"İçtihat Metni"
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davacı ve davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince tarafların istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı ve davalı vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verilmiştir.
Davacı ve davalı vekillerince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasının istenilmesi üzerine, işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 27.09.2022 günü tayin edilerek taraflara tebligat gönderilmiştir.
Duruşma günü davacı vekili Avukat ... ile davalı vekili Avukat İpek Gülce Önal Karaca geldiler.
Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verildi.
Dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı Bankada 03.10.2005-08.03.2016 tarihleri arasında raportör avukat olarak çalıştığını, ... sözleşmesinin davalı Banka tarafından haksız olarak feshedildiğini, davacının alacaklarını tahsil etmek için davalı aleyhine icra takibi başlattığını, davalı Bankanın ... sözleşmesinin eki mahiyetindeki banka iç mevzuatına aykırı olarak ücret benzeri ödemelerden kesinti yaptığı ve gelir kaydettiğinin öğrenildiğini, davalının yapılan kesintileri gizlediğini belirterek icra takibine yapılan itirazın iptali ile %20'den aşağı olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; taraflar arasında işçi işveren ilişkisi bulunduğunu, karşı taraf vekâlet ücretinin 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'na göre ödenmesinin mümkün olmadığını, müvekkili Bankanın sözleşmeli avukatlar ile imzaladığı sözleşme kapsamında karşı taraf vekâlet ücretinin %50'sini aldığını, bu tutarın bir bölümünün kadrolu avukatlara performans bonusu olarak dağıtıldığını, dava konusu kesintinin işverenin eşit davranma borcunun gereği olduğunu, bu kesintilerin işyeri uygulaması hâline geldiğini ve davacının çalışmaya başladığı tarihten önce yürürlükte olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;
"...
Davacı tarafça davalı bankanın iç mevzuatı gereği sözleşmeli avukat tarafından tahsil edilen tutarların % 50'sinin avukatlara dağıtılması gerektiği ancak % 25'inin dağıtılacak hesaba katıldığı bu nedenle % 25 ayrımdan doğan vekalet ücreti alacağı bulunduğunu ayrıca kalan % 25 i için ikinci bir kesinti yapıldığını iddia etmiştir. Taraflar arasında KTVÜ ücretinin ücret alacağı olup olmadığı hususunda ihtilaf bulunmaktadır. ... Barosu hakem kurulunun 2002/229 Esas , 2003/173 Karar sayılı kararında, Avukatlık yasasının 164/son hükmü gereğince KTVÜ ücretlerinin avukatlar arasında dağıtılmasına karar verildiği görülmüştür. Dosya kapsamında takip işleri uygulama esasları gereğince bankaya vekalet ücreti olarak gelen % 50 paranın tamamının hukuk müşaviri, müşavir ve avukatlara ait olduğu düzenlenmiş ve 2009 yılına kadar ödemenin yapıldığı ancak bundan sonra kesinti yapılmaya başlandığı anlaşılmıştır. 4857 sayılı yasanın 22. Maddesi gereği çalışma koşullarında esaslı değişiklik ancak işçiye yazılı bildirim sureti ile yapılabilir ve şekle uygun yapılmayan ya da 6 ... gün içerisinde yazılı olarak kabul edilmeyen değişiklikler işçiyi bağlamaz. Davalı işyerinde, davacı işçiden 4857 sayılı yasanın 22. Maddesi kapsamında yazılı onay alınmadığından, yapılan değişikliğin davacı işçiyi bağlamadığı kanaatine varılmıştır..." gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalı vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı vekili istinaf dilekçesinde; davalı borçlunun borç tutarını hiçbir duraksamaya yer vermeyecek şekilde bildiğini ve bu anlamda dava konusu alacağın likit olduğunu, bu sebeple İlk Derece Mahkemesinin icra inkar tazminatının reddine yönelik kararının hukuka aykırı olduğunu, davalı borçlunun takip öncesi temerrüte düşürülmediğinden bahisle işlemiş faiz alacağı talebinin reddine karar vermiş ise de taraflar arasındaki sözleşme ve davalı Bankanın iç mevzuatı uyarınca vekâlet ücreti adındaki ücretin ödeme zamanının açıkça belli olduğunu, belirtilen tarihte vekâlet ücreti adındaki ücretin tam olarak ödenmemesi hâlinde davalının temerrüte düşeceğinin açık olduğunu ileri sürerek işlemiş faiz ve icra inkar tazminatı taleplerinin kabulüne karar verilmek üzere İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
2.Davalı vekili istinaf dilekçesinde; dava konusu alacak ek ödeme niteliğinde olmasına rağmen faiz türü İlk Derece Mahkemesince yanlış değerlendirilerek yasal faiz değil de mevduat faizi uygulanmasının hatalı olduğunu, karşı taraf vekâlet ücretlerinden %25 tutarındaki kesintilerin davacı çalışmaya başlamadan önce uygulanan bir kesinti olduğunu, 4857 sayılı ... Kanunu'nun (4857 sayılı Kanun) 22 nci maddesi anlamında kazanılmış haktan söz edilemeyeceğini, ayrıca karşı taraf vekâlet ücretlerinden yapılan kesintilerin dağıtım havuzuna aktarılmadan önce müvekkili Bankanın tasarrufu ve mülkiyetindeyken yapılan bir kesinti olduğunu, diğer %30 tutarındaki kesintilerin de eşitlik ilkesine uygun olarak emsal çalışanların ücret skalasında meydana gelen bozukluğu düzeltmek amacıyla davalı Bankaca yapılan iyiniyetli bir işlem olduğu hususunun İlk Derece Mahkemesince nazara alınmadığını, kesintiye rağmen davacının gelirinde azalma olmayıp tam tersi artış meydana geldiğini, bu şekilde çalışanlar arasındaki ücret adaletsizliğinin giderildiğini, uzun süre işverenin ücret uygulamasına karşı çıkmamış olan davacının daha sonradan açtığı bu davada iyiniyetli olmadığını belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;
"...
