"İçtihat Metni"
I. BAŞVURU
Başvurucu avukat, ... Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesinin 2019/1072 esas sayılı dosyasına sunduğu dilekçesinde özetle, bir kısım işçilerin iş sözleşmelerinin işverence süresi belirsiz şekilde ücretsiz izne gönderilmek suretiyle feshedildiğini, bu işçilerce açılan davaların yargılamaları devam ederken, işverenin mevcut davalardan feragat edilmesi koşuluyla işçileri işe başlattığını, dinlenen işveren tanıklarının beyanlarından da açıkca anlaşılacağı üzere işe çağrılan işçilerin işverence görevlendirilen kişiler tarafından adliyeye götürülerek mevcut davalarından feragat etmeleri durumunda yeniden işe alındığını, feragat etmeyen işçilerin ise işbaşı yaptırılmadığını, yeniden işbaşı yapan işçilerin ise kısa süre sonra asılsız isnatlarla tazminatsız olarak işten çıkarıldıklarını, işçilerin önceki haklarının saklı olduğu ve taksitlerle de olsa ödeneceği vaadi ile davalarından feragat ettiğini, ancak çalışmaya başladıktan kısa süre sonra asılsız isnatlarla tazminatsız olarak sözleşmelerinin feshedildiğini, bu işçilerin açtıkları davaların tamamında feshin haksız olduğu ve davacıların ihbar ve kıdem tazminatlarına hak kazandıkları anlaşılmasına rağmen, davadan feragat ile sonuçlanan önceki dönem çalışmaları konusunda ... Bölge Adliye Mahkemesinin 7. Hukuk Dairesi ile 8. Hukuk Dairesi arasında görüş farklılığı oluştuğunu, 8. Hukuk Dairesince özelikle işveren tanıklarının beyanları da gözetilerek feragatın irade sakatlanması ile oluştuğu sonucuna varılmasına rağmen 7. Hukuk Dairesinin feragat nedeniyle kesin hükmün varlığından hareketle, işçinin önceki dönem çalışmalarının kıdem süresinde değerlendirilemeyeceği yönünde karar verdiğini, böylece işçilerin önceki döneme yönelik kıdem ve ihbar tazminatlarının yok sayıldığını beyan ederek ... Bölge Adliye Mahkemesinin 7. ve 8.Hukuk Dairelerinin kararları arasındaki görüş aykırılığının giderilmesini talep etmiştir.
II. BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ HUKUK DAİRELERİ BAŞKANLAR KURULU KARARI
... Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri Başkanlar Kurulu 24.11.2021 tarih ve 2021/8 esas sayılı kararı ile;
“... Davacı ... tarafından ... 1. Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi'nin 2015/363 Esas sayılı dosyasında ... ... A.Ş. aleyhine kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, ücret alacağı ve genel tatil ücreti alacaklarının tahsili için dava açmıştır.
Davalı vekilince verilen cevap dilekçesinde; ekonomik sıkıntı sebebiyle bir kısım işçilerin ücretsiz izne ayrıldığı, iş sözleşmelerinin askıda bulunduğu, askıya almada işverenin bildirim zorunda bulunmadığı, kısa bir süre sonra tekrar işçiyi çalıştırmaya başlayacağı, davanın yersiz olduğu gibi gerekçelerle davanın reddi talep edilmiştir.
Davacı 29.06.2015 günlü dilekçesiyle; "1-) Davalı ... TEKSTİL SAN. VE TİCARET A.Ş. Aleyhine 31/03/2015 tarihli dava dilekçesi ile işverenin mali sıkıntısı nedeniyle işe ara vermesini iş akdinin feshi olarak değerlendirip kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve ücret alacağı ve ulusal bayram ve resmi tatil ücreti alacaklarımın alınması ile ilgili dava açmış idim.
2-)Ancak şu anda işveren işlerini düzelterek işe tekrar başladığında iyi niyetli ve bize vermiş olduğu söze riayet ederek işe davet edip işe başlamamı sağladılar ve düzenli olarak çalışıp maaşımı almaktayım.
3-)Davalı şirket ... TEKSTİL SAN. VE TİCARET A.Ş. Aleyhine açmış olduğum kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve ücret alacağı ve ulusal bayram ve resmi tatil ücreti alacaklarımın alınması ile ilgili davamdan kendi hür iradem ile feragat ediyorum. Bu nedenle sonuç ve istemlerimden vazgeçmekteyim. Avukatımı da azletmekteyim.
4-)Durumumuzu mahkemenize sunmaktayız." davadan feragat ettiğini belirtmiştir.
... 1. Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi 02.07.2015 gün 2015/363-2015/369 E-K sayılı kararla taraf vekillerinin yüzüne karşı tefhim tarihinden itibaren, 8 gün içinde temyizi kabil olmak üzere; "Davanın feragat sebebiyle reddine,..." karar verilmiş, karar taraflarca temyiz edilmediğinden, bu şekilde kesinleşmiştir.
Davacı işçilerin ikinci işe başlamadan kısa bir süre sonra tekrar işten çıkarılması sebebiyle istinaf incelemesi yapılan davalar açılmıştır.
... Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesince feragat dilekçesinin işçinin iradesinin sakatlanarak temin edildiği belirlenerek önceki kıdemi ve sonraki kıdemi birleştirilerek işçilik alacaklarına hükmedilmiş, ... Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi önceki feragat sebebiyle verilen red kararının kesin hüküm oluşturduğu tespiti yapılarak, önceki dönem ve sonraki dönem kıdemi birleştirilmemiştir.
Her iki Daire arasındaki temel görüş farkı, işçinin iradesinin sakatlanıp sakatlanmadığı yönündedir. Her iki feragat dilekçesi de aynı şekilde düzenlenmiştir. Feragat dilekçesinin içeriği dikkate alındığında, işçinin tekrar işe başlatılması sebebiyle iyi niyetli olarak, işverenin samimiyetine güvenerek, feragat dilekçesi verildiği görülmektedir.
Feragat dilekçesinin işçinin iradesinin sakatlanarak temin edildiği düşüncesiyle önceki kıdemi ve sonraki kıdemi birleştirilerek işçilik alacaklarına hükmedilmesinin uygun olacağı, içtihat aykırılığının bu şekilde çözülmesinin uygun olacağı görüşüyle,
Yapılan oylama sonucunda;
Temin edilen daire kararları, talep dilekçeleri ve görüş yazıları hep birlikte değerlendirilerek;
... Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesinin 16.05.2019 tarih, 2019/1072 Esas ve 2019/826 Kararı ile ... Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesinin 25.01.2018 tarih 2018/43 Esas ve 2018/116 sayılı kesin nitelikteki arasında yukarıda belirtilen esasa ilişkin görüşümüzü bildirir gerekçe doğrultusunda, daire başkanlarının görüşleri mesaj yolu ile alınarak düzenlenen ve imza altına alınan oylama cetveline göre oy birliği ile uyuşmazlık bulunduğuna, 1 oy'a karşı (7. Hukuk Dairesi) 12 oy çokluğu ile uyuşmazlığın 8. Hukuk Dairesi kararı doğrultusunda giderilmesine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
KARAR:
1-... Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesinin 16.05.2019 tarih, 2019/1072 Esas ve 2019/826 Kararı ile ... Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesinin 25.01.2018 tarih 2018/43 Esas ve 2018/116 sayılı kesin nitelikteki kararları arasında UYUŞMAZLIK BULUNDUĞUNA,
2- 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş Görev ve Yetkilerini düzenleyen Kanunun 35/3 maddesi uyarınca ilgili bilgi ve belgelerin eklenerek kararın bir suretinin YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE,” şeklinde karar verilmiştir.
III. UYUŞMAZLIĞIN GİDERİLMESİ İSTEMİNE KONU KARARLAR
A. ... BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 7. HUKUK DAİRESİNİN 16.05.2019 TARİH 2019/1072 ESAS 2019/826 SAYILI KARARI
1. İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti
“Dava dosyası içine alınan mahkememizin 2015/360 esas 2015/786 karar sayılı dosyasında davacının kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, ücret alacağı ve ubgt alacağı talep ettiği, davacının 06.11.2015 tarihinde feragat dilekçesi sunduğu, feragat dilekçesinde tekrar işe başlatılması karşılığında açtığı işçilik alacakları davasından feragat ettiğini beyan etmiştir. Karar 08.02.2016 tarihinde kesinleşmiştir. Davacının ilk çalışma dönemi için hak ettiği kıdem ve ihbar tazminatları ödenmemiştir.
Yargıtay kararları gereğince feragat davayı esastan sona erdirdiğinden şarta bağlı olamaz. Feragat eden hata, hile veya ikrah nedeniyle feragatin feshini isteyebilir. Feragatin hata, hile, ikrah ile yapıldığı, iddiasının ikinci davada önce sürülmesini engelleyen bir yasa hükmü de bulunmamaktadır. İkinci davada bu yönde istek de bulunduğundan işin esasının incelenmesi gerekir.
