Logo

9. Hukuk Dairesi2022/12864 E. 2022/11594 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Özelleştirme sonucu başka bir kuruma nakledilen davacının, maaş nakil ilmühaberinde yer alan ücretinin eksik hesaplandığı iddiasıyla açtığı alacak davasının reddine ilişkin temyiz incelemesi.

Gerekçe ve Sonuç: İlk Derece Mahkemesinin, Yargıtay'ın ikinci bozma kararına uygun olarak, davacının 375 sayılı KHK Ek 3. madde uyarınca ek ödeme alamayacağı ve maaş nakil ilmühaberindeki ücretinin doğru hesaplandığı gerekçesiyle davanın reddine karar vermesi usul ve kanuna uygun bulunarak temyiz isteminin reddine ve İlk Derece Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :... Mahkemesi

DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiş, bu kararın davalı vekili tarafından tekrar temyizi üzerine kararın ikinci kez bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi tarafından bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı Kurumdan ayrıldığı, 27.03.2009 tarihi itibarıyla verilmekte olan bir aya denk düşen ikramiyesinin ve denge tazminatının tespiti ile sabit değer olarak maaş nakil ilmühaberindeki ücrete eklenmek suretiyle maaş nakil ilmühaberinin yeniden düzenlenerek Devlet Personel Başkanlığına bildirilmesi gerektiğinin tespitini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; Kurum işleminin yürürlükteki mevzuata uygun olduğunu savunarak davanın reddini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 20.01.2020 tarihli ve 2020/154 Esas, 2020/561 Karar sayılı kararı ile adli yargının görevli olmadığı gerekçesiyle yargı yolu yönünden dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesinin 03.02.2021 tarihli ve 2021/280 Esas, 2021/248 Karar sayılı kararıyla; dosyadaki yazılara, hükmün yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere, bu delillerin takdirinde isabetsizlik görülmemesine göre usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf sebeplerini tekrarla temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 15.04.2021 tarihli ve 2021/4371 Esas, 2021/8326 Karar sayılı ilâmı ile

"...Uyuşmazlık taraflar arasındaki ilişkinin 4857 sayılı ... Kanunu kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği ve bu bağlamda ... mahkemesinin görevi noktasında toplanmaktadır.

Görev hususu kamu düzenine ilişkin olup, mahkemelerin görevi kanunla belirlenmiştir.

Uyuşmazlık Mahkemesinin, 01.04.2014 tarihli 2014/327 esas, 2014/367 sayılı kararı, 03.03.2014 tarihli ve 2014/191 esas, 2014/236 sayılı kararı ile ve devamı emsal kararlarında özel hukuk hükümlerine göre çözülecek bir dava bulunduğundan adli yargı yerinin görevli olduğu kararı verilmiştir.

2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi hakkında Kanun'un 29. maddesinde, bölümlerin ve genel kurulun kararlarının kesin olduğu, 30. maddesinde ise görev konusundaki ilke kararlarının, uyuşmazlık mahkemesini ve bütün yargı mercilerini bağlayacağı belirtilmiştir. Uyuşmazlık mahkemesinin gerek görev gerek hüküm uyuşmazlığı konusunda verdiği kararların kesin olduğu, ilgili yerleri ve kişileri bağladığı, geciktirilmeksizin uygulanması gerektiği görülmektedir. Buna göre kararlara karşı kanun yollarına başvurulamayacak ve düzeltme istenemeyecektir. Uyuşmazlık mahkemesinin görevli saydığı mahkeme göreve ilişkin kurallar da değişiklik olması durumu hariç yeniden görevsizlik kararı veremeyecektir.

Uyuşmazlık Mahkemesinin kararlarına istinaden Dairemizce yapılan değerlendirmede, her ne kadar Uyuşmazlık Mahkemesin'ce verilen kararlar ilke kararı niteliğinde değilse de; mahkemenin çok sayıda dosyada aynı yönde karar verdiği dikkate alınarak adli yargının görevli olduğu sonucuna varılmıştır.

