"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, süresi içinde temyizen incelenmesi taraflar vekillerince istenilmesi ve davacı avukatınca duruşa talep edilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 28/09/2021 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davacı adına vekili Avukat ... ile karşı taraf adına vekili Avukat ... geldiler. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı isteminin özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin davalıya ait işyerinde 01.01.2012 tarihinde, CEO danışmanı olarak işe başladığını, taraflar arasında 29.12.2011 tarihli ve belirsiz süreli iş sözleşmesi imzalandığını, iş sözleşmesinin işveren tarafından haklı ve geçerli bir neden olmaksızın feshedildiğini, iş sözleşmesinin 5’inci maddesinde, davacının alacağı ücretin düzenlendiğini, davalı aleyhine işe iade davası açıldığını, mahkemece davanın kabulüne karar verildiğini, iş sözleşmesinin 13’üncü maddesinde iş sözleşmesinin imzalandığı tarihten itibaren 24 aylık süre içinde iş sözleşmesinin feshedilemeyeceği, taraflardan birinin iş sözleşmesini bu süre içinde feshetmesi durumunda, 24 aylık sürenin kalan miktarı tutarında tazminat ödeyeceğinin düzenlendiğini, davacının işe başlamasından 9 ay sonra iş sözleşmesinin feshedildiğini, sözleşmenin 13’üncü maddesi uyarınca 14 aylık ücret tutarında tazminatın işveren tarafından ödenmesi gerektiğini ileri sürerek ve davanın belirsiz alacak davası olduğunu belirterek, 5.000 ABD Dolarının(11.275 TL) davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, iş sözleşmesinin davalı şirket tarafından haklı olarak feshedildiğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemesi Kararının Özeti:
Dairemizin 16.01.2018 tarihli bozma ilamına mahkemece uyularak yapılan yargılama sonucunda toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar, süresi içerisinde davacı ve davalı vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacının tüm davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Bilindiği üzere; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununda (keza mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda) "usuli kazanılmış hak" kavramına ilişkin açık bir hüküm bulunmamaktadır. Bu kurum, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez, ana ilkelerinden biri haline gelmiştir. Anlam itibariyle, bir davada, mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir.
Mahkemenin, Yargıtay’ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir. (Yargıtay İBK 9.5.1960 tarih 21/9, RG. 28.6.1960-10537) Hükmün bir kısmının bozma kapsamı dışında bırakılmasının amacı bu kısımların doğru olduğunu belirlemek, bozmanın sınırlarını çizmek ve bu şekilde usulü kazanılmış hakları oluşturup, korumaktır. Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur (04.02.1959 gün ve 13/5 sayılı YİBK).
Somut olayda, mahkemece hükmüne uyulan bozma kapsamına göre dava konusu cezai şarta esas alınacak sürenin, davacının talebi ile bağlı kalınarak 14 ay olarak belirlendikten sonra bozma ilamında belirtildiği şekilde söz konusu süreden 4 aylık boşta geçen süre de mahsup edilerek cezai şart alacağının 10 aylık süre üzerinden hesaplanması gerekirken uyulmasına karar verilen bozma ilamı ile davalı taraf yararına doğan usuli kazanılmış hak dikkate alınmaksızın 11 ay 22 gün üzerinden yapılan hesaplamaya itibarla karar verilmesi hatalı olup tekrar bozmayı gerektirmiştir.
3-4857 sayılı İş Kanununun 32’nci maddesinin ilk fıkrasına göre, genel anlamda ücret, bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutar olarak tanımlanmıştır. Yasada ücretin eklerinin neler olduğu müstakilen düzenlenmemiş olmakla birlikte, değinilen maddenin ikinci fıkrasındaki “…banka hesabına yatırılacak ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkakının..” ibaresi gereğince, ücretin yanı sıra prim, ikramiye ve bu nitelikteki her türlü ödemelerin banka hesabına yatırılması öngörüldüğünden, “prim” ve “ikramiye” ücretin eki olarak İş Kanununda ifadesini bulmuştur.
Prim, işçinin mal veya hizmet üretiminde daha istekli hale gelmesi ve başarısının artması için işverence ödül niteliğinde verilen ek ödemeler şeklinde tanımlanabilir. Prim ödemesinden amaç, işçinin dava verimli bir şekilde çalışmaya özendirilmesidir. Primin kişiye özgü olması sebebiyle ikramiyeden farklı olarak prim ödemelerinin genel bir nitelik taşıması gerekmez.
Kural olarak ücretin miktarı ve ekleri gibi konularda ispat yükü işçidedir
Somut olayda, davacı işçi, temel ücretinin yanında performans ile bağlantılı olarak 12 maaş jestiyon primi verildiğini, çalıştığı dönemde kendisine bir aracın tahsis edildiğini, her ay 350,00 TL benzin ücreti verildiğini, Telekom Sanayi Sağlık Sigortası ile sağlık sigortasının yapıldığı ve cep telefonu hattı ile sınırsız konuşma hakkının verildiğini iddia ederek aylık kazancın hesabında bunların esas alınmasını talep etmiştir.Mahkemece bozma üzerine davacının ücretinin eklerine ilişkin uyuşmazlığın açıklığa kavuşturulması için tarafların delilleri toplanmış ve davacının araç bedeli, yakıt ücreti, sağlık sigortası, yemek ücreti, hayat sigortası ve cep telefonu faturası ödemesi şeklinde aylık 1.331,79 ABD Doları ek ücretin yanı sıra yılda 4 aylık ücret miktarı prim aldığı davacı tanık beyanına itibarla kabul edilmiş ise de 20.10.2014 tarihli dava dilekçesinde davacı, ücretinin ekleri arasında hayat sigortası ve yemek ücretini belirtmediği gibi prime yönelik olarak iddiasını da dinlenen tanığın beyanlarına göre ispat edemediği anlaşılmış olup bu hususlar gözetilmeksizin tespit edilen ücrete göre karar verilmesi isabetli olmayıp tekrar bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, davalı yararına takdir edilen 3.050,00 TL duruşma vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgilisine iadesine, 28.09.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.