Logo

9. Hukuk Dairesi2022/2138 E. 2022/4112 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı işçinin, davalı şirket ile organik bağı bulunduğunu iddia ettiği yurtdışında faaliyet gösteren bir şirketteki çalışmasından kaynaklanan işçilik alacaklarının davalı şirketten tahsili talebi.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı şirket ile yurtdışındaki şirket arasında organik bağ bulunmasının tek başına davalı şirketin işçilik alacaklarından sorumlu tutulması için yeterli olmadığı, hizmet sözleşmesi devri, asıl işveren-alt işveren ilişkisi veya birlikte istihdam gibi olguların da değerlendirilmesi gerektiği, ayrıca yabancı ortaklığın salt bir formalite olup olmadığının da ispatlanması gerektiği gözetilerek yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

BÖLGE ADLİYE

MAHKEMESİ : ... 31. Hukuk Dairesi

DAVA TÜRÜ : ALACAK

İLK DERECE

MAHKEMESİ : ... 3. İş Mahkemesi

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, süresi içinde duruşmalı olarak temyizen incelenmesi davalı vekilince istenilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 29/03/2022 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davalı adına vekili Avukat ..... ile karşı taraf adına vekili Avukat ..... geldiler. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:

Davacı vekili, müvekkilinin davalı ile aralarında organik bağ bulunan dava dışı Dia Holding bünyesinde gitmiş olduğu Azerbaycan ülkesinde mevcut projede 2009-2015 yılları arasında beton formeni olarak aylık 2.200 ABD Doları ücret ile çalıştığını, iş sözleşmesinin haklı neden olmaksızın feshedildiğini ve alacaklarının ödenmediğini, davalı ve Dia Holding arasında organik bağ bulunduğunu ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatı, fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı Cevabının Özeti:

Davalı vekili, davacının huzurdaki davada yer alan haksız taleplerinin muhatabının davalı olmadığını, davacı 2009 -2015 yılları arasında çalıştığını iddia etmiş ise de davacının 05.06.2015 - 03.10.2017 tarihleri arasındaki işvereni olan Dia Altyapı şirketinin Mayıs 2012 tarihinde kurulduğunu, bu nedenle davacının mevcut olmayan bir şirkette çalıştığı iddiasının yerinde olmadığını, Dia Holding isimli bir şirket olmadığını beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:

Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

İstinaf Başvurusu:

İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı, davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti:

Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesi ile davalı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

Temyiz:

Karar yasal süresi içerisinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Gerekçe:

1-Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, taraflar arasındaki sözleşmeye, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2-Grup şirketleri veya holdingler bünyesinde yer alan çalışmalar açısından; çalışma hayatında işçinin sigorta kayıtlarında yer alan işverenin dışında grubun başka şirketlerine hizmet verdiği, yine işçinin bilgisi dışında birbiri ile bağlantısı olan bu şirketler tarafından sürekli giriş çıkışlarının yapıldığı sıklıkla karşımıza çıkmaktadır. Bu gibi durumlar için sadece “şirketler arasında organik bağ"' dan söz edilerek işçilik alacaklarının aralarında bağlantı bulunan bu işverenlerin birlikte sorumluluğuna gidilmesi veya birden fazla şirkette geçen çalışmaları için sadece birinin sorumluluğunun yeterli görülmesi de mümkün olmayacaktır. Kaldı ki aynı gruba ait olan şirketlerin aralarında organik bağ bulunması da olağandır. İşçilik alacaklarının belirlenmesi noktasında kural olarak aynı gruba ya da holdinge bağlı farklı tüzel kişiliği haiz şirketlerde geçen hizmetlerin birleştirilmesi mümkün olmayacaktır. Ancak bu gibi durumlarda işçilik alacakları hesabı noktasında hizmetlerin değerlendirilmesi ve işverenlerin sorumlulukların belirlenmesi için şirketler/işverenler arasında işyeri devri, hizmet sözleşmesi devri, asıl işveren alt işveren ilişkisi ve birlikte istihdam olgularının bulunup bulunmadığının somut olarak belirlenmesi gerekir.

