"İçtihat Metni"
BÖLGE ADLİYE
MAHKEMESİ : ... 30. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
İLK DERECE
MAHKEMESİ : ... 32. ... Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname kapsamında (696 sayılı KHK) 02.04.2018 tarihinde sürekli işçi kadrosuna geçtiğini ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin (375 sayılı KHK) geçici 23 üncü maddesi uyarınca Yüksek Hakem Kurulu tarafından karara bağlanan toplu ... sözleşmesinin sürekli işçi kadrolarına geçirilen işçilere de uygulanacağının hüküm altına alındığını, taraflar arasında imzalanmış belirsiz süreli ... sözleşmesine göre davacıya her ... brüt asgari ücretin belirli bir oran fazlası üzerinden günlük olarak ödeme yapılması gerektiğinin düzenlendiğini, ayrıca bu ücrete toplu ... sözleşmesi uyarınca %4 oranında zam yapılması gerektiğini ancak davalı tarafça ... sözleşmesi dikkate alınmaksızın ücretlerin ödendiğini iddia ederek fark ücret, fark ikramiye ve fark ilave tediye alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; zamanaşımı def'inde bulunduklarını, belirsiz alacak davası olarak açılamayacağından davanın hukuki yarar yokluğundan reddi gerektiğini, davacının 02.04.2018 tarihinde sürekli işçi kadrosuna geçirildiğini, 01.01.2019 tarihinden itibaren Bakanlıktan alınan görüş yazıları doğrultusunda işçilerin 31.12.2018 tarihinde almakta oldukları ücretlerin % 4 zamlı hâli ile ödendiğini, ücret düşümü söz konusu olmadığını, davacı tarafça istenen faiz oran ve başlangıç tarihlerine de itiraz ettiklerini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı ile davalı arasında imzalanan belirsiz süreli ... sözleşmesinde davacının ücretinin her ... asgari ücretin belirli bir oranı dikkate alınarak ödeneceğinin düzenlendiği, davacının temel ücreti belirlenirken bu hususun göz önüne alınması gerektiği belirtilerek davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili istinaf dilekçesinde; bireysel ... sözleşmeleri ve toplu ... sözleşmesi hükümlerinin bire bir, ... ... ya da bütün olarak değil, konuların gruplandırılarak karşılaştırılması gerektiğini, bireysel ... sözleşmesindeki ücret ve ekleri ile ilgili hükümlerin, toplu ... sözleşmesinde yer alan ücret ve eklerine ilişkin düzenlemelerle, benzer şekilde, izin hakkına ya da ihbar önellerine ilişkin hükümlerin de karşılıklı olarak ve bütüncül bir nazarla karşılaştırılması gerektiğini, işçinin ücret ve ekleri açısından daha lehe olan hükümler içermesi hâlinde, bireysel ... sözleşmesinin ücret konusundaki hükümlerinin geçerliliğini sürdürdüğünün kabul edilmesi gerektiğini, bu yönde bir karşılaştırma yapılırken ücrete ilişkin lehe olan hükümlerin bir kısmının toplu ... sözleşmesinden bir kısmının ise bireysel ... sözleşmesinden alınarak sonuca gidilmesinin doğru olmadığını, davacı işçinin bir yandan bireysel ... sözleşmesindeki günlük brüt ücretinin esas alınmasını, diğer taraftan da toplu ... sözleşmesi ile öngörülen ücret kriterlerinin uygulanmasını istemesinin mümkün olmadığını, davacının ücretinin her seneki asgari ücrete yükseltilerek ... sözleşmesindeki oran üzerinden tekrar ücret tespit edilmesi talebinin hukuka aykırı olduğunu, bireysel sözleşmede kastedilen asgari ücretin 2018 yılı asgari ücreti olup kadroya geçiş ücretinin de davacının 2018 yılı ücreti korunarak belirlendiğini, toplu ... sözleşmesinde kastedilen ücretin de 2018 yılındaki asgari ücrete göre belirlenen ücret olduğunu, aksi yorumda davacı ve aynı durumda görev yapan sürekli işçilere hem asgari ücrete yapılan zammın hem de toplu ... sözleşmesinden kaynaklı zammın yapılması gibi (çifte zam) bir durum oluşacağını, bu durumun ülke genelinde görev yapan tüm çalışanlar arasında eşitsizliğe ... açacağını, davacının dava dilekçesinde talep etmiş olduğu gibi her yıl belirlenen asgari ücrete bireysel sözleşmede belirtilen oranın eklenmesi, üstüne toplu ... sözleşmesinde belirlenen