"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2019/1780 E., 2023/28 K.
DAVA TARİHİ : 06.11.2017
KARAR : İstinaf başvurusunun kabulü ile davanın reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Uşak 2. İş Mahkemesi
SAYISI : 2017/377 E., 2019/98 K.
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı Kurum bünyesinde şoför olarak 03.09.2012 tarihinde başladığı kesintisiz çalışmasını hâlen sürdürdüğünü, davacının ilk işe başlama tarihinden itibaren işyerinde uygulanan toplu iş sözleşmelerinin tarafı Yol-İş Sendikası üyesi olduğunu ve üyeliğinin hâlen devam ettiğini, davalı Kurum bünyesinde işçi olarak gösterildiği dönemlerde toplu iş sözleşmelerinden yararlandırıldığını, ancak muvazaalı işlemlerle alt işveren işçisiymiş gibi gösterildiği dönemlerde toplu iş sözleşmelerinden yararlandırılmadığını, davacının ücretlerinin rıza dışı düşürüldüğünü ve hak etmesine rağmen toplu iş sözleşmelerinden başlangıçtan (ilk alt işverene devir tarihinden) itibaren eksiksiz şekilde yararlandırılmadığı için ücret ve sosyal haklarının bugüne kadar eksik ödendiğini ileri sürerek müvekkilinin çalışma süresi boyunca davalı Kurum işçisi olarak belirsiz süreli iş sözleşmesiyle çalıştığının ve işyerinde uygulanan tüm toplu iş sözleşmelerinden eksiksiz yararlanması, kademe ilerlemesi ve derece terfi haklarının verilmesi gerektiğinin tespiti ile ücretin düşürülmesinden ve toplu iş sözleşmesinin uygulanmamasından kaynaklanan, ücret farkı ile ilave tediye, ikramiye, sosyal yardım ve yıpranma ödeneği farkı alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını, davacının İl Özel İdarelerinde Geçici İş Pozisyonlarında İşçi Çalıştırılmasına Dair Yönetmelik hükümleri uyarınca mevsimlik işçi olarak çalıştığını, mevsimlik iş süresince yaptığı işlerden kaynaklanan haklarının tarafına ödendiğini, davacının daha sonra alt işveren firmada yer alan çalışmalarının Kurum ile bir ilgisi bulunmadığını, davacının mevsimlik işçi olarak müvekkili Kurum bünyesinde çalıştığını, çalışma süresinin 5 ay, 9 gün olduğunu, mevsimlik çalışması esnasında davacının işvereninin müvekkili Kurum olup diğer firmalardaki çalışmasından Kurumun sorumlu tutulmasının ve diğer çalışmalarının Kurumdaki mevsimlik çalışma ile birleştirilmesinin mümkün olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının 03.09.2012 tarihinde İl Özel İdaresi Müdürlüğüne ait işyerinde çalışmaya başladığı, dava tarihi olan 06.11.2017 tarihine kadar çalışmasını davalı işveren ve hizmet alım sözleşmesi ile işi üstlenen alt işverenlerin işçisi olarak sürdürdüğü, davacının sadece evrak üzerinden mevsimlik işçi ve alt işveren işçisi olarak gösterildiği, yıl boyunca aynı işi yaptığı, işçilere emir ve talimatların İl Özel İdaresi yetkilileri tarafından verildiği, davacının davalı Kurum nezdindeki çalışmalarında sendika üyesi olması nedeniyle ücret ve sosyal haklarını yürürlükte bulunan toplu iş sözleşmesi çerçevesinde aldığı, yani davacının davalı Kurumdaki çalışmaları esnasında daimi işçi statüsündeki işçiler gibi toplu iş sözleşmesi kapsamındaki tüm haklardan yararlandığı, dolayısıyla emsal mahiyetteki İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesinin 2017/69 Esas, 2017/83 Karar sayılı ilâmı da dikkate alındığında, davacı işçinin çalıştığı işin mevsimlik iş statüsünde olmadığının ve davacