"İçtihat Metni"
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince taraf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 18.04.2008-15.03.2019 tarihleri arasında usta öğretici olarak davalıya ait Aile Yaşam Merkezlerinde çalıştığını, ... sözleşmesinin işçilik alacaklarının ödenmemesi nedeniyle müvekkili tarafından haklı nedenle feshedildiğini, müvekkilinin haftada 6 gün 09.00-18.00 saatleri arasında çalıştığını, bu çalışmalarına ek olarak haftada en az 3-4 gün 3-4 saatten az olmamak kaydıyla ... çıkış saatlerinden sonra akşam saatlerinde çalışmak durumunda kaldığını, davalı Belediyenin düzenlediği tüm etkinliklere, açılışlara katılmak durumunda kaldığını, davacının ulusal bayram ve genel tatillerde de çalışmaya devam ettiğini, 18.12.2014 tarihli ve 2181 sayılı belediye meclis kararı uyarınca yol-yemek ücreti adı altında 90 binişe kadar otobüs bileti veya buna muadil yol ücreti verilmesi, çalıştığı günler dikkate alınarak 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa (657 sayılı KHK) tabi devlet memurları için ödenen günlük yemek ücretini geçmemek üzere yemek bedeli ödenmesi kararı uyarınca yol ve yemek ücreti ödemesi yapılmaya başlandığını; ancak bir yıl süreyle verildikten sonra söz konusu yardımların kesildiğini, işyeri uygulaması haline gelen yol ve yemek ücreti alacaklarının da eksik ödendiğini, müvekkili davacıya çalışması karşılığı ödenen son brüt ücret 3.600,00 TL civarında ise de gerçek ücretinin bu ücretin üstünde olduğunu, ücretlerinin 657 sayılı Kanun'un 176 ncı maddesi hükümlerine göre eksik ödendiğini, ayrıca müvekkiline çalıştığı dönem boyunca çalışma karşılığı olmaksızın genel tatil günü kabul edilen günlerde ve hafta tatillerinde ücretinin tam olarak ödenmesi gerekirken hiç ödenmediğini, ilave tediye alacağının ödenmediğini, yıllık izinlerini kullanmadığını, müvekkilinin emsali ile aynı ücreti almadığını, davalının eşit işlem borcuna aykırı davrandığını ileri sürerek kıdem tazminatı, yıllık izin ücreti, ayrımcılık tazminatı, ilave tediye ücreti, ücret farkı, yol ve yemek ücret yardımı, ulusal bayram genel tatil ücreti ile fazla çalışma ücret alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili, somut uyuşmazlıkta ... mahkemesinin görevli olmadığını, idari yargının görevli olması nedeniyle görev itirazında bulunduklarını, davacının işçi olmadığını, davacının 18.04.2008-15.03.2019 tarihleri arasında usta öğretici olarak çalıştığını, öğretmen olarak atandığından kendi isteğiyle görevinden ayrıldığını, ders ücretinin kurslara devam eden öğreticilere kurs saatlerine göre aylık ders saati toplamının 657 sayılı Kanun’un 176 ncı maddesi uyarınca hesaplanıp ödendiğini, fazla çalışma iddiasının doğru olmadığını, hafta tatili ve genel tatil günlerinde birimlerin kapalı olduğunu, ayrıca puantaj kayıtlarında görüleceği üzere söz konusu personele haftada bir gün ücretli izin verildiğini, 657 sayılı Kanun’un 176 ncı ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun (5510 sayılı Kanun) 4 üncü maddesinin (f) bendi ve 80 inci maddesi hükümleri uyarınca ücretlerinin hesaplandığını, kanun koyucunun brüt ek ders ücreti dışında ayrıca hafta tatili, genel tatil ve benzeri herhangi bir ücret ödemesi öngörmediğini, davacının ilave tediye alacağına hak kazanmadığını, yıllık izinlerini kullandığını, ayrımcılık tazminatı koşullarının oluşmadığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, davacının çalışma süresinin 10 yıl 1 ay 29 gün olduğu, ödenmeyen ücret alacakları bulunduğu tespit edildiğinden ... sözleşmesinin davacı tarafından haklı nedenle feshedildiği, bakiye 47 gün izin ücreti alacağı olduğu, 14.07.2018 tarihine kadar çalışılmayan hafta tatili ücreti ödenmediğinden hesaplama yapıldığı, ilave tediye alacağı bulunduğu, belediye meclis kararına göre 15.12.2015 tarihinden fesih tarihine kadar aylık 90 binişlik yol ücreti ile fiili çalışma yapılan günler için asgari ücretin binde 7’si oranında yemek ücretinin hesaplandığı, ayrımcılık tazminatı koşullarının oluşmadığı, puantaj kayıtlarına göre haftalık 45 saati aşan çalışması tespit edilemediği; ancak 28 Ekim 2014 ve 2015 yarım günlük tatillerde ve 1 Mayıs 2017 tarihinde çalıştığı tespit edildiğinden genel tatil alacağı olduğu gerekçeleriyle davanın kısmen kabulü ile kıdem tazminatı, yıllık izin, ilave tediye, yol ve yemek ücreti, ücret farkı ile genel tatil alacakları hüküm altına alınmış, ayrımcılık tazminatı ile fazla çalışma alacağı ise reddedilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı vekili istinaf dilekçesinde; davalı işverence ilave tediye ve çalışılmayan hafta tatili ücretlerinin ödenmemesinin eşit işlem borcuna aykırı olduğundan ayrımcılık tazminatının hüküm altına alınması gerektiğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