oranın eklenmesi ve hatta toplu ... sözleşmesi ile belirlenen tüm ücret kalemlerinin eklenmesi hâlinde sürekli işçi kadrolarında görev yapan personelin ücretlerinin fahiş bir hâl alacağını, bu ücretin de işçilerin kadroları ve özlük hakları ile bağdaşmayacağını, diğer personelin aldığı ücretlerle arasında büyük bir dengesizlik ve eşitsizlik oluşacağını belirterek Mahkeme kararının kaldırılması suretiyle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile taraflar arasında kadroya geçiş aşamasında imzalanan ... sözleşmesinde davacının ücretinin her ... asgari ücretin belirli bir oran fazlası ile ödeneceğinin kararlaştırıldığı,bu durumda davacının fark alacağı bulunduğu ancak Yüksek Hakem Kurulu kararıyla bağıtlanan en son Toplu ... Sözleşmesi'nin davacının 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu ... Sözleşmesi Kanunu hükümlerine göre yararlandığı bir Toplu ... Sözleşmesi olmadığından davacının ikramiye farkı alacağı talebine en yüksek banka işletme kredisi faizini geçmemek üzere bankalarca mevduata uygulanan en yüksek faiz uygulanması gerekirken en yüksek banka işletme kredisine hükmedilmesinin hatalı olduğu ve dava konusu fark ücret, ikramiye ve ilave tediyeye ilişkin alacak taleplerinden arabuluculuk görüşmeleri esnasında haberdar olunduğu, davacı ve davalı vekillerinin toplantıya katılarak arabuluculuk son tutanağını imza altına aldıklarından alacaklara arabuluculuk son tutanağının düzenlendiği tarihten itibaren faize hükmedilmesi gerektiği gerekçeleriyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesinde belirttiği sebepleri tekrar etmek suretiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması isteminde bulunmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, 696 sayılı KHK kapsamında sürekli işçi kadrosuna geçirilen davacı işçinin, kadroya geçişte düzenlenen belirsiz süreli ... sözleşmesi hükümlerine göre ücretinin tespiti ile fark ücret alacaklarının bulunup bulunmadığı ve ilave tediye alacağına uygulanan faiz başlangıcı hususundadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 4857 sayılı ... Kanunu'nun 22 ve 34 üncü maddeleri, 696 KHK ile 375 sayılı KHK'ya eklenen geçici 23 üncü madde.
3. Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Aleyhe karar verme yasağı medeni usul hukukunda geçerli olan tasarruf ilkesinin ve taleple bağlılık kuralının bir sonucudur. Taraflardan birinin İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı istinaf başvurusunda bulunmaması hâlinde, istinafa başvurmayan tarafın lehine diğer tarafın aleyhine olacak şekilde hüküm kurulması aleyhe karar verme yasağına aykırıdır. Somut uyuşmazlıkta, İlk Derece Mahkemesince ilave tediye fark alacağına dava ve ıslah tarihinden itibaren faiz işletilmesine karar verilmiş ve bu karara karşı sadece davalı Bakanlık vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Bölge Adliye Mahkemesince davalı Bakanlık aleyhine olacak şekilde ilave tediye fark alacağına arabuluculuk son tutanak tarihinden itibaren faiz işletilmesine karar verilmesi aleyhe karar verme yasağına aykırı olup bozmayı gerektirir.
Ne var ki bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca kararının düzeltilerek onanması gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davalı tarafın diğer temyiz itirazlarının reddine,
2. Davalı tarafın Bölge Adliye Mahkemesi kararına yönelik temyiz itirazının kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının (2) numaralı bendinde yer alan (c) alt bendinin tamamen çıkartılarak yerine; " İlave tediye alacağı talebinin kabulü ile brüt 1.914,25 TL ilave tediye alacağından 100,00 TL'nin dava tarihinden, bakiye miktarın ise ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsil edilerek davacıya verilmesine," ibarelerinin yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
01.11.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.