Logo

9. Hukuk Dairesi2022/15135 E. 2022/15396 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacının alt işveren bünyesinde geçen çalışma süresinin davalı asıl işveren bünyesindeki kıdeme esas süresine eklenip eklenemeyeceği, buna göre fark kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve yıllık izin ücreti alacaklarının bulunup bulunmadığı ve bu alacakların hesaplanma yöntemi.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının uzun süre hiç yıllık izin kullanmadan çalışmasının hayatın olağan akışına uygun düşmediği ve hâkimin davayı aydınlatma yükümlülüğü gereği davacının yıllık izin kullanıp kullanmadığının ve kaç gün kullandığının araştırılması gerektiği gözetilerek, İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

BÖLGE ADLİYE

MAHKEMESİ : ... 10. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı ve davacı vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartları ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) öngördüğü yargılama sistemine göre ilk derece mahkemesinin kesin olmayan kararına karşı önce istinaf yoluna başvurulabilmektedir. İstinaf başvurusu üzerine bölge adliye mahkemesince, başvuran tarafın istinaf başvurusunun usulden ya da esastan reddine karar verilebilir veya ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulabilir. Bu durumda bölge adliye mahkemesi kararına karşı, istinaf başvurusu reddedilen tarafın ya da istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeni hüküm kurulması hâlinde aleyhine karar verilen tarafın temyiz hakkı bulunmaktadır. Başka bir deyişle istinaf başvurusunun reddi hâlinde bölge adliye mahkemesi kararına karşı temyiz hakkı sadece istinaf başvurusu reddedilen tarafa ait olup bu hâlde ilk derece mahkemesi kararını istinaf etmeyen tarafın temyiz hakkı bulunmamaktadır.

Somut uyuşmazlıkta, İlk Derece Mahkemesince verilen davanın kısmen kabulüne dair karara karşı davalı vekilince istinaf yoluna başvurulmuş; istinaf başvurusu da esastan reddedilmiştir. Hâl böyle iken İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yoluna başvurmayan davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı temyiz hakkı bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin duruşma talepli temyiz isteminin reddine karar vermek gerekir.

Davalı vekilinin gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 02.01.1990–01.07.2003 tarihleri arasında davalının alt işvereni olan şirketlerde kesintisiz olarak çalıştığını, davalı asıl işverenin müvekkilinin alt işveren şirketlerde geçen çalışma dönemine ilişkin kıdem tazminatını ödememek için müvekkilini istifa ettirmiş gibi göstererek 01.07.2003 tarihinde kendi işçisi olarak işe devam ettirdiğini, müvekkilinin alt işveren işçisi olarak çalıştığı dönem için ödeme yapılmadığını ileri sürerek kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve yıllık izin ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; dava konusu çalışma döneminin davacının istifası ile sona erdiğini, davacının kendi iradesi ile istifa dilekçesi verdiğini, davacının daha fazla işçilik hakkı elde edeceğini bildiğinden alt işveren firmadan kendi iradesiyle istifa ederek asıl işveren davalıya ... başvurusunda bulunduğunu ve daha iyi imkânlar ile işe başladığını, davacının alt işveren firmalarda çalıştığı sürece yıllık izinlerini kullandığını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) kayıtlarına göre davacının alt işveren şirketlerde kesintisiz çalışma süresinin 9 yıl,11 ay, 3 gün olduğu, davacının 26.....2003 tarihinde son alt işverene ait işyerinden ayrıldıktan bir gün sonra 27.....2003 tarihinde davalı asıl işverenin işçisi olarak çalışmaya devam ettiği, davalı işyerinde uygulanan 19. ve 20. Dönem Toplu ... Sözleşmesi'nin 40 ıncı maddelerinde alt işveren şirketlerden davalı bünyesine işçi geçişine dair düzenlemeler bulunduğu, buna göre istifa dilekçesinin işverenlerden habersiz verildiğinin düşünülemeyeceği, asıl işverenin işe alacağı işçinin, alt işvereninde geçen çalışma süresinden sorumlu olmamak için davacının alt işverenle ... ilişkisini istifa suretiyle sonlandırmasını istediği, istifa dilekçesinin gerçek istifa iradesini yansıtmadığı, istifanın sonuçlarını doğurmadığı, davacının yıllık izin ücreti alacağının ... sözleşmesinin feshinde 4857 sayılı ... Kanunun'dan (4857 sayılı Kanun) lehe hükümler içeren toplu ... sözleşmesi ve Aylık Ücretli Personel Yönetmeliği çerçevesinde oluşan işveren uygulamasına göre hesaplanması gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı vekili; davacının müvekkili Şirket personeli olmayı kendi menfaatine daha uygun bulduğu için kendi iradesi ve isteği ile çalıştığı firmadan istifa ettiğini, davacının iradesinin sakatlanmadığını, asıl işverenin işçilerinin işe alınarak çalışmaya devam ettirilmesi veya daha önce asıl işveren yanında çalışan kimse ile alt işveren ilişkisinin kurulması durumunun söz konusu olmadığını, alt işverenin işçisinin daha fazla ücret ve sosyal haklarla asıl işveren işçisi olmasında hukuka aykırı bir durumun olmadığı, davacının müvekkil Şirkette çalışırken aldığı en son ücret üzerinden kıdem tazminatına karar verilmiş olmasının muvazaa olduğunun kabul edildiği anlamına geldiğini; ancak muvazaaya dair somut hiç bir delil bulunmadığını, yıllık izin ücretinin de davacı müvekkili işverenin işçisiymiş gibi müvekkili işverenden aldığı son ücret üzerinden toplu ... sözleşmesi dikkate alınarak hesaplanmasının doğru olmadığını, net olarak hüküm altına alınması gerektiği, hükme esas alınan bilirkişi raporunda yıllık ücretli izin ödemelerinde kullanılacak günlük ücret hesaplanırken aylık ücretin 30 yerine 26 güne bölünmesinin hatalı olduğunu belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının alt işveren Şirkette çalışıyor iken davalı Şirket bünyesinde çalışmak amacıyla istifa dilekçesi verdiği, ara vermeksizin aynı işyerinde ve aynı işte çalışmaya devam ettiği, gerçek bir fesih ve istifa iradesinin bulunmadığı, işyeri devri kurallarının geçerli olduğu, bu hâlde alt işverende çalışılan sürenin kıdeme esas süreden sayılmasında ve fesih tarihindeki ücret üzerinden kıdem tazminatının belirlenmesinde ve yıllık ücretli izinde son brüt ücret üzerinden hesaplama yapılmasında bir isabetsizlik olmadığı, davacının yıllık izin ücreti alacağının ... sözleşmesinin feshinde lehe hükümler içeren toplu ... sözleşmesi ve işyeri uygulamasına göre yapılan yıllık izin hesabının da doğru olduğu gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz başvurusunda bulunmuşlardır.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili; dava ve istinaf dilekçelerinde belirttiği sebeplerle kararın Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozularak ortadan kaldırılması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacının alt işveren bünyesinde geçen çalışma süresinin davalı asıl işveren bünyesindeki kıdeme esas süresine eklenip eklenemeyeceği ve buna göre davacının fark kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve yıllık izin ücreti alacaklarının bulunup bulunmadığı ve alacakların hesaplanma yöntemi ile talebe uygun hüküm kurulup kurulmadığı noktalarındadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Kanun'un 31 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 ve 371 inci maddeleri, 4857 sayılı Kanun'un ilgili hükümleri.

