"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :... Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece ... Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi kararının ortadan kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı taraflarca temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verilmiştir.
Davalı vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasının istenilmesi üzerine, işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 27.09.2022 Salı günü tayin edilerek taraflara tebligat gönderilmiştir.
Duruşma günü davalı vekili Avukat ... ile davacı vekili Avukat ... geldiler.
Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verildi.
Dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı işverenin yurt dışındaki işyerinde 23.01.2008 - 08.09.2013 tarihleri arasında çalıştığını, ... sözleşmesinin işveren tarafından haksız şekilde feshedildiğini, tazminatları ve bir kısım işçilik ücretlerinin ödenmediği belirterek kıdem ve ihbar tazminatları ile fazla çalışma, ulusal bayram ve genel tatil ücreti, hafta tatili ücreti ve ücret alacaklarının faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; dava konusu alacak taleplerinin zamanaşımına uğradığını, davacıya kıdem ve ihbar tazminatı ödendiğini ve ödenmeyen bir işçilik alacağı bulunmadığını, davacının fazla çalışma yapmadığını, hafta tatili ve ulusal bayram ve genel tatillerde de çalışmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 24.04.2018 tarihli ve 2015/394 Esas, 2018/283 Karar sayılı kararı ile;
"...
Taraflar arasındaki ... akdinin tazminata hak kazanılamayacak şekilde sona erdiğinin işveren tarafından ispatlanmasının gerektiği, banka kayıtlarının incelenmesinde, davacı adına 23/09/2013 tarihinde 1.581,00 USD kıdem tazminatı ve 840,00 USD ihbar tazminatı ödemesinin yapıldığı, ayrıca SGK çıkış kodunun -işin sona ermesi- olarak gösterildiği, bu nedenlerle davacının kıdem ve ihbar tazminatına hak kazandığı, ayrıca ilk dönem çalışmasının da tazminat ödenmesini gerektirmeyecek şekilde sona erdiği ispatlanamadığından hizmet sürelerinin birleştirilmesi gerektiği kanaatine varılarak, yeterli bulunarak hükme esas alınan bilirkişi raporunda belirlenen kıdem ve ihbar tazminatlarının ödenen tazminatların mahsubu ile hüküm altına alındığı,
Davacı tarafın 2012 ve 2013 yıllarının tüm aylarına ait eksik ödenen ücretlerine ilişkin ücret alacağı talebinde bulunduğu, 4857 sayılı ... Kanunu'nun 37. maddesine göre; ücret ödemelerini yaptığını ispat yükü kendisinde bulunan işverenin, ücret bordrolarını eksiksiz şekilde düzenleyip saklaması ve bordrolardaki ücreti ödediğini, işçinin imzası veya banka kayıtlarıyla ispat etmesinin yasal zorunluluk olduğu, somut olayda ise, dosyada ödemeye ilişkin yalnızca banka kayıtlarının olduğu, bu kayıtlara göre ise davacıya fazla mesai açıklamalı ödemeler haricinde toplam 29.641,00 USD maaş ödemesi yapıldığının tespit edildiği, bilirkişi tarafından davacının talep etmiş olduğu yıllara ilişkin 1 yıl 7 aylık ücreti hesaplanarak yapılan toplam maaş ödemesinin mahsubu sonrasında davacının bakiye ücret alacağının bilirkişi raporunda belirlendiği gibi hüküm altına alındığı,
Davacının fazla çalışma, hafta tatili ve genel tatil ücreti taleplerinin bulunduğu, kural olarak işbu çalışmaların yapıldığını işçinin, ücretinin ödendiğini ise işverenin ispatlaması gerektiği, yazılı belge bulunmayan hallerde çalışma yapıldığının tanık dahil her türlü delille ispatlanabileceği, dosyamızda davacının çalışma saatlerini ve günlerini gösterir herhangi bir kayıt ve belgenin bulunmadığı, dinlenen tanık anlatımlarından ise haftada 15 saat fazla mesai yaptığı, yine dinlenen tanık anlatımlarına göre davacının iki haftada 1 Cuma günü hafta tatili izni kullandığı, diğer Cuma günü ise hafta tatili gününde çalıştığı, ayrıca resmi bayramların tamamında, dini bayramlarda ise 1. gün haricinde çalışmış olduğu, davalı işverenin ispat edilen işbu fazla çalışma, hafta tatili ve genel tatil ücretlerinin ödendiğini yazılı delille ispat edemediği anlaşıldığından tanık beyanları dikkate alınarak bilirkişi raporuna göre belirlenen fazla çalışma, hafta tatili ve genel tatil alacak taleplerinden davacı işçinin raporlu, mazeretli, izinli olduğu günler ile çalışılmayan günleri göz önünde bulundurularak ... Borçlar Kanunu’nun 51. ve 52. maddeleri gereğince takdiren % 40 oranında indirim yapıldıktan sonra aşağıdaki şekilde kabulüne dair hüküm kurulmuştur." gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
... Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesinin 25.04.2019 tarihli ve 2018 /2263 Esas, 2019/1125 Karar sayılı kararı ile;
"...
