"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili; davacılar murisi ... nın davalı işyerinde 08.11.2006-04.12.2011 tarihleri arasında uluslararası tır şoförü olarak çalıştığını, ölüm nedeni ile iş akdinin sonlandığını, kıdem tazminatı , yıllık izin, genel tatil ve ücret alacakları olduğunu ileri sürerek; davanın kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Vekilinin Cevabının Özeti:
Davalı vekili; davacının alacağı olmadığını savunarak; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, kısmen kabul kararı ile davacının kıdem tazminatı , yıllık izin, ücret alacağı ve genel tatil ücret alacağına karar verilmiştir.
Yargıtay 9.Hukuk Dairesinin 2015/32705 esas 2019/19128 karar sayılı ilamı ile dosya içinde veraset ilamı bulunmadığı, veraset ilamının dosya içine getirtilerek mirasçıların tespit edilmesi gerektiği mahkeme gerekçesinde davacının ücretinin kök raporda belirtilen miktar olan 2.217,15 TL olarak kabul edildiğinin belirtilmesine rağmen kararın hüküm kısmında ek raporda tespit edilen tutarlar dikkate alınarak hüküm ve gerekçe arasında çelişki oluşturulduğu, Mahkemece tüm talepler hakkında karar verilmesi gerekirken sefer primi ile ilgili karar verilmemesi gerekçeleri ile bozma kararı verilmiştir.
Bozma sonrası Mahkemece kıdem tazminatı, yıllık izin ve genel tatil ücretlerinin kabulüne sefer pirimi alacağının reddine karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar süresinde davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1- Dosyadaki yazılara, delillerin taktirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2- Taraflar arasında davacının ücret alacağı hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
4857 sayılı İş Kanununun 37. maddesine göre, işçiye ücretinin elden ya da banka kanalıyla ödenmesi durumunda, ücret hesabını gösteren imzalı ve işyerinin özel işaretini taşıyan “ücret hesap pusulası” verilmesi zorunludur.
Uygulamada çoğunlukla “ücret bordrosu” adı altında belgeler düzenlenmekte ve periyodik ödemelerde işçinin imzası alınmaktadır. Banka aracılığı ile yapılan ödemelerde banka kayıtları da ödemeyi gösteren belge niteliğindedir.
Ücretin ödendiğinin ispatı işverene aittir. Bu konuda işçinin imzasını taşıyan bir ödeme belgesi yeterli ise de, para borcu olan ücretin ödendiğinin tanıkla ispatı mümkün değildir.
4857 sayılı İş Kanununun 5754 sayılı Yasayla değişik 32. maddesinde, “Çalıştırılan işçilerin ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkakının özel olarak açılan banka hesabına yatırılmak suretiyle ödenmesi hususunda; tabi olduğu vergi mükellefiyeti türü, işletme büyüklüğü, çalıştırdığı işçi sayısı, işyerinin bulunduğu il ve benzeri gibi unsurları dikkate alarak işverenleri veya üçüncü kişileri zorunlu tutmaya, banka hesabına yatırılacak ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkakının, brüt ya da kanuni kesintiler düşüldükten sonra kalan net miktar üzerinden olup olmayacağını belirlemeye Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Maliye Bakanlığı ve Hazine Müsteşarlığından sorumlu Devlet Bakanlığı müştereken yetkilidir. Çalıştırdığı işçilerin ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkakını özel olarak açılan banka hesapları vasıtasıyla ödeme zorunluluğuna tabi tutulan işverenler veya üçüncü kişiler, işçilerinin ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkaklarını özel olarak açılan banka hesapları dışında ödeyemezler” şeklinde kurala yer verilmiştir.
Somut uyuşmazlıkta; davacı asgari ücret ve sefer başına 450-500 EURO sefer primi karşılığında çalıştığını, ancak ücretinin ödenmediğini, 01.01.2008 tarihinden itibaren ise asgari ücretinin sefer priminden kesilerek ödeme yapıldığını iddia ederek ücret alacağı olduğunu ileri sürmüştür.
Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda ise zamanaşımı defi dikkate alınarak 2007 yılına ait 7 aylık ücret alacağı olduğu, 01.01.2008 tarihinden itibaren ise sefer priminden kesilen ücretlerin, sefer pirimi alacağı olarak değerlendirilip hesaplama yapılacağı belirtilmiştir. Mahkeme tarafından sefer priminin reddine karar verilirken 2007 yılına ait 7 aylık ücret alacağı kabulüne karar verilmiştir.
Çalışmanın varlığının ve asgari ücretin üzerinde bir ücretle çalışıldığının ispatı yükümlülüğü işçiye, işçi iddiasını ispat etmişse karşılığı ücretin ödendiğini ispat külfeti ise işverene aittir. Dosyanın incelenmesinde, davacının ücret alacağı olduğunun kabulü ile 2007 yılına ait mayıs ayından itibaren aralık ayıda dahil olmak üzere yedi aylık bir süre için hesaplama yapılmıştır. Ancak yine dosya içinde bu aylara ait imzalı bordrolar olup işçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. İmzalı bordroların aksini ispat eder nitelikte dosya içerisinde delil bulunmamakta olup davacının ücret alacağı talebinin reddi gerekirken kabulü hatalıdır.
SONUÇ:
Temyiz olunan kararın açıklanan sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 27.09.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.