"İçtihat Metni"
BÖLGE ADLİYE
MAHKEMESİ : ... 7. Hukuk Dairesi
İLK DERECE
MAHKEMESİ : Akçaabat 1. Asliye Hukuk (...) Mahkemesi
Taraflar arasındaki muvazaa tespiti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince 22.....2018 tarihli ve 2016/733 Esas, 2018/410 Karar sayılı karar ile davanın kabulüne karar verilmiş; kararın istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin 30.12.2019 tarihli ve 2018/3806 Esas, 2019/2669 Karar sayılı ilâmı ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak dosyanın Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince yeniden yapılan yargılama sonucunda, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı ve dâhili davalı vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı ve dâhili davalı vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının Karayolları Genel Müdürlüğüne bağlı 10. Bölge Müdürlüğünde 01.09.2016 tarihinde taşeron Fora Mekatronik Ticaret Ltd. Şti. nezdinde, asıl işverenin emir ve talimatları doğrultusunda aralıksız olarak, asıl işverenin asli işi olan davalı İdarenin sorumluluğundaki karayolları üzerinde bulunan tünellerin bakım, onarım ve işletilmesi işinde elektrik teknisyeni olarak çalıştığını, tünellerdeki tüm elektrik panolarının bakımı, onarımı, tünellerin aydınlatılması, ışıklı yön levhalarının montajı onarımı ve buna benzeyen tüm elektrik işlerini yaptığını, davalı Kurumun, kendi kadrosunda bulunan işçi ile alt işveren aracılığı ile temin ettiği işçiye aynı/benzer işleri yaptırdığından, davalı ... ile davacının görünüşteki taşeron işveren şirketler arasındaki hizmet alım sözleşmelerinin muvazaalı olduğunun ve davacının işe girdiği 01.09.2016 tarihinden itibaren davalı Kurumun asıl işçisi olduğunun tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı vekili cevap dilekçesinde, bu derece önemli davalarda, her bir davacının hangi yüklenici firmalarda çalıştığı, yaptıkları işin niteliği, çalışma süreleri, yüklenici firmalarla imzalanan sözleşmenin içeriği ve niteliği vs. tüm hususların oldukça önem arz etmesine ve ileri sürülen iddia ve taleplerin her bir şahıs için somut verilere dayandırılma zorunluluğu bulunmasına rağmen, dava dilekçesinde bu hususlara ilişkin hiçbir bilgiye yer verilmeden, Anayasa Mahkemesi kararlarında kendisine yer bulan tarafların yargılama sürecine ilişin usuli haklarını kullanırken gereken dikkat ve özeni gösterme zorunluluğuna uyulmadan sadece dayanak alındığı söylenen dosyalardaki tespitlerin her bir yüklenici firma için ve hatta her yüklenici firma işçisi için geçerli olacağı şeklinde hukuken ve fiilen kabulü mümkün olmayan iddialar ileri sürülerek işbu davanın açılmasının, apaçık savunma haklarını kısıtlar mahiyette olduğu gibi kabul anlanıma gelmemek üzere bir dava açma hakkı varsa dahi bu hakkın da iyiniyet kaidelerine aykırı olarak kullanıldığını gösterdiğini; ancak bu tutumun hukuken himaye görmeyeceği izahtan vareste olduğundan davanın reddinin gerektiğini, ayrıca müvekkili Karayolları Genel Müdürlüğüne husumet yöneltilmesinin hukuken mümkün olmadığını süresinde açılmayan davanın süre yönünden de reddinin gerektiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
2. Dâhili davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının 18.04.2016 tarihinden itibaren sigortalı olarak davalı Kurumdan alınan ihale kapsamında çalıştırıldığını, diğer davalı ile aralarındaki ilişkinin muvazaalı olmadığını ve mevzuata uygun olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı;
"...
Mahkememizce söz konusu dava dosyası kapsamı ile işbu dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; dahili davalı şirketin işyerinde işin sevk ve dağılımı, çalışacak işçilerin belirlenmesi, personelin işe alım ve işten çıkarılmalarına karar verilmesi, çalışma koşullarının belirlenmesi, işçilerin izinlerinin verilmesi gibi işveren sıfatının gereği olan işin sevk ve dağılımıyla ilgili yönetim hakkının bulunmadığı, aksine tüm bu yetkilerin davalı ...'nce kullanıldığı, şeklen işçi alım ve çıkarmanın yüklenici firmalarca yapıldığı, işçi ücretlerine ilişkin belgelerin dahi davalı idarece düzenlendiği, ücret ödemelerinin idarece yapıldığı, bu şekliyle ihale suretiyle ... verilen firmaların ... 10. Bölgesinin değişik birimlerinde çalıştırılmak üzere asıl işlerde ve yardımcı işlerde işçi temin ettiği, sonuç itibariyle, oluşan hukuki ilişkinin Yargıtay içtihatlarında belirtilen muvazaanın tüm kriterlerini içerir, muvazaalı alt işveren ilişkisi olduğu, bu kapsamda dava dosyamızda da aynı şekilde yüklenici firma elemanı olarak görünen davacının asıl işveren işinde çalıştığı andan itibaren asıl işveren işçisi sayılması gerektiği .... " gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ve dâhili davalı vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davalı ... vekili; davacının müvekkili İdarenin işçisi olmadığını, davacı ile müvekkili İdare arasında yapılmış bir hizmet sözleşmesinin bulunmadığını, bu nedenle davanın müvekkili İdare aleyhine açılmış olmasının hukuka aykırı olduğunu, davanın müvekkili İdare yönünden husumet yönünden reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2. Dâhili davalı vekili; muvazaalı olarak müvekkili Şirket ile sözleşme yapılarak işçi temin edildiğini, bu sözleşmelerin kadrolu işçi istihdam etmemek üzere yalnızca işçi temin etmek için yapıldığının iddia edildiğini, Mahkeme tarafından muvazaa olduğu tespit edilmiş ise de yapılan tespit ve değerlendirmenin hatalı olduğunu, söz konusu kararın bozulması gerektiğini, davacı yanın iddia ettiği gibi muvazaalı bir sözleşmenin söz konusu olmadığını belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;
"...
