"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, 15/09/2004 tarihinden 31/07/2012 tarihine kadar davalıya ait işyerinde şantiye teknikeri olarak en son net 2.100,00 TL ücret ile çalışan, haftanın 7 günü fazla mesai yapan, bayram ve genel tatil günlerinde çalışan davacının ücretlerinin ödenmediğini, yıllık izinlerini kullanmadığını, kullanılmayan izin ücretlerinin de ödenmediğini, kendi aracını iş için kullanan davacıya 2010 yılından sonra yakıt ücretlerinin de ödenmediğini, iş akdinin feshinden sonra hesabına 2.100,00 TL Temmuz ayı maaş alacağı ile 22.400,00 TL kıdem tazminatı yatırıldığını iddia ederek bir kısım işçilik alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili; davacının iş akdinin 31/07/2012 tarihinde karşılıklı olarak feshedildiğini ve davacının işyerinden ayrıldığını, son aylık ücreti ve diğer tüm hak ve alacakları için davacının banka hesabına 22.400,00 TL'nin yatırıldığını, tüm hakları ödenen davacının şirketlerinden hiçbir hak ve alacağı bulunmadığını, işyerinde haftanın 7 günü çalışılmadığını, fazla mesai yapılması gerektiğinde bordrolara yansıtılarak ücretlerinin ödendiğini, tüm yıllık izinlerini kullandığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece bozma ilamına uyarak davacının davalı işyerinde şantiye şefi olarak görev yapması sebebiyle çalışma düzenini kendisinin belirlemesi, çalışma koşullarını düzenleyen amirinin olmaması, projeyi sevk ve idare eden kişi olması nedeniyle fazla mesai ücret alacağının bulunmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının tüm davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Somut uyuşmazlığın geldiği bu safhada, davacı temyizinde bozma ilamındaki davalı işyerinde şantiye şefi olarak çalıştığına yönelik tespitin maddi hataya dayalı olduğunu ileri sürmüş bu iddiasını da somut olgu ve olaylarla temellendirmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyulmuştur. Bu durumda, Dairemiz bozma ilamının maddi hataya dayalı olup olmadığı ve karşı taraf lehine bozmadan dolayı usuli kazanılmış hakkın doğup doğmadığı meselesinin ele alınması gereklidir.
Bunun için öncelikle "maddi hata" kavramı üzerinde kısaca bahsetmekte yarar vardır.
Maddi hata (hukukî yanılma), maddi veya hukukî bir olayın olup olmadığında veya koşul veya niteliklerinde yanılmayı ifade eder (Yılmaz, E.: Hukuk Sözlüğü, Doruk Yayınları, Birinci Baskı 1976, s. 208).
Burada belirtilen maddi yanılgı kavramından amaç; hukuksal değerlendirme ve denetim dışında, tamamen maddi olgulara yönelik, ilk bakışta yanılgı olduğu açık ve belirgin olup, her nasılsa inceleme sırasında gözden kaçmış ve bu tür bir yanlışlığın sürdürülmesinin kamu düzeni ve vicdani yönünden savunulmasının mümkün bulunmadığı, yargılamanın sonucunu büyük ölçüde etkileyen ve çoğu kez tersine çeviren ve düzeltilmesinin zorunlu olduğu açık yanılgılardır.
Uygulamada zaman zaman görüldüğü gibi, Yargıtay denetimi sırasında da, uyuşmazlık konusuna ilişkin maddi olgularda, davanın taraflarında, uyuşmazlık sürecinde, uyuşmazlığa esas başlangıç ve bitim tarihlerinde, zarar hesaplarına ait rakam ve olgularda ve bunlara benzer durumlarda; yanlış algılama sonucu, açık ve belirgin yanlışlıklar yapılması mümkündür. Bu tür açık hatalarda ısrarla maddi gerçeğin göz ardı edilmesi, yargıya duyulan güven ve saygınlığı, adalete olan inancı sarsacaktır.
Bu nedenle de maddi hataya dayalı bozmadan dolayı usuli kazanılmış hak doğmayacağı kabul edilmektedir. Bilindiği üzere usul kuralları (görev konusu, hak düşürücü süre, kesin hüküm itirazı, harç ve maddi hata) kamu düzeni ile doğrudan bağlantılı olup, taraflar yararına usulü kazanılmış hak oluşturmamaktadır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 15.03.1972 gün ve 1968/1-277-176, 01.03.1995 gün ve 1995/7-641-117, 23.01.2002 gün ve 2001/1-1010-2002/1, 12.07.2006 gün ve 2006/4-519-527 sayılı kararları; Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü-2001 Baskı, cilt 5, sayfa 4771 vd).
Yukarıda yapılan tespit ve açıklamalar kapsamında, davacının dava dilekçesinde şantiye teknikeri olarak çalıştığını iddia ettiği ve davalının da davacının şantiye şefi olarak çalıştığına veya mesaisini kedisinin belirlediği ve yönetici olduğuna ilişkin bir savunmasının bulunmadığı gibi aksine fazla çalışma yaptığında karşılığının bordrolara yansıtılarak ödendiği yönünde açıklamalarının olduğu, temyizinin de aynı doğrultuda itirazları içerdiği görülmüştür. Davacının dinlettiği tanıklarından biri davacının inşaat teknikeri olduğunu beyan ederken sadece biri davacının şantiye şefi olduğunu beyan etmiş, ancak bu beyanının diğer anlatımları ile ve dosya içeriğiyle de tutarlı olmadığı anlaşılmıştır.
Yapılan bu tespitler bağlamında, Dairemiz bozma ilamındaki davacının davalı işyerinde şantiye şefi olarak çalıştığına yönelik tespitinin maddi hataya dayalı olduğu açıktır.
Dolayısıyla, eldeki uyuşmazlıkta delillerin değerlendirmesinde bariz hata yapıldığı ve yapılan bu hatanın da usulî kazanılmış hakkın istisnası olarak kabul edilen maddi hata kapsamında kaldığı anlaşılmıştır.
Bu durumda Mahkemece yapılması gereken iş, fazla çalışma ücreti alacağının bozma ilamından önceki gibi hüküm altına alınmasından ibarettir.
Açıklanan nedenlerle; Mahkemenin maddi hataya dayalı bozma ilamına göre fazla çalışma alacağının reddine karar verilmesi tekrar bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ:Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 29.06.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.