3. Değerlendirme

1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. 4857 sayılı Kanun'un 59 uncu maddesinde, ... sözleşmesinin herhangi bir sebeple sona ermesi hâlinde, işçiye kullandırılmayan yıllık izin sürelerine ait ücretlerin son ücret üzerinden ödeneceği hükme bağlanmıştır. Yıllık izin hakkının ücrete dönüşmesi için ... sözleşmesinin feshi şarttır. Bu noktada sözleşmenin sona erme şeklinin ve haklı olup olmadığının önemi bulunmamaktadır. Yıllık izinlerin kullandırıldığı noktasında ispat yükü işverene aittir. İşveren yıllık izinlerin kullandırıldığını imzalı izin defteri veya eşdeğer bir belge ile ispatlamalıdır.

3. 6100 sayılı Kanun'un 31 inci maddesinde de, hâkimin davayı aydınlatma ödevi düzenlenmiş olup hâkim uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında taraflara açıklama yaptırabilecek, soru sorabilecek ve delil gösterilmesini isteyebilecektir.

4. Somut uyuşmazlıkta, davacı vekili dava dilekçesinde, davacının alt işverenler nezdinde çalıştığı dönemde yıllık izin haklarının kullandırılmadığını iddia etmiştir. İlk Derece Mahkemesince, ispat yükü üzerinde olan işverence imzalı yıllık izin defteri ve eşdeğer belge sunulmadığı gerekçesiyle davacının bu dönemdeki çalışma süresine göre 9 yıllık dönemde hiç izin kullanmadığı gerekçesiyle 132 gün yıllık izin hakkının bulunduğu kabul edilerek yıllık ücretli izin alacağı hüküm altına alınmıştır. Davacının bu kadar uzun süre hiç yıllık izin kullanmadan çalışması hayatın olağan akışına uygun olmadığından; 6100 sayılı Kanun’un 31 inci maddesinde düzenlenen hâkimin davayı aydınlatma ödevi çerçevesinde İlk Derece Mahkemesince, davacı asılın iddia edilen çalışma süresi boyunca yıllık izin kullanıp kullanmadığı, kullanmış ise kaç gün kullandığı konularında beyanı alınarak sonuca ve tüm dosya kapsamına göre yapılacak değerlendirmeye göre karar verilmelidir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

A. Davacı Temyizi Yönünden

Davacı vekilinin temyiz dilekçesinin REDDİNE,

Peşin alınan temyiz harcının istek halinde davacı tarafa iadesine,

B. Davalı Temyizi Yönünden

1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

28.11.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.