Dosyadaki yazılara,hükmün dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere, bu delillerin takdirinde isabetsizlik görülmemesine ve özellikle mahkemenin hizmet alım sözleşmesinin işçi tedarikine yönelik olduğuna dair kabulün isabetli görüldüğü, davalı işyerinde kadrolu memur olarak görev yapan tanık beyanında işe alınmalarda taşeron firmanın söz hakkı olmadığı, tüm yetkinin karayollarına ait olduğu, kullanılan sarf malzemelerinin karayolları tarafından temin edildiği gibi... İfadeler karşısında muvazaanın tespitine ilişkin kararın isabetli olduğu... " gerekçesiyle davalılar vekillerinin istinaf başvurusunun ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ve dahili davalı vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davalı ... vekili; istinaf başvuru dilekçesindeki nedenlerle temyiz yoluna başvurmuştur.
2. Dahili davalı vekili; istinaf başvuru dilekçesindeki nedenlerle temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, temel olarak davalı ... ile dava dışı işverenler arasında yapılan hizmet alım sözleşmelerinin muvazaaya dayanıp dayanmadığı hususundadır.
2. İlgili Hukuk
1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi.
2. 6098 sayılı ... Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 19 uncu maddesine göre bir sözleşmenin türünün ve içeriğinin belirlenmesinde ve yorumlanmasında, tarafların yanlışlıkla veya gerçek amaçlarını gizlemek için kullandıkları sözcüklere bakılmaksızın, gerçek ve ortak iradeleri esas alınır.
3. 4857 sayılı ... Kanunu'nun (4857 sayılı Kanun) 2 nci maddesinin ilgili bölümü şöyledir :
"...
Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde ... alan ve bu ... için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile ... aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir.
Asıl işverenin işçilerinin alt işveren tarafından işe alınarak çalıştırılmaya devam ettirilmesi suretiyle hakları kısıtlanamaz veya daha önce o işyerinde çalıştırılan kimse ile alt işveren ilişkisi kurulamaz. Aksi halde ve genel olarak asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaalı işleme dayandığı kabul edilerek alt işverenin işçileri başlangıçtan itibaren asıl işverenin işçisi sayılarak işlem görürler. İşletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işler dışında asıl ... bölünerek alt işverenlere verilemez. ...
..."
4. 6001 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) mülga 4 üncü maddesi ile 15.07.2018 tarihinde Resmî Gazete'de yayımlanan Bakanlıklara Bağlı, İlgili, İlişkili Kurum ve Kuruluşlar ile Diğer Kurum ve Kuruluşların Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'nin 211 inci maddesi uyarınca, davalının yapacağı hizmetlerin başkasından satın alınması da mümkündür.
3. Değerlendirme
1. Taraflar arasındaki temel uyuşmazlık, asıl işveren alt işveren ilişkisinin kanuna uygun kurulup kurulmadığı ve muvazaaya dayanıp dayanmadığı noktasında toplanmaktadır. Asıl işveren alt işveren ilişkisinin geçerli olarak kurulabilmesi için iki işverenin bulunması, mal veya hizmet üretimine ilişkin bir işin varlığı ve asıl işin bölünerek alt işverene verilmesi halinde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektirme unsurunun gerçekleşmiş olması gerekir. Bundan başka asıl işverenin işçilerinin alt işveren tarafından işe alınarak çalıştırılmaya devam ettirilmesi suretiyle haklarının kısıtlanması veya daha önce asıl işveren tarafından o işyerinde çalıştırılan kimse ile alt işveren ilişkisi kurulması gibi muvazaa kriterlerinin bulunmaması icap eder. Aksi hâlde alt işveren işçisi başlangıçtan itibaren asıl işverenin işçisi sayılarak işlem görecektir.