2.Davalı vekili istinaf dilekçesinde; davanın görev yönünden reddi gerektiğini, davacı ile müvekkili Belediye arasında 4857 sayılı ... Kanunu (4857 sayılı Kanun) kapsamında bir ... sözleşmesinin bulunmadığını, usta öğreticiye brüt ek ders ücreti dışında ayrıca hafta tatili ve genel tatil ile benzeri herhangi bir ücret ödemesini öngörülmediğinden ek ders ücretinin eksik ödendiği iddiasının yerinde olmadığını, usta öğretici olan davacının işçi olmaması nedeniyle ilave tediye ücretine de hak kazanmadığını, yıllık izinlerini kullandığını ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile istinaf sebepleriyle sınırlı olarak ve resen kamu düzeni yönünden yapılan inceleme sonucu, İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden kanuna aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz başvuru dilekçesinde; davacının işçi olmadığını, statü hukukuna tabi olduğunu, bu sebeple görevli yargı yerinin idari yargı olması gerektiğini, dava şartı yokluğundan davanın reddi gerektiğini, usta öğreticilerin görevlendirilmesi ve ücretlerin hesaplanmasına ilişkin olarak 657 sayılı Kanun’da ve 5510 sayılı Kanun’da özel düzenlemelerin yer aldığını, davacının ek ders ücreti karşılığı 18.04.2008-15.03.2019 tarihlerinde istihdam edildiğini, usta öğreticilerin 4857 sayılı Kanun hükümlerinden yararlanacağına ilişkin herhangi bir düzenleme bulunmadığını, davacının ek ders ücreti alacağının 657 sayılı Kanun’un 176 ncı maddesine uygun olarak hesaplandığını ve ödendiğini, işyerinde 09.00-18.00 saatleri arasında hizmet verildiğini, bir saat öğle molası kullanıldığını, Kurumun ulusal bayram ve genel tatil günlerinde kapalı olduğunu, ayrıca davacıya haftada bir gün ücretli izin verildiğini, bunların dışında çalışma karşılığı olmaksızın ek ders ücreti karşılığıdan çalışanlara hafta tatili ve ulusal bayram ile genel tatil ücreti ödemesi gibi ödemelerin yapılmasının 5510 sayılı Kanun hükümlerine göre de mümkün olmadığını, usta öğretici olan kişiler işçi vasfında olmadıkları için ilave tediye ikramiyesi ödenmesinin de söz konusu olmayacağını, davacının yıllık izinlerini kullandığını, davacının ayrımcılık tazminatına da hak kazanamadığını ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, ders saati ücretiyle çalışan ve her ay çalıştığı ders sayısı farklı olan davacının ücretinin hesap yöntemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi, 657 sayılı Kanun'un 176 ncı maddesi.
3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.Dairemizce usta öğreticiler bakımından uygulanan kriterlere göre öncelikle davacının bir ayda çalıştığı toplam ders saati süresi, o ayda fiilen çalıştığı toplam gün sayısına bölünerek günlük ortalama çalışma saat süresi bulunmalıdır. Bulunan günlük ortalama çalışma saat süresinin, ders saati ücreti ile çarpılması neticesinde ulaşılan miktar nazara alınarak çalışma karşılığı olmayan hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil günleri ücretleri hesaplanmalıdır. Bu hesaplama, her ay için ayrı ayrı yapılmalıdır. Örnek vererek açıklamak gerekirse ilgili ayda, toplam yüz kırk ders saati fiilen çalışan bir usta öğreticinin, o ay için aylık fiilen çalıştığı gün sayısının yirmi gün olduğu ve ders saati ücretinin ise 10,00 TL olduğu kabul edilirse bu ayda çalışılan toplam ders saatinin (140 saat), fiilen çalıştığı toplam gün sayısına (20 gün) bölünmesi neticesinde, günlük ortalama çalışma saat süresinin yedi saat olduğu sonucuna ulaşılacaktır. Söz konusu günlük ortalama çalışma saat süresinin (7 saat), ders saati ücreti (10,00 TL) ile çarpımı neticesinde ulaşılan 70,00 TL miktarı, çalışma karşılığı olmayan bir günlük hafta tatili veya ulusal bayram ve genel tatili ücretidir.
3. Taraflar arasında, akdi tatile ilişkin bir anlaşma olmadığından, usta öğretici olan davacının, 4857 sayılı Kanun hükümlerine göre, çalışma karşılığı olmadan ücreti ödenmesi gerekli hafta tatili gününün, haftada sadece bir gün olduğu kabul edilmelidir.
