Logo

9. Hukuk Dairesi2022/15481 E. 2022/15720 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı işçinin, davalı asıl işverenin işçisi olduğunun tespiti ve bu nedenle toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan alacaklarının ödenmesi talebi üzerine, davalı ile alt işveren arasındaki ilişkinin muvazaalı olup olmadığı ve davacının toplu iş sözleşmesinden yararlanıp yararlanamayacağı hususunda yaşanan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı ile alt işveren arasında geçerli bir asıl işveren-alt işveren ilişkisi bulunduğu, davacının alt işveren işçisi olduğu ve bu nedenle davalı asıl işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden yararlanamayacağı değerlendirilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

BÖLGE ADLİYE

MAHKEMESİ : ... 7. Hukuk Dairesi

İLK DERECE

MAHKEMESİ : Yatağan Asliye Hukuk (...) Mahkemesi

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen tespit ve alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece ... Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi kararının usulden bozulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddi ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının Yatağan Termik Santralinde 03.11.2009-30.11.2014 tarihleri arasında kalorifer ateşçisi olarak çalıştığını, davalı asıl işveren ile dava dışı alt işverenler arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğunu ileri sürerek davacı asılın işe başlama tarihinden itibaren davalı asıl işverenin işçisi olduğunun tespiti ile asıl işçilere ödenip davacıya ödenmeyen ücret farkları, ikramiye alacakları ve diğer haklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın husumet yönünden reddi gerektiğini, davalının asıl işinin elektrik üretimi olduğunu, ihale ile verilen işin yardımcı ... olduğunu, anahtar teslimi ... niteliğinde olduğunu ve muvazaanın söz konusu olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile Yargıtay içtihatları ve ilgili mevzuat hükümleri doğrultusunda, toplanan deliller ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davalı ile dava dışı işverenler arasında asıl işveren alt işveren ilişkisi bulunmadığı, aralarında yapılan sözleşmenin işçi teminine yönelik olduğu, muvazaayı ispat yükünün davacı işçide olduğu ve davacının Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtları ve tanık beyanları ile ispat yükünü yerine getirdiği, davacı işçinin başlangıçtan itibaren asıl işveren işçisi sayılması gerektiği, ... Sendikası Yatağan Şube Başkanlığınca davacının sendika üyeliğinin bulunmadığının bildirildiği, 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu ... Sözleşmesi Kanunu'nun (6356 sayılı Kanun) 39 uncu maddesi gereğince Sendikaya üye olmayan ve dayanışma aidatı ödemeyen davacının, davalı işverenin taraf olduğu toplu ... sözleşmesi hükümlerinden doğan alacaklara hak kazanamayacağı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı Tarafın İstinaf Sebepleri

Davacı vekili; alacak taleplerinin hüküm altına alınmasının davacının hizmet sözleşmesinin başlangıcından itibaren asıl işveren işçisi sayılması gerektiğinin kabulüne bağlı olduğunu ve bu kabule kadar müvekkilinin sendika üyeliği olup olmamasının ya da dayanışma aidatı ödeyip ödememesinin bir önemi olmadığını, sendika üyeliği olsa veya dayanışma aidatı ödese dahi asıl işveren işçisi sayılmadığından toplu ... sözleşmesinden yararlandırılmayacağını, bu durumda fiilî ve hukuki imkânsızlığın söz konusu olduğunu, Mahkemece hizmet sözleşmesinin başlangıcından itibaren dayanışma aidatı ödenmesi kaydıyla alacak tutarlarının belirlenmesi ve davalıdan tahsiline karar verilmesi gerektiğini, davacının sendika üyeliği fiilen engellendiğinden toplu ... sözleşmesinden yararlandırılmasa dahi 4857 sayılı ... Kanunu'nun (4857 sayılı Kanun) 5 inci maddesinde düzenlenen eşitlik ilkesi gereği davacının kendisiyle aynı işi yapan işçilerle eşit haklara sahip olması gerektiğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması ve davanın kabulüne karar verilmesi istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.

2. Davalı Tarafın İstinaf Sebepleri

Davalı vekili; davacının yaptığı işin yardımcı ... niteliğinde olduğunu, davalı Kurumun asıl işinin elektrik üretimi işi olduğunu, davacının bünyesinde çalıştığı yüklenici firma ile davalı arasında yapılan hizmet alım sözleşmelerinin anahtar teslim ... niteliğinde olduğunu, davalı tarafın asıl işveren olmayıp ihale makamı olduğunu, davalının bir kamu kuruluşu olup kendisine verilen görevleri yaptığını, faaliyetlerini kamu hizmetleri çerçevesinde yürüttüğünü, kâr elde etme amaçlı işçilik maliyetlerini düşürmek için hizmet alımı yoluna gitmediğini, işçi temini amacı da gütmediğini, bu nedenle yapılan hizmet alım sözleşmelerinin muvazaalı sayılamayacağını, davacının elektrik üretim işine ait herhangi bir organizasyon içerisinde olmayıp yardımcı işlerde çalışması nedeniyle İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde belirtilen yargı kararının işbu davaya emsal olmadığını belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması ve davanın reddine karar verilmesi istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

... Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesinin 04.01.2022 tarihli ve 2019/651 Esas, 2021/1284 Karar sayılı ek kararı ile 27.10.2021 tarihinde karar verilmiş ise de verilen kararda (kes-kopyala) işlemi sonucu sehven başka bir dosyanın kararının yapıştırıldığı ve onaylandığının anlaşıldığı belirtilerek davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddi ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 23.02.2022 tarihli ve 2022/1668 Esas, 2022/2188 karar sayılı ilâmı ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 445 inci maddesinde dava ve yargılama işlemlerinin elektronik ortamda gerçekleştirildiği hâllerde ... Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) kullanılarak verilerin kaydedileceği ve saklanacağının, Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılıkları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yönetilmesine Dair Yönetmelik'in "Hükmün korunması" başlıklı 214 üncü maddesinde de elektronik ortamda hazırlanan hükmün, hükme katılan hâkimler ve zabıt kâtibi tarafından güvenli elektronik imza ile imzalanarak UYAP veri tabanında saklanacağının, ayrıca hükmün çıktısının hükme katılan hâkimler ve zabıt kâtibi tarafından imzalanıp mahkeme mührüyle mühürlenerek karar kartonunda muhafaza edileceğinin düzenlendiği, somut olayda fiziki dava dosyasında davacı ...'a ait Bölge Adliye Mahkemesi gerekçeli kararının olduğu görülmesine rağmen UYAP'ta ... yerine S.A.E.'nin Bölge Adliye Mahkemesi gerekçeli kararının kaydedilmiş olduğunun görüldüğü, hukuken geçerli olanın UYAP kaydı olduğu gözönüne alındığında, bu hâliyle kararın temyiz incelemesi yapılamayacağından, davacının UYAP kaydınının doğru olarak düzeltilmesi gerektiği gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile bozmaya uyularak davalının elektrik üretim görevini yapan kamu tüzel kişisi olduğu, söz konusu asıl işin tamamının ya da bir kısmının herhangi bir sınırlamaya bağlı kalmaksızın alt işverene verilebileceğini öngörmekle birlikte asıl işveren alt işveren ilişkisinin genel muvazaa hükümleri yönünden denetime tabi tutulabileceği, asıl işlerin bölünerek alt işverene verilmesinde yasal bir engel bulunmadığı ve davalı tarafça 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu doğrultusunda ihale ile hizmet alımı yapıldığı, dosya kapsamına göre davacı tarafça yapılan işin üretim işi olmadığı, yardımcı ... mahiyetinde yemek işi olduğu, yapılan işlerin asıl ... mahiyetinde olmadığı da değerlendirildiğinde davalı ... AŞ ile hizmet alımı yapılan şirketler arasında 4857 sayılı Kanun'un 2 nci maddesinin yedinci fıkrası kapsamında geçerli bir asıl işveren alt işveren ilişkisi bulunduğu, alt işveren işçisi olan davacının, davalı asıl işverenin tarafı olduğu toplu ... sözleşmesinden yararlanamayacağı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddi ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili; Milas 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/23 Esas ve 2016/1024 Karar sayılı Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşen kararında davalı asıl işverenin işyerlerinde kurulan alt işverenlik ilişkilerinin muvazaalı olduğunun tespit edildiğini, kesinleşen seri dava kararlarına esas alınan bilirkişi raporu ile tespit edilen hususlarda işbu dava tarihi itibarıyla hiçbir değişiklik olmadığı, Bölge Adliye Mahkemesinin kesinleşmiş kararının dikkate almadığı ve bilirkişi incelemesine dahi gerek görmeden asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaalı olmadığına karar verdiğini, taşeron firmalarla yapılan sözleşmelerin Yönetmelik hükümlerine göre muvazaalı sayılıp sayılmayacağı hususunun araştırılmadığını, söz konusu uygulamanın kamusal yükümlülüklerden kaçınmak veya işçilerin ... sözleşmesi, toplu ... sözleşmesi yahut çalışma mevzuatından kaynaklanan haklarını kısıtlamak ya da ortadan kaldırmak gibi tarafların gerçek iradelerini gizlemeye yönelik işlemleri barındırdığının mahkeme kararları ile sabit olduğunu, talep edilen alacakların 4857 sayılı Kanun'un 5 inci maddesinde düzenlenen ayrımcılık yasağı gereği kabulü gerekirken reddedilmesinin hatalı olduğunu belirterek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması ve davanın kabulüne karar verilmesi istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, geçerli ve muvazaaya dayanmayan bir asıl işveren alt işveren ilişkisinin bulunup bulunmadığı ile davacının talep ettiği alacaklara hak kazanıp kazanmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

1.6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 4857 sayılı Kanun'un 2 nci maddesinin yedinci ve sekizinci fıkraları; 6098 sayılı ... Borçlar Kanunu'nun 19 uncu maddesi; 6356 sayılı Kanun'un 39 uncu maddesi, Alt İşverenlik Yönetmeliği'nin ilgili hükümleri.

3. Dairemizin asıl işveren alt işveren ilişkisi ve muvazaa konusunda ilkeleri (Örneğin 30.03.2022 tarihli ve 2022/3451 Esas, 2022/4208 Karar; 15.03.2022 tarihli ve 202/1037 Esas, 2022/3405 Karar; 07.03.2022 tarihli ve 2022/2189 Esas ve 2022/2845 Karar; 09.02.2022 tarihli ve 2022/674 Esas, 2022/1558 Karar sayılı kararları).

Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,30.11.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.