2. İşverenler arasında muvazaalı biçimde asıl işveren alt işveren ilişkisi kurulmasının önüne geçilmek amacıyla 4857 sayılı Kanun'un 2 nci maddesinde bazı muvazaa kriterlerine yer verilmiştir. Muvazaa 6098 sayılı Kanun'da düzenlenmiş olup tarafların üçüncü kişileri aldatmak amacıyla, kendi gerçek iradelerine uymayan, aralarında hüküm ve sonuç meydana getirmesini arzu etmedikleri, görünüşte bir anlaşma olarak tanımlanabilir. Muvazaada, taraflar arasında üçüncü kişileri aldatma kastı bulunmakta ve sözleşmedeki gerçek amaç gizlenmektedir. Muvazaa genel ispat kuralları ile ispat edilebilir. Bundan başka 4857 sayılı Kanun'un 2 nci maddesinin sekizinci fıkrasında sözü edilen hususların, aksi kanıtlanabilen adi kanuni karineler olduğu kabul edilmelidir.
3. Somut uyuşmazlıkta, davacının davalıya ait işyerinde hizmet alım sözleşmeleri kapsamında dava dışı şirketler nezdinde elektrik teknisyeni (mevcut dosya kapsamından tespit edildiği kadarıyla) olarak 01.09.2016 tarihinden itibaren ve dava tarihi itibarıyla da çalıştığı anlaşılmaktadır.
4. Mahkemece, söz konusu emsal dava dosyası kapsamı ile işbu dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; dâhili davalı Şirketin işyerinde işin sevk ve dağılımı, çalışacak işçilerin belirlenmesi, personelin işe alım ve işten çıkarılmalarına karar verilmesi, çalışma koşullarının belirlenmesi, işçilerin izinlerinin verilmesi gibi işveren sıfatının gereği olan işin sevk ve dağılımıyla ilgili yönetim hakkının bulunmadığı, aksine tüm bu yetkilerin davalı ... Müdürlüğünce kullanıldığı, şeklen işçi alım ve çıkarmanın yüklenici firmalarca yapıldığı, işçi ücretlerine ilişkin belgelerin dahi davalı İdarece düzenlendiği, ücret ödemelerinin idarece yapıldığı, bu şekliyle ihale suretiyle ... verilen firmaların ... 10. Bölgesinin değişik birimlerinde çalıştırılmak üzere asıl işlerde ve yardımcı işlerde işçi temin ettiği, sonuç itibarıyla oluşan hukuki ilişkinin Yargıtay içtihatlarında belirtilen muvazaanın tüm kriterlerini içerir, muvazaalı alt işveren ilişkisi olduğu, bu kapsamda somut dosyada da aynı şekilde yüklenici firma elemanı olarak görünen davacının asıl işveren işinde çalıştığı andan itibaren asıl işveren işçisi sayılması gerektiği gerekçeleriyle ilişkinin muvazaalı olduğu açıklanmıştır.
5. Asıl işverenin kendi işyerinde çalıştırılan alt işveren işçilerinden müteselsil sorumlu bulunan ve işin yürütümünün sağlıklı olmasından birinci derecede sorumluluğu bulunan kişi olması sebebiyle hizmet alım sözleşmesinde asıl işverene verilen yetkilerin denetleme yetkisi kapsamında kaldığının kabulü gerekir. Bu nedenle salt bu kapsamdaki bir kısım işveren yetkilerinin kullanılması muvazaanın varlığını göstermemekle birlikte emsal alınan dosya doğrultusunda da muvazaa kararı verilemez.
6. Dava tarihinde yürürlükte olan 6001 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi uyarınca, davalının yapacağı hizmetlerin başkasından satın alınması da mümkündür. Sözü edilen düzenleme ile asıl işin tamamı ya da bir kısmı 4857 sayılı Kanun'un 2 nci maddesinde öngörülen sınırlamalara tâbi olmaksızın alt işverene verilebilir. Bu durumda sadece 4857 sayılı Kanun'un 2 nci maddesinin sekizinci fıkrası ve 6098 sayılı Kanun'un 19 uncu maddesi çerçevesinde muvazaa denetimi yapılabilir.
7. Bu denetim yapılırken her ihale dönemi için ayrı ayrı tespit yapılmalıdır. Belirtmek gerekir ki her ihale sözleşmesi kendi dönemi ve şartlarında değerlendirmeye tâbi tutulmalıdır. Bu sebeple, önceki ihale sözleşmelerinin kanuna uygun kurulmamış olması veya muvazaalı olması, sonrakilerin de aynı şekilde kanuna uygun kurulmadığını ya da muvazaaya dayandığını göstermez. Bu sebeple öncelikle davacı yönünden muvazaa araştırması yapılacak dönem tespit edilmeli, davacının ilgili dönemde hangi alt işverenler nezdinde, hangi hizmet alım sözleşmesi kapsamında ve hangi işi yaparak çalıştığı ... ... incelenmeli, 6001 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesi, davacının yürüttüğü ... yönünden alt işveren ilişkisinin kurulabilir olup olmadığı irdelenerek bilirkişi raporu alınmalıdır. Eksik inceleme ve araştırma ile salt emsal dava dosyası ve yetersiz tespit kapsamında muvazaa iddiasının kabulü hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde dâhili davalı Fora Mekatronik Elektrik Elektronik İnş. Taah. Tur. San. ve Tic. Ltd. Şirketine iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
10.11.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.