Logo

9. Hukuk Dairesi2021/6970 E. 2021/11317 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davada yıllık izin ücreti alacağının zamanaşımına uğrayıp uğramadığı hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Yıllık izin ücretinin beş yıllık zamanaşımına tabi olduğu, ilk derece mahkemesince iş sözleşmesinin fesih tarihinin 31.01.2013 olarak kabul edildiği ve davacı tarafın bu kabule karşı istinaf yoluna başvurmadığı, ıslah tarihi olan 31.05.2018 tarihi itibariyle fesih tarihinin üzerinden beş yıldan fazla süre geçtiği ve yıllık izin ücreti alacağının zamanaşımına uğradığı gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... 24. Hukuk Dairesi

...

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraflar vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:

Davacı vekili, davacının 01.01.1982 yılında ...'e ait işyerinde çalışmaya başladığını, işyeri sahibinin vefat etmesi üzerine mirasçılar tarafından kurulan davalı şirkete ait aynı işyerinde çalışmaya devam ettiğini, 2013 yılında emekli olmasına rağmen 2015 yılına kadar çalışmayı sürdürdüğünü beyan ederek kıdem tazminatı, yıllık izin ücreti, asgari geçim indirimi ile birlikte bir kısım işçilik alacaklarının davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı Cevabının Özeti:

Davalı şirket vekili, davacının çalışma süresinin Kurum kayıtlarına bildirilen süreler ile sınırlı olduğunu, davacının önceki gerçek kişi işveren nezdindeki çalışmasından şirketin sorumlu tutulamayacağını, iş sözleşmesinin askerlik sebebiyle sona erdiği döneme ilişkin alacakların ödendiğini ve anılan dönemin tasfiye edildiğini, aynı şekilde davacının 01.01.2000 tarihinden önceki çalışmalarına ilişkin kıdem tazminatının ödendiğini, son olarak davacının 31.01.2013 tarihinde emekli olarak işten ayrıldığını, davacıya ödenen kıdem tazminatı ile ilgili olarak ibraname düzenlendiğini ileri sürerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.

Diğer davalılar, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:

Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulü ile davacının ödenmeyen işçilik alacaklarının davalılardan müştereken müteselsilen tahsiline karar verilmiştir.

İstinaf Başvurusu:

İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı, davalılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti:

Bölge Adliye Mahkemesi tarafından, davalılar vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1–b.3 maddesi gereğince, yeniden yargılama yapılmak suretiyle İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir

Temyiz:

Karar yasal süresi içerisinde davacı vekili ile davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Gerekçe:

1-Dosya kapsamının birlikte değerlendirilmesiyle yapılan inceleme sonucunda, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, Bölge Adliye Mahkemesi kararının davacı temyizi yönünden tüm, davalılar vekilinin temyizi yönünden aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan yönleri usul ve kanuna uygun görülmüştür.

2-Taraflar arasındaki uyuşmazlık yıllık izin ücreti alacağının zamanaşımına uğrayıp uğramadığı noktasındadır.

4857 sayılı İş Kanununun “Sözleşmenin sona ermesinde izin ücreti” başlığını taşıyan 59 uncu maddesine göre, “iş sözleşmesinin, herhangi bir nedenle sona ermesi halinde işçinin hak kazanıp da kullanmadığı yıllık izin sürelerine ait ücreti, sözleşmenin sona erdiği tarihteki ücreti üzerinden kendisine veya hak sahiplerine ödenir. Bu ücrete ilişkin zamanaşımı iş sözleşmesinin sona erdiği tarihten itibaren başlar”. Belirtilen düzenlemede iş sözleşmesinin sona ermesi halinde kullandırılmamış olan yıllık izin sürelerine ait ücretin “ücret” niteliği özellikle vurgulanmıştır. İş Kanunu’nun 32. maddesinin 6. fıkrasına göre iş sözleşmelerinin sona ermesinde, işçinin ücreti ile sözleşme ve Kanundan doğan para ile ölçülmesi mümkün menfaatlerinin tam olarak ödenmesi zorunludur. Aynı maddenin sekizinci fıkrasına göre ise, ücret alacaklarında zamanaşımı süresi beş yıldır. Mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 126 ıncı maddesinin üçüncü bendinde, başkalarının maiyetinde çalışan veya müstahdemi olan kimselerin, hizmetçilerin, yevmiyecilerin ve işçilerin ücretleri hakkındaki davaların beş yıllık zamanaşımına tabi olduğu belirtilmişti. Yargıtayca bu yasal düzenlemeler de dikkate alınarak, yıllık izin ücretinin beş yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu kabul edilmekteydi.

