Logo

9. Hukuk Dairesi2023/11074 E. 2023/16293 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacının çalıştığı şirketler arasında organik bağ olduğu iddiasıyla, çalışmadığı bir vakfın da işçilik alacaklarından sorumlu olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Tüzel kişiler arasında sadece organik bağ bulunmasının, işçinin çalışmadığı tüzel kişinin de işçilik alacaklarından müteselsilen sorumlu tutulması için yeterli olmadığı, davalı vakıf ile davacı arasında işçi-işveren ilişkisi bulunmadığı, işyeri devri, sözleşme devri, asıl işveren-alt işveren ilişkisi veya birlikte istihdam gibi davalı vakfın da birlikte sorumlu tutulmasını gerektirecek bir hukuki ilişkinin varlığının ispatlanamadığı gözetilerek, davalı vakfın davacının diğer davalı şirketlerdeki çalışmalarından sorumlu tutulamayacağına ve bu husus gözetilmeden verilen yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/314 E., 2023/1056 K.

KARAR : İstinaf başvurularının esastan reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 38. ... Mahkemesi

SAYISI : 2019/691 E., 2021/883 K.

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davacı ve davalılar vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının davalı işverenler nezdinde 17.09.2013-14.....2019 tarihleri arasında proje yöneticisi, genel müdür, yangın söndürme uçağı pilotluğu gibi değişen görevlerde bulunduğunu, ... sözleşmesinin haksız ve bildirimsiz olarak feshedildiğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatı ile ücret, asgari geçim indirimi ve yıllık izin alacaklarının davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

1. Davalılar ... Hava Kurumu (...) ... Havacılık İktisadi İşletmesi, ... Havacılık Taşımacılık Eğitim ve ... Ürünleri Ticaret AŞ ve ... Uçuş Akademisi AŞ vekili cevap dilekçesinde; zamanaşımı def'inde bulunduklarını, davacının 17.09.2013-31.12.2015 tarihleri arasında ... ... Havacılık işletmesinde çeşitli görevlerde çalıştığını, son iki ay genel müdür olarak görevlendirildiğinden ek olarak 4.000,00 TL genel müdür ücreti ödendiğini, 31.12.2018 tarihine kadar yeni sözleşme imzalandığını, ödemelerin bordrolarda gösterildiğini, 26.10.2018 tarihli dilekçesi ile genel müdür ve balon işletmesi müdürlüğü görevlerinden istifa ettiğini, pilot sözleşmesinin ise 31.12.2018 tarihinde süresi bittiği için feshedildiğini, iktisadi işletmede görevi devam ederken 01.12.2016-26.10.2018 tarihleri arasında ... Havacılık AŞ’de genel müdür vekili olarak görev yapıp istifa ederek ayrıldığını, diğer iki işverendeki görevi devam ederken 15.03.2017 tarihinden itibaren ... Uçuş Akademisi AŞ’de genel müdür olarak görevlendirildiğini, 26.11.2018 tarihinde istifa ettiğini, aynı işverende 10.12.2018-14.....2019 tarihleri arasında kısmi süreli pilot olarak uçuş başına 125,00 TL ücretle çalıştığını, görülen lüzum üzerine ... sözleşmesinin feshedildiğini savunarak davanın reddini istemiştir.

