Logo

9. Hukuk Dairesi2022/14624 E. 2022/15466 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı ... ile dava dışı işverenler arasında yapılan hizmet alım sözleşmelerinin muvazaaya dayanıp dayanmadığı ve davacının asıl işveren işçisi olup olmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Hizmet alım sözleşmelerinin 6001 sayılı Kanun'un mülga 4. maddesi ve Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'nin 211. maddesi uyarınca yapılmış olması, asıl işverenin denetim yetkisinin muvazaa anlamına gelmemesi ve davacının muvazaa iddiasını ispatlayamaması gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

BÖLGE ADLİYE

MAHKEMESİ : ... 7. Hukuk Dairesi

DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin, davalı ... Müdürlüğünde hizmet alımı yoluyla alt işveren işçisi olarak işe başladığını, alt işverenler değişse de sürekli olarak işyerinde çalışmaya devam ettiğini, işe ilk girdiği tarihten itibaren Karayolları Genel Müdürlüğünün işçisi olduğunu, davalı Kurum ile alt işverenler arasındaki asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaalı olduğunu, alt işveren şirketlerin sadece asıl işverene işçi temin ettiklerini ileri sürerek muvazaa sebebiyle davacının baştan itibaren davalı ... Müdürlüğünün işçisi olduğunun tespiti ile toplu ... sözleşmesinden kaynaklı ücret, ek ödeme, yıpranma primi alacakları ile ilave tediye ve fazla çalışma ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkili İdarenin yaptığı sözleşmelerin eser sözleşmesi olduğunu, ihale konusu yapılan işlerde müvekkili İdarenin malzemesinin kullanılmadığını, eser sözleşmelerinde işverenlik sıfatının ortadan kalktığını, somut olayda muvazaanın söz konusu olmadığını ve davacının ihale kapsamında yüklenici firma bünyesinde çalıştığını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;

"...

Hemen belirtilmelidir ki, gerek 6001 sayılı Kanun'un mülga 4. maddesi, gerekse 15/07/2018 tarihinde Resmi Gazete'de yayımlanan Bakanlıklara Bağlı, İlgili, İlişkili Kurum ve Kuruluşlar ile Diğer Kurum ve Kuruluşların Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 211. maddesi uyarınca, davalının yapacağı hizmetlerin başkasından satın alınması da mümkündür. Sözü edilen düzenlemeler ile asıl işin tamamı ya da bir kısmı 4857 sayılı Kanun'un 2. maddesinin altıncı fıkrasında yer alan, asıl işin bölünerek alt işverene verilmesi hali için aranan “işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektirme” sınırlamalara tabi olmaksızın alt işverene verilebilir. Bu durumda sadece 4857 sayılı Kanun'un 2. maddesinin 7. fıkrası ve 6098 sayılı ... Borçlar Kanunu'nun 19. maddesi çerçevesinde muvazaa denetimi yapılabilir.

Öte yandan, her hizmet alım sözleşmesinin kendi dönemi ve şartlarında değerlendirmeye tabi tutulması gerektiğinden, önceki hizmet alım sözleşmelerinin kanuna uygun kurulmamış olması veya muvazaalı olması, sonrakilerin de aynı şekilde kanuna uygun kurulmadığını ya da muvazaaya dayandığını göstermez. Yapılan sözleşmelerin, kanuna uygunluk ve muvazaa yönünden ayrı ayrı değerlendirmeye tabi tutulması gerekir ( Emsal; Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin 03/07/2019 tarihli ve 2019/3641 E., 2019/15007 K., Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 01/04/2021 tarihli ve 2021/424 E., 2021/7353 K. sayılı ilamı).

Hizmet alım sözleşmeleri ile eki şartnameler, tanık beyanları, CD içeriği ile dosya kapsamındaki tüm delillerin, yukarıda yapılan açıklamalar ışığında birlikte değerlendirilmesinden; davacı işçinin işyerinde fiilen ifa ettiği işin hizmet alım sözleşmeleri kapsamında bulunduğu, hizmet alım sözleşmelerine konu işlerin, gerek 6001 sayılı Kanun'un mülga 4. maddesi, gerekse 15/07/2018 tarihinde Resmi Gazete'de yayımlanan Bakanlıklara Bağlı, İlgili, İlişkili Kurum ve Kuruluşlar ile Diğer Kurum ve Kuruluşların Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 211. maddesi düzenlemeleri dikkate alındığında, 4857 sayılı Kanun'un 2. maddesinin altıncı fıkrasında yer alan, asıl işin bölünerek alt işverene verilmesi hali için aranan “işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektirme” sınırlamalara tabi olmaksızın alt işverenlere gördürülmesinin mümkün olduğu anlaşılmaktadır. Asıl işverenin, alt işverene gördürdüğü işin, sözleşmeye, şartnameye ve mevzuata uygun yürütülmesi noktasında denetim ve gerektiğinde müdahale yetkisinin bulunmasının olağan karşılanması gerekli olup, bu kapsamda kullanılan yetki, yüklenici firmanın işverenlik sıfatını ortadan kaldırmamaktadır. Muvazaa iddiası, yeterli ve inandırıcı delillerle ispatlanamamıştır. Bu nedenle işbu davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. (Yargıtay 9. HD. 11.05.2022 Tarih, 2022/4936 E., 2022/5812 K.)

