"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 30. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/525 E., 2023/1342 K.
DAVA TARİHİ : 25.12.2017
KARAR : İstinaf başvurusunun kabulü ile davanın kısmen kabulü
TEMYİZ EDENLER : Taraf vekilleri
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 3. ... Mahkemesi
SAYISI : 2022/83 E., 2022/381 K.
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesinin 30.12.2021 tarihli ve 2020/1428 Esas, 2021/3573 Karar sayılı kararı ile, İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin (6) ncı alt bendi uyarınca kaldırılmasına ve dosyanın Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince, Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı doğrultusunda yapılan yargılama sonucunda, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda gereği düşünüldü:
Dosya içeriğine göre; dava tarihi itibarıyla taraflar arasındaki ... ilişkisi sona erdiğinden verilen kararın ileri yönelik etkisinin bulunmadığı, ayrıca hüküm altına alınan ve temyize konu edilen toplam miktar 75.145,69 TL olup bu miktarın, 6100 sayılı Kanun'un 362 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi gereğince karar tarihi itibarıyla bölge adliye mahkemeleri tarafından verilen kararların kesinlik sınırı olan 238.730,00 TL'nin altında kaldığı anlaşılmakla; davalı vekilinin temyiz dilekçesinin miktardan reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacı vekilinin gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 15.05.2015 tarihinde davalı ... (Belediye) nezdinde, şehir içi yolcu taşıma otobüslerinde şoför olarak çalışmaya başladığını, 13.11.2017 tarihine kadar kesintisiz çalıştığını, davacının alt işveren işçisi olarak görünmesine rağmen tüm çalışmasının davalı Belediyeye bağlı işyerinde geçtiğini, davalı Kurumun muvazaalı işlemler ile alt işveren işçisi olarak gösterildiğini, her ne kadar alt işveren tarafından işten çıkartılmış gibi gösterilse de ... sözleşmesinin davalı ... tarafından haksız ve bildirimsiz feshedildiğini, tazminat alabilmek için bir kısım evrakı imzalaması gerektiğinin söylendiğini ve bilgisi dışında kayden alt işveren Şirketler nezdinde işe giriş ve çıkış işlemleri yapıldığını, işe davalı ... tarafından alındığını, kadrolu işçilerle birlikte çalıştıklarını ve Belediye tarafından sağlanan malzeme ve araçlarla aynı işi yaptıklarını, çalışanlara Belediye tarafından kimlik belgesi verildiğini, puantaj kayıtlarının belediye tarafından tutulduğunu, çalışılan süre zarfında alt işveren Şirketlerin değişmesine rağmen müvekkilinin çalışma düzeninde herhangi bir değişiklik olmadığını, davalı Belediyenin bilgisi dâhilinde ... Sendikası üyesi olduğunu, muvazaalı olarak yüklenici firmaların işçisi olarak gösterildiğinden Sendika ile davalı ... arasında bağıtlanan toplu ... sözleşmelerinden yaralanamadığı gibi davacıya ilave tediye de ödenmediğini ileri sürerek, davacının işe giriş tarihinden itibaren 6772 sayılı Devlet ve Ona Bağlı Müesseselerde Çalışan İşçilere İlave Tediye Yapılması ve 6452 Sayılı Kanunla 6212 Sayılı Kanunun 2 nci Maddesinin Kaldırılması Hakkında Kanun'dan (6772 sayılı Kanun) ve toplu ... sözleşmesinden yararlanması gerektiğinin tespiti ile emsal kadrolu işçiye göre toplu ... sözleşmesinden kaynaklı sosyal yardım alacaklarının ödenemesine, davalı Belediyede çalışan emsal kadrolu işçiye göre gerçek ücretinin belirlenmesine, eksik ödenen veya hiç ödenmeyen kıdem tazminatı, yıllık izin ücreti, ücret alacağı, bilet primi, ikramiye alacağı, yol yardımı, fazla çalışma ücreti, ... bayram ve genel tatil ücretleri ile ilave tediye ücretlerinin tespitine, yıllık izin alacağı, fark ücret alacağı, ilave tediye ücreti, bilet primi, ikramiye alacağı, fazla çalışma ücreti, fark yol parası, fark ... bayram ve genel tatil ücreti alacakların davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; dava konusu alacakların zamanaşımına uğradığını ve zamanaşımı def'inde bulunduklarını, davacının yüklenici Şirket işçisi olduğunu, müvekkili Kurum ile aralarında işçi işveren ilişkisi bulunmadığından davanın husumet yönünden reddi gerektiğini, ... sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiğini, zira 12.10.2015 tarihinde alınan meclis kararı ile ulaşım hizmetlerinin, İdareden ayrılarak Belediye iktisadi teşebbüsüne devredilmesi kararı alındığını ve bu karar doğrultusunda, toplu taşıma işlemlerinin mağduriyet yaşanmaması amacıyla personelle birlikte ilgili şirkete