"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/228 E., 2022/1616 K.
DAVA TARİHİ : 22.03.2019
KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 5. ... Mahkemesi
SAYISI : 2019/185 E., 2020/186 K.
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesine; davalı İdareye ait işyerinde fasılalı olarak alt işveren Şirketler nezdinde 03.01.1994-30.08.1998 ve 29.....2007-14.02.2019 tarihleri arasında çalıştığını, asgari ücret aldığını, bununla birlikte ücret bordrosunda yer alan sosyal yardımların da ödendiğini, ... sözleşmesinini emeklilik nedeniyle haklı olarak feshettiğini, çalıştığı süre boyunca fazla çalışma yaptığını, hafta tatillerinde de çalışmaya devam ettiğini, yıllık izinlerinin kullandırılmadığını ileri sürerek kıdem tazminatı, yıllık izin ücreti, fazla çalışma ücreti ve hafta tatili ücreti alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Devlet Su İşleri (DSİ) Genel Müdürlüğü vekili cevap dilekçesinde; davacının 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (696 sayılı KHK) gereği 02.04.2018 tarihinde sürekli işçi kadrosuna geçirildiğini, Sosyal Güvenlik Kurumundan (SGK) alınan davacının emekliliğe hak kazandığına ilişkin yazı gereğince tüm hak ve alacakları ödenerek ... ilişkisine son verildiğini, asgari işçilik maliyeti %70'in üzerinde bulunan ve personel çalıştırmaya dayalı hizmet alım ihalesi olarak sadece 01.07.2017-30.....2018 tarihlerini kapsayan ihalenin bu kapsamda olması nedeniyle davacının 01.07.2017-14.02.2019 tarihleri arasındaki çalışma süresinin kıdem tazminatı ödemeye esas hizmet süresi olarak değerlendirildiğini ve davacıya 01.03.2019 tarihinde 6.184,13 TL kıdem tazminatı ödemesi yapıldığını, yıllık izinlerinin tamamını kullandığını, 03.01.1994-30.08.1998 tarihleri arasındaki çalışmaların hizmet alımı kapsamında olmadığını, davacının yüklenici firmalar tarafından çalıştırıldığını, müvekkili Kurumda çalışmaların haftada 5 gün 07.30-17.30 saatleri arasında olduğunu ve fazla çalışma yapılmadığı gibi hafta tatillerinde çalışılmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; denetime elverişli karara esas alınan 31.01.2020 tarihli bilirkişi raporunda açıklandığı üzere davacının davalı işyerinde 03.01.1994 - 30.08.1998 ve 29.....2007-14.02.2019 tarihleri arasında iki dönem olarak 16 yıl, 3 ay, 15 gün süreyle çalıştığı ve tazminat hesabına esas günlük brüt ücretinin 109,60 TL olduğu, ... sözleşmesinin kıdem tazminatı ödenmesini gerektirmeyecek şekilde sona ermesinin ispat yükünün işverende olduğu, davacının birinci dönem çalışmalarının tasfiye edildiğine dair herhangi bir delil sunulmadığı, ikinci dönem çalışmalarının 02.04.2018 tarihine kadar alt işverenler nezdinde gerçekleştiği, bu tarihten sonra davacının 696 sayılı KHK kapsamında sürekli işçi kadrosuna geçirildiği, 14.02.2019 tarihinde sona eren ikinci dönem çalışmasının SGK yazısıyla hâlen yürürlükte olan mülga 1475 sayılı ... Kanunu'nun (1475 sayılı Kanun) 14 üncü maddesinin birinci fıkrasının (5) inci bendi uyarınca emeklilik sebebiyle sona erdirildiği, bu hâliyle davacının kıdem tazminatı almaya hak kazandığı, kısmen kıdem tazminatı ödemesi yapıldığı anlaşıldığından bu ödemenin mahsubuyla tüm hizmet süresine göre hesap edilen bakiye kıdem tazminatı alacağının bulunduğu, aynı şekilde bu hizmet süresine göre belirlenen yıllık izinlerinin kullandırıldığı ya da ücretinin ödendiğine dair davalı tarafın iddiasını ispat edemediği ve belge sunamadığı anlaşıldığından, yıllık izin ücreti alacağına hak kazandığının anlaşıldığı, dosya kapsamı ve tanık beyanlarına göre davacının haftalık 21 saat fazla çalışmasının bulunduğu, ... bayram ve genel tatil alacağının bilirkişi raporunda hesaplandığı şekliyle ispatlandığı, bordrolarda tahakkuk ettirilen fazla çalışma ücretlerinin mahsubuyla davacının bakiye fazla çalışma ücreti ve ... bayram ve genel tatil ücretine hak kazandığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı ... vekili istinaf başvurusunda; davanın müvekkili Kuruma yöneltilmeyeceğini, davacının