Davacının ilk döneme ilişkin iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından işçinin onay almaksızın uyguladığı ücretsiz izin uygulaması ile haksız ve usulsüz feshedildiği, tüm dosya kapsamı ve tanık beyanları dikkate alındığında davacının işe başladıktan sonra yeniden işten çıkartıldığı tanık beyanlarına göre " davasını çekip tekrardan işe başlayanlar çeşitli bahaneler ile işveren tarafından bir iki ay içerisinde işten çıkarıldıkları" davacının ikinci dönem çalışmasına ilişkin iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından haklı bir nedenle feshedildiğinin ispat edemediği bu nedenle haksız feshedildiği kabul edilmiş davacının kıdem ve ihbar tazminatı alacak taleplerinin kabulüne karar verilmiştir
Davacının, davalı işçiye ait SGK sigortali hizmet dökümü ve davacı işçi özlük dosysası incelendiğinde davacının davalı işyerine 01/10/2007 tarihinde girişinin yapıldığı Şubat 2015 ayında 12 gün hizmet bildiriminden sonra iş ilişkisinin askıya alındığı, 29/08/2015 tarihinde işten çıkışının yapıldığı, 12/11/2015 tarihinde tekrar işe girişinin yapıldığı ve 31/03/2016 tarihinde işten çıkışının yapıldığı, davacının davalı işyerindeki kıdem süresinin HMK md.26 da düzenlenen ''taleple bağlılık ilkesi'' ne uygun olarak ve SGK kayıtlarına uygun olarak 01/10/2007-12/02/2015 ve 12/11/2014 (5 olmalı) -31/03/2016 tarihleri arasını kapsadığı toplam 7 yıl 9 ay kıdeminin olduğu” kabul edilerek davacının her iki döneme isabet eden kıdem ve ihbar tazminatı alacaklarının kabulüne dair hüküm kurulmuştur.
2. Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti
“... Taraflar arasındaki uyuşmazlık davacının davalı işverene karşı açtığı davadan feragat etmesinin davacı tarafından aynı işverene karşı açılan yeni davada maddi anlamda kesin hüküm niteliğinde olup olmadığı, feragat dilekçesinin iradesi sakatlanarak verilip verilmediği noktasında toplanmaktadır.
Somut uyuşmazlıkta; dava dosyası içine alınan ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/360 Esas 2015/786 Karar sayılı dosyasında davacının kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, ücret alacağı ve ulusal bayram genel tatil alacağı talep ettiği, davacının 06.11.2015 tarihinde feragat dilekçesi sunduğu, feragat dilekçesinde ''... A.Ş. aleyhine 30.09.2015 tgarihli dava dilekçesi ile işverenin mali sıkıntısı nedeniyle işe ara vermesini iş akitinin feshi olarak değerledirip kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, ulusal bayram genel tatil ücreti ve ücret alacaklarının alınması ile ilgili dava açmış idim. Ancak şuan da işveren işlerini düzelterek işe tekrar başladığında iyi niyetli ve bize vermiş olduğu söze riayet ederek işe davet edip işe başlamamı sağladılar ve düzenli olarak çalışıp maaşımı almaktayım. Davalı şirket aleyhine açmış olduğum kıdem tazminatı ihbar tazminatı ve ücret alacağı ile ulusal bayram genel tatil ücret alacaklarımın alınması ile ilgili davamdan kendi hür iradem ile feragat ediyorum. Bu nedenle sonuç ve istemlerinden vazgeçmekteyim. Avukatımı da azletmekteyim.'' şeklinde belirttiği, mahkemece davanın feragat nedeniyle reddedildiği, kararın 08.02.2016 tarihinde kesinleştiği, davacının ilk çalışma dönemi için hak ettiği kıdem ve ihbar tazminatları ödenmemiştir. Davacı bu dosyada davalı iş yerinde 15.12.2004-13.02.2015 ve 09.11.2015-31.03.2016 tarihlier arasındaki çalışmalarına dayalı iş akdinin işveren tarafından haksız ve bildirimsiz olarak feshedildiğini belirterek kıdem ve ihbar tazminatı talep ettiği, davacının her iki davadaki hizmet süresi farklılık taşımakta ve aynı dava konusunu içermemektedir. Davacı eldeki davada, 06.11.2015 tarihli feragat dilekçesi verdikten sonra da çalışmaya devam ederek 31.03.2016 tarihine kadar davalıya ait iş yerinde çalıştığını iddia etmektedir. Bu nedenle somut olayda kesin hüküm ve derdestliğin söz konusu olmadığı, davacının feragat dilekçesi ile henüz doğmamış haklarından da feragat ettiğinin kabulü mümkün değildir.
