"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/708 E., 2022/2017 K.
DAVA TARİHİ :11.07.2017
KARAR : İstinaf başvurusunun kabulü ile davanın kısmen kabulü
TEMYİZ EDENLER : Taraf vekilleri
İLK DERECE MAHKEMESİ : Söke 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2017/274 E., 2021/40 K.
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı ve davalı vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda:
Bölge Adliye Mahkemesi tarafından reddedilen ve davacı tarafça temyize konu edilen miktarın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 362 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi gereğince karar tarihi itibarıyla bölge adliye mahkemeleri tarafından verilen kararların kesinlik sınırı olan 107.090,00 TL'nin altında kaldığı anlaşılmakla; davacı vekilinin temyiz dilekçesinin miktardan reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalı vekilinin gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalıya ait hastane nezdinde çocuk hastalıkları uzmanı olarak 17.10.2014 - 07.....2017 tarihleri arasında çalıştığını, ... sözleşmesinin müvekkili davacı tarafından 4857 sayılı ... Kanunu'nun (4857 sayılı Kanun) 24 üncü maddesinin (II) numaralı bendinin (e) alt bendi gereğince ödenmeyen işçilik alacakları nedeniyle haklı sebeple feshedildiğini ileri sürerek kıdem tazminatı ile yıllık izin ücreti, eksik ödenen aylık ücretleri ile hak edişlerine ilişkin prim alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının istifa etmek suretiyle işten ayrıldığını, davacının çalıştığı tüm dönem boyunca ücretinin eksiksiz yatırıldığını ve davacının ücret miktarına ilişkin iddialarının gerçeği yansıtmadığını, davacının aylık baktığı hasta sayısına dayalı ücret alacağının hiçbir zaman temel ücretini aşmadığını, davacının yıllık izinlerinin kendisine kullandırıldığını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının 17.10.2014 - 07.....2017 tarihleri arasında davalı nezdinde doktor olarak çalıştığı, davacının son yedi aya ait ücretinin eksik ödendiği, hak edişlere ilişkin prim ücretlerinin ise ödenmediği, bu sebeple davacı tarafça yapılan feshin haklı nedene dayandığı; ayrıca davacının bakiye yıllık izin ücreti alacaklısı olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili; prim alacağı kısmi dava şeklinde açıldığından bedel arttırım dilekçesi ile talep sonucunun arttırılmasının mümkün olmadığını, davacının 22.01.2021 tarihli dilekçesi ile davanın belirsiz alacak davası olduğunu beyan ettiğinden hukuki yarar yokluğundan davanın reddi gerektiğini, davacı tarafça bedel arttırımına ilişkin sunulan 04.12.2020 tarihli bedel artırım dilekçesinin hukuka uygun olmadığını, ıslah dilekçesi olarak kabulünün mümkün olmadığını, İlk Derece Mahkemesince ıslah dilekçesi olarak kabul edilmesi hâlinde dahi zamanaşımı def'inde bulunulduğunu ancak söz konusu itirazlarının değerlendirilmeye alınmadığını, davacının istifa ederek işten ayrıldığını, kıdem tazminatına hak kazanamayacağını, dosyaya sunulan ... sözleşmesinin Şirket yetkilisi olmayan kişi tarafından imzalanmış olması sebebiyle geçersiz olduğunu, davacının aylık ücretinin 11.000,00 TL olduğunu, davacıya yapılan tüm ödemelerin banka hesabına yatırıldığını ve davacı tarafça kayıt bildirilmeksizin kabul edildiğini, bilirkişinin alanında uzman olmadığını, özel hastane işletmeciliği alanında uzman bilirkişi görüşü doğrultusunda değerlendirme yapılması gerektiğini, hastane gelirinden giderler çıktıktan sonra doktora temel ücretinin ödendiğini, ardından da doktorun çalıştığı bölümün giderleri çıktıktan sonra kalan gelirinden tahsil edilen ücretten hak ediş hesabının yapılması gerektiğini, davacının çalıştığı hiçbir dönemde cirosunun temel ücreti geçmediğini, sehven yıllık izin ücreti adı altında yapılan ödemenin diğer alacaklarla takasını yahut alacaklardan mahsubunu talep ettiklerini, hesaplanan primden gelir vergisi, damga vergisi ve Sosyal Güvenlik Kurumu payının düşülmediğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması ve davanın reddine karar verilmesi istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının 17.10.2014 - 07.....2017 tarihleri arasında söz konusu sözleşmeye