Somut olayda ise; dosya kapsamında KTVÜ ile ilgili açıkça bir ödeme gününün kararlaştırılmamış olması, talep edilen ücretin ek bir ödeme niteliğinde olması ve davalının takip tarihinden önce temerrüte düşürüldüğünün ispatlanamamış olması nedeniyle Yerel Mahkemece işlemiş faiz talebinin reddine karar verilmesi yerinde olup, davacı vekilinin aksi yöndeki istinaf itirazları yerinde görülmemiştir.
...
... akdiyle çalışan davacı avukatın bu değişikliklere ilişkin yazılı muvafakatinin bulunmadığı göz önüne alındığında ... Kanunu 22. maddedeki "işveren ... sözleşmesiyle veya ... sözleşmesinin eki niteliğindeki personel yönetmeliği ve benzeri kaynaklar ya da ... yeri uygulaması ile oluşan çalışma koşullarında esaslı bir değişikliği ancak durumu işçiye yazılı olarak bildirmek suretiyle yapabilir. Bu şekle uygun olarak yapılmayan ve işçi tarafından 6 ... günü içinde yazılı olarak kabul edilmeyen değişiklikler işçiyi bağlamaz." şeklindeki amir hüküm karşısında davalı bankanın ... taraflı tasarrufuyla davacı aleyhine yaptığı bu değişikliklerin davacı avukatı bağlamayacağı açıktır.
Ayrıca, davalardan kazanılan karşı taraf vekalet ücretinden %25 kesinti miktarının davalı bankaya geçmesine ve 2009 yılında ise dağıtılan %25 ücretten %30'unun dağıtılmaması yönündeki duyuruyla başlayan uygulamaya uzun süre ses çıkarmadığı ileri sürülerek davacının açtığı bu davada kötüniyetli olduğundan bahsedilemez.
Neticeten davalı banka tarafından yapılan uyuşmazlık konusu % 25’lik ve %30’luk kesintilerin hukuki veya sözleşmesel dayanağı bulunmamaktadır.
Tüm bu kabullere binaen davalı banka tarafından dosyaya sunulan Banka Gelir Hesaplarına Aktarılan (%25 Kesinti Yapılmış Olan) Aylık Dönemler itibariyle Vekalet Ücretleri Banka Geneli ve yine Dönemler İtibariyle Hukuk Müşavirliği Vekalet Ücret Hesabının Toplamları ile davacıya üçer aylık dönemler itibariyle yapılan KTVÜ ödemeler listeleri üzerinden Hukuk Müşavirliğinin davacı için belirlediği dağıtım oranı ve davacıya ödenen tutarların, havuz hesabında toplanan tutarlara bölünmesiyle belirlenen, ayrıca davalı tarafın zamanaşımı def'i nazara alınarak düzenlenen bilirkişi hesap raporunun denetime elverişli, yerleşik yargısal kararlara uygun, gerekçeli ve hüküm kurmaya yeterli olduğu görülmekle bu raporu esas alan Yerel Mahkeme kararında herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Buna göre davalı vekilinin aksi yöndeki istinaf itirazları yerinde değildir.
Yine; dava konusu olan ödemeler ücret niteliğinde olmakla faiz türü olarak ... Kanunu'nun 34. maddesinin " .... Gününde ödenmeyen ücretler için mevduata uygulanan en yüksek faiz oranı uygulanır... " hükmü çerçevesinde dava konusu asıl alacağa -dava dilekçesindeki talep gibi- takip tarihinden itibaren mevduata uygulanan en yüksek faiz oranı işletilmesinde isabetsizlik görülmemiştir...." gerekçesiyle davacı ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalı vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı vekili; alacak likit olduğundan müvekkili lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiğini, davalı Bankanın vekâlet ücreti adındaki ücreti üçer aylık dönemde ve ayın son günü hak edilen tutarın %30 kısmını kestikten sonra ödediğini, bu durumda özellikle bu tarihlerde işçilik alacağının %70 oranındaki kısmını ödediği dikkate alındığında ücretin ödenme tarihinin kesin vadeye bağlandığını, temerrüt başlangıcının kesinti tarihi olarak kabulü gerektiğini belirterek kararı temyiz etmiştir.
2.Davalı vekili; %30 tutarındaki kesintinin ücret skalasında meydana gelen bozukluğu gidermek amacıyla yapılan bir işlem olduğunu, davacının eline geçen ücrette bir azalma meydana gelmediğini, bu durumun çalışma koşullarında esaslı bir değişiklik olmadığının göstergesi olduğunu, dava konusu kesintilerin yedi yıl sonra ileri sürülmesinin dürüstlük kuralına aykırı olduğunu belirterek kararı temyiz etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacıya ödenmesi gereken ücret benzeri alacaklardan yapılan kesintinin çalışma koşullarında esaslı değişiklik olup olmadığı ve kesintinin davacıya ödenmesi gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 4857 sayılı Kanun'un ilgili hükümleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere ve temyiz sebeplerine göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Davacı yararına takdir edilen 8.400,00 TL duruşma vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine,
Davalı yararına takdir edilen 8.400,00 TL duruşma vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlerden davalı tarafa yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
27.09.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.