işvereninin ihale ile hizmet alımı yapılan Şirketler olduğunu, talep konusu yapılan alacakların zamanaşımına uğradığını, hesaplamaya esas alınan ücretin yanlış hesaplandığını, hizmet süresine ilişkin yapılan tespit, değerlendirme ve hesaplamaların hatalı olduğunu, zira davacının 03.01.1994 - 30.08.1998 tarihleri arasında müvekkili İdare nezdinde bir çalışması olmadığını, zira davacının 03.01.1994 ve 30.08.1998 tarihleri arasında müvekkiki İdare çalışanı olduğuna dair hiçbir delil ortaya konulmadığı gibi davacı tanıklarının dahi davacının 2007'den beri şoför olarak çalıştığını ifade ettiğini, davacının, idari ve teknik şartnamelere belirtilen sürücülü taşıt kiralama hizmet alımı işleri kapsamında 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu'na göre ilgili Şirketler bünyesinde müvekkili İdarenin faaliyetlerinde çalıştırıldığını, bu şekilde çalışan işçilerin izin ve ücretleriyle ilgili yükümlülüklerin tamamen yüklenicilerin sorumluluğunda olduğunu, davacının talep konusu yapılan alacaklarının ödenmediği yönünde Kuruma başvuru yapmadığını, 02.04.2018 tarihinde 696 sayılı KHK ile sürekli işçi kadrosuna alımı yapılan davacının 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin (375 saylı KHK) geçici 23 üncü maddesi gereğince, en son çalıştığı idare ile daha önce kamu kurum ve kuruluşlarında alt işveren işçisi olarak çalıştığı ... sözleşmelerinden dolayı bu madde ile tanınan haklar karşılığında herhangi bir hak ve alacak talebinde bulunmayacağını ve bu haklarından feragat ettiğine dair yazılı bir sulh sözleşmesi yapmayı kabul ettiğini, Mahkemece söz konusu düzenlemeler dikkate alınmadan karar verildiğini belirterek İlk Derce Mahkemesinin kararının ortadan kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dosya kapsamına göre 696 sayılı KHK gereğince sürekli işçi kadrosuna geçiş için başvuran işçinin imzaladığı sulh ve ibranamenin geçiş şartlarından biri olarak sayıldığından serbest iradeye dayalı olarak verilen bir sulhname ve feragatin söz konusu olmadığı, davacının kadroya geçişi aşamasında düzenlenen sulhname, kadroya geçiş şartı olarak imzalanması gerektiği için işçinin serbest iradesiyle verilmedi sonucuna varıldığı, davacının tüm hizmet dönemine ilişkin hak talep etmesinin hukuka uygun olduğu ve bu açıdan davalı vekilinin istinafının yerinde görülmediği, dosya kapsamına ve SGK kaydına göre davacının 03.01.1994-30.08.1998 tarihleri arasında 320348.35 sicil No.lu (mahiyet kodu 4 olarak belirtilen yani alt işveren olan) Alke İnşaat San.Tic. AŞ ( Alke Şirketi) işçisi olarak bildiriminin yapıldığı, işin "İsale hattı inşaatı yapım ihalesi, Enerji Tabii Kaynaklar Bakanlığı" olarak belirtildiği ve davalı vekilince cevap dilekçesinde, davacının belirtilen tarihlerde DSİ Genel Müdürlüğünün baraj ve gölet işlerini yapan yüklenici firmalarda çalıştığının belirtildiği, davacının bu dönemde ... bünyesinde isale hattı inşaatında alt işveren işçisi olarak çalıştığının anlaşıldığı, davalı vekilinin hizmet süresine yönelik istinaf talebinin yerinde olmadığı, davacının alt işveren konumundaki hizmet alımı yapılan şirketlerin işçisi olarak davalı bünyesinde çalıştığı, 4857 sayılı ... Kanunu'nun (4857 sayılı Kanun) 2 nci maddesinin yedinci fıkrası kapsamında davalı asıl işverenin alt işverenle birlikte sorumluluğu bulunduğundan davalı vekilinin bu açıdan istinaf talebinin yerinde olmadığı, davacının son ücret bordrosu dikkate alınarak belirlenen giydirilmiş ücret miktarında hatalı yön bulunmadığı, yine davalı tarafça cevap dilekçesinde zamaşımı def'inde bulunulmadığı dikkate alındığında ve ıslaha karşı zamanaşımı def'i açısından ise fazla çalışma ile ... bayram ve genel tatil ücreti alacaklarına yönelik davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığından zamanaşımı def'i dikkate alınmadan verilen kararda hatalı yön bulunmadığı, dosya kapsamına, yapılan işin niteliğine, çalışma düzenine göre davacının hak kazandığı ve karşılığının ödendiği davalı işverence ispatlanamayan fazla