"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının davalıya ait işyerinde günde on saat çalışmasına rağmen fazla çalışma ücretlerinin ödenmediğini, resmi tatil, dini bayram çalışmalarına ilişkin ücretlerinin de ödenmediğini ileri sürerek kıdem tazminatı ile birlikte bir kısım işçilik alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının hak ettiği fazla çalışma, izin, tatil ve başkaca ücretlerinin imza karşılığı bordro ile ödendiğini, davacının herhangi bir hak ve alacağının kalmadığını, davacının sebepsiz yere 20.03.2012 tarihinden itibaren işe gelmediğini, ihtarname keşide ederek istifa ettiğini, kıdem tazminatına hak kazanmadığını beyan ederek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece verilen kararın Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesinin 10.12.2019 tarih, 2017/26010 esas ve 2019/22905 sayılı kararı ile bozulması üzerine, bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz Başvurusu:
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
Taraflar arasında bozma kararının gereğinin yerine getirilip getirilmediği ve davacının fazla çalışma ücretine hak kazanıp kazanmadığı noktalarında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirir.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp ispatlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda iş yeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, iş yeri iç yazışmaları, delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın bu tür yazılı belgelerle ispatlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları şahit beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada gözönüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille söz konusu olabilir. Buna karşın, bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda dahi, işçinin geçerli bir yazılı belge ile bordroda yazılı olandan daha fazla çalışmayı yazılı delille ispatlaması gerekir. Bordrolarda tahakkuk bulunmasına rağmen bordroların imzasız olması halinde ise, varsa ilgili dönem banka ve tüm ödeme kayıtları celp edilmeli ve ödendiği tespit edilen miktarlar yapılan hesaplamadan mahsup edilmelidir.
Somut uyuşmazlıkta mahkemece verilen karar, 22. Hukuk Dairesince, dosyada işe giriş çıkış kayıtları ile fazla çalışma ücreti tahakkuku içeren imzalı bordrolar olduğu, imzalı bordrolardaki tahakkuktan daha fazla çalışma iddiasının ancak yazılı kayıt ile ispat edilebileceği, yazılı kayıtlara göre ispat halinde bordrodaki tahakkukların mahsubunun gerektiği, yazılı kayıt yoksa tahakkuk bulunan imzalı bordroların aksinin tanık delili ile ispat edilemeyeceği, bordroda tahakkuk yok ise tanık delili ile ispatın mümkün olduğu, ancak tanık anlatımlarına göre ispatta tanıkların davacı ile birlikte çalıştığı süreye ve ayrıca kanunda belirlenen ara dinlenme süresine de dikkate edilerek, davacının fazla çalışma ile ulusal bayram ve genel tatil ücretine hak kazanıp kazanmadığının belirlenmesi ve oluşacak sonuca göre kıdem tazminatı ile ilgili bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmuştur. Mahkemece bozmaya uyularak, bozma sonrası bilirkişi raporuna göre hüküm kurulmuş ise de, bozma gereklerinin tam olarak yerine getirilmediği anlaşılmaktadır.
Hükme esas alınan raporda, bozma kararına uygun değerlendirme yapılmamıştır. Rapor incelendiğinde, işe giriş çıkış kayıtlarındaki saatler ile davalı tanıklarının beyanlarının örtüşmediği gerekçesiyle, 2008-2012 döneminin tamamı için tanık anlatımlarına göre davacının aylık fazla çalışma süresinin 30 saat olarak belirlendiği tespit edilmektedir. Dosya kapsamında mevcut 2010 yılı 04,05,06,08,11,12 aylarına ait imzalı bordrolar, 2011 yılı 01,02,03,04,05,06,07,08,09,10,11 aylarına ait imzalı bordrolar, 2012 yılı 01,02,03 aylarına ait imzalı bordrolar fazla çalışma ücreti tahakkuku içermekte olup, davacının bu bordrolarda belirtilenden daha fazla çalıştığı iddiasının ispatı, ancak yazılı kayıtlar ile mümkün olabilir. Yazılı kayıt bulunmadığı takdirde, fazla çalışma ücreti tahakkuku içeren imzalı bordroların hesaplamada dışlanması gerektiği gözden kaçırılmamalıdır. Bir diğer ifade ile, imzalı bordroda fazla çalışma tahakkuku bulunması halinde, fazla çalışma iddiasının tanık anlatımı ile ispatı mümkün değildir. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, bozma kararına aykırı şekilde davalı tanıklarının anlatımına göre davacının tüm çalışma süresi için fazla çalışma ücreti hesaplanarak mahsup suretiyle sonuca gidilmiştir. Bozma kararına aykırı şekilde, hatalı bilirkişi raporu doğrultusunda hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır. Mahkemece yapılması gereken iş, 2011 Ağustos- 2012 Mart dönemini kapsayan giriş çıkış kayıtları ile bu döneme ilişkin tahakkuk içeren imzalı bordrolar karşılaştırarak, bordroda belirtilenden daha fazla çalışmanın ispatı halinde, bordrodaki miktarı hesaplanan fazla çalışma ücretinden mahsup etmektir. Diğer dönemlere ait tahakkuk içeren imzalı bordrolar (2010 yılı 04,05,06,08,11,12 aylar ile 2011 yılı 01,02,03,04,05 06, 07 aylar) yönünden, aksine bir yazılı kayıt bulunmadığı dikkate alındığında, bu dönemlerin hesaplama dışlanması suretiyle sonuca gidilmelidir. Fazla çalışma tahakkuku içermeyen imzalı bordrolar ile tahakkuk içermekle birlikte imzasız bordrolar yönünden ise, fazla çalışma iddiasının tanık dahil her türlü delil ile ispat edilebileceği gözetilerek değerlendirme yapılmalı, oluşacak sonuca göre, imzasız bordrolardaki fazla çalışma ücretinin mahsubu suretiyle sonuca gidilmelidir.
Diğer taraftan iş sözleşmesinin davacı tarafından haklı fesih iddiası ile feshedildiği uyuşmazlık dışıdır. Davacının haklı feshe bağlı kıdem tazminatı talebi ile ilgili olarak, önceki bozma kararının 2. bendinde işaret edildiği şekilde değerlendirme yapılmalı, davacının fazla çalışma ücretine hak kazanıp kazanmadığı noktasındaki araştırmanın sonucuna göre feshin haklı sebebe dayanıp dayanmadığı belirlenmelidir.
Açıklanan ilke ve esaslar dikkate alınmadan, bozma kararına aykırı şekilde hüküm kurulması hatalı olup, kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.
Sonuç: Temyiz olunan hükmün yukarıda açıklanan sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 05.10.2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.