"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/2404 E., 2023/864 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun kabulü ile davanın kabulü
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 29. ... Mahkemesi
SAYISI : 2021/66 E., 2022/234 K.
Taraflar arasındaki tespit davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 10.05.2008-31.03.2018 tarihleri arasında kamu kuruluşu olan ... Üniversitesinde Sağlık Araştırma ve Uygulama Merkezi ... Hastanesi Teknik İşletme Müdürlüğü bünyesinde alt işveren işçisi olarak, 01.04.2018-14.05.2019 tarihleri arasında ise 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (696 sayılı KHK) kapsamında kadrolu işçi statüsünde görev yaptığını, 15.05.2019 tarihinden itibaren de davalı Bakanlığa bağlı 45. Ana Bakım Fabrikasında çalışmakta olduğunu, ... ... Sendikası üyesi olarak toplu ... sözleşmelerinden yararlandığını, davacının çalıştığı iki Kurumun da kamu kurumu olduğunu, müvekkilinin yıllık ücretli izin süresi belirlenirken 696 sayılı KHK öncesinde alt işveren bünyesinde çalıştığı sürenin hesaba katılmadığını, bundan dolayı müvekkiline 24 gün yerine 18 gün yıllık ücretli izin verildiğini, davalı tarafından yapılan uygulamanın usul ve kanuna aykırı olduğunu ileri sürerek müvekkilinin yıllık ücretli izin süresinin belirlenmesinde ... Üniversitesi Sağlık Araştırma ve Uygulama Merkezinde alt işveren işçisi olarak çalıştığı dönemin de hesaba katılması gerektiğinin tespiti ile müvekkilinin yıllık ücretli izin süresinin ilk yıllık izne hak kazandığı tarih itibarıyla toplu ... sözleşmesi gereği 24 gün olarak belirlenmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; dava konusunun müvekkili Bakanlık ile ilgisinin olmadığını, husumet itirazları bulunduğunu, davanın açıldığı tarih itibarıyla hak düşürücü sürenin geçtiğini, hizmet tespiti davasının hizmetin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içinde açılması gerektiğini, davacı hakkında Bakanlığın yapmış olduğu işlem ve eylemlerin hukuka uygun olduğunu, davacının iddiasının yersiz olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının ... Üniversitesi tüzel kişiliğinden davalı Bakanlık tüzel kişiliğine geçişinin nakil işlemi olarak yapılmadığı, ... Üniversitesi kayıtlarına göre davacıya hak ettiği yıllık izin hakkının karşılandığı, izinle ilgili haklarının tasfiye edildiği, tasfiye eksik yapılmış ise davacının ... Üniversitesinden bakiye yıllık izin alacağını istemesinin olmadığı, davalı Bakanlık nezdinde geçen çalışmaların bu yönüyle yeni bir ... sözleşmesine dayalı olduğu, 4857 sayılı ... Kanunu'nun (4857 sayılı Kanun) 54 üncü maddesinin son fıkrasının tüm kamu kurum ve kuruluşlarında geçen hizmetlerin birleşmesi anlamında yorumlanamayacağı, söz konusu hükümde açıkça aynı Bakanlık ve bağlı işyerleri tabirî kullanılarak farklı Bakanlıklarda geçen hizmetlerin birleştirilmediği, davacının aynı Bakanlık veya bağlı tüzel kişiler ile Bakanlığa bağlı Kamu iktisadi teşebbüslerin birinde çalışmadığı, davacının davalı Bakanlık nezdinde geçen çalışmalarının yıllık izin hakkı bakımından birleştirilmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; yıllık ücretli iznin hesabında aynı işverenin yanında çalışılan toplam sürenin dikkate alınması gerektiğini, alt işveren bünyesinde çalışılan süre de Kamuda çalışıldığından yıllık izin süresinin belirlenmesinde hesaba katılması gerektiğini, davalı Bakanlığın 20.08.2008 tarihli yıllık ücretli izin hesabına ilişkin genelgesinin de bunu doğruladığını belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının sendika üyesi olduğu, toplu ... sözleşmesinde hizmet sürelerinin birleştirilmesine ilişkin bir düzenleme bulunmadığı, kamu üniversitesi olan ve 2809 sayılı Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu'na göre kurulup faaliyet gösteren ... Üniversitesine bağlı çalışmasının yıllık izin süresi belirlenirken 4857 sayılı Kanun'un 55 inci maddesinin son fıkrası uyarınca dikkate alınması gerektiği gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde; davacının 10.05.2008-14.05.2019 tarihleri arasında ... Üniversitesi alt işverenleri yanında çalıştığını ve 14.05.2019 tarihinde emeklilik nedeniyle işten ayrıldığını, 15.05.2019 tarihinden sonra ise müvekkil Bakanlık nezdinde çalışmaya başladığını, davacının tüm yasal haklarını alarak işyerinden ayrıldığını ve gerek kıdem tazminatı gerekse de izin hakkının tespiti bakımından hizmet süresinin sıfırlandığını, müvekkil Bakanlık nezdindeki çalışmalarının bu yönüyle yeni bir ... sözleşmesine istinaden olduğunu, 4857 sayılı Kanun'un 54 üncü maddesinde açıkça aynı Bakanlık ve bağlı işyerleri tabiri kullanılarak farklı Bakanlıklarda geçen hizmetlerin birleştirilmediğini belirterek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; yıllık ücretli izine hak kazanmak için gerekli sürenin hesabında kamu kurum ve kuruluşlarında geçen hizmetlerin birleştirilip birleştirilemeyeceğine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddeleri.
