"İçtihat Metni"
BÖLGE ADLİYE
MAHKEMESİ : ... 9. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
İLK DERECE
MAHKEMESİ : ... İş Mahkemesi
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı isteminin özeti:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 10/03/2010 tarihinde davalı kurumdan aldığı üretim işlerinin bir bölümüne dair aldığı Linyit kömürü üretim işlerinde faaliyet gösteren sözde alt işveren...Teknik Tic. A.Ş. çalışanı olarak iş başı yaptığını, davalı kurum iğde kuruma ait 10/A Büyükdüz ve İğdekuzu diye anılan yer altı maden ocaklarında görevlendirildiğini, burada tüm çalışmalarını kazı yedek ünvanı ile çalışmaya başlamış aynı ünvan ile çalışmaya devam etmekte olduğunu, davacının en başından beri davalının asıl işçisi olmasına rağmen, muvazaalı olarak alt işveren işçisi gibi gösterildiğini, bireysel ve kolektif hakları kısıtlandığını, İş Kanunun 5. maddesinde yer alan eşit davranma ilkesine aykırı olarak asıl işveren işçileri ile farklı uygulamaya tabi tutularak, şartları var olduğu halde davalının kadrolu işçilerin yararlandırıldığı, Maden İş Sendikası ile imzalanmış olan Toplu İş Sözleşmesinden yararlandırılmadığını, davalının daha az maliyetle işçi çalıştırmak adına muvazaalı alt işverenlik ilişkileri tesis ettiğini, bu işçilerin baştan itibaren davalı asıl işverenin işçileri olduğunu, asıl işlerinde çalıştığını, muvazaalı alt işverenlik sözleşmelerinde, alt işverenlik yönetmeliğinin 10. maddesinde düzenlenen hususların yer almadığını, özellikle, sözleşmelerde asıl işin ne olduğu, alt işverenlere verilen işin ne olduğu, asıl işin bölünmesinin teknik açıklaması, alt işverenin hangi bölümde faaliyette bulunacağı belirsiz olduğunu, alt işveren işçileri olarak gösterilen davacı ve sair işçiler de asıl işveren işçileri gibi kömür ürettiğini, davalı kömür üretim işi için yeterli teknolojiye de sahip olduğunu, asıl iş bölünerek alt işçilere verilemeyeceğini, davalı gerek açık ocaklarda gerekse yeraltı ocaklarında kömür üretimini kadrolu işçileri ile yürüttüğünü ve yürütmeye devam etmekte olduğunu, bu hususların delillerin toplanması ile, tanık beyanları, keşif, bilirkişi incelemesi, sözde ihale dosyaları, müfettiş raporları, aynı işyerlerine ait emsal mahkeme kararları ile ispatlanabileceğini beyan etmiştir. Davacının alt işverenlik sözleşmelerinin muvazaalı olması sebebiyle başlangıçtan beri davalının işçisi olduğunu, iş kanunu ve ilgili mevzuata aykırı olarak muvazaalı akitlerle çalıştırılan müvekkillerinin eşit davranma ilkesi ihlal edilmek suretiyle fevkalede mağdur edildiğini, davacının işyerinde Maden İş sendikası üyesi olup, gerçek işvereni davalının (TKİ-GLİ) taraf olduğu, Maden iş sendikası ile imzalanan toplu iş sözleşmeleri hükümlerinden işe başladığı tarihten itibaren yararlandırılmasının zaruret olduğunu, davacının zaruret olduğunu, davacının hak edişlerinden ifasından imtina olunması, haklarından yoksun bırakılmasının kabul edilemez olduğunu, davacı işçinin, işyerinde örgütlü yegane sendika olan Maden İş Sendikası'na üye olduğunu beyan etmiştir. 4857 S.K'nun 2. md TBK. Alt işverenlik yönetmeliği ve ilgili mevzuat ışığında, asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaalı olarak işleme dayandığı kabul edilerek alt işveren işçilerinin başlangıçtan itibaren asıl işverenin işçisi sayılarak işlem görmesinin esas olacağını beyan ederek, müvekkilimin baştan beri davalı kurumun işçisi olduğunun tespiti ile ücret farkı ve ilave tediye ücretlerinin tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle zamanaşımı, husumet, hukuki yarara ilişkin itirazlarının olduğunu, davacının çalışmalarının farklı ihale sözleşmeleri kapsamında geçtiğini, kesinleşen bir muvazaa olgusu olmadığını, ihale sözleşmelerinin anahtar teslim olarak verildiğini, Mahkememizin muvazaaya ilişkin verdiği kararın Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesinin 24.11.2016 tarih ve 2016/26089-25973 sayılı kararı ile bozulduğunu ve ihbar olunan şirket ile müvekkili GLİ Müessesesi arasında muvazaa olmadığı kesin olarak tespit edildiğini beyanla davanın reddini talep etmiştir.
İhbar olunan şirket vekili cevap dilekçesinde özetle; TKİ GLİ Müessesesi ve müvekkili Şirket arasındaki hukuki ilişkinin, hizmet alımı ilişkisi olduğunu, bu hukuki ilişkide, muvazaa söz konusu olmadığını, bu nedenle davanın ihbarı doğru olmayıp esasen de davanın hukuki bir dayanağı da bulunmadığını, Müvekkili şirketin, ihale sözleşmesi hükümlerine göre, 10 yılda 5.000.000 ton kömür üretme işini üstlendiğini, 08.10.2011 tarihine kadar müvekkilim şirket 5.001,207,04 ton kömür üreterek işi tamamladığını, 21.09.2004/09.10.2011 tarihinden itibaren TKİ Yönetim Kurulunun 21.10.2011 tarih ve 30/378 sayılı kararı gereği işin devamı olarak GLİ Müessese Müdürlüğü Tunçbilek ve Büyükdüz Yeraltı sahalarında 3 yılda 3.000.000 ton kömür üretme işi olarak 28.10.2011 tarihinde sözleşme imzalandığını, yapılan sözleşmelerde muvazaa olgusu söz konusu olmadığını davanın reddini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
İstinaf Başvurusu:
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı, davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti :
Bölge Adliye Mahkemesince, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 355'inci maddesi uyarınca istinaf sebepleriyle sınırlı olarak ve re'sen kamu düzeni yönünden yapılan inceleme sonucu, İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden Yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesi ile davalı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
Temyiz:
Bölge Adliye Mahkemesinin kararına karşı, davalı vekili temyiz başvurusunda bulunmuştur.