..."gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili istinaf dilekçesinde; davacının Karayolları işçisi olduğunun kabulü gerektiğini, yüklenici firmaya ait alet ekipman ve ... organizasyonu bulunmamakla birlikte yine işin sevk ve dağılımı ile çalışılacak kişilerin belirlenmesi konusunda yüklenici firmanın yönetim hakkı bulunmadığını, tanık beyanlarının iddiaları destekler mahiyette olduğunu, tanıkların davalarının bulunmasının onların da haklarına riayet edilmediğinin göstergesi olduğunu, eşit işe eşit ücretin işçinin hakkı olduğunu, ayrıca 6001 sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Hizmetleri Hakkında Kanun'un (6001 sayılı Kanun) 4 üncü maddesinin dayanak olamayacağını, söz konusu düzenlemenin 02.07.2018 tarihinde mülga olduğunu ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı işçinin işyerinde fiilen ifa ettiği işin hizmet alım sözleşmeleri kapsamında bulunduğu, hizmet alım sözleşmelerine konu işlerin, gerek 6001 sayılı Kanun'un mülga 4 üncü maddesi, gerekse 15.07.2018 tarihinde Resmî Gazete'de yayımlanan Bakanlıklara Bağlı, İlgili, İlişkili Kurum ve Kuruluşlar ile Diğer Kurum ve Kuruluşların Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'nin 211 inci maddesi düzenlemeleri dikkate alındığında 4857 sayılı ... Kanunu'nun (4857 sayılı Kanun) 2 inci maddesinin yedinci fıkrasında yer alan asıl işin bölünerek alt işverene verilmesi hâli için aranan “işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektirme” sınırlamalarına tâbi olmaksızın alt işverenlere gördürülmesinin mümkün olduğu, muvazaa iddiasının yeterli ve inandırıcı delillerle ispatlanamadığı, davacı işçinin davalının taraf olduğu toplu ... sözleşmesinden yararlanamayacağı ve 6772 sayılı Devlet ve Ona Bağlı Müesseselerde Çalışan İşçilere İlave Tediye Yapılması Hakkında Kanun kapsamında bulunmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili; davalı ile dava dışı işverenler arasındaki asıl işveren alt işveren ilişkisinin işçi temini niteliğinde ve muvazalı olduğunu, bir kısım emsal davalarda da muvazaa olgusunun kabul edildiğini belirterek kararı temyiz etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davalı ... ile dava dışı işverenler arasında yapılan hizmet alım sözleşmelerinin muvazaaya dayanıp dayanmadığı ve buna göre dava konusu alacakların bulunup bulunmadığı hususundadır.

2. İlgili Hukuk

1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 6098 sayılı ... Borçlar Kanunu'nun 19 uncu maddesine göre, bir sözleşmenin türünün ve içeriğinin belirlenmesinde ve yorumlanmasında, tarafların yanlışlıkla veya gerçek amaçlarını gizlemek için kullandıkları sözcüklere bakılmaksızın gerçek ve ortak iradeleri esas alınır.

3. 4857 sayılı Kanun'un 2 nci maddesinin ilgili bölümü şöyledir :

"...

Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde ... alan ve bu ... için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile ... aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir.

Asıl işverenin işçilerinin alt işveren tarafından işe alınarak çalıştırılmaya devam ettirilmesi suretiyle hakları kısıtlanamaz veya daha önce o işyerinde çalıştırılan kimse ile alt işveren ilişkisi kurulamaz. Aksi halde ve genel olarak asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaalı işleme dayandığı kabul edilerek alt işverenin işçileri başlangıçtan itibaren asıl işverenin işçisi sayılarak işlem görürler. İşletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işler dışında asıl ... bölünerek alt işverenlere verilemez..."

4. 6001 sayılı Kanun'un mülga 4 üncü maddesi ile 15.07.2018 tarihinde Resmî Gazete'de yayımlanan Bakanlıklara Bağlı, İlgili, İlişkili Kurum ve Kuruluşlar ile Diğer Kurum ve Kuruluşların Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'nin 211 inci maddesi uyarınca, davalının yapacağı hizmetlerin başkasından satın alınması da mümkündür.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple,

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

29.11.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.