"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :... Mahkemesi
Taraflar arasındaki işe iade davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararının davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 20.11.2018 tarihli ve 2018/8897 Esas, 2018/20919 Karar sayılı kararı ile davacı vekilinin temyiz dilekçesinin süreden reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili tarafından bireysel başvuru talebinde bulunulmuş ve Anayasa Mahkemesinin 2019/2731 başvuru numaralı ve 24.11.2021 tarihli kararı ile Daire kararının, adil yargılanma hakkı kapsamında yer alan mahkemeye erişim hakkının ihlâli mahiyetinde olduğuna karar verilmiştir.
Anayasa Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı doğrultusunda Dairemizin 20.11.2018 tarihli ve 2018/8897 Esas, 2018/20919 Karar sayılı kararının ortadan kaldırılmasına karar verilmesi gerekmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı asılın ... sözleşmesine geçerli bir sebep olmaksızın son verildiğini ileri sürerek feshin geçersizliğine ve davacının işe iadesine, işe başlatılmaması hâlinde ödenmesi gereken tazminat ve boşta geçen süre ücretinin de hüküm altına alınmasına karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; ... sözleşmesine davacının 08.01.2016, 22.04.2016 ve 10.....2016 tarihlerinde yazılı olarak uyarılması sonrasında ihbar tazminatı ödenerek son verildiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı işverenin, davacının feshi gerektirecek ölçüde Şirket prensiplerine uymayan tutum ve davranışlarda bulunduğu iddiasını ispat yönünde tanık beyanlarına başvurmadığı, yapılan eksik işin mahiyetini açıklamadığı, yapılan işin Şirket prensiplerine uymadığı hususundaki iddiasında bahsedilen fotoğrafları dosyaya ibraz etmediği, buna göre işverenin ... sözleşmesinin geçerli bir sebeple feshedildiğini ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, davacının işe iadesine, işe başlatmama tazminatının davacının 4 aylık ücreti tutarında belirlenmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili; davacının ilk olarak 08.01.2016 tarihinde çalışma saatlerine riayet etmemesi nedeniyle yazılı olarak uyarıldığını, 22.04.2016 tarihinde güncel fotoğraflar yerine daha önce çekilen fotoğrafları raporlamış olması nedeniyle yine yazılı olarak uyarıldığını, 10.....2015 tarihinde de daha önce çekilen fotoğrafları raporladığının tespit edildiğini ve bu sebeple ... sözleşmesinin geçerli nedenle feshedildiğini, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması ve davanın reddine karar verilmesi istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının görsel düzenleme uzmanı olarak çalıştığı, 15.04.2016 tarihinde güncel fotoğraflar yerine eski fotoğrafları kullanması sebebiyle savunmasının istenildiği, davacının savunmasında eski fotoğrafları kullandığını kabul ettiği, bu davranışı nedeniyle uyarılmış olmasına rağmen benzer şekilde 10.....2016 tarihinde de eski fotoğrafları raporladığının tespit edilmesi üzerine yine savunmasının istenildiği, davacının özlük dosyasındaki savunmaları incelendiğinde kusurlu davranışları ile sözleşmeye aykırı davrandığı ve bunun sonucunda ... ilişkisinin olumsuz şekilde etkilendiği, ... sözleşmesinin geçerli nedenle feshedildiğinin kabulü gerektiği gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; İlk Derece Mahkemesi kararının isabetli olduğunu, feshe konu edilen son eylemin davacı tarafından kabul edilmediğini, işverence de aksinin ispatlanamadığını, Bölge Adliye Mahkemesi kararının objektif bir değerlendirme ve somut bir gerekçeden yoksun olduğunu, son eylemin ispatına neden ihtiyaç duyulmadığının açıklanmadığını belirterek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması ve davanın kabulüne karar verilmesi istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Yargıtay Kararı
Dairemizin 20.11.2018 tarihli ve 2018/8897 Esas, 2018/20919 Karar sayılı kararı ile İlk Derece Mahkemesi karar tarihinin 03.02.2017 olduğu, buna göre karar tarihinde yürürlükte olan 5521 sayılı ... Mahkemeleri Kanunu’nun 8 inci maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca temyiz süresinin gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren sekiz gün olduğu, gerekçeli kararın davacı vekiline 17.07.2018 tarihinde tebliğ edildiği; ancak sekiz günlük temyiz süresi geçtikten sonra 27.07.2018 tarihinde karara karşı davacı vekilince temyiz yoluna başvurulduğu, buna göre temyizin süresinde yapılmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin temyiz dilekçesinin süre yönünden reddine karar verilmiştir.