2. 4857 sayılı Kanun'un "Yıllık ücretli izne hak kazanma ve izni kullanma dönemi" kenar başlıklı 54 üncü maddesinin ilgili bölümü şöyledir:
"Yıllık ücretli izine hak kazanmak için gerekli sürenin hesabında işçilerin, aynı işverenin bir veya çeşitli işyerlerinde çalıştıkları süreler birleştirilerek göz önüne alınır. Şu kadar ki, bir işverenin bu Kanun kapsamına giren işyerinde çalışmakta olan işçilerin aynı işverenin işyerlerinde bu Kanun kapsamına girmeksizin geçirmiş bulundukları süreler de hesaba katılır.
...
Aynı bakanlığa bağlı işyerleri ile aynı bakanlığa bağlı tüzel kişilerin işyerlerinde geçen süreler ve kamu iktisadi teşebbüsleri yahut özel kanuna veya Cumhurbaşkanlığı kararnamesine dayanılarak kurulan banka ve kuruluşlar veya bunlara bağlı işyerlerinde geçen süreler, işçinin yıllık ücretli izin hakkının hesaplanmasında göz önünde bulundurulur."
3. 4857 sayılı Kanun'un "Yıllık ücretli iznin uygulanması" kenar başlıklı 56 ncı maddesinin ilgili bölümü şöyledir:
"...
(Ek fıkra: 10/9/2014-6552/6 md.) Alt işveren işçilerinden, alt işvereni değiştiği hâlde aynı işyerinde çalışmaya devam edenlerin yıllık ücretli izin süresi, aynı işyerinde çalıştıkları süreler dikkate alınarak hesaplanır. Asıl işveren, alt işveren tarafından çalıştırılan işçilerin hak kazandıkları yıllık ücretli izin sürelerinin kullanılıp kullanılmadığını kontrol etmek ve ilgili yıl içinde kullanılmasını sağlamakla, alt işveren ise altıncı fıkraya göre tutmak zorunda olduğu izin kayıt belgesinin bir örneğini asıl işverene vermekle yükümlüdür."
4. 03.03.2004 tarihli ve 25391 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Yıllık Ücretli İzin Yönetmeliği'nin 4 üncü maddesi.
3. Değerlendirme
1. Somut olayda, davacı işçi 10.05.2008-31.03.2018 tarihleri arasında ihbar olunan ... Üniversitesi Sağlık Araştırma ve Uygulama Merkezinde alt işverenler nezdinde hasta hizmetlisi olarak çalıştıktan sonra 01.04.2018 tarihinde 696 sayılı KHK kapsamında sürekli işçi kadrosuna geçerek aynı yerde 14.05.2019 tarihine kadar çalışmış, yaş dışındaki emeklilik şartlarını sağlayarak söz konusu işyerinden ayrılmıştır. 15.05.2019 tarihinden itibaren de davalı Bakanlığın işçisi olarak çalışmaktadır.
2. Davacı taraf yıllık izin sürelerinin hesabında ... Üniversitesi Sağlık Araştırma ve Uygulama Merkezinde alt işveren işçisi olarak çalıştığı dönemin de hesaba katılması gerektiği ileri sürmüş, davalı taraf ise talebin yerinde olmadığını savunarak husumet itirazında bulunmuştur.
3. İlâmın İlgili Hukuk bölümünün (2) numaralı paragrafında yer verilen 4857 sayılı Kanun'un 54 üncü maddesinde yıllık ücretli izine hak kazanmak için gerekli sürenin hesabında, işçinin aynı işverenin bir veya çeşitli işyerlerinde çalıştığı sürelerin birleştirilerek göz önüne alınacağı hükme bağlanmıştır. Bu durumda, işçinin daha önce aynı işverenin bir ya da değişik işyerlerinde geçen hizmetlerinin yıllık izne hak kazanma ve izin süreleri hesabı yönlerinden dikkate alınması gerekir.
4. Kamu kurumları bakımından sürelerin birleştirilmesine ilişkin kurallar ise 54 üncü maddenin son fıkrasında belirlenmiştir. Buna göre aynı bakanlığa bağlı işyerleri ile aynı bakanlığa bağlı tüzel kişilerin işyerlerinde geçen süreler ve kamu iktisadi teşebbüsleri yahut özel kanuna veya Cumhurbaşkanlığı kararnamesine dayanılarak kurulan banka ve kuruluşlar veya bunlara bağlı işyerlerinde geçen süreler, işçinin yıllık ücretli izin hakkının hesaplanmasında göz önünde bulundurulur. Ne var ki somut olayda davacının tüm çalışmaları, 4857 sayılı Kanun'un 54 üncü maddesi kapsamında aynı Bakanlığa bağlı işyerleri ile aynı Bakanlığa bağlı tüzel kişilerin işyerlerinde geçmediğinden ihbar olunan Üniversite nezdindeki alt işveren bünyesinde geçen çalışma süreleri ile davalı Bakanlık nezdindeki çalışmaların yıllık izin sürelerinin hesabında birleştirilmesi mümkün değildir. İlgili Hukuk bölümünün (3) numaralı paragrafında yer verilen 4857 sayılı Kanun'un 56 ncı maddesinin de olayda uygulanma yeri bulunmamaktadır. Hâl böyle iken, Bölge Adliye Mahkemesince davanın reddi yerine, belirtilen ilke ve esaslar dikkate alınmaksızın eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile davanın kabulüne karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
08.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.