Ücrete ilişkin beyanlar alınmış ve emsal ücret araştırması yapılmış olup tanık beyanları, işverenlikçe düzenlenen aylık ödeme listesi ve emsal ücret araştırma sonucu da dikkate alınarak hükme esas bilirkişi raporunda tespit edilen en son net 1.750 USD olarak ücretin tespitinde isabetsizlik bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Davalı şirket vekili beyanlarına itibar edilen tanıkların davalı işverenlerle husumetli olduklarına dair istinaf sebebi ileri sürülmüşse de bu kapsamda davalı tarafça dosyaya sunulmuş somut delil bulunmadığı gözetildiğinde, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 2010/2-751 esas 2012/2-387 karar sayılı içtihadına göre esas olan tanığın gerçeği söylemesidir. 6100 Sayılı HMK'nın 255. Maddesi uyarınca da aksine ciddi ve inandırıcı deliller bulunmadıkça asıl olan tanıkların gerçeği söylemiş olmalarıdır. Bu kapsamda davalılar vekillerince tanıkların gerçeği söylemediklerine dair ciddi ve inandırıcı delil dosyaya sunulmadığından mahkemece davacı tanıklarının beyanlarına itibar edilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmayıp davalı vekillerinin bu yöndeki istinaflarının haklı olmadığı anlaşılmıştır.
Davacı ücret alacağı, fazla mesai ücreti alacağı, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacağı, hafta tatili alacağı talebinde bulunmuştur. Fazla mesai yaptığını, hafta tatilinde ve ulusal bayram-genel tatil günlerinde çalıştığını ispat yükü işçiye, bu günlerde çalışma yapılmış ise ücretinin ödendiğini ispat yükü davalı işverene aittir. İlk Derece Mahkemesince dinlenen tanık beyanları doğrultusunda; davacının çalıştığı dönemde; bilirkişi raporunda belirtildiği üzere haftalık 15 saat fazla mesai yaptığı, ancak karşılığının ödendiğinin davalı işverence ispatlanamadığı gerekçesiyle bu alacağa hak kazandığına ilişkin kabulde herhangi bir isabetsizlik görülmemiştir. Yine ulusal bayram- genel tatil ve hafta tatili ücreti alacağı yönünden işyerinde bugünlerde çalışma yapıldığının tanık beyanlarıyla ispatlanmış olması karşısında bu talebin kabulü de dosyaya uygun bulunmuştur.
Çalışma olgusunu ispat yükümlülüğünün davacı çalışanda bu çalışma karşılığının ödendiğini ispat yükümlülüğünün ise davalı işverenlikte olmasına göre davacının haftalık yasal çalışma süresini aşan ve karşılığı ödenmeyen fazla çalışma, bayram ve genel tatil ile hafta tatili alacağının bulunduğu, ayrıca ödenmeyen günlere ait ücret alacağının bulunduğu, bu alacakların ödendiğine ilişkin herhangi bir makbuz, dekont, banka kaydı vs.. yazılı delil ibraz edilmediği gözetildiğinde denetime elverişli, yerleşik yargısal kararlara uygun, gerekçeli ve hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporunda yer alan alacak miktarları esas alınarak kurulan hükümde isabetsizlik bulunmadığı görülmüştür.