Davacının 06.11.2015 tarihli feragat dilekçesindeki beyanı nazara alındığında feragatın kesin hüküm gibi sonuç doğuracağı davacının feragatının şartsız olduğu, iradesi sakatlanarak feragat dilekçesi verildiğini ispatlayamadığı, bu nedenle davacının 15.12.2004-13.02.2015 tarihleri arasındaki çalışması nedeniyle kıdem ve ihbar tazminatı alacaklarını talep edemeyeceği, ikinci dönem çalışması nedeniyle 12.11.2015-31.03.2016 tarihleri arasındaki çalışmaları nedeniyle iş akdinin kıdem ve ihbar tazminatı ödenmesini gerektirmeyecek şekilde haklı nedenle feshedildiğinin ispatlayamadığı, bu döneme ilişkin çalışması 1 yılın altında olduğundan (4 ay 19 gün) kıdem tazminatı talebinin reddi gerektiği, davacının ihbar tazminatı talep edebileceği ... davalı vekilinin kıdem ve ihbar tazminatına ilişkin istinaf sebebi haklı görüldüğünden istinaf başvurusunun HMK'nin 353/1-b.2 maddesi gereğince kısmen kabulü ile kararın bu yönden düzeltilmek üzere kaldırılmasına, davacının davasının KISMEN KABULÜNE” kesin olmak üzere oyçokluğu ile karar verilmiştir.
Muhalefet Şerhinde ise;
“İlk Derece Mahkemesince; davacının davasının kabulü ile davacı lehine kıdem ve ihbar tazminatına hükmedilmesine karar verilmiştir.
Dairemizce yapılan incelemede heyetin çoğunluğu tarafından; davacnın 06.11.2015 tarihli feragat dilekçesindeki beyanı nazara alındığında davacının feragatının şartsız olduğu, iradesi sakatlanarak feragat dilekçesi verildiğini ispatlayamadığı, bu nedenle davacının 15.12.2004-13.02.2015 tarihleri arasındaki çalışması nedeniyle kıdem ve ihbar tazminatı alacaklarını talep edemeyeceği, ikinci dönem çalışması nedeniyle 12.11.2015-31.03.2016 tarihleri arasındaki çalışmaları nedeniyle iş akdinin kıdem ve ihbar tazminatı ödenmesini gerektirmeyecek şekilde haklı nedenle feshedildiğinin ispatlayamadığı, davacının kıdem tazminatı talep edemeyeceği, ihbar tazminatı talep edebileceği yerinde görülmüş ise de; dava dosyası içine alınan ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/360 Esas 2015/786 Karar sayılı dosyasında davacının kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, ücret alacağı ve ulusal bayram genel tatil alacağı talep ettiği, davacının 06.11.2015 tarihinde feragat dilekçesi sunduğu, feragat dilekçesinde ''... A.Ş. aleyhine 30.09.2015 tarihli dava dilekçesi ile işverenin mali sıkıntısı nedeniyle işe ara vermesini iş akdinin feshi olarak değerledirip kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, ulusal bayram genel tatil ücreti ve ücret alacaklarının alınması ile ilgili dava açmış idim. Ancak şuan da işveren işlerini düzelterek işe tekrar başladığında iyi niyetli ve bize vermiş olduğu söze riayet ederek işe davet edip işe başlamamı sağladılar ve düzenli olarak çalışıp maaşımı almaktayım. Davalı şirket aleyhine açmış olduğum kıdem tazminatı ihbar tazminatı ve ücret alacağı ile ulusal bayram genel tatil ücret alacaklarımın alınması ile ilgili davamdan kendi hür iradem ile feragat ediyorum. Bu nedenle sonuç ve istemlerinden vazgeçmekteyim. Avukatımı da azletmekteyim.'' şeklinde belirttiği, mahkemece davanın feragat nedeniyle reddedildiği, kararın 08.02.2016 tarihinde kesinleştiği, davacının ilk çalışma dönemi için hak ettiği kıdem ve ihbar tazminatları ödenmemiştir. Davacı bu dosyada davalı iş yerinde 15.12.2004-13.02.2015 ve 09.11.2015-31.03.2016 tarihler arasındaki çalışmalarına dayalı iş akdinin işveren tarafından haksız ve bildirimsiz olarak feshedildiğini belirterek kıdem ve ihbar tazminatı talep ettiği, önceki davadan işveren tarafından yeniden işe alınması