"İçtihat Metni"
BÖLGE ADLİYE
MAHKEMESİ : ... 9. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
İLK DERECE
MAHKEMESİ : ... 2. ... Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince 08.05.2019 tarihli ve 2018/494 Esas, 2019/315 Karar sayılı karar ile davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesinin ....11.2019 tarihli ve 2019/2826 Esas, 2019/1579 Karar sayılı kararı ile İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin (6) ncı alt bendi uyarınca kaldırılmasına ve dosyanın Mahkemesine iadesine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı doğrultusunda yapılan yargılama sonucunda yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın İl Özel İdaresi yönünden husumetten, diğer davalı yönünden esastan reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince 01.09.2022 tarihli ek karar ile temyiz dilekçesinin miktardan reddine karar verilmiştir.
Ek karar davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
Miktar veya değeri temyiz kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, 6100 sayılı Kanun'un 362 nci maddesi uyarınca temyiz edilemez. Temyize konu edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması hâlinde anılan Kanun’un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.
Dosya içeriğine göre Bölge Adliye Mahkemesince dava değeri dikkate alınarak temyiz dilekçesinin miktardan reddine karar verilmiş ise de davacının davalı ... bünyesinde 30.07.2018 tarihinden sonra da çalışmaya devam ettiği dikkate alındığında; kararın kesinlik sınırının altında kaldığından söz edilemeyeceğinden, 6100 sayılı Kanun'un 362 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen miktar itibarıyla kesinlik sınırına bakılmaksızın temyizinin olanaklı bulunduğu kabul edilmelidir.
Şu hâlde temyiz dilekçesinin miktardan reddine ilişkin ek kararın hatalı olduğu anlaşılmakla; Bölge Adliye Mahkemesinin 01.09.2022 tarihli ek kararının bozularak ortadan kaldırılmasına karar verilmesi gerekir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda asıl karara yönelik temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtlarında davalı Köylere Hizmet Götürme Birliği işçisi olarak görünmesine rağmen, davalı ... İdaresinin asıl işi kapsamında beden işçisi, şoför olarak çalıştığını, davalılar arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğunu ... sürerek davacının baştan itibaren davalı ... İdaresinin işçisi olduğunun tespiti ile kıdem tazminatı ve ücret farkı ile akdi ikramiye, yasal ilave tediye, yıpranma primi ve toplu ... sözleşmesi fark alacaklarının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı ... İdare vekili cevap dilekçesinde; Köylere Hizmet Götürme Birliğinin 5355 Mahallî İdare Birlikleri Kanunu'na (5355 sayılı Kanun) göre kurulduğunu ve ayrı bir tüzel kişiliği olduğunu, davacının kendi iradesiyle Köylere Hizmet Götürme Birliği ile sözleşme imzaladığını, müvekkili İdarenin köylere yönelik işlerini Birlik aracılığı ile yapmasının kanuni bir işlem olduğunu, bu sebeple muvazaa iddiasını kabul etmediklerini savunarak davanın reddini istemiştir.
2. Diğer davalı Merkez İlçe Köylere Hizmet Götürme Birliği cevap dilekçesi sunmamış, yargılama aşamasında davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı ... İdaresinin 5355 sayılı Kanun'un 18 inci maddesinin üçüncü fıkrasında belirtilen ve kendisine verilen hak ve yetki gereğince köylere yönelik hizmetlere ilişkin yapım, bakım ve onarım işleri, bölünmüş ..., elektrifikasyon, köy yolu, içme suyu, sulama suyu ve kanalizasyon yatırımlarını kendi bütçelerinden bu hizmetler için ayrılan ödenekleri davalı Köylere Hizmet Götürme Birliğine aktarmak suretiyle gerçekleştirdiği, 5355 sayılı Kanun'un 18 inci maddesinin dördüncü fıkrası gereğince vali ve kaymakamlara birlik hizmetlerini yürütmek üzere diğer kamu kurum ve kuruluşlarından personel görevlendirme hak ve yetkisinin dahi verildiği, davacının Kanun'un 18 inci maddesinin üçüncü fıkrasında belirtilen işlerde ve şekilde Köylere Hizmet Götürme Birliği işçisi olarak çalıştığı, davalı Birliğin Sosyal Güvenlik Kurumu nezdinde bağımsız bir işyeri olarak kayıt ettirildiği, alt işveren kaydının bulunmadığı, davacı ve diğer Birlik işçilerinin Birlik tarafından işe alındığı, davalı ... İdaresinin 5355 sayılı Kanun'un 18 inci maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan kanuni haktan yararlanmasında kanuna aykırı bir durumun bulunmadığı açıklanarak davanın; davacının muvazaaya dayalı fark işçilik alacak taleplerinin yerinde olmadığı gerekçesiyle Köylere Hizmet Götürme Birliği yönünden esastan reddine; davacının fesih öncesinde diğer davalı ... ile arasında hizmet ilişkisi olmadığı, davalılar arasında asıl alt işveren ilişkisi de bulunmadığı gerekçesiyle İl Özel İdaresi yönünden husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili; muvazaanın davalı İdarece sunulan belgelerle ispat edildiği hâlde dikkate alınmamasının hatalı olduğunu, davanın kabulünün gerektiğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması ve davanın kabulüne karar verilmesi istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile Mahkemece yapılan değerlendirmelerin dosya kapsamına uygun olup hükmün isabetli olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; istinaf dilekçesinde belirttiği sebepleri tekrar ederek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozularak ortadan kaldırılması ve davanın kabulüne karar verilmesi için İlk Derece Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davalılar arasındaki ilişkinin muvazaalı olup olmadığı buna bağlı olarak dava konusu alacaklara hak kazanılıp kazanılmadığı noktasındadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 4857 sayılı ... Kanunu'nun ilgili hükümleri, 5355 sayılı Kanun, 5302 sayılı İl Özel İdareleri Kanunu.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ... sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Bölge Adliye Mahkemesince verilen 01.09.2022 tarihli ek kararın BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
26.10.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.