Logo

9. Hukuk Dairesi2023/10805 E. 2023/10302 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: İşe iade davası sonucu işe başlatılan davacının, işverenin işe başlatma yükümlülüğünü yerine getirip getirmediği ve davacının işe iade sonrası fesih ve diğer işçilik alacaklarına hak kazanıp kazanmadığı hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemenin, davalı işverenin işe başlatma yükümlülüğünü yerine getirdiğine ve davacının geçerli sebep olmaksızın işe başlamadığına dair tespitleri isabetli bulunarak, davacının işe iade sonrası feshe bağlı alacak taleplerinin reddine ve yalnızca kıdem tazminatına hak kazandığına ilişkin yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :... Mahkemesi

SAYISI : 2020/189 E., 2023/8 K.

KARAR : Davanın kısmen kabulü

TEMYİZ EDENLER : Taraf vekilleri

Taraflar arasında görülen alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;

Miktar ve değeri temyiz kesinlik sınırını aşmayan taşınır mal ve alacak davalarına ilişkin nihai kararlar 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesi uyarınca uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 427 nci maddesi uyarınca temyiz edilemez. Temyize konu edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması hâlinde 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesi uyarınca uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un 427 ve 432 nci maddeleri uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.

Dosya içeriğine göre hüküm altına alınan ve davalı vekili tarafından temyize konu edilen toplam miktarın Mahkemenin karar tarihi itibarıyla kesinlik sınırı olan 12.950,00 TL’nin altında kaldığı anlaşılmakla; davalı vekilinin temyiz dilekçesinin miktardan reddine karar vermek gerekmiştir.

