"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 29. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/2660 E., 2022/673 K.
DAVA TARİHİ : 18.11.2019
KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... Batı 1. ... Mahkemesi
SAYISI : 2019/962 E., 2020/59 K.
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı Şirket bünyesinde 15.....2003 tarihinde çalışmaya başladığını, 2016 yılının başından itibaren aylık ücretinin geç ve eksik ödenmesinin sürekli bir hâl aldığını, davalı Şirkete ait işyerinde Bakanlık müfettişlerince yapılan inceleme neticesinde ... Çalışma ve ... Kurumu İl Müdürlüğünün 07.02.2018 tarihli yazısında da davacının ödenmeyen 4.977,03 TL ücret alacağının bulunduğunun belirtildiğini, söz konusu miktardan bağımsız olarak davacıya eksik ücret ödemesi yapıldığının sabit olduğunu, müvekkili davacıya en son 2018 yılı Ekim ayına ait ücretin bir kısmının 2019 yılı Mart ayında ödendiğini, sonraki aylara ait ücretlerinin hiç ödenmediğini; ayrıca emsal işçilere ve kendisine 2019 Ocak ayı ve sonrasında yapılan zam oranının ne kadar olduğunu bilme imkânının da bulunmadığını, bu durumun davalı tarafça sunulacak belgeler ile anlaşılacağını, ... sözleşmesinin belirtilen gerekçelerle ....03.2019 tarihinde 4857 sayılı ... Kanunu’nun (4857 sayılı Kanun) 24 üncü maddesinin (II) numaralı bendinin (f) alt bendi uyarınca müvekkili tarafından haklı nedenle feshedildiğini, müvekkilinin toplamda 3-4 günlük kullandırılmayan yıllık izninin bulunduğunu ileri sürerek kıdem tazminatı, ücret ve yıllık izin ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı tarafça cevap dilekçesi ibraz edilmemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; Yargıtayın son yerleşik içtihatları gereğince her bir taleple ilgili davanın belirsiz alacak davası olarak açılıp açılmayacağına yönelik ayrı ayrı değerlendirme yapıldığı ifade edilerek kıdem tazminatı, ücret ve yıllık izin ücreti alacağının belirsiz alacak davasına konu edilemeyeceği gerekçesiyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 114 üncü maddesinin birinci fıkrasının (h) bendi gereğince dava açmakta hukuki yararı bulunmayan davacının davasının aynı Kanun'un 115 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; karar içeriğinin yargılamaya uygun olmadığını, ilk duruşmada ve hiçbir inceleme yapılmadan karar verilmesinin hatalı olduğunu, kısa karar ile gerekçeli karar arasında uyumsuzluk olduğunu, davacının hak ettiği alacaklara ilişkin miktar hesaplamasını yapabilmelerinin mümkün olmadığını; zira davalıya haklı nedenle fesih bildirimi gönderildiği 2019 yılı Mart ayında dahi en son 2018 Ekim ayı ücretinin bir kısmının gönderildiğini, müvekkilinin 2019 yılı Kasım, Aralık, Ocak, Şubat, Mart ayı ücretlerinin hiç ödenmediğini, bu sebeple emsal çalışan işçilere ve kendisine 2019 Ocak ayı ve sonrasında yapılan zammın ne kadar olduğunu müvekkilinin bilmesi olasılığının bulunmadığını, benzer durumda olan diğer birçok işçinin de ücretlerinin ödenmediğini, hizmet dökümünde yer alan son on iki aylık prime esas değerlerin çoğunluğu birbirinden farklı olup artan istikrarlı bir standart bulunmadığından Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) kayıtları ile de ücretin tespitinin mümkün olmadığını, davacı müvekkilinin ücret alacak miktarının da 2016 yılından bu yana da banka hesap döküm cetveli eksik edinildiğinden ve bordrolar tam olarak müvekkilinin elinde bulunmadığından ancak davalı işyerinden sunulacak olan belgeler de karşılaştırılarak yapılacak bilirkişi incelemesi ile ortaya çıkacağını, Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 15.12.2017 tarihli ve 2016/6 Esas, 2017/5 Karar sayılı kararında hiçbir alacak türünün doğrudan/peşinen belirli ya da belirsiz alacak olarak nitelenemeyeceğinin, her alacak türünün dosyanın somut durumu içinde değerlendirilmesi gerektiğinin belirtildiğini, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.05.2019 tarihli ve 2016/22-1166 Esas, 2019/576 Karar sayılı kararında da davanın belirsiz alacak olmasında hukuki yarar olmadığı düşünülmesi hâlinde kısmi dava olarak görülmesi olanağının bulunduğunu, dava konusu alacakların tamamının somut olaya göre belirsiz alacak olduğunu ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacı tarafça dava dilekçesinde, hesaplamaya esas ücretin ve giydirilmiş ücretin belirlenmesi noktasında işverenin vereceği bilgi ve belgelere dayalı olacak nitelikte herhangi bir iddiada bulunulmadığı, bu kapsamda ücret miktarını bilmesi gereken davacı tarafın dava konusu alacak taleplerini belirleyebilme imkânı bulunduğundan, Mahkemece davacı taleplerinin belirsiz alacak davasına konu edilemeyeceği yönündeki kabulün güncel Yargıtay içtihatlarına ve dosya kapsamına uygun olduğu; ayrıca davanın usulden reddine karar verilmiş olması karşısında, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde davanın kısmen kabulüne karar verildiği ve yargılama kapsamında delil toplandığı yönündeki ibarelerin sehven yazıldığı, İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden kanuna aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde; istinaf başvurusunda belirttiği gerekçelere ek olarak Anayasa Mahkemesinin 22.02.2022 tarihli ve 2019/12190 başvuru numaralı İsmail Avcı dosyasına ilişkin ... başvuru kararında, belirsiz alacak davası yönünden hukuki yarar ve dava şartı hususları açısından yorum yapmanın öngörülemezliğine atıfta bulunulduğunu, bu şekilde verilen usulden ret kararlarının ciddi zamanaşımı ve hak kaybı sorunlarına yol açtığının belirtildiğini, Anayasa Mahkemesi kararında da yer aldığı gibi hâkimin alacağın belirsizliğine dair aynı yorumu yapıp yapmayacağının hiçbir şekilde öngörülemez oluşu, belirli ölçütlerinin olmayışı, bu yorumu mahkemeden mahkemeye değişen bir durum ve tamamen şans meselesi hâline getirdiğini, kararın Yargıtayca onanması durumunda davacı müvekkilinin alacak haklarının zamanaşımına uğrama riski ile karşı karşıya kalacağını, 2019 tarihli Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararında da davanın belirsiz alacak olmasında hukuki yarar olmadığı düşünülmesi hâlinde kısmi dava olarak görülmesi olanağı bulunduğunun belirtildiğini, buna göre usulden ret kararının hatalı olduğunu ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kıdem tazminatı, ücret ve yıllık izin ücreti alacaklarına ilişkin davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasında hukuki yarar bulunup bulunmadığı hususuna ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 6100 sayılı Kanun'un 107 inci maddesi, 114 üncü maddesinin birinci fıkrasının (h) bendi, 115 inci maddesinin ikinci fıkrası hükümleri.
3. Dairemizin belirsiz alacak davasına ilişkin ilkelerinin açıklandığı 27.12.2022 tarihli ve 2022/6872 Esas, 2022/17896 Karar sayılı ilâmı.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
20.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.