çalışma ücreti ile kullanılan izinler düşülmek suretiyle davacının hak kazandığı, kullandırıldığı veya karşılığının ödendiği davalı işverence ispatlanamayan bakiye yıllık izin ücret alacağının kabulüne karar verilmesinde hatalı yön bulunmadığı, yine dosya kapsamına, yapılan işin niteliğine, çalışma düzenine göre davacının hafta tatili ücreti alacağının hüküm altına alınmasında hatalı yön bulunmadığı gerekçesiyle davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz başvurusunda, istinaf başvurusundaki sebepleri tekrar etmiş ve Bölge Adliye Mahkemesince eksik inceleme ile karar verildiğini savunarak kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, hizmet süresinin tespiti ve hüküm altına alınan işçilik alacaklarından davalı İdarenin asıl işveren sıfatıyla sorumlu olması gereken dönemin belirlenmesi ile davacının 696 sayılı KHK doğrultusunda 02.04.2018 tarihinde sürekli işçi kadrosuna geçirilmeden önce imzaladığı sulh sözleşmesine itibar edilip edilemeyeceği konularına ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi.
2. 4857 sayılı Kanun'un 2 nci ve 6 ıncı maddeleri ile 41, 46, 53, 59 ve 63 üncü maddeleri, aynı Kanun'un 120 nci maddesi atfıyla hâlen yürürlükte bulunan mülga 1475 sayılı Kanun'un 14 üncü maddesi.
3. 696 sayılı KHK'nın 127 nci maddesi ile ile 375 KHK'ya eklenen geçici 23 üncü maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendi söyledir:
"En son çalıştığı idare ile daha önce kamu kurum ve kuruluşlarında alt işveren işçisi olarak çalıştığı ... sözleşmelerinden dolayı bu madde ile tanınan haklar karşılığında herhangi bir hak ve alacak talebinde bulunmayacağını ve bu haklarından feragat ettiğine dair yazılı bir sulh sözleşmesi yapmayı kabul ettiğini yazılı olarak beyan etmek, kaydıyla, bu fıkranın yürürlüğe girdiği tarihten itibaren on gün içinde idaresinin hizmet alım sözleşmesinin yapıldığı birimine, sürekli işçi kadrolarında istihdam edilmek üzere yazılı olarak başvurabilirler."
3. Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. 4857 sayılı Kanun'un 2 nci maddesinin yedinci fıkrası gereğince asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanun'dan, ... sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu ... sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumlu olup işyerinin tamamının veya bir bölümünün hukuki bir işleme dayalı olarak başka birine devri işyeri devri olarak tanımlanabilir. 4857 sayılı Kanun'un 6 ncı maddesinde, işyerinin bir bütün olarak veya bir bölümünün hukuki bir işleme dayalı olarak başkasına devri hâlinde mevcut ... sözleşmelerinin devralana geçeceği düzenlenmiştir. Bu anlatıma göre, alt işverence asıl işverenden alınan ... kapsamında faaliyetini yürüttüğü işyerinin tamamen başka bir işverene devri 4857 sayılı Kanun'un 6 ncı maddesi kapsamında işyeri devri niteliğindedir
3. Dosya içeriğine göre davacının yardımcı hizmet olan taşıma hizmetinde değişen alt işverenler işçisi olarak davalı ... bünyesinde çalıştığı, davalı Kurum ile davacının hizmet süresi boyunca değişen alt işveren ve son alt işveren arasındaki ilişkinin 4857 sayılı Kanun'un 2 nci maddesinin yedinci fıkrası uyarınca asıl işveren alt işveren ilişkisi olduğu anlaşılmakla Mahkemenin bu konudaki kabulünde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
4. Ancak yukarda açıklanan hukuki olgulara göre davacının 03.01.1994-30.08.1998 tarihleri arasında, davalı İdare bünyesinde çalıştığı yönündeki iddianın, hüküm kurmaya yeter düzeyde ve her türlü şüpheden uzak biçimde ispat edilemediği anlaşılmaktadır. Zira dosya içeriğindeki SGK kayıtlarından davacının bu dönemde dava dışı Alke Şirketi nezdinde çalıştığı anlaşılmakta olup adı geçen Şirket ile davalı Kurum arasındaki hukuki ilişkinin niteliği aydınlatılmadan ve bu hususta herhangi bir araştırma ve inceleme yapılmadan, salt dosyada mübrez SGK kayıtlarından, Alke Şirketinin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının alt işvereni olduğunun anlaşıldığı gerekçesiyle hüküm tesisi isabetli olmamıştır.