..."gerekçesi ile davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin 01.10.2019 tarihli ve 2019/5075 Esas 2019/17017 Karar sayılı ilâmı ile davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddi ile davacı işçinin, davalı aleyhine açılan başka bir davada tanık olarak vermiş olduğu ifadesinin kendisini bağlayacağı dikkate alınmaksızın karar verilmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle karar bozularak dosya kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmiştir.
B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile bozmaya uygun şekilde davacı asılın beyanı alınarak fazla çalışma alacağının reddine karar verilmiş, bozma dışı kalan alacaklar yönünden de bozmadan önceki gibi hüküm kurulmuştur.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalı vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı vekili temyiz dilekçesinde; İlk Derece Mahkemesince kabul edilen alacak tutarı ile karar tarihinde dikkate alınması gereken döviz kuruna göre davacı lehine hükmedilen vekâlet ücretinin hatalı olduğunu beyanla kararın bu yönden düzeltilerek onanması istemi ile temyiz başvurusunda bulunmuştur.
2. Davalı vekili temyiz dilekçesinde; davacının ücretinin yanlış tespit edildiğini, davacının ... bitimi nedeniyle kıdem ve ihbar tazminatlarının ödendiğini ve müvekkili Şirketten hiçbir alacağının kalmadığını, davacının ücret ve fazla çalışma alacağının da bulunmadığını ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık, uyulmasına karar verilen bozma ilâmı ile hüküm altına alınan hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ücreti ile ücret alacağının hesaplanması ve davacı lehine hükmedilen vekâlet ücretine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 13 üncü maddesinin ilgili bölümü şöyledir :
"(1) Bu Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde gösterilen hukuki yardımların konusu para veya para ile değerlendirilebiliyor ise avukatlık ücreti, davanın görüldüğü mahkeme için bu Tarifenin ikinci kısmında belirtilen maktu ücretlerin altında kalmamak kaydıyla (7 nci maddenin ikinci fıkrası, 10 uncu maddenin üçüncü fıkrası ile 12 nci maddenin birinci fıkrası, 16 ncı maddenin ikinci fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla) bu Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir.
(2) Ancak, hükmedilen ücret kabul veya reddedilen miktarı geçemez.
..."
3. Dairemiz uygulamasında, fazla çalışma, hafta tatili ve ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarından yapılan indirim ile ilgili olarak Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nde bir kurala yer verilmediğinden ve ayrıca işçinin davasını açtığı veya ıslah yoluyla dava konusunu arttırdığı aşamada Mahkemece ne miktarda indirim yapılacağı bilinemediğinden, fazla çalışma, hafta tatili ve ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarından yapılan indirimlerden dolayı reddine karar verilen miktar bakımından kendisini vekille temsil ettirmiş olan davalı yararına vekâlet ücretine hükmedilemeyeceği kabul edilmiştir (Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 20.04.2022 tarihli ve 2022/4477 Esas, 2022/4842 Karar sayılı; 08.03.2022 tarihli ve 2022/2273 Esas, 2022/2899 Karar sayılı kararları).
3. Değerlendirme
1.Uyulan bozma kararı gereğince tesis edilmiş İlk Derece Mahkemesi kararında hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik olmamasına, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmamasına göre davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Somut olayda, davacı işçinin kabul edilen dava konusu işçilik alacakları toplamının 14.984,95 USD olduğu, karar tarihine göre Merkez Bankası tarafından ilan edilen gösterge niteliğindeki döviz kuru (8,6586 TL) uyarınca kabul edilen alacağın 129.748,68 TL'ye karşılık geldiği anlaşılmaktadır. Söz konusu tutar ve karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'ne göre davacı lehine 16.276,12 TL vekâlet ücreti takdir edilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmiş olması hatalı olup bozmayı gerektirir.
Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının düzeltilerek onanması gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Davacı tarafın İlk Derece Mahkemesi kararına yönelik temyiz itirazının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının dokuzuncu bendinde yer alan “Davacı taraf yararına AAÜT uyarınca 5.520,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa ödenmesine, ” ibaresinin çıkartılarak yerine “Davacı taraf yararına karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 16.276,12 TL vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa ödenmesine,” ibaresinin yazılması suretiyle hükmün bu şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Davacı yararına takdir edilen 8.400,00 TL duruşma vekâlet ücreti ile aşağıda yazılı temyiz giderinin davalıya yükletilmesine,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde davacıya iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
27.09.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.