D. Bireysel Başvuru
Kesinleşen karara karşı davacı taraf Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunmuştur.
E. Anayasa Mahkemesi Kararı
1. Anayasa Mahkemesinin 2019/2731 başvuru numaralı ve 24.11.2021 tarihli kararında, mahkeme kararlarının hüküm kısmında kanun yolu ve süresinin belirtilmesi zorunluluğunun tarafların karara karşı öngörülen kanun yolunu etkili ve işlevsel bir şekilde kullanmaları açısından önem arz ettiği, Bölge Adliye Mahkemesi kararının başvurucuya tebliğ edildiği, karar tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan yasal düzenleme gereği temyiz yoluna başvurma süresi kararın tebliğinden itibaren sekiz gün olmasına rağmen Bölge Adliye Mahkemesinin gerekçeli kararında temyiz yoluna başvuru süresinin kararın tebliğinden itibaren iki hafta olarak gösterildiği; başvurucunun, istinaf kararlarında kendisine tanınan ve kararın tebliğinden itibaren başladığı belirtilen iki haftalık süreye güvenerek hareket ettiği, kanun yoluna başvuru süresinin Bölge Adliye Mahkemesi tarafından hatalı gösterilmesinin sonuçlarına katlanmak zorunda bırakılan başvurucunun üzerinde ağır bir yüke sebep olduğu, başvurucunun katlanmak zorunda kaldığı külfetin hedeflenen meşru amaçla orantısız olduğu, dolayısıyla müdahalenin ölçülü olmadığı sonucuna ulaşıldığı belirtilmiştir.
2. Anayasa Mahkemesince, 2709 sayılı ... Cumhuriyeti Anayasası’nın 36 ncı maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine karar verilerek ihlalin Dairemiz kararından kaynaklandığı belirlenmiş ve bu yöndeki iddianın kabul edilebilir olduğuna, kararın bir örneğinin ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak amacıyla Dairemize gönderilmesine karar verilmiştir.
F. Gerekçe
1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, ... sözleşmesinin geçerli bir sebeple feshedilip edilmediğinin ispatı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddeleri, 4857 sayılı ... Kanunu'nun (4857 sayılı Kanun) 18, 19, 20 ve 21 inci maddeleri, 7036 sayılı ... Mahkemeleri Kanunu'nun (7036 sayılı Kanun) 12 nci maddesi.
3. Değerlendirme
1. Somut uyuşmazlıkta; ... sözleşmesine 10.....2016 tarihli fesih bildirimi ile 08.01.2016, 15.04.2016, 22.04.2016 ve 10.....2016 tarihli savunmalar sebebiyle işveren sorumluluğu, üçüncü şahıslara verilebilecek zarar ve Şirket prensipleri gerekçe gösterilerek son verilmiş olup davacıya ihbar tazminatı ödemesi de yapılmıştır. Dolayısıyla feshin 4857 sayılı Kanun'un 19 uncu maddesinde aranan şekil şartlarına uyularak geçerli bir nedenin bulunduğu kabulüne göre yapıldığı anlaşılmaktadır.
2. Dosya içerisinde bulunan tutanak ve savunmalar incelendiğinde; 08.01.2016 tarihli savunma isteminin konusunun 07.01.2016 tarihinde işverene bildirmeden işten erken ayrılma olduğu ve davacının eylemi kabul ettiği, aynı gün işverence davacıya ihtarda bulunulduğu görülmektedir. Fesih bildiriminde belirtilen 15.04.2016 tarihli savunma sebebiyle davacıya 22.04.2016 tarihinde ihtar verilmiştir. Dolayısıyla iki farklı eylem söz konusu değildir. 15.04.2016 tarihli savunma isteminin konusunun ise görevi gereği hazırlaması gereken mağaza görsel düzenleme işinde eski fotoğrafları kullanması olduğu, davacının savunmasında eylemi kabul ettiği ve davacıya eylemi sebebiyle ihtar verildiği görülmektedir. ... sözleşmesinin feshine dayanak yapılan son eylem de 15.04.2016 tarihli bir önceki eylem gibi mağaza görsel düzenleme işinde eski fotoğrafların kullanıldığına, bir başka anlatımla; aslında mağaza görsel düzenleme işinin yapılmadığına ilişkindir.