Gerekçe:
1-Dosya kapsamının birlikte değerlendirilmesiyle yapılan inceleme sonucunda, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına ve temyiz sebeplerine göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan yönleri usul ve kanuna uygun görülmüştür.
2-Taraflar arasındaki uyuşmazlık davacının asıl işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden yararlanıp yararlanamayacağına ilişkindir.
Asıl işveren ile alt işverenler arasındaki hizmet alım sözleşmelerinin muvazaalı olduğu dosyaya sunulan tüm delillerle sabit olmuştur. Ancak davacının davalı kurumun taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden yararlanıp yararlanamayacağı hususunun çözümü gereklidir.
Toplu İş Sözleşmesinden yararlanma, 6356 sayılı Kanunun 39. maddesinde “(1) Toplu iş sözleşmesinden taraf işçi sendikasının üyeleri yararlanır. (2) Toplu İş Sözleşmesinde sözleşmenin imzalanması tarihinde taraf sendikaya üye olanlar yürürlük tarihinden, imza tarihinden sonra üye olanlar ise üyeliklerinin taraf işçi sendikasınca işverene bildirildiği tarihten itibaren yararlanır.(3) Toplu İş Sözleşmesinin imza ile yürürlük tarihleri arasında iş sözleşmesi sona eren üyelerde iş sözleşmelerinin sona erdiği tarihe kadar Toplu İş Sözleşmesinden yararlanır. (4) Toplu İş Sözleşmesinin imzası sırasında taraf işçi sendikasına üye olmayanlar, sonradan işyerine girip de üye olmayanlar veya imza tarihinde taraf işçi sendikasına üye olup da ayrılanlar veya çıkarılanların Toplu İş Sözleşmelerinden faydalanabilmeleri, Toplu İş Sözleşmesinin tarafı olan işçi sendikasına dayanışma aidatı ödemelerine bağlıdır. Bunun için işçi sendikasının onayı aranmaz. Dayanışma aidatı ödemek suretiyle Toplu İş Sözleşmesinden yararlanma talep tarihinden geçerlidir. İmza tarihinden önceki talepler imza tarihi itibarıyla hüküm doğurur” şeklinde düzenlenmiştir. Benzer düzenlemeler mülga 2822 sayılı Kanunun 9. maddesinde de bulunmaktadır.
Somut uyuşmazlıkta; davacı işyerinde örgütlü ve yetkili olan Maden-İş Sendikasına üye olduğunu, fakat muvazaalı bir biçimde yüklenici firmanın işçisi olarak gösterildiğinden sendika ile davalı kurum arasında imzalanan Toplu İş Sözleşmesinden yararlandırılmadığını iddia etmiştir. İlk Derece Mahkemesince davalı kurum ile hizmet alım sözleşmesi imzalanan...Teknik A.Ş. arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğu gerekçesi ile davacı işçinin davalının taraf olduğu Toplu İş Sözleşmelerinin tamamından yararlanabileceği kabul edilmiş ise de; davacının söz konusu Toplu İş Sözleşmelerinden yararlanabilmesi için sendikaya üye olması, üyeliğin asıl işverene bildirilmesi veya dayanışma aidatı kesilmesini talep etmesi gerekmektedir. Davacının muvazaa nedeniyle baştan itibaren davalı kurumun işçisi sayılmasının başkaca bir işleme gerek kalmaksızın davalı kurumun tarafı olduğu toplu iş sözleşmelerinden yararlandırılmasına imkan vermeyeceği gözetilmeksizin dava konusu alacaklara hükmedilmesi isabetli olmadığından; tüm dosya kapsamı ile 6356 sayılı Kanun'un 39. maddesi değerlendirilmek suretiyle davacının üyeliğinin hangi tarihte davalı kuruma bildirildiği ve Toplu İş Sözleşmelerinden hangi tarih itibarı ile faydalanabileceği belirlenmeli sonucuna göre Toplu İş Sözleşmelerinden kaynaklanan fark ücret talepleri ile ilgili bir karar verilmelidir. Açıklanan maddi ve hukuki esaslar gözetilmeden eksik inceleme ile hüküm kurulması hatalı olmuştur.
Dairemizin ve Yargıtay ( Kapatılan) 22. Hukuk Dairesinin uygulaması yıllardır “ işçilerin Toplu İş Sözleşmesinden yararlanılabilmesi için, sendikaya üye olması, üyeliğin asıl işverene bildirilmesi veya dayanışma aidatı kesilmesini talep etmesi gerektiği” şeklinde olup onama kararı verilen dosyalarda söz konusu hususun açıkça istinaf sebebi yapılmadığı, istinaf sebebi yapılmayan hususların temyiz sebebi de yapılamaması nedeniyle istinaf ve temyiz sebepleriyle bağlı kalınarak yapılan sınırlı inceleme neticesinde onama kararlarının verildiği anlaşılmakla anılan dosyalar emsal teşkil etmemektedir.
Sonuç:
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 15.09.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.