4. Aylık ücret miktarının belirlenmesine gelince; usta öğreticiye ilgili ay için, o ayda fiilen çalıştığı ders saati ile ders saat ücretinin çarpımı neticesinde bulunacak tutara, o ayda çalışma karşılığı olmayan hafta tatili günleri için hesaplanan ücret tutarı eklenmeli ve ulaşılan sonuç aylık ücret miktarı olarak esas alınmalıdır. Örneğin, ilgili ayda, toplam yüz kırk ders saati fiilen çalışan ve ders saati ücreti 10,00 TL olan bir usta öğreticinin, fiili çalışması karşılığı hak kazandığı tutar, 140 x 10,00 TL =1.400,00 TL'dir. Yukarıdaki paragraftaki hesaplamaya göre, çalışma karşılığı olmayan hafta tatili gününün ücretinin 70,00 TL olduğu ve ilgili ay için çalışma karşılığı olmadan toplam dört günlük hafta tatili ücretinin bulunduğu kabul edilirse, bu ay için ödenmesi gerekecek toplam çalışma karşılığı olmayan hafta tatili günü ücreti 70,00 TL x 4 = 280,00 TL olacaktır. 1.400,00 TL ile 280,00 TL'nin toplamı neticesinde ulaşılan 1.680,00 TL miktarı, aylık ücret miktarı olarak tespit edilmelidir.
5. Diğer taraftan, kıdem tazminatı ve yıllık izin ücreti gibi feshe bağlı hakların son ücret üzerinden hesaplanması gerektiği kuraldır. Ancak eldeki uyuşmazlıkta, davacının aylık maktu ücretle değil, ders saati ücreti ile çalıştığı kabul edilmiştir. Dolayısıyla, yukarıda açıklanan hesaplama yöntemine göre davacının aylık ücretinin aydan aya değişebilmesi durumu söz konusudur. Bu hâlde, kıdem tazminatı ve yıllık izin ücreti gibi feshe bağlı haklarda, davacıya son bir yıl içinde ödenen aylık ücretlerin ortalamasının esas alınması gereklidir.
6. Ayrıca, ilave tediye alacağının hesaplanmasında, yukarıda açıklanan çalışma karşılığı olmayan hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil günü için belirlenen günlük ücret hesap yöntemi esas alınarak Bakanlar Kurulunca tespit edilen ilave tediye ödeme tarihindeki işçinin bir günlük ücreti dikkate alınmalıdır.
7. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, ücret fark alacağı hesaplanırken, her ay için ayrı ayrı o ayın puantajlarına göre yapılan ders sayısı ve çalışılan toplam gün sayısı tespit edilerek yukarda açıklanan şekilde o ay için günlük ücretin kaç lira olduğu tespit edilmek sureti ile çalışma karşılığı olmayan hafta tatili ücreti her ay için ayrı ayrı tespit edilerek hüküm altına alınmıştır. Her ay için ayrı ayrı ders sayısı ve çalışılan gün sayısı gözetilerek aylık ücretinin hesaplanma yöntemi yerinde ise de; kıdem tazminatı ve yıllık izin ücreti hesabında, son bir yıl içinde ödenen aylık ücretlerin ortalamasının esas alınması gerekli iken bu hususa dikkat edilmeksizin ortalama çalışılan gün sayısı ve ortalama ders saati gözetilerek hesaplama yapılması hatalı olmuştur.
8. Hükme esas bilirkişi raporunda Milli Eğitim Müdürlüğü’nün her dönem için ayrı ayrı bildirdiği saat başına ek ders ücretleri esas alınmış ise de bordrolarda tahakkuk ettirilen ücretler esas alınmalıdır. Ancak, bordrolar her ay için ayrı ayrı denetlenerek, bordrolarda tahakkuk ettirilen saat başı ders ücretinin maaş katsayısı/göstergeler gibi mevzuattan doğan unsurlara göre olması gerekenden daha az olup olmadığı denetlenmelidir. Bordrosunda tahakkuk ettirilen saat başı ders ücreti miktarının mevzuata göre olması gerekenden düşük olduğu ay var ise o ay için mevzuata göre olması gereken saat başı ders ücreti esas alınmalı, bordrodaki saat başı ders ücreti mevzuata göre olması gerekenden yüksek ise o ay için bordrodaki ücret esas alınmalıdır.
9. Diğer yandan, dosyaya sunulan imzasız ücret bordrolarına göre davacının, normal çalışmasının 30 gün olarak gösterildiği, hizmet döküm cetveline göre de prim gün sayısının 30 gün olarak bildirildiği çalışma dönemlerinin bulunduğu anlaşılmaktadır. Şu hâlde davacının bu şekilde tam gün esasına göre çalıştığı dönem tespit edilerek bu döneme ilişkin banka kayıtlarıyla ücret bordrolarının karşılaştırılması ve çalışılmayan hafta tatili ücretlerinin ödenip ödenmediğinin değerlendirilmesi gerekmektedir.
10. ... bu bozma kapsamında yeniden yapılacak yargılamada, İlk Derece Mahkemesi kararının sadece davalı tarafından temyiz edilmesi nedeni ile doğan usuli müktesep haklar ve neticeten hükmedilecek miktarlar bakımından davalı lehine oluşan usuli müktesep haklar da gözetilmelidir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
26.09.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.