için feragat etmesi şartının ileri sürülmesi nedeni ile feragat ettiğini ve idaresinin bu şekilde fesada uğratıldığını ileri sürmüştür. Dosya kapsamında dinlenen davacı tanıkları kendilerinin de aynı şekilde işe başlamak amacı ile açtıkları davadan vazgeçtiklerini, işverenin davalarından vazgeçmeleri halinde yeniden işe alınacaklarını ve hakettikleri alacaklarını taksitle ödeyeceklerini söylediğini beyan ettikleri, davalı tanığının dahi davalı işverenin yeniden iş yeri faaliyete geçtikten sonra işe geri başlayanlardan davasını çekenlerin olduğunu, davasını çekmeden çalışan olduğunu zannetmediğini, davacının davasını geri çektikten sonra davalı şirkette çalışmaya başladığını beyan ettiği, bu şekilde davacının yeniden işe başlamak ve davalı işveren tarafından alacaklarının ödeneceği vaadine inanarak davadan feragat ettiği, bu nedenle gerçek iradesinin davadan feragat olmadığı, işveren tarafından işe alınmak için feragat dilekçesi alındığı, iradesinin fesada uğratıldığı, dava konusu döneme ilişkin kıdem ve ihbar tazminatının ödendiğinin işveren tarafından ispat edilemediği, ilk dönem çalışmasının ücretsiz izin nedeni ile işveren tarafından haksız olarak feshedildiği, ikinci dönem çalışmasının da işveren tarafından haklı olarak feshedildiğinin ispatlanamadığı, bu nedenle mahkemece, davacının davalı iş yerinde geçen tüm çalışma süreleri birleştirilerek kıdem ve ihbar tazminatına hükmedilmesine ilişkin kararının yerinde olduğu” gerekçesiyle karşı oy kullanılmıştır.
B. ... BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 8. HUKUK DAİRESİNİN 25.01.2018 TARİH 2018/43 ESAS 2018/116 SAYILI KARARI
1. İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti
“...Mahkememizce feragate ilişkin irade beyanının sakatlandığı yönündeki iddia Yargıtay kararları doğrultusunda ön sorun olarak nitelendirilmiş, ön sorunun çözümü noktasında taraf delilleri toplanmıştır. Dinlenen tanık beyanlarının değerlendirilmesinde davacının açtığı işçilik alacağına ilişkin davadan feragat etmesi şartıyla yüksek maaş ile çalışacağının davacı işçiye vadedildiği, devamında davacı işçinin haklarına ulaşmasını önlemek adına işten çıkarıldığı, bu haliyle işe muhtaç konumdaki işçinin feragat beyanının fesada uğratıldığı kabul edilmiş, Yargıtay Kararları da nazara alınarak davalı işverenin kesin hüküm yönündeki iddialarına itibar edilmemiştir.
Davanın esasının incelenmesinde; davacı işçinin davalı işyerinde 01.06.2008-10.02.2015 ve 01.07.2015-24.07.2015 tarihleri arasında çalıştığı tespit edilmiştir.
Taraflar arasında fesih konusunda ihtilaf bulunmaktadır. Davacı işçi rahatsızlanması sebebiyle işveren tarafından kendisine izin verildiğini, daha sonra iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından sonlandırıldığını iddia etmiş, davalı işveren ise davacının yeni dönem çalışmasının kendi isteği ile son bulduğunu belirtmiştir. Yargıtay'ın yerleşik uygulamalarında "hizmet akdinin işverence haksız olarak feshedildiğinin ileri sürülmesi halinde, feshin haklı olarak yapıldığının ispat yükünün işverene düşeceği..." belirtilmiştir. Davalı işveren davacı işçinin kendi isteği ile işten ayrıldığını belirtmiş ise de, buna dair devamsızlık tutanağı ve davacının savunmasını aldığına ilişkin herhangi bir belge sunmamıştır. Dosya kapsamında sunulan davalı delilleri ve dinlenen davalı tanığının beyanları dikkate alındığında davalı vekilinin iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiğini ispatlayamadığı anlaşılmış olup, bu haliyle davacı işçi lehine kıdem ve ihbar tazminatına hükmedilmiştir.