Buna göre, dava dosyası ve Uyuşmazlık Mahkemesi'nin bir çok kararı birlikte irdelendiğinde; uyuşmazlığın çözümünde ... mahkemelerinin görevli olduğu anlaşılmakla işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, yargı yolunun caiz olmaması sebebiyle usulden reddine kararı verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir" gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozularak ortadan kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

İlk Derece Mahkemesinin 14.10.2021 tarihli ve 2021/380 Esas, 2021/621 Karar sayılı kararı ile

"...Dava, ... İl ... Müdürlüğünde "sözleşmeli ” personel statüsünde tekniker ünvanı ile çalışmakta iken davalı kurumun özelleştirilmesi sonucu 4046 sayılı Yasa kapsamında 27.03.2009 tarihinde ... Valiliği İl Kültür ve Turizm Müdürlüğüne naklen atanan davacının, nakil sırasında düzenlenen maaş nakil ilmühaberindeki normal maaşına bir aya denk düşen ve verilmekte olan Bilirkişi tarafından hesaplanan net 727,13-TL İkramiyenin eklenmesi gerekip gerekmediğine ilişkindir.Davada, davalı şirket sadece maaş nakil ilmühaberi düzenleme yükümlülüğünde olup, nakil tarihinden sonra maaş ödeme yükümlülüğü bulunmamaktadır. Davacının normal maaşını ve eklerini ödeme yükümlülüğü naklen atandığı kurumun sorumluluğundadır. Bu durum dikkate alındığında davalı şirketin zamanaşımı definde bulunmasında hukuki yararı bulunmadığı değerlendirilmiştir.Uyuşmazlık, bu konudaki yasal düzenlemeler ve aynı konuda verilmiş (... 18. ... Mahkemesinde 17.02.2015 tarih ve E..2014/88-1 K..2015/59 sayılı kararı, Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin 14.05.2015 tarihi ve E..2015/10969, K„2015/17519 sayılı kararı) yargı kararları kapsamında değerlendirilmiş olup, 4046 sayılı özelleştirme yasasının 22/5. fıkrası dikkate alındığında davacının nakledildiği 02.01.2009 tarihi itibariyle bir aya denk düşen ve verilmekte olan net 727,13-TL ikramiyenin 4046 sayılı Yasanın 22/5.ftkrası uyarınca sabit bir değer olarak maaş nakil bildirimindeki ücrete eklenmek suretiyle maaş nakil bildiriminin yeniden düzenlenerek Devlet Personel Başkanlığı'na bildirilmesi gerektiğinin tespitinin yasal mevzuata uygun olacağı değerlendirilmiştir.Davacının nakledildiği 17.03.2009 tarihi itibariyle bir aya denk düşen ve verilmekte olan net 727,13 TL ikramiyenin 4046 sayılı Yasanın 22/5.fıkrası uyarınca sabit bir değer olarak maaş nakil bildirimindeki ücrete eklenmesi gerektiği" gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

C. İkinci Bozma Kararı

1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 17.01.2022 tarihli ve 2021/13200 Esas, 2022/459 Karar sayılı ilâmı ile

"...Uyuşmazlık, 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Ek II. cetvelinde yer alan ve özelleştirme sonucu hissesi devredilen davalı kurumda TİP 2 sözleşmesi ile nakle tabi olarak çalışan davacının davalının özelleştirmeden önce tabi olduğu ve özelleştirme ile bazı hükümleri değişen 406 sayılı Kanun'un Ek 29. maddesi kapsamındaki düzenleme ve sözleşmedeki hüküm sebebi ile 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin Ek 3. maddesi ve 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Ek II. cetvelinde yer alan kurumlarda çalışan sözleşmeli personele yapılan artışlardan yararlanıp yararlanmayacağı, nakledilirken bu artışların maaş nakil ilmühaberindeki ücretinde dikkate alınıp alınmayacağı noktasında toplanmaktadır.

Somut uyuşmazlıkta kanuni dayanaklar 406 sayılı Kanun'un Ek. 29. maddesi, 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Ek 3. maddesi, 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Ek II cetveli ve bu kanun hükmünde kararnamelere dayanılarak çıkarılan 2006/1, 2006/3, 2007/1 ve 2008/1 sayılı tebliğler yanında taraflar arasındaki sözleşme hükümleridir.

