"İçtihat Metni"
BÖLGE ADLİYE
MAHKEMESİ : ... 28. Hukuk Dairesi
...
DAVA TÜRÜ : ALACAK
...
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, süresi içinde duruşmalı olarak temyizen incelenmesi davalı vekilince istenilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 09/11/2021 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davalı adına gelen olmadı. Karşı taraf adına vekili Avukat ... geldi. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı isteminin özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin 01.06.2011-22.07.2014 tarihleri arasında davalının yurt dışı şantiyelerinde formen olarak çalıştığını, iş sözleşmesinin davalı tarafından feshedildiğini, müvekkilinin çalıştığı sürede fazla mesai, ulusal bayram ve genel tatil ile hafta tatili çalışmaları karşılığı ücretlerinin ödenmediğini, aylık 3.000,00 ABD Doları ücret aldığını belirterek dava konusu işçilik alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, zamanaşımı def’inde bulunduklarını, davacının 01.06.2011-13.06.2012 tarihleri arasında çalıştığını, ücretinin 600,00 ABD Doları olduğunu, davacının istifa ettiğini beyanla davanın reddini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İstinaf Başvurusu:
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı, davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti :
Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesi ile davalı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
Temyiz:
Bölge Adliye Mahkemesinin kararına karşı, davalı vekili temyiz başvurusunda bulunmuştur.
Gerekçe:
1-Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, taraflar arasındaki sözleşmeye, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı vekilinin aşağıdaki bentlerin dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2-Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile kanıtlaması gerekir. İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda ise işçinin ihtirazi kayıt ileri sürmesi beklenemeyeceğinden, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının her türlü delil ile ispatı mümkündür.
Fazla çalışmanın yazılı delil ya da tanıkla ispatı imkan dahilindedir. İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.
Aynı ispat kuralları hafta tatili ve ulusal bayram ve genel tatil ücret alacakları için de geçerlidir.
Çalışma sürelerinin ispatı noktasında işverene karşı dava açan tanıkların beyanlarına ihtiyatla yaklaşılması gerekir. Fazla çalışma, hafta ve genel tatili alacaklarının ispatında salt husumetli tanık beyanlarıyla sonuca gidilemez. Bununla birlikte yan delil ya da olgularla desteklenen husumetli tanık beyanlarına itibar edilmelidir. Bu çerçevede; işin ve işyerinin özellikleri, davalı tanıklarının anlatımları, iş müfettişinin düzenlediği tutanak veya raporlar ve aynı çalışma dönemi ile ilgili olarak söz konusu alacakların varlığına ilişkin kesinleşmiş mahkeme kararları gibi hususlar yan delil ya da olgular olarak değerlendirilebilir.
Somut olayda, dava konusu fazla çalışma alacağı tanık beyanlarına göre davacının haftanın 7 günü 07.00-20.00 saatleri arası yasal ara dinlenme ile ayrıca hafta tatili alacağının da talep edildiği gözetilerek haftada ortalama 28 saat fazla mesai yaptığı kabulü ile hüküm altına alınmıştır. Anılan alacağının ispatı konusunda, dosya içerisinde, işyerindeki çalışma düzenini gösterir kayıt bulunmadığından davacının fazla çalışmalarının tanık beyanlarına göre kabulünde isabetsizlik yok ise de dosya kapsamı, yapılan işin niteliği ve özellikle davacı tanığı ... ’nın beyanları dikkate alındığında, kabul edilenin aksine işyerinde saat 19.00’dan sonra sürekli çalışıldığı hususunun tanık beyanları ile tam olarak ispatlanamadığı, davacının fazla çalışmasının haftanın 7 günü 07.00-19.00 saatleri arasında yasal ara dinlenme sonrası hafta tatili alacağının da hüküm altına alındığı gözetilerek haftalık 21 saatle sınırlı olarak ispatlandığı kabulü gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.
3-Genel olarak “fesih hakkı” karşı tarafa yöneltilmesi gereken tek taraflı bir irade beyanı ile iş sözleşmesini derhal veya belirli bir sürenin geçmesiyle ortadan kaldırabilme yetkisi veren, bozucu yenilik doğuran bir haktır. İşçinin haklı sebeple iş sözleşmesini derhal feshi 4857 sayılı İş Kanunu'nun 24’üncü maddesinde düzenlenmiştir. İşçinin süreli fesih bildiriminin kanuni düzenlemesi ise aynı Kanun'un 17’nci maddesinde ele alınmıştır. Bunun dışında kanunda işçinin istifası özel olarak düzenlenmiş değildir. İşçinin haklı bir sebebe dayanmadan ve bildirim süresi tanımaksızın iş sözleşmesini feshi, istifa olarak değerlendirilmelidir. İstifa iradesinin karşı tarafa ulaşmasıyla birlikte iş ilişkisi sona erer.
Somut olayda, davacı işçi, davalı işyerinde 01.06.2011-22.07.2014 tarihleri arasında kesintisiz çalıştığını ve iş sözleşmesinin işverence haklı neden olmaksızın feshedildiğini ileri sürmüş, davalı işveren ise davacının 13.06.2012 tarihinde istifa ettiğini savunmuştur. İlk Derece Mahkemesince; davacının davalıya ait işyerinde 02.06.2011-21.02.2012 tarihleri arasında 8 ay 19 gün ve 26.03.2012-14.06.2014 tarihleri arasında 2 yıl 2 ay 19 gün olmak üzere toplam 2 yıl 11 ay 8 gün süreyle çalıştığı ve dosyada yapılan incelemede herhangi bir istifa dilekçesine rastlanmadığından bahisle iş sözleşmesinin davalı tarafından haklı nedene dayanmaksızın feshedildiği kabul edilmiştir. İlk Derece Mahkemesi kararının davalı tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince; dosyada yapılan incelemede herhangi bir istifa dilekçesine rastlanmadığı gerekçesi ile davalının istinaf başvurusunun esastan reddine hükmedilmiştir. Ne var ki, İlk Derece Mahkemesi kararı ve bu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddi kabulü dosya içeriği ile örtüşmemektedir.
Dosya içeriğine göre, davacının 13.06.2012 tarihinden sonraki çalışmasının yurt dışı çıkış kayıtları ile tanık beyanlarına göre kabul edilmesinde bir isabetsizlik yok ise de davalının cevap dilekçesi ekinde sunduğu davacının imzasını havi “...13.06.2012 tarihinden itibaren kendi isteğimle özel nedenlerimden dolayı işyerinizden ve görevimden ayrılmak istiyorum...” şeklindeki el yazılı istifa dilekçesinin dosyada mevcut olduğu ancak söz konusu istifa dilekçesi değerlendirilmeksizin karar verildiği anlaşılmış olup Mahkemece eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi hatalı olmuştur.
Anılan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme sonucunda İlk Derece Mahkemesince yazılı şekilde hüküm tesisi ve bu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddi kararı hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ:
Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 09.11.2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.