Taraflar arasında ücret konusunda ihtilaf bulunmamakta olup, hesaplama yapılırken asgari ücret esas alınmıştır.
Tüm dosya ve deliller birlikte değerlendirildiğinde davacının davalı şirkette 01.06.2008-10.02.2015 ve 01.07.2015-24.07.2015 tarihleri arasında çalıştığı, ilk dönem çalışması sebebiyle açmış olduğu davaya yönelik feragat beyanının davalı işveren tarafından fesada uğratıldığı, ikinci dönem çalışmasının davalı işveren tarafından haklı bir sebep olmaksızın feshedildiği, davacının da bu haliyle feshe bağlı alacaklardan kıdem tazminatı ve ihbar tazminatını hak ettiği” gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
2. Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti
“...Dosya kapsamına göre; davacı işçinin davalı işyerinde 01.06.2008-10.02.2015 ve 01.07.2015-24.07.2015 tarihleri arasında çalıştığı, ... 1. Asliye (İş) Hukuk Mahkemesinin 2015/363 E 2015/369 K sayılı dosyası ile birinci dönem çalışma olan 01.06.2008-10.02.2015 dönemi açısından dava dosyasında talep edilen kıdem ve ihbar tazminatını da kapsayan talepler açısından, davacının 29.06.2015 tarihli davadan feragat dilekçesi nedeniyle 02.07.2015 tarihinde davanın feragat nedeni ile reddine karar verildiği, davacının feragat dilekçesi içeriği, davacının işe başlatıldıktan kısa süre sonra tekrar işten çıkarılması hususları dikkate alındığından feragat dilekçesi alınırken davacının iradesinin sakatlandığı, davanın belirsiz alacak davası olduğu, davalı tarafça devamsızlık prosedürünün usulüne uygun işletilmemesi nedeni ile işveren tarafından iş akdinin haksız ve bildirimsiz olarak feshedildiği anlaşılmakla ilk derece mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmakla davalının istinaf talebinin reddi gerektiği anlaşılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalının istinaf başvurusunun esas yönünden reddine” dair KESİN olmak üzere karar verilmiştir.
IV. GEREKÇE
Başvuru konusu bölge adliye mahkemesi kararları arasında, feragatin kesin hüküm etkisi olup olmadığı ve işçilerin feragat ile sonuçlanan davalarına konu çalışma sürelerinin, sonraki davadaki kıdem ve ihbar tazminatı alacaklarının hesabında dikkate alınıp alınmayacağı noktasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 307. maddesinde davaya son veren taraf işlemlerinden biri olan “Davadan feragat” düzenlenmiştir. Feragat, davacının, talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir (m.307). Dilekçe ile veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılabilecek olan feragatin hüküm ifade etmesi, karşı tarafın kabulüne bağlı olmadığı gibi, mahkemenin muvafakatine de bağlı değildir (m. 309/1-2). Feragatin hüküm ifade edebilmesi için mutlaka kayıtsız ve şartsız olması gerekir.
Davasından feragat eden davacı, bununla talep sonucu bölümünde istemiş olduğu haktan, yani talepten vazgeçmiş olmaktadır. Eğer dava dilekçesinin talep sonucu bölümünde talep edilen hak gerçekten mevcut idi ise, bu hak, feragat ile birlikte düşer (B. Kuru, İstinaf Sistemine Göre Yazılmış Medeni Usul Hukuku, 2016, 525).
Davadan feragat tek taraflı irade beyanı ile davaya son veren bir usul işlemi olmakla birlikte, aynı zamanda içeriği itibariyle de bir maddi hukuk işlemidir. Bu yönden feragat kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur (m. 311). Feragat ile sonuçlanan bir dava ileride yeniden açılacak olursa, her iki davanın taraflarının, dava konusunun ve sebebinin aynı olması halinde, ikinci davanın kesin hüküm sebebiyle reddi gerekecektir. Bu sebeple, bir davadan zımni feragat mümkün değildir. Aksine davacının beyanından onun gerçek amacının davadan feragat olduğunun açık biçimde anlaşılması gerekmektedir (Kuru, 531).