406 sayılı Kanun'un 29. maddesinin 3. fıkrasının birinci cümlesine göre “399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye tâbi olarak sözleşmeli personel ve kapsam dışı personel statüsünde çalışanlar hakkında, 4046 sayılı Kanun'un 22. maddesinin dördüncü ve beşinci fıkrası hükümlerinin uygulanmasında, Devlet Personel Başkanlığına bildirildikleri tarihteki ünvanları esas alınarak Yönetim Kurulunca 15.4.2004 tarihi itibarıyla bu ünvana göre belirlenmiş olan ücret ve diğer malî haklarına bu tarihten Devlet Personel Başkanlığına bildirildikleri tarihteki kadro ve pozisyonlarına ilişkin olarak bildirim tarihine kadar geçen süre içinde kamu görevlilerine yapılacak artış oran ve/veya miktarları uygulanmak suretiyle bulunacak tutar dikkate alınır. Kapsam dışı personelden Devlet Personel Başkanlığına bildirilenlerin 15.4.2004 tarihi itibarıyla ünvanlarına göre ücretinin belirlenmemiş olması durumunda, benzer görevlerde bulunanlar dikkate alınarak bu tarih için ücret ve diğer malî hakları tespit etmeye Yönetim Kurulu yetkilidir”.

Taraflar arasında imzalanan TİP 2 sözleşmenin 7. maddesindeki kurallara göre ise “Nakil hakkını saklı tutan çalışanın ikramiye, yardım vs. gibi mali ve özlük hakları için ... mevzuatına tabi kapsam dışı personel esaslarında yer alan hükümler uygulanır. Ancak ücretlerde yapılacak artış oranı, kamudaki memur maaş artış oranında olacaktır ”.

Diğer taraftan özelleştirme uygulamaları sebebi ile nakilleri düzenleyen 4046 sayılı Kanun'un 22/5 maddesinde özelleştirme sebebiyle kamu kurum ve kuruluşlarına nakledilen sözleşmeli ve ... kanunlarına tabi personelin Devlet Personel Başkanlığına bildirildikleri tarihteki kadro ve pozisyonlarına göre almakta oldukları ücret yanında, bildirim tarihi itibarı ile almakta oldukları ikramiye, ek ödeme gibi ek ödemelerinde sabit bir değer olarak bildirileceği hükmünü içermektedir.

Ancak 406 sayılı Telgraf ve Telefon Kanunu ... ... personeli için farklı bir uygulama benimsemiş özel düzenleme olduğundan bu kanunun 29. maddesinin davacı hakkında uygulanması gerektiği anlaşılmaktadır.

406 sayılı Yasada değişiklik yapan ve 02.07.2004 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan 5189 sayılı Yasa ile ... ... Personelinin parasal haklarının tespitinde ... ... Yönetim Kurulu yetkili kılınmış olup 406 sayılı Yasanın Ek 29. maddesiyle başka kurumlara atanmak üzere Devlet Personel Başkanlığına bildirilecek personelin 4046 sayılı Yasanın 22.maddesi uyarınca eski görevleriyle yeni görevlerinin parasal hakları arasındaki farkın ödenmesi sırasında yönetim kurulunca bu personelin diğer kamu personeline göre yüksek tutarlara çıkarılmış parasal hakları yerine 15.04.2004 tarihi itibariyle aldıkları ücretlerine ... sözleşmelerinin sona erdiği 15 Ocak tarihine kadar kamu görevlilerine yapılmış zamlar uygulanmış olup bu düzenlemeyle ... ... A.Ş.'de çalışmakta iken özelleştirme nedeniyle başka kurumlara atananların ücretleriyle aynı unvanlarla özelleştirme kapsamındaki başka kurumlarda görev yapılmakta iken naklen atananların parasal hakları arasında eşitlik sağlanması amaçlanmıştır.

27.....1989 tarih ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye 21.03.2006 tarih ve 5473 sayılı Kanun ile eklenilen ek 3. maddede öngörülen ek ödemeler kamu görevlilerine yapılan genel bir artış niteliğinde olmadığından, davacının bu ödemeden yararlanması için anılan kanun kapsamındaki kamu görevlilerinden olması gerekir. Gerek 406 sayılı Kanun'un Ek 29. maddesi, gerekse sözleşmenin 7. maddesi hükümleri davacının ... sözleşmesi ile çalıştığı dönemde kamu görevlilerine yapılan genel nitelikli artışlardan mahrum kalmasını engellemeyi amaçlamaktadır. Davacı davalıya ait işyerinde çalışmasaydı, 15.04.2004 tarihi itibariyle belirlenmiş olan ünvanın ücret ve diğer mali haklarıyla bir kamu kurumuna atanacak ve kamu görevlilerinin ücretlerine yapılan artışlardan yararlanacaktı.Kamu görevlisi olarak çalıştığında hak kazanamayacağı bir ödemeden davalı şirkette çalıştığı sırada yararlanması için bu konuda özel bir düzenleme olması gerekir. Bu bağlamda sözleşmenin 7. maddesi genel artışlarla ilgilidir.