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden sonra anılan Kanunda 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 126/3 hükmüne yer verilmediği gerekçesiyle yıllık izin ücretinin Türk Borçlar Kanunu’nun 146 ıncı maddesinde düzenlenen on yıllık genel zamanaşımına tabi olacağı ileri sürülmüş ise de, Türk Borçlar Kanunu’nun 147 inci maddesinin gerekçesinde hizmet sözleşmesi hükümlerine göre çalışanların “dönemsel edimler” niteliğindeki ücret alacaklarının aynı maddenin birinci bendi kapsamına girmesi nedeniyle, 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 126 ıncı maddesinin üçüncü bendindeki hükmün ayrıca düzenlenmesine gerek görülmediği belirtilmiştir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 147 inci maddesinin birinci bendine göre, “Kira bedelleri, anapara faizleri ve ücret gibi diğer dönemsel edimler” beş yıllık zamanaşımına tabidir. Yıllık ücretli izin dönemsel edim niteliğinde olup, yıllık izin ücreti hakkında da anılan hüküm uygulanmalıdır. Nitekim 12.10.2017 tarih ve 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 15. maddesi ile İş Kanunu’na eklenen ek 3 üncü maddede de yıllık izin ücretinin beş yıllık zamanaşımına tabi olduğu açıkça düzenlenmiştir. Bu açıklamalara göre, yıllık izin ücretinin tabi olduğu zamanaşımı süresinin, Türk Borçlar Kanunu’nun yürürlüğe girdiği tarih ile 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun yürürlüğe girdiği tarih arasındaki dönemde de beş yıl olarak kabulü gerekmektedir.

Somut olayda davanın kısmi dava olarak açıldığı uyuşmazlık konusu değildir. Bölge Adliye Mahkemesince davalı şirket vekilinin yasal süresi içinde ıslaha karşı zamanaşımı def’inde bulunduğu dikkate alınarak bir kısım alacaklar ( fazla çalışma ücreti, ulusal bayram genel tatil ücreti ve asgari geçim indirimi gibi) yönünden ıslaha karşı zamanaşımı savunmasına değer verilmiş ise de, yıllık izin ücreti yönünden zamanaşımı savunmasının -yıllık izin ücretinin zamanaşımı süresinin on yıl olduğu gerekçesiyle- dikkate alınmadığı anlaşılmaktadır. Halbuki yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı gibi yıllık izin ücretinin tabi olduğu zamanaşımı süresi beş yıldır. İlk Derece Mahkemesince iş sözleşmesinin fesih tarihi 31/01/2013 tarihi olarak kabul edilmiş olup, davacı taraf bu kabule karşı istinaf yoluna başvurmamıştır. Bu halde, ıslah tarihi olan 31/05/2018 tarihi itibariyle, fesih tarihinin üzerinden beş yıldan fazla bir sürenin geçtiği, yıllık izin ücretinin tabi olduğu beş yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu açıktır. Bölge Adliye Mahkemesince yıllık izin ücretinin tabi olduğu zamanaşımı süresi yönünden yanılgıya düşülerek, ıslah tarihi itibariyle zamanaşımı savunmasına değer verilmeden sonuca gidilmesi hatalı olup, kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.

SONUÇ:

Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesine gönderilmesine, karardan bir örneğinin İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 01.07.2021 gününde oybirliği ile karar verildi.