Kural olarak feragatten dönülemez. Diğer taraftan, maddi hukuk işlemlerinde olduğu gibi, irade bozukluğu sebebiyle feragatin iptalini istemek mümkündür. Feragate konu davada veya bir başka dava içinde de irade bozukluğu hali ileri sürülebilir (Kuru, 536). Davanın feragat ile sona ermesinden sonra davacı yapılan feragatin irade fesadı sebebiyle geçersiz olduğunu ileri sürerek ikinci bir dava açtığı ve geçersizliği ispat ettiği takdirde, bu ikinci davada artık kesin hükme dayanılamaz (E. Yılmaz, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Şerhi, 2012, 1346). Aynı şekilde şarta bağlı bir feragat de davayı sona erdirmeyeceğinden, ikinci davada kesin hüküm etkisi doğurması mümkün değildir (Yılmaz, 1348).
Uyuşmazlığın giderilmesi talebine konu davalarda davacı işçiler, farklı tarihlerde mahkemeye sundukları aynı içerikteki dilekçeler ile işveren aleyhine açtıkları davadan feragat ettiklerini bildirmişler, bu feragat beyanı üzerine davaların feragat sebebiyle reddine dair karar verilmiştir. Söz konusu feragat dilekçeleri incelendiğinde davacı işçilerin ''... A.Ş. aleyhine ... tarihli dava dilekçesi ile işverenin mali sıkıntısı nedeniyle işe ara vermesini iş akitinin feshi olarak değerlendirip kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, ulusal bayram genel tatil ücreti ve ücret alacaklarının alınması ile ilgili dava açmış idim. Ancak şuan da işveren işlerini düzelterek işe tekrar başladığında iyi niyetli ve bize vermiş olduğu söze riayet ederek işe davet edip işe başlamamı sağladılar ve düzenli olarak çalışıp maaşımı almaktayım. Davalı şirket aleyhine açmış olduğum kıdem tazminatı ihbar tazminatı ve ücret alacağı ile ulusal bayram genel tatil ücret alacaklarımın alınması ile ilgili davamdan kendi hür iradem ile feragat ediyorum. Bu nedenle sonuç ve istemlerinden vazgeçmekteyim. Avukatımı da azletmekteyim.'' şeklinde beyanda bulunarak davadan feragat ettikleri tespit edilmektedir. Somut olayda, ... Bölge Adliye Mahkemesinin 7. Hukuk Dairesince bu feragat beyanının kesin hüküm etkisi olduğu kabul edildiği halde, 8. Hukuk Dairesince işçinin feragat dilekçesinin alındığı sırada iradesinin sakatlandığı kabul edilerek feragatin hüküm ve sonuç doğurmadığı sonucuna varılmıştır. Esasen her iki bölge adliye mahkemesi hukuk dairesi, işçilerin aynı işverene ait işyerindeki çalışmasını iki ayrı dönem olarak değerlendirerek, gerek ilk dönem çalışmasının gerekse ikinci dönem çalışmasının fesih ile sonuçlandığını kabul etmiş, ancak davacı işçilerin ilk dönem çalışmasına bağlı hukuki sonuçlar yönünden farklı hüküm kurmuştur. Ancak, dosya kapsamındaki feragat dilekçelerinde “... A.Ş. aleyhine ... tarihli dava dilekçesi ile işverenin mali sıkıntısı nedeniyle işe ara vermesini iş akitinin feshi olarak değerlendirip kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, ulusal bayram genel tatil ücreti ve ücret alacaklarının alınması ile ilgili dava açmış idim. Ancak şuan da işveren işlerini düzelterek işe tekrar başladığında iyi niyetli ve bize vermiş olduğu söze riayet ederek işe davet edip işe başlamamı sağladılar..” ifadeleri yer almaktadır. Davalı işveren savunmasında işyerinde yaşanan ekonomik sebeplerle makul bir süre için ücretsiz izin uygulaması yoluna gidildiğini, kriz dönemi atlatıldıktan sonra ücretsiz izin uygulamasına son verilerek işçilerin işe davet edildiğini açıkça ifade etmiştir. Her iki dosyada dinlenen tanıklar da benzer şekilde, fabrikada üretim durduğu için davacıların ücretsiz izne çıkartıldığını, ancak dava açan işçilerin daha sonra açtıkları davadan vazgeçmeleri kaydıyla işe davet edildikleri yönünde beyanda bulunmuştur. İşçi de feragate ilişkin dilekçesinde, mali sıkıntı olarak ara vermeyi fesih gibi değerlendirerek hataen