Logo

9. Hukuk Dairesi2021/9097 E. 2021/13892 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Mahkemenin, davacının hükmün tavzihi talebini reddetmesinin hukuka uygun olup olmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının tavzih talep dilekçesinin karşı tarafa cevap süresi verilerek tebliğ edilmemesi ve hükmün icrasının tamamlanıp tamamlanmadığının tespit edilmemesi usul ve yasaya aykırı olduğu gözetilerek, mahkemenin tavzih talebini reddetme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı vekili ile davalılardan ... Elektrik Dağıtım A.Ş. vekili tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Temyiz olunan karar, 08.07.2021 tarihli ek karar ile davacının tavzih isteminin reddine ilişkindir.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun hükmün tashihi başlıklı 304. maddesinde, "Hükümdeki yazı ve hesap hataları ile diğer benzeri açık hatalar, mahkemece resen veya taraflardan birinin talebi üzerine düzeltilebilir. Hüküm tebliğ edilmişse hâkim, tarafları dinlemeden hatayı düzeltemez. Davet üzerine taraflar gelmezse, dosya üzerinde inceleme yapılarak karar verilebilir.

Tashih kararı verildiği takdirde, düzeltilen hususlarla ilgili karar, mahkemede bulunan nüshalar ile verilmiş olan suretlerin altına veya bunlara eklenecek ayrı bir kâğıda yazılır, imzalanır ve mühürlenir." düzenlemesine yer verilmiştir.

Anılan Kanunun hükmün tavzihini düzenleyen 305. maddesi ise; "Hüküm yeterince açık değilse veya icrasında tereddüt uyandırıyor yahut birbirine aykırı fıkralar içeriyorsa, icrası tamamlanıncaya kadar taraflardan her biri hükmün açıklanmasını veya tereddüt ya da aykırılığın giderilmesini isteyebilir.

Hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçlar, tavzih yolu ile sınırlandırılamaz, genişletilemez ve değiştirilemez."düzenlemesini içermektedir.

Tavzih usulü 6100 Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 306. maddesinde düzenlenmiş olup" Tavzih, dilekçeye tarafların sayısı kadar nüsha eklenmek suretiyle hükmü veren mahkemeden istenebilir.

Dilekçenin bir nüshası, cevap süresi mahkemece belirlenerek karşı tarafa tebliğ edilir. Cevap, tavzih talebinde bulunan tarafa tebliğ olunur.

Mahkeme, cevap verilmemiş olsa bile dosya üzerinde inceleme yaparak karar verir; ancak gerekli görürse iki tarafı sözlü açıklamalarını yapabilmeleri için davet edebilir.

Mahkeme tavzih talebini yerinde gördüğü takdirde 304. madde uyarınca işlem yapar." hükmünü içermektedir.

Hâkim karar verdikten sonra kanun yollarına başvurulup bozulmadığı sürece kendiliğinden kararını değiştiremez. Bu kural, ilk derece mahkemeleri kadar üst derece mahkemeleri için de geçerlidir. Ancak bazı hâllerde hüküm açık olmayabilir, hükmün uygulanması aşamasında tereddütler ortaya çıkabilir ya da birbirine aykırı fıkralar içerebilir. İşte Kanun, açık olmayan, uygulama aşamasında tereddüt yaratan ya da çelişkili olan hükmün açıklanması, tereddüt ve çelişkilerin giderilmesi için "hükümlerin tavzihi" müessesini düzenlemiştir. Hükmün tavzihi kararı veren mahkemeden talep edilir; bu kapsamda hüküm ilk derece mahkemesince verilmiş ise ilk derece mahkemesinden; bölge adliye mahkemesi ya da Yargıtay tarafından verilmiş ise bu mahkemelerden hükmün tavzihi (açıklanması) talep edilir. Tavzih bir kanun yolu değildir. Zira tavzih hükmün kesinleşmesini önlemediği gibi, tavzih talebi bir üst mahkeme tarafından değil bizzat hükmü veren mahkemece incelenir. (HGK, 25.11.2020 tarihli ve 2017(21)10-1590 Esas, 2020/941 Karar sayılı kararı)

Tavzih usulü 6100 sayılı Kanun'un 306. maddesinde açıklanmış olup anılan düzenleme gereği gibi mahkemece tavzih talep dilekçesinin bir nüshası, cevap süresi tanınarak karşı tarafa tebliğ edilmeden tavzih talebi hakkında karar verilmesi doğru değildir. Ayrıca hükmün icrası tamamlanmış ise tavzih kararı verilemeyeceğinden, hükmün icrasının tamamlanıp tamamlanmadığı da açıklığa kavuşturulmalıdır.

Somut olayda mahkemece davacının 06.07.2021 tarihli tavzih talep dilekçesi cevap süresi tanınarak davalılara tebliğ edilmeden ve hükmün icrasının tamamlanıp tamamlanmadığı hususu tespit edilmeksizin karar verilmesi isabetli olmamıştır. Ayrıca davacının tavzihe konu talebinin, davalılar arasında bulunduğu mahkemece de tespit edilen asıl işveren-alt işveren ilişkisine dair 4857 sayılı İş Kanunu’nun 2/6’ncı maddesindeki düzenlemeye uygun ve hükmün icrasında yaşanabilecek tereddütün giderilmesine yönelik nitelikte olduğunun anlaşılmasına göre öncelikle işaret edilen eksiklikler giderilerek hükmün icrasının tamamlanmadığı tespit edildiği takdirde davacının tavzih talebinin kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ:

Tavzih talebinin reddine dair 08.07.2021 tarihli kararın yukarıda açıklanan sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine 07.10.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.