Ayrıca belirtmek gerekir ki, tüzel kişiler arasında sadece organik bağ bulunduğu gerekçesi, çalışma döneminin tamamına ilişkin alacaklardan işçinin çalışmış olduğu her bir tüzel kişinin müteselsilen sorumlu olması sonucunu doğurmaz. Zira sadece organik bağın varlığı tüzel kişilik perdesinin kaldırılması için yeterli değildir.

Türk uyruklu kişilerin yabancı ülkelerde o ülke vatandaşları ya da şirketleriyle birlikte kurdukları şirketler aracılığıyla aldıkları işler kapsamında çalıştırdıkları Türk işçilerinin alacaklarından yabancı kişinin şirketteki pay durumuna göre Türk firmasının sorumluluğu irdelenmelidir. Yabancı kişinin ortaklığı gerçek bir ortaklık olmayıp, o ülkede iş yapabilmek amacıyla salt bir formalitenin yerine getirilmesinden ibaret olduğunda, işçilik alacaklarına karşı tüzel kişilik perdesinin arkasına sığınmak hakkın kötüye kullanılması olarak değerlendirilebilir. Bu durumda Türk firmasının sorumluluğu söz konusu olur.

Somut uyuşmazlıkta; davacı işçi davalı ve dava dışı Dia Holding arasında organik bağ bulunduğunu ileri sürerek dava konusu alacaklarının hüküm altına alınmasını istemiş, davalı ise davacının çalıştığını ileri sürdüğü dava dışı şirket ile arasında organik bağ bulunmadığını savunmuştur. İlk Derece Mahkemesince, davalı ile davacının çalıştığını ileri sürdüğü dava dışı şirket arasında nasıl bir bağlantı bulunduğu gerekçelendirilmeksizin dava konusu alacaklardan davalının sorumluğuna karar verilmiş olup istinaf kanun yolu incelemesinde davalının bu yöndeki istinaf başvurusu Bölge Adliye Mahkemesince; tanık beyanları ile ticaret sicil kayıtları içeriğinden davalı şirket ile dava dışı şirket arasında organik bağ bulunduğu gerekçe gösterilerek reddedilmiş ise de varılan sonuç dosya kapsamına uygun düşmemiştir.

Şöyle ki dava konusu alacakların davacının 11.05.2009-19.02.2015 tarihleri arasında geçen çalışmasından kaynaklandığı, davacının anılan dönemdeki çalışmasının dava dışı Dia Holding unvanlı şirket nezdinde geçtiği ve davalı ile dava dışı şirket arasında organik bağ bulunduğu ileri sürülmüş ise de banka hesap dökümleri, tanık beyanları, davacının 28.05.2019 tarihinde Uyap üzerinden ibraz ettiği belgeler ve ticaret sicil kayıtları birlikte değerlendirildiğinde söz konusu dava dışı şirketin yurt dışında kurulduğu ve ortaklarının davalı şirket yöneticileri ile aynı kişiler olmadığı anlaşılmış olup yukarıda işaret edildiği üzere yabancı kişinin ortaklığının gerçek bir ortaklık olmadığı ve ortaklığın ilgili ülkede iş yapabilmek amacıyla salt bir formalitenin yerine getirilmesi için yapıldığı hususlarının da ispat edilemediği gözetilmeksizin davalı yönünden açılan davanın pasif husumet yokluğu sebebiyle reddine karar verilmesi gerekirken söz konusu iki şirket arasında organik bağ bulunduğundan bahisle dava konusu alacaklardan davalının sorumluluğuna hükmedilmesi isabetli olmayıp kararın bu yönden bozulması gerekmiştir.

SONUÇ:

Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, davalı yararına takdir edilen 3.815,00 TL duruşma vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 29.03.2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.