3. Davacı, işverence ihtar verilen ilk iki eylemini kabul etmektedir. Ne var ki feshe konu son eylemine yönelik gerek savunmasında gerek yargılama aşamasında bir kabulü bulunmamaktadır. Aksine tüm aşamalarda, feshe konu edilen son eylemi gerçekleştirmediğini ifade etmiştir.
4. Feshin geçerli nedene dayandığı ispat yükü işverendedir. Davalı işveren, son eylemin ispatına yönelik mağaza görsel düzenleme işine ait aslında güncel düzenleme yapmamış olduğunu ispata yönelik eski ve son fotoğrafları sunmadığı gibi tanık ya da başka bir delile de başvurmamıştır.
5. Şu durumda Bölge Adliye Mahkemesi tarafından son eyleme yönelik ispatın gerçekleşmediği gözetilmeden davalı tarafından ihtar verilen eylemler de değerlendirilerek davacının kusurlu davranışları sebebiyle sözleşmeye aykırı davrandığının kabulü dosya kapsamına uygun düşmemiştir. Bir eylem nedeniyle iki ceza verilemeyeceği gibi feshe konu son eylem de davalı işverence ispatlanamamıştır.
6. Hâl böyle olunca, feshin geçerli bir nedene dayandığının davalı işverence ispatlanamadığının kabulü gerekmektedir.
7. 7036 sayılı Kanun'un 01.01.2018 tarihinde yürürlüğe giren 12 nci maddesi ile 4857 sayılı Kanun'un 21 inci maddesine eklenen ek dördüncü fıkrada mahkeme veya özel hakemin, ikinci fıkrada düzenlenen tazminat ile üçüncü fıkrada düzenlenen ücret ve diğer hakları, dava tarihindeki ücreti esas alarak parasal olarak belirleyeceği hükmüne yer verilmiştir. 01.01.2018 tarihinde yürürlüğe giren ve İlk Derece Mahkemesince bozmadan önce verilen ilk karar tarihinde yürürlükte bulunmayan bu düzenlemenin somut dosya bakımından uygulanması mümkün değildir. İşe başlatmama tazminatı ve boşta geçen süre ücreti buna göre tespit edilmelidir.
Belirtilen sebeplerle, 4857 sayılı Kanun'un ilk karar tarihinde yürürlükte olan 20 nci maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca, İlk Derece Mahkemesi hükmünün bozularak ortadan kaldırılması ve aşağıdaki gibi karar verilmesi gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
A.Dairemizin 20.11.2018 tarihli ve 2018/8897 Esas, 2018/20919 Karar sayılı kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
B.Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
1.İşverence yapılan FESHİN GEÇERSİZLİĞİNE ve davacının İŞE İADESİNE,
2. Davacının kanuni sürede işe başvurmasına rağmen, işverenin süresi içinde işe başlatmaması hâlinde davalı tarafından ödenmesi gereken tazminat miktarının fesih sebebi ve davacının kıdemi dikkate alınarak dört aylık ücreti olarak belirlenmesine,
3. Davacının işe iade için işverene süresi içinde başvurması hâlinde hak kazanılacak olan ve kararın kesinleşmesine kadar doğmuş bulunan en çok dört aylık ücret ve diğer haklarının davacıya ödenmesi gerektiğinin tespitine,
4. Alınması gereken 80,70 TL karar ve ilâm harcından, peşin alınan 29,20 TL harcın mahsubu ile bakiye 51,50 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
5. Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 9.200,00 TL vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6. Davacı tarafından yatırılan 29,20 TL başvurma harcı ve 29,20 TL peşin harç olmak üzere toplam 58,40 TL'nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
7. Davacı tarafından yapılan 514,25 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8. Davalı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
9.Tarafların gider avansından artanın karar kesinleştiğinde ve talep hâlinde ilgililere iadesine,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde davacıya iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
07.11.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.