2. Diğer davalılar ... Genel Başkanlığı ve ... Havacılık Vakfı vekili cevap dilekçesinde; zamanaşımı ve husumet itirazında bulunduklarını, davacının davalı Şirketlerde bir çalışması bulunmadığını, davalı Şirketlerle davalı Kurum ve Vakıf arasında organik bağ bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının, davalı Şirket nezdinde 17.09.2013-20.02.2019 tarihleri arasında 5 yıl, 5 ay, 3 gün kıdem ile, en son 46.545,24 TL brüt ücretle çalıştığı, sözleşmenin feshi tarihinde kıdem tazminatı tavan ücret tutarının 6.017,60 TL olduğu, yapılan ... sözleşmelerinden ve tanık beyanlarından anlaşılacağı üzere davacının davalılarca birlikte istihdam edildiği, davalılar nezdinde çeşitli görevlerde bulunduğu, davalılar arasında organik bağ olduğu, davalıların alacaklardan davacıya karşı müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu, dosya içeriğine göre ... sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiği davalı işveren tarafından ispat edilemediğinden davacının kıdem ve ihbar tazminatına hak kazandığı, 10.02.2018 tarihli sözleşme uyarınca sorumlu müdüre 6.000,00 TL net ücret ödeneceğinin kararlaştırıldığı, davacıya bu ücretin ödendiğine ilişkin herhangi belge veya tahakkuk belgesi sunulmadığı, asgari geçim indirimi ödemesine ilişkin 2018 yılı dâhil önceki dönem bordrolarında davacıya asgari geçim indirimi tahakkuku yapıldığı ve ödendiği, davacının 100 gün yıllık ücretli izne hâk kazandığı, mevcut yıllık izin formlarından davacının 11 gün yıllık izin kullandığı ve bakiye 89 gün yıllık ücretli izin alacağı olduğu, bunun aksini davalı işverenin davacının imzasını hâvi yıllık izin defteri veya herhangi bir belgeyle ispat edemediği, bilirkişi tarafından hazırlanan 31.08.2021 tarihli ikinci ek raporun, gerekçeli, denetime ve hüküm kurmaya elverişli olduğu gerekçeleriyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalılar vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı vekili; hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının hizmet süresinin ve alacaklarının eksik ve hatalı hesaplandığını, asgari geçim indirimi alacağı reddinin hatalı olduğunu, bordrolar incelendiğinde asgari geçim indirimi alacağının tahakkuk ettirilmediğinin görüleceğini, davacının yıllık izin ücreti alacağının ayrı ayrı hesap edilmesi gerektiğini, ücret ve yıllık izin ücreti alacakları yönünden faizin dava ve ıslah tarihlerinden itibaren yürütülmesinin hatalı olduğunu, ücret yönünden verilen kısmen ret kararının haksız olduğunu ve bu sebeple vekâlet ücretine hükmedilmesinin doğru olmadığını belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.

2. Davalı ... Genel Başkanlığı ve ... Havacılık Vakfı vekili; davacı tarafça delil sunma süresi sona erdikten sonra sunulan delillere muvafakatlerinin bulunmadığını, buna rağmen bilirkişi raporunda yapılan hesaplama ve verilen kararın hukuka aykırı olduğunu, ... ve ... Havacılık Vakfının davacıyı istihdam etmediğini ve bu davalılarda bir görevinin bulunmadığını, sigorta sicil kayıtları, şahsi sicil dosyaları ve banka hesap hareketlerinin incelenmesinde de davalılar ... ve ... Havacılık Vakfı ve davacı arasında ... sözleşmesinin bulunmadığını, sigorta kayıtlarının bulunmadığı ve tüm özlük haklarının diğer davalılar tarafından ödendiğinin tespit edildiğini, davalılar arasında asıl işveren alt işveren ilişkisi bulunmadığını, ... Havacılık Vakfının ... Genel Başkanlığından bağımsız kurulan vakıf olduğunu, davalıların sırf Yönetim Kurulu Başkanlarının aynı olmasının davacının taleplerinden sorumlu olduğu sonucunu doğuramayacağını, diğer davalı Şirketin sermaye ortakları arasında ... Genel Başkanlığı ve ... Havacılık Vakfı bulunmadığını, her iki davalının adresleri, faaliyet alanları, yönetim kurulu üyeleri ve muhasebe kayıt usulünün farklı olduğunu, işçilik alacaklarından sorumlu tutulmalarının hukuken mümkün olmadığını belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.