feshe bağlı hukuki sonuçların tahsili amacıyla dava açtığını, ancak işverenin iyiniyetle kendisini işe başlattığını ve işe devam ettiğini ifade etmektedir. Feragat dilekçesi içeriği, iddia ve ‘işverenin yaşadığı ekonomik sıkıntı sebebiyle işçileri ücretsiz izne çıkardığına yönelik’ savunma dikkate alındığında, davacıların ‘ücretsiz izne çıkartıldığı ancak iş sözleşmesinin feshedildiği zannı ile’ feragate konu davaları açtıkları açıktır. Bu halde ortada açık ve gerçek bir fesih beyanı bulunmamakta olup, aksine iş sözleşmesi devam etmektedir. İş sözleşmesi devam ederken, feshe bağlı hüküm ve sonuçlar doğmaz. Oysa somut olayda iş sözleşmesi sona ermediği halde feshe bağlı alacakların tahsili isteği ile dava açılmış ve bu davadan “Davalı şirket aleyhine açmış olduğum kıdem tazminatı ihbar tazminatı ... alacaklarımın alınması ile ilgili davamdan kendi hür iradem ile feragat ediyorum. Bu nedenle sonuç ve istemlerinden vazgeçmekteyim.” beyanı ile feragat edilmiştir. İş sözleşmesi devam ettiğine göre, henüz doğmamış olan feshe bağlı alacaklardan feragat edilmesi de mümkün değildir (Hukuk Genel Kurulunun 30.06.2020 tarih, 2016/22-1705 esas, 2020/484 sayılı kararı da aynı dogrultudadır). Şarta bağlı feragat hukuki sonuç doğurmayacağı gibi, henüz doğmamış bir haktan feragat edilmesi de sonuç doğurmaz. Bu sebeple, doğmamış bir haktan feragat sebebiyle davanın reddine karar verilmesi, işçinin açacağı ikinci davada kesin hüküm etkisi yaratmaz. Davacının ilk dönem çalışmasının, davadan feragat beyanının kesin hüküm etkisi sebebiyle dikkate alınamayacağına yönelik değerlendirme bu gerekçe ile yerinde görülmemiştir. İşçinin henüz doğmamış bir haktan feragat etmesinin hukuki sonuç doğurmayacağı, feragat edilen ilk davada iş sözleşmesinin sona ermeyip devam ettiği dikkate alınarak, uyuşmazlığa konu ikinci davadaki feshe bağlı alacaklarının belirlenmesinde, işçinin toplam çalışma süresi üzerinden değerlendirme yapılması ve uyuşmazlığın bu şekilde giderilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
V. SONUÇ
1. İşçinin, iş sözleşmesinin sona erdiği zannı ile işveren aleyhine dava açarak, henüz doğmamış feshe bağlı alacakların tahsilini istediği ve daha sonra bu davadan “... A.Ş. aleyhine ... tarihli dava dilekçesi ile işverenin mali sıkıntısı nedeniyle işe ara vermesini iş akitinin feshi olarak değerlendirip kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, ulusal bayram genel tatil ücreti ve ücret alacaklarının alınması ile ilgili dava açmış idim. Ancak şuan da işveren işlerini düzelterek işe tekrar başladığında iyi niyetli ve bize vermiş olduğu söze riayet ederek işe davet edip işe başlamamı sağladılar ve düzenli olarak çalışıp maaşımı almaktayım. Davalı şirket aleyhine açmış olduğum kıdem tazminatı ihbar tazminatı ve ücret alacağı ile ulusal bayram genel tatil ücret alacaklarımın alınması ile ilgili davamdan kendi hür iradem ile feragat ediyorum. Bu nedenle sonuç ve istemlerinden vazgeçmekteyim. Avukatımı da azletmekteyim.'' şeklindeki dilekçe ile feragat etmesi karşısında, henüz doğmamış bir haktan feragat edilemeyeceğine, bu halde feragat sebebiyle davanın reddine ilişkin kararın kesin hüküm etkisi doğurmayacağına, işçinin iş sözleşmesi devam ettiğinden, feshe bağlı alacakların belirlenmesinde işçinin işyerindeki toplam çalışma süresine göre değerlendirme yapılması gerektiğine,
2. Bölge Adliye Mahkemelerinin, 4857 sayılı İş Kanunu ile 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu'ndan kaynaklanan uyuşmazlıkları incelemekle görevli ilgili hukuk dairelerine bildirilmesi için karardan bir suretin Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Sekreterliğine gönderilmesine, 14/12/2021 günü oybirliği ile kesin olarak karar verildi.