istinaden çalıştırılmış bulunmasına, hizmet süresi içerisinde bu hususta davalı tarafça herhangi bir itirazda bulunulmamış olmasına göre Mahkemece söz konusu sözleşmeye itibar edilmesinde hatalı bir yön bulunmadığı, bilirkişi heyetine dâhil olan bilirkişilerin, incelenmesi istenen hususlardaki uzmanlıkları da dikkate alınarak yapılan görevlendirmede bir hata bulunmadığı, davanın kısmi dava olarak açılmış bulunmasına göre davalı tarafın istinaf itirazının bu yönüyle de yerinde bulunmadığı; ancak davacının yıllık izinlerinin tamamını kullandığı ve bu suretle yıllık izin alacağının bulunmadığı anlaşılmakla bu talebin reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğu ve ayrıca ücret nevinden olan prim alacağının her türlü kesintiye tâbi olması nedeniyle brüt olarak belirlenmesi gerekirken net olarak belinlenmesinin yerinde olmadığı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına ve esas hakkında yeniden hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalı vekiller temyiz isteminde bulunmuşlardır.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; istinaf dilekçesinde belirttiği gerekçelere dayanarak ve resen dikkate alınacak nedenlerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, işçilik alacaklarına ilişkin davanın niteliği, zamanaşımı, ... sözleşmesinin sona erme şekli, ücretin miktarı, kıdem tazminatı, ücret ve hak ediş primi taleplerinin ispatı ve hesaplanmasına ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Kanun'un 105, 107, 109 uncu maddeleri ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi.
2. 4857 sayılı Kanun'un 120 nci maddesi atfıyla hâlen yürürlükte olan mülga 1475 sayılı ... Kanunu'nun 14 üncü maddesi, 4857 sayılı Kanun'un 24 üncü maddesinin (II) numaralı bendinin (e) alt bendi, 32, 34, 53 ve 57 nci maddesi hükümleri.
3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Somut uyuşmazlıkta dava dilekçesi içeriği incelendiğinde, ücret alacağı, kıdem tazminatı ve yıllık izin ücreti alacağına ilişkin taleplerin tam eda davası şeklinde, prim alacağına ilişkin talebin ise kısmi eda davası şeklinde talep edildiği görülmektedir. Bölge Adliye Mahkemesince davanın kısmi dava olduğuna ilişkin yapılan değerlendirme prim alacağı bakımından yerinde ise de diğer alacaklar bakımından söz konusu değerlendirme yerinde olmamıştır. Ancak tam eda davası ile talep edilen ve Bölge Adliye Mahkemesince hüküm altına alınan ücret alacağı ve kıdem tazminatının dava dilekçesi ile talep edilen miktarların altında olduğu anlaşılmaktadır. Bu sebeple ilgili alacaklar bakımından hüküm altına alınan miktarların bu gerekçe ile yerinde olduğunu belirtmek gerekir.
3. Diğer yandan, her ne kadar davacı vekilince yargılama aşamasında davanın belirsiz alacak davası olduğu beyan edilmiş ise de kısmi ıslahla davanın türünün değiştirilmesi de mümkün değildir. Dolayısıyla kısmi dava ile talep edilen prim alacağının Bölge Adliye Mahkemesince de kısm şekilde sonuçlandırılmasında herhangi bir hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Bununla birlikte davacı tarafça 04.12.2020 tarihi itibarıyla ıslah harcı yatırılmak suretiyle prim alacağına ilişkin talebin arttırıldığı, 13.01.2021 tarihinde ıslah dilekçesinin davalı vekiline tebliğ edildiği, 15.01.2021 havale tarihli dilekçe ile de davalı tarafça süresi içerisinde zamanaşımı def'inde bulunulduğu anlaşılmaktadır. Buna göre prim alacağına ilişkin olarak dava dilekçesinde talep edilen miktar ile ıslah dilekçesi içeriğindeki miktar dikkate alınmak suretiyle (müdahaleler, branş bazlı uygulamalar, muayene, radyoloji gibi) birden fazla işlem kategorisine dayanılarak hesaplanan hak ediş prim alacağının ıslah zamanaşımından etkilenip etkilenmediği hususunun değerlendirilmesi gerekir. Davalı tarafın ıslaha karşı zamanaşımı def'i değerlendirilmeksizin eksik inceleme ile karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
A. Davacı Temyizi Yönünden
Davacı vekilinin temyiz dilekçesinin miktardan REDDİNE,
B. Davalı Temyizi Yönünden
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgililere iadesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
....03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.