3. Davalı ..., ... Havacılık Taşımacılık Eğitim ve ... Ürünleri Ticaret AŞ ile ... Uçuş Akademisi AŞ vekili; davacının ... sözleşmelerinin her bir davalı yönünden ayrı ayrı şekillerde sonlandığını, İlk Derece Mahkemesi tarafından buna dair sunulan belgeler ve istifa dilekçeleri araştırılmadan davacının hiç istifa iradesi olmamış gibi hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, kıdem ve ihbar tazminatına hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, bilirkişi raporunda davacının ücretinin ve alacaklarının yanlış hesaplandığını, bunun dayanağının davacı tarafından bordro ya da banka kayıtlarıyla ispat edilemediğini, yıllık izin ücreti yönünden de günlük ücretinin yanlış hesaplandığını, davacı tarafından görevde bulunduğu sürede imzalanan sözleşmelere ilişkin olarak bir takım suç duyurularında bulunulduğunu, görevini gereği gibi ifa edip etmediği hususunda söz konusu suç duyurularının bekletici mesele yapılması gerektiğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davanın işçilik alacaklarının tahsiline ilişkin kısmi eda davası olduğu, İlk Derece Mahkemesince dava dilekçesinde istenilen delillerin toplandığı ve dosyanın hesap bilirkişisine tevdi edilerek rapor tanzim edildiği, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından; davacının 17.09.2013-20.02.2019 tarihleri arası 5 yıl, 5 ay, 3 gün çeşitli görevlerde çalıştığı, ... sözleşmesinin işveren tarafından en son görülen lüzum üzerine feshedildiği, davacının dava konusu ettiği tüm çalışma dönemi bakımından, aralarında organik bağ ve birlikte istihdam olduğu kabul edilen çok sayıda Yüksek Mahkeme kararı ile sabit olan davalılar nezdinde çalıştığı, davacının hizmet süresinin Mahkeme huzurunda verdiği kendi beyanı dikkate alınarak belirlendiği, üstlendiği görevlerden zaman içinde bazılarından istifa ederek çalışmaya diğer görevler ile devam ettiği, dolayısıyla Mahkemeye sunulan istifa dilekçelerinin taraflar arasında imzalanan bir prosedüre dönüştüğü, gerçek anlamda ... sözleşmesinin feshini ispatlamaya elverişli olmadığı, borcu söndüren belgelerin yargılamanın her aşamasında dosyaya sunulabileceği, ... bir çalışma dönemi bakımından her davalıdan ayrı ayrı yıllık izin talep edilmesinin mümkün olmadığı, davacının ... sözleşmesinin feshinin haklı nedene dayalı olduğunun ispat yükü davalı tarafa ait olup, işverence feshin tazminatsız çıkışı gerektiren bir sebeple gerçekleştiğinin ispat olunamadığı, bu sebeple talep edilen kıdem ve ihbar tazminatlarının hüküm altına alınmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, her ne kadar davalılarca, haklı feshin ispatı yönünden bir takım ceza soruşturmalarının neticelenmesinin bekletici mesele yapılması talep edilmiş olsa da davalı tarafın fesih sebebi ile bağlı olduğu ve sözü edilen soruşturmaların fesih konusu edilmediği, fesihte sadece görülen luzüm üzerine ifadesinin yer aldığı, ücret ve asgari geçim indirimi alacak taleplerinin kısmen kabul edilmesi yönünden ise hükme esas alınan bilirkişi raporunda yapılan hesaplamaların usul ve kanuna uygun olduğu, İlk Derece Mahkemesince faizin dava ve ıslah tarihinden itibaren yürütülmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçeleriyle taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.

B. Temyiz Sebepleri

1. ... Genel Başkanlığı ve ... Havacılık Vakfı vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü nedenlerle temyiz yoluna başvurmuştur.

2. ..., ... Havacılık Taşımacılık Eğitim ve ... Ürünleri Ticaret AŞ ile ... Uçuş Akademisi AŞ vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü nedenlerle temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacının ... sözleşmesinin feshinin haklı nedene dayalı olup olmadığı ile dava konusu kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık izin ve ücret alacağına hak kazanıp kazanmadığı ve davalılardan ... Genel Başkanlığı ve ... Havacılık Vakfının davacının alacaklarından sorumlu olup olmadığı hususlarındadır.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 4857 sayılı ... Kanunu'nun 2, 17, 32, 53 ve 59 uncu maddeleri ile aynı Kanun'un 120 nci maddesi atfıyla hâlen yürürlükte olan mülga 1475 sayılı ... Kanunu'nun 14 üncü maddesi.

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 22.09.2021 tarihli ve 2017/(22)9-3109 Esas, 2021/1075 Karar sayılı ilâmında organik bağ kavramı şu şekilde açıklanmıştır:

"...

Tüzel kişilik perdesinin çapraz aralanmasına benzeyen bir başka kavram organik bağ kavramıdır. Tüzel kişilik perdesinin aralanmasında olduğu gibi organik bağ kavramında da bir tüzel kişinin borçlarından bir başka tüzel kişinin sorumluluğuna gidilmektedir. Bu hâliyle organik bağ kavramının da kaynağını TMK’nin 2. maddesinde yer alan dürüstlük kuralı ve hakkın kötüye kullanılması yasağı oluşturmaktadır (Öztek/Memiş, s.210). Ancak organik bağ kavramı, tüzel kişilik perdesinin aralanmasına göre daha geniş bir anlama sahip olsa da organik bağın varlığı, ... başına tüzel kişilik perdesinin aralanmasını gerektirmemektedir. Başka bir deyişle şirketler arasında organik bağ tespit edilse dâhi tüzel kişilik perdesinin aralanması ve alacağın perdenin arkasındakinden de istenebilmesi için sırf alacaklıdan mal kaçırmak ve onu zarara uğratmak amacıyla kötü niyetli işlemler yapıldığının da somut verilerle ispatlanması gerekmektedir.