devredildiğini, bu kapsamda davacının ... sözleşmesinin de işin tamamlanması nedeniyle alınan meclis kararı doğrultusunda sonlandırıldığını, hak ettiği tüm alacaklarının kendisine ödendiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının tüm çalışmalarını asıl işverene ait Belediye otobüslerinde yaptığı, alt işverenin ulaşım işinde uzmanlığı olduğuna dair herhangi bir iddiada bulunulmadığı, bu yönde bir evrak sunulmadığı, davacının çalıştığı ulaştırma işinde davalı belediyenin kadrolu şoförlerinin de aynı işi yaparak çalıştıkları, ayrıca işin tüm yönetim ve denetim kadrolarında asıl işveren olan davalı Belediyenin amir ve memurlarının bulunduğu, alt işveren ve ondan önce aynı sözleşmeleri yapan diğer alt işverenlerin değişmesinin davacı işçiyi etkilemediği, davacı işçinin Belediye bünyesinde çalışmasını sürdürdüğü, davacının işe alınmasının davalı ... amirlerinin yaptıkları sınavlarla olduğunun tanık anlatımlarıyla sabit olduğu, dolayısıyla davalı Belediyenin, bünyesinde çalıştırdığı kadrolu işçilerden daha düşük maliyetle işçi çalıştırmak maksadıyla alt işverenle sözleşme imzaladığı, bu hâliyle yapılan alt işverenlik sözleşmesinin işçilerin ... sözleşmesi, toplu ... sözleşmesi yahut mevzuattan kaynaklanan ... veya kolektif haklarını kısıtlamaya yönelik olarak yapıldığı kanaatine varıldığı, bu durumda davacının asıl işveren işçisi olduğu hâlde kadrolu işçi statüsünde çalıştırılan diğer şoförlerden daha eksik ücretlerle ücretlendirildiği ve bilirkişi raporunun muvazaanın kabulü ihtimaline göre yaptığı hesaplamalar itibar edildiği açıklanarak, bilirkişi raporu ile hesaplanan alacaklarının kabul edildiği belirtilerek ücret farkı alacağı, ikramiye alacağı, ilave tediye alacağı, bilet prim alacağı ile yıllık ücretli izin alacakları taleplerinin kabulüne, fazla çalışma ücreti, yol parası ve genel tatil ücreti alacaklarına yönelik taleplerin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili istinaf başvurusunda; konuya ilişkin emsal içtihatlar gereğince davacının Sendikaya üye olduğu tarihten önce imzalanan toplu ... sözleşmesinden yaralanabilmesi için üyeliğinin bildirilmesi gerektiğini, ne var ki İlk Derece Mahkemesince hükme dayanak yapılan bilirkişi raporunda bu hususa dikkat edilmediğini, dolayısı ile 2016 yılından itibaren yapılan hesaplamayı kabul etmediklerini, söz konusu raporun 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu ... Sözleşmesi Kanunu'nun (6356 sayılı Kanun) 39 uncu maddesine aykırı olarak hazırlandığını, muvazaa olgusunun kabul edilmesinin hukuka aykırı olduğunu, konuya ilişkin güncel Yargıtay kararında şehir içi ulaşımda yüklenici iştirak şirketlerine ... yaptırılmasının muvazaa sayılamayacağının, dolayısı ile davacının toplu ... sözleşmesinden yaralanamayacağının belirtildiğini beyanla İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilemesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacı tarafça davalı işveren tarafından davacının Sendika üyesi olduğunun bilinir olduğu iddia edilmiş ise de davalı tarafın davacı yönünden açık kabulü bulunmadığı, toplu ... sözleşmesinden yararlanmanın normatif düzenlemesine ilişin 6356 sayılı Kanun'un 39 uncu maddesi ve Yargıtay 9. HUkuk Dairesinin 2020/7562 Esas, 2021/2766 Karar sayılı ilâmı ışığında dosya kapsamında dinlenen tanık anlatımları, şahsi sicil dosyası, Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtları birlikte değerlendirildiğinde davacının yolcu taşıma işinde otobüs şoförü olarak çalıştığı, asıl işveren Belediye ile dava dışı alt işverenler arasındaki hizmet alım sözleşmelerinin muvazaalı olduğu, davacı işçinin asıl işverenin taraf olduğu toplu ... sözleşmelerinden hangi tarihten itibaren yararlanması gerektiğinin açıklığa kavuşturulması gerektiği, davalı ... ile alt işverenler arasındaki asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaalı olmasının davacı işçinin davalının taraf olduğu toplu ... sözleşmesinden kendiliğinden faydalanması için ... başına yeterli olmayıp ancak davacının üyeliğinin bu işverene bildirimi ile mümkün olduğu, 08.....2015 tarihinde sendikaya üye olan davacının üyeliğinin davalı tarafa bildirilmediği gibi dayanışma aidatı talebinin de bulunmadığı, buna rağmen 01.05.2015-01.11.2017 tarihleri arasında yürürlükte bulunan toplu ... sözleşmelerine göre hesaplama yapılmasının isabetsiz olduğu, ilave tediye alacağı yönünden bordrodaki ücret miktarına göre yeniden yapılan hesaplamada davacının ilave