Sonuç olarak, 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ek 3. maddesi uyarınca yapılan ek ödemelerin kamu personeli arasındaki ücret dengesizliğinin giderilmesi amacıyla madde kapsamında sayılan kamu idarelerindeki personel ile sınırlı olan ödeme olduğunu,yapılan düzenlemenin kamu personeli arasındaki ücret adaletini sağlayama yönelik olduğu ve kamu personelinin tamamını kapsayan genel bir artış niteliğinde olmadığı anlaşılmaktadır. Davacının davalı şirkette nakle tabi personel olarak çalıştığı dönemde kamuda çalışanlara yapılan zam oranında maaşına zam yapılarak belirlenen ücrete göre nakil ilmuhaberinde ücretin tespit edildiği sabittir.

Davacıya nakle tabi olarak çalıştığı dönemde TİP 2 sözleşmesi uyarınca davalı işverence ikramiye ve ilave tediye ödemesi yapıldığı anlaşılmaktadır. Bu ödemelerin davacının kamuya geçiş hakkını saklı tutarak imzaladığı sözleşme kapsamında kapsam dışı işçilik süresiyle sınırlı olduğu, Devlet Personel Başkanlığına bildirilen ücretine dahil edilmesi yönünde bir düzenleme bulunmadığı, 4046 sayılı Kanunun 22/5 maddesinin davacı hakkında uygulanamıyacağı,buna göre Devlet Personel Başkanlığına bildirilen ücretine eklenmesinin mümkün olmadığı anlaşılmaktadır.

Bu itibarla davalı şirkette çalışmakta iken 406 sayılı Kanunun ek 29. maddesi uyarınca diğer kamu kurum ve kuruluşlarına nakledilmek üzere Devlet Personel Başkanlığına bildirilen davacının dava konusu ek ödemeden yararlanamayacağı, nakil ilmühaberindeki ücretinin eksik belirtilmediği anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca Mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekli iken yazılı gerekçe ile kısmen kabulüne karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir." gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi kararı bozulmuştur.

D. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla;

"375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ek 3. maddesi uyarınca yapılan ek ödemelerin kamu personeli arasındaki ücret dengesizliğinin giderilmesi amacıyla madde kapsamında sayılan kamu idarelerindeki personel ile sınırlı olan ödeme olduğunu,yapılan düzenlemenin kamu personeli arasındaki ücret adaletini sağlayama yönelik olduğu ve kamu personelinin tamamını kapsayan genel bir artış niteliğinde olmadığı anlaşılmaktadır. Davacının davalı şirkette nakle tabi personel olarak çalıştığı dönemde kamuda çalışanlara yapılan zam oranında maaşına zam yapılarak belirlenen ücrete göre nakil ilmuhaberinde ücretin tespit edildiği sabittir.

Davacıya nakle tabi olarak çalıştığı dönemde TİP 2 sözleşmesi uyarınca davalı işverence ikramiye ve ilave tediye ödemesi yapıldığı anlaşılmaktadır. Bu ödemelerin davacının kamuya geçiş hakkını saklı tutarak imzaladığı sözleşme kapsamında kapsam dışı işçilik süresiyle sınırlı olduğu, Devlet Personel Başkanlığına bildirilen ücretine dahil edilmesi yönünde bir düzenleme bulunmadığı, 4046 sayılı Kanunun 22/5 maddesinin davacı hakkında uygulanamıyacağı,buna göre Devlet Personel Başkanlığına bildirilen ücretine eklenmesinin mümkün olmadığı anlaşılmaktadır." şeklindeki kararından anlaşılacağı üzere nakil ilmühaberindeki ücretinin eksik belirtilmediği" gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde, davacının davalı Kurum ile imzaladığı ve özlük dosyasında bulunan Tip 2 ... Sözleşmesinin 7 nci maddesinde açıkça; “...Nakil ... saklı tutulan çalışanın, ikramiye yardım vs gibi mali ve özlük hakları için ... mevzuatına tabi kapsam dışı pertsonel esaslarında yer alan hükümler uygulanır" düzenlemesi bulunduğunu, bu hüküm gereğince davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının bozulması ve davanın kabulüne karar verilmesi istemi ile temyiz başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık; davacının maaş nakil ilmuhaberindeki ücretinin hatalı ve eksik belirlenmediği, bu tespite göre davanın reddi gerektiği yönündeki bozma ilâmına uygun karar verilip verilmediği noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

10.10.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.