Şirketler arasında ortakların akraba olması ... başına organik bağ veya tüzel kişilik perdesinin kaldırılması için yeterli değildir veya şirketlerin aynı faaliyeti yürütüyor olması organik bağ için yeterli değildir (Baycık, G.: İşverenin Tespitinde Birlikte İstihdam ve Tüzel Kişilik Perdesinin Kaldırılması Kurumları, ... Uyuşmazlıklarında Yargıtay ve Bölge Adliye Mahkemeleri Kararları Değerlendirme Toplantısı (Seminer Bolu/Abant – ... Nisan 2019), ... İnşaat Sanayicileri İşveren Sendikası, ... 2019, s. 20).

Şirketler arasında organik bağ olup olmadığı; şirketlerin adreslerinin aynı olması, ortaklık yapılarının ve yönetim kurullarının benzer olması veya temsilcilerinin aynı olması, faaliyet alanları, hisse devirleri, muvazaalı işlemler gibi hususlar ve somut olayın özellikleri de gözetilerek tespit edilebilir. Ancak tüzel kişilik perdesinin çapraz aralanmasında her iki şirketin faaliyet alanı, ortaklık yapısı, ortakları gibi konularda öyle büyük ve ... bir kesişme vardır ki; bu şirketlerle ... yapan kişiler nezdinde iktisadi bir bütünlük içerisinde ... bir şirketle ... yapılıyor algısı oluşmaktadır. Ayrıca üçüncü kişiler nezdinde uyandırılan bu algı neticesinde, ticaret yaparken güçlü bir yapıya sahip görüntüsü oluşturularak, şirketlerden birinin borca batırılması ya da içinin boşaltılıp ... alanının diğerine kaydırılması işlemleri tipik bir hakkın kötüye kullanılması olarak değerlendirilmelidir.

..."

3. Değerlendirme

1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre ..., ... Havacılık Taşımacılık Eğitim ve ... Ürünleri Ticaret AŞ ile ... Uçuş Akademisi AŞ VE ... Genel Başkanlığı vekillerinin tüm, ... Havacılık Vakfı vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Davacı işçi, 17.09.2013-20.02.2019 tarihleri arasında davalı ..., ... Havacılık Taşımacılık Eğitim ve ... Ürünleri Ticaret AŞ ile ... Uçuş Akademisi AŞ Şirketlerindeki çalışmasından kaynaklanan alacaklarından dolayı ... Havacılık Vakfının da sorumlu olduğunu ileri sürmüş; davalı Vakıf ise davalının kâr amacı olmayan ve farklı bir tüzel kişiliği bulunduğunu ve davacının alacaklarından sorumlu tutulamayacaklarını savunmuştur. İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesince davalı Vakıf, diğer davalılar arasında organik bağ bulunduğu gerekçesiyle davacının alacaklarından sorumlu kabul edilmiştir.

3. Dairemiz uygulamasına göre aralarında organik bağ bulunan işverenler arasında birlikte işçilik alacakların hesabında, hizmetlerin değerlendirilmesi ve işverenlerin sorumluluklarının belirlenmesi için şirketler/işverenler arasında işyeri devri, ... sözleşmesi devri, asıl işveren alt işveren ilişkisi veya birlikte istihdam olgularının bulunup bulunmadığının somut olarak belirlenmesi gerekir. Tüzel kişiler arasında sadece organik bağ bulunması, çalışma döneminin tamamına ilişkin alacaklardan işçinin çalışmış olduğu her bir tüzel kişinin müteselsilen sorumlu olması sonucunu doğurmaz. Zira sadece organik bağın varlığı tüzel kişilik perdesinin kaldırılması için yeterli değildir.

4. Davalı Vakfın diğer davalı Şirketler ile arasında salt ortaklık ilişkisinin bulunması, davacı ile davalı Vakıf arasında işçi işveren ilişkisi bulunduğu sonucunu doğurmaz. Başka bir anlatımla, tüzel kişi işverenin çalıştırdığı işçilerin alacaklarından tüzel kişiliğin ortağı olan davalı Vakıf sorumlu tutulamaz. Davalı Şirketler ile davalı Vakıf arasında işyeri devri, ... sözleşmesi devri, asıl işveren alt işveren ilişkisi veya birlikte istihdam gibi davalı Vakfın da birlikte sorumlu tutulmasını gerektirecek bir hukuki ilişkinin varlığı da ispat edilmiş değildir. Şu hâlde davalı Vakıf, davacının diğer davalı Şirketlerdeki geçen çalışmalarından sorumlu tutulamaz. Bu husus gözetilmeden yazılı şekilde sonuca gidilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgililere iadesine,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

30.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.