tediye alacağının kısmen kabulüne karar verildiği belirtilerek davalı vekilinin istinaf başvurusunun belirtilen sebep yönünden kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına ve esas hakkında yeniden hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz başvurusunda; davacının Sendikaya üye olmakla üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirdiğini, buna rağmen üyeliğin bildirimi şartının aranmasının anlaşılır olmadığını, zira sendika üyeliğinin bildiriminin müvekkilinin yükümlülüğünde olmadığı gibi, bildirim yapılmamasının da davacıya atfedilecek bir kusur olmadığını, kaldı ki Sendikaların üyelerini kayden görünen işverenlere bildirmekle yükümlü olduklarını, kayıtlar üzerinde işvereni görünmeyen kuruma muvazaa olgusuna dayanak yaparak bildirim yapmasının mümkün olmadığını, kamusal yükümlülüklerinden kaçınmak için muvazaalı hizmet alımı ile davacıyı istihdam eden davalı olduğunu, üzerine düşen tüm yükümlülükleri yerine getiren işçinin aleyhine olacak şekilde hüküm tesisinin hukukunun evrensel ve milletlerarası sözleşmelere aykırı düşeceğini, konuya ilişkin güncel Hukuk Genel Kurulunun kararında da; "davalı işverenin kendi muvazaasına dayalı olarak davacıyı toplu ... sözleşmesinden yararlandırmamak suretiyle maddi menfaat elde etmeyi amaçladığı, bu anlamda davalının savunmasının dürüstlük kuralına aykırı ve bu bağlamda hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu,hiç kimse kendi muvazaasına dayanarak bir hak talep edemeyeceğinden davalının dürüstlük kuralına aykırı davranması nedeniyle muvazaalı eyleminin sonuçlarına katlanması gerektiğinin" kabul edildiğini, Bölge Adliye Mahkemesince Hukuk Genel Kurulu kararına aykırı olacak biçimde karar verildiğini beyanla kararın bozulması ve davanın kabulüne karar verilmesi istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davalı ... ile dava dışı şirketler arasındaki asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaalı olup olmadığı, buna göre davacının davalı Belediyenin işçisi olarak kabul edilmesi hâlinde ilave tediye ile birlikte bir kısım alacaklara hak kazanıp kazanmadığı, Sendika üyesi olan davacının üyelik bildiriminde bulunmadan davalı Belediyenin tarafı olduğu toplu ... sözleşmelerinden yararlanıp yararlanamayacağı, hüküm altına alınan alacakların eksik belirlenip belirlenmediği konularına ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 4857 sayılı ... Kanunu'nun 2 nci maddesinin yedi ve sekizinci fıkraları ile 32, 41, 44, 47, 53, 59 ve 63 üncü maddeleri, 6098 sayılı ... Borçlar Kanunu'nun 19 uncu maddesi, 5393 sayılı Belediye Kanunu'nun 67 nci maddesi, 6356 sayılı Kanun'un 39 uncu maddesi, 6772 sayılı Devlet ve Ona Bağlı Müesseselerde Çalışan İşçilere İlave Tediye Yapılması ve 6452 sayılı Kanunla 6212 Sayılı Kanunun 2 nci Maddesinin Kaldırılması Hakkında Kanun'un 1 vd. maddeleri.
3. Dairemizin konuya ilişkin 04.10.2022 tarihli ve 2022/7282 Esas, 2022/11094 Karar sayılı ilâmında sendika üyelik bildirimin yapılması gerektiği hususu şöyle açıklanmıştır:
"...
Somut olayda, davacı işyerinde örgütlü ve yetkili olan ... Sendikasına üye olduğunu, fakat muvazaalı bir biçimde yüklenici firmaların işçisi olarak gösterildiğinden Sendika ile davalı ... arasında imzalanan toplu ... sözleşmesinden yararlandırılmadığını iddia etmiş, İlk Derece Mahkemesince davalı ... ile dava dışı hizmet alım sözleşmesi imzalanan şirketler arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğu gerekçesi ile davacı işçinin davalının taraf olduğu toplu ... sözleşmelerinin tamamından yararlanabileceği kabul edilmiştir. Ancak muvazaanın kabulü davacının doğrudan asıl işverenin taraf olduğu toplu ... sözleşmesinden yararlanmasını sağlamaz. Muvazaanın tespiti hâlinde asıl işverenin taraf olduğu toplu ... sözleşmelerinden yararlanabilmesi için davacının sendikaya üye olması yeterli olmayıp bunun yanında üyeliğin asıl işverene bildirilmiş olması şarttır."
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre ve özellikle temyiz edenin sıfatına göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
A. Davalı Temyizi Yönünden
Davalı vekilinin temyiz dilekçesinin miktardan REDDİNE,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde davalıya iadesine,
B. Davacı Temyizi Yönünden
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin davacı tarafa yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
01.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.