıt tarihi olan 16/04/2015 olarak yazılması da hatalıdır." gerekçesiyle bozulmuştur.

Bozma kararı sonrası Mahkemece bozma ilamına uyularak davanın kısmen kabulü ile Toplu İş Sözleşmesinden kaynaklanan ilave tediye, ücret farkı ve sosyal yardım alacağının davalıdan tahsiline hükmedilmiştir.

Bu kararda taraf vekillerinin temyizi üzerine Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 2019/8136 esas, 2020/488 karar sayılı ilamı ile özetle;

Kararın gerekçesindeki bilirkişi raporu ve hüküm altına alınması gereken rakamların kararın hüküm kısmı ile uyuşmadığı,

-Hükme esas alınan bilirkişi raporunda sosyal yardım alacağı 3.652,18 TL olarak belirlenmesine ve kısa kararda bu şekilde hüküm altına alınmasına rağmen gerekçeli kararın hüküm kısmında 2.501,98 TL'nin tahsiline karar verildiği,

-Ücret farkı alacağı 1.159,52 TL olarak hesaplanmasına ve gerekçede de 1.159,52 TL olduğu açıklanmasına rağmen kısa kararda 776,50 TL, gerekçeli kararın hüküm kısmında 385,33 TL olarak yazıldığı,

-İlave tediye alacağının gerekçede 2.062,84 TL olduğunun açıklandığı ve kısa kararda 2.062,84 TL üzerinden hüküm altına alınmasına rağmen gerekçeli kararın hüküm kısmında 1.166,29 TL yazıldığı anlaşılmış, bu durum hem gerekçe ile hüküm sonucu arasında hem de kısa karar ile gerekçeli kararın hüküm fıkrası arasında çelişkiye neden olmuştur. Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 298/2. maddesine aykırı olan kararın salt bu nedenle bozulması gerekmiştir." gerekçesiyle bozulmuştur.

Bozma kararı sonrası Mahkemece bozma ilamına uyularak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Temyiz:

Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.

Gerekçe:

1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.

2-Mahkemece davacının ücret fark alacağı talebi yönünden brüt 1.159,52 TL'ye hükmetmiştir. Halbuki davacı ıslah dilekçesi ile bu alacağını 776,50 TL olarak artırmış olmasına rağmen davacının talebi aşılarak daha fazlasına hükmedilmesi hatalı olmuştur.

3-İlave tediye alacağı, 6772 sayılı Devlet ve Ona Bağlı Müesseselerde Çalışan İşçilere İlave Tediye Yapılması ve 6452 sayılı Kanunla 6212 sayılı Kanunun 2. maddesinin kaldırılması hakkında Kanun ile getirilmiş bir alacak olup faiz oranı yasal faizdir. İlave tediye alacağı yasadan kaynaklandığından, talep halinde temerrüt tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesi gerekir.

Mahkemece bu husus göz ardı edilerek ilave tediye alacağının işletme kredi faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesi ve ayrıca daha önceki bozma ilamında da belirtildiği üzere dava tarihinin gerekçeli karar başlığında 24/02/2009 yerine, 16/04/2015 olarak yazılması da hatalı olup bozma sebebi ise de, yukarıda bahsedilen hususlar yönünden, bu yanlışlıkların düzeltilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hükmün Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun geçici 3/2. maddesi yollaması ile Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 438/7. maddesi uyarınca düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

Sonuç:

Hüküm fıkrasının tamamen çıkarılarak yerlerine;

Açılan davanın kısmen kabulü ve kısmen reddi ile;

"A-Toplu İş Sözleşmesi gereğince ödenmesi gereken brüt 3.652,18 TL sosyal yardım alacağına 07/06/2021 hakim havale tarihli bilirkişi ek raporunda rapora ekli tabloda son sütunda gösterilen sosyal yardım alacağı ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek en yüksek işletme kredisi faizi ile birlikte davalıdan tahsil edilerek davacıya ödenmesine, bilirkişi raporuna ekli tablonun kararın eki sayılmasına, fazlaya dair istemin reddine,

B-Toplu İş Sözleşmesi gereğince ödenmesi gereken brüt 776,50 TL ücret farkı alacağına 07/06/2021 hakim havale tarihli bilirkişi ek raporuna ekli tabloda son sütunda gösterilen ücret farkı alacağı ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek en yüksek işletme kredisi faizi ile birlikte davalıdan tahsil edilerek davacıya ödenmesine, bilirkişi raporuna ekli tablonun kararın eki sayılmasına, fazlaya dair istemin reddine

C-6772 sayılı Yasa gereği ve yürürlükteki Toplu İş Sözleşmesi'ne göre davacıya ödenmesi gereken brüt 2.062,84 TL brüt ilave tediye ücreti alacağının 07/06/2021 hakim havale tarihli bilirkişi ek raporuna ekli tabloda son sütunda gösterilen ve bakanlar kurulu kararına göre belirtilen tarihlerden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya dair istemin reddine,

D-Davacı fazla mesai ücreti alacağını atiye bıraktığından ve bu hususta Mahkemece verilen karar temyiz incelemesinden onanarak geçtiğinden fazla mesai ücreti alacağına ilişkin yeniden karar verilmesine yer olmadığına,

E-Davacı Toplu İş Sözleşmesi ücret alacağı içindeki cezai şart alacağı talebini ayrıştırmadığından cezai şart talebi bulunmadığı kabul edilerek bu talep hakkında karar verilmesine yer olmadığına,

F-Alınması gerekli 469,50 TL harçtan kabul ve ret oranına göre hesap edilen 323,95 TL harcın davalıdan, 145,54 TL sinin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,

G-Davacı tarafından yapılan 1.654,50 TL yargılama giderinden kabul ve ret oranına göre hesap edilen 1.141,60 TL sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,

H-Taraflar duruşmalarda kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'ne göre belirlenen 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya, 3.105,30 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,

I-Davalı tarafından yapılan 294,70 TL yargılama giderinden kabul ve ret oranına göre hesap edilen 91,35 TL sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiye kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,

İ-Davacı tarafından yatırlan ve kullanılmayarak artan gider avansı ile davalı tarafından yatırılan ve kullanılmayarak artan delil avansının istem halinde taraflara iadesine,

Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 gün çerisinde gerekli harç ve giderlerin karşılanması koşuluyla Yargıtay ilgili Hukuk Dairesine gönderilmek üzere Mahkememize hitaben yazılmış, Mahkememize veya en yakın Asliye Hukuk Mahkemesine verilecek bir dilekçe ya da zabıt katibine yapılacak beyanın tutanağa geçirilmesi sureti ile temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı" bentlerinin yazılmasına, hükmün bu şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 29.11.2021 gününde oybirliği ile karar verildi.