Davacı vekilinin gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının işe iade davası sonucunda işe iadesine karar verildiğini, işe başlatılma talebi üzerine davalının kendisini işe başlattığını, ancak müdür pozisyonunda olup çalışma alanında konumuna uygun olmayan bir noktada küçük bir masa verildiğini, personel tahsis edilmediğini, işe başladığının duyurulmadığını, bilgisayarda yetki açılmadığını, kendisine ... verilmediğini, işverenin işe başlatma iradesinde samimi olmadığını ileri sürerek kıdem tazminatı ve yıllık izin farkı, işe başlatmama tazminatı, boşta geçen süre ücreti ve manevi tazminat alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı tarafından açılan işe iade davasının kabul edilmesi nedeniyle işe başlama bildiriminde bulunan davacının işe başlamasıyla ilgili davalı Banka tarafından noter kanalıyla ihtar gönderildiğini, davacının gerçek iradesinin işe dönmek olmadığını, işe iadenin neticelerinden faydalanmak istediğini, davalı Bankanın davacıyı tüm özlük hakları korunarak ve işe başladığı tarihe kadar uygulanan zam oranları uygulanarak hesaplanmış ücreti ile işe davet ettiğini, şube müdürü kadrosu olmadığı için müdür unvanının teklif edildiğini, davacıya gönderilen ihtarnamede ise bu hususun belirtildiğini ve ek olarak da boş bir şube müdürlüğü pozisyonu açıldığında buna uygun bir tayinin yapılacağının bildirildiğini, davacının kendisine tahsis edilen masaya ilişkin itiraz ve iddialarının gerçeklikten uzak olduğunu, davacıya imza yetkisi tanınması için bu konuda yönetim kurulu kararı alınması ve bunun ticaret sicilde tasdik edilmesinin belli bir süreç gerektirdiğini, davacının işe iade davasından kaynaklanan boşta geçen süreye ilişkin 4 aylık ücreti, davacıya ödenen kıdem ve ihbar tazminatından mahsup edilip kalan tutarın da 25.02.2015 tarihinde davacıya ödendiğini, bu hususun dahi davalı Bankanın işe davetinde ve davacının işe başlatılmasında samimi olduğunun kanıtı olduğunu, davacının kendi isteğiyle ... sözleşmesini sonlandırdığını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 10.02.2016 tarihli ve 2015/112 Esas, 2016/14 Karar sayılı kararı ile; davacıya tüm özlük hakları korunarak, yapılan zammın da kendisine verilerek ve o tarihte şube müdürü kadrosu boş bulunmadığı için banka genel müdürlüğü, ticari bankacılık bölümünde genel müdür yardımcısına bağlı olarak müdür unvanı ile çalışmasının teklif edildiği, davacıya gönderilen ihtarnamede bu hususun belirtildiği ve ayrıca boş bir şube müdürlüğü pozisyonu açıldığında buna uygun bir tayinin yapılacağının bildirildiği, davacının genel müdür yardımcısına bağlı olarak çalışmak üzere işe alındığı, davacıya genel müdür yardımcısına bağlı olarak çalışan diğer 2 müdürün çalıştığı katta yer verildiği, davacıya imza yetkisi tanınması için bu konuda yönetim kurulu kararı alınması ve bunun ticaret sicilde tasdik edilmesinin belli bir süreç gerektirdiği, davacının Mahkeme kararı üzerine davalı Banka tarafından samimi bir şekilde işe başlatıldığı, ancak davacının 02.03.2015 tarihinde işe gelmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 15.....2020 tarihli ve 2016/17355 Esas, 2020/5569 Karar sayılı ilâmı ile; davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile davacının dosyaya sunduğu fotoğraflardan davacıya koridorun çalışma alanına bağlandığı kısmın hemen girişinde ve camlı bölmeli sekreter masasının önünde açık ve küçük bir masa tahsis edildiği, masanın sair personelin çalıştığı alanın önünde ve en kenarda olup çalışma alanı ve arkadaşlarını görecek şekilde konumlandırılmadığı, masanın koridora baktığı izlenimi uyandırdığı, bu hususların değerlendirilmesi için Mahkemece mahallinde keşif yapılması gerektiği, gerekirse mahallinde tanıkların yeniden dinlenmesi ile keşif sırasında refakate alınacak banka personel idaresi konusunda uzman bilirkişiden rapor alınarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; bozma ilâmına uyularak bankacı ve çalışma ekonomisi uzmanı bilirkişiler marifetiyle davalı işyerinde keşif yapıldığı, davacı masasının departman girişinde olduğu, davacının arkasında 2 adet dolap, dolap arkasında genel müdür yardımcısı sekreterinin masası, onun arkasında ise genel müdür yardımcısına ait camekan oda bulunduğu, keşif tarihinde genel müdür yardımcısı sekreterinin masası ve oda bulunmadığı, ofisin tamamen açık olarak düzenlendiğinin görüldüğü, tüm departmanın açık ofis şeklindeki bu salonda konumlandığı, davacıyla aynı pozisyonda olan M.Y. ve Ö.S'nin davacı ile aynı hizada cam kenarında oturdukları, kurumsal bankacılık direktörünün de aynı salonda oturduğu, davacının masasının boyutunun diğer müdürlerle aynı boyutta olduğu, sadece perdelik kısmının bulunmadığı, davacıyla birlikte 4 müdürün açık ofiste birlikte çalıştığı, davacı masasının koridora doğru olmasının ofisin çalışan sayısına göre yetersiz olması karşısında ... başına ... ... bir davranış olarak görülmediği, ofisin alanı ve çalışan müdürler ile personelin sayısı gözetildiğinde yerleşim için fazla bir seçenek olmadığı gibi diğer müdürlerin de konumlarında bir ayrıcalık olmadığı, bu yönüyle davalının işe başlatma hususunda samimi olduğu, işe davet sonrası davacı geçerli görülmeyen sebeplerle işe başlamadığından feshin geçerli hâle geldiği, geçerli fesih hâlinde kıdem tazminatı hakkı doğacağı, ancak davacının işe başlatmama tazminatı ile boşta geçen süre ücretine hak kazanamayacağı, davacının hak ettiği yıllık izinleri kullandığı, oturma düzeninde davacı ile aynı konumdaki müdürlerin bir ayrıcalığının olmadığı, hepsinin açık ofiste yan yana masalarda oturdukları, davacının kişilik haklarına, hukuka ve ahlaka aykırı bir durum bulunmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili; bilirkişi heyetinin banka personel idaresi konusunda uzman kişiler olmadığını, unvan sahibi 4 kişiden biri olan davacının herkesin mecburen geçmek zorunda olduğu departman girişine ve de sekreterin önüne oturtulmasının ... ... olmadığı değerlendirmesinde bulunmanın bilirkişilerin banka idaresinde görev yapmamış olmalarının doğal sonucu olduğunu, davacının masasının sekreter masasının yarısı kadar olduğunu, davacının masasının kendisi ile aynı konumda çalışanların masalarından ayrı bir alanda yer aldığını, davacıya ... ve görev tanımlarının bildirilmediğini, personel tahsis edilmediğini, kendisinin sorumlu olacağı çalışma alanı ve bağlı olacak şubelerin belirlenmediğini, müdür unvanı ile göreve başlayacağının banka geneline duyurulmadığını, diğer müdürlerle birlikte toplantılar yapılmasına rağmen bu toplantılara ve diğer ilgili olması gereken çalışmalara davacının dâhil edilmediğini ileri sürerek temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık; işe iade kararı sonrası davacının işe başlatılma talebinde samimi, davalının ise işe davetinde ciddi olup olmadığı ile davacının işe iade sonrası isteklere ve feshe bağlı alacaklara hak kazanıp kazanmadığı noktasındadır.

2. İlgili Hukuk

1.6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un 428 inci maddesi, 438 inci maddesinin yedi, sekiz ve dokuzuncu fıkraları ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası.

2. 4857 sayılı ... Kanunu'nun 17, 20 ve 21 inci maddeleri ile 120 nci maddesi atfıyla hâlen yürürlükte olan mülga 1475 sayılı ... Kanunu'nun 14 üncü maddesi.

3. Değerlendirme

1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

A. Davalı temyizi yönünden

Davalı vekilinin temyiz dilekçesinin miktardan reddine,

Peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine,

B. Davacı Temyizi Yönünden

Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

04.07.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.