5. Mahkemece yapılması gereken ...; 03.01.1994 - 30.08.1998 tarihleri arasındaki dönemde davacının işvereni görünen Alke Şirketi ile davalı İdare arasında, davalının hüküm altına alınan işçilik alacaklarından sorumlu tutulmasını gerektirecek hizmet alım sözleşmesi düzenlenip düzenlenmediği, arada ödenen kıdem tazminatı bulunup bulunmadığı ve varsa mahsubu gerekip gerekmediği hususlarının yöntemince tespit olunarak sonucuna göre davalı Kurumun sorumlu olduğu hizmet süresinin belirlenmesidir. Mahkemece bu yön gözetilmeden eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
6. Diğer taraftan 20.11.2017 tarihli ve 696 sayılı KHK'nın 127 nci maddesi ile 375 sayılı KHK'ya eklenen geçici 23 üncü maddesinin yukarıda İlgili Hukuk bölümünde yer verilen düzenlemesi uyarınca işçinin, sürekli işçi kadrosuna geçişi sırasındaki feragat ve sulh beyanlarına hukuki değer atfedilmesi gerekmektedir. Bu tür beyanların varlığı hâlinde, 696 sayılı KHK doğrultusunda sürekli işçi kadrosuna geçiş yapılan tarihe kadar olan dönem için gerek ... ... sözleşmesinden gerekse toplu ... sözleşmesinden doğan alacaklardan İdarenin sorumlu tutulması mümkün değildir.
7. Somut uyuşmazlıkta; dosya içeriğinde yer alan davacı imzalı "Sulh Sözleşmesi" başlıklı suret belgede, davacının sürekli işçi kadrosuna geçiş için daha önce kamu kurum ve kuruluşlarında alt işveren işçisi olarak çalıştığı dönemlere ilişkin olarak ... sözleşmelerinden dolayı herhangi bir hak ve alacak talebinde bulunmayacağını ve bu haklarından feragat ettiğini kabul ve beyan ettiği görülmektedir. Davacının söz konusu belgedeki imzaya herhangi bir itirazı olmamıştır. Bu durumda bu belgeye hukuken değer verilerek davacının kadroya geçtiği 02.04.2018 tarihi öncesine ilişkin olarak feshe bağlı olan ve kadroya geçiş sırasında henüz doğmayan kıdem tazminatı ile sözleşmenin sona ermesine bağlı yıllık izin alacağı haricinde, davalı İdareden talepte bulunamayacağı kabul edilmelidir. Başka bir anlatımla, davacının uyuşmazlık konusu fazla çalışma ve hafta tatili alacağı talepleri yönünden alt işverenler nezdinde geçen hizmet süresi için davalı İdareden talepte bulunamayacağı gözetilerek sonuca gidilmelidir. Kıdem tazminatı ve izin alacakları yönünden ise davacının sürekli işçi kadrosuna geçmeden önce 375 sayılı KHK'nın 23 üncü maddesinde belirtilen kamu kurum ve kuruluşlarındaki çalışmaları sürekli işçi kadrosuna geçtikten sonraki çalışmaları ile birlikte değerlendirilmeli ve sözleşmenin sona ermesine bağlı haklar bakımından önceki dönem çalışma süresi de dikkate alınarak hesaplamaya esas süre belirlenmelidir.
8. Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular göz ardı edilerek, dosya kapsamına uygun olmayan yazılı gerekçeyle sulh ve ibra protokolüne değer atfedilemeyeceği belirtilerek sonuca gidilmesi isabetsiz olmuştur.
9. Kabule göre de dava dilekçesinde hafta tatili alacağı talebinde bulunulmasına ve bilirkişi raporunda da hafta tatili alacağı hesaplanmış olmasına rağmen, İlk Derece Mahkemesince hüküm fıkrasında hafta tatili alacağının ... bayram ve genel tatil alacağı olarak hüküm altına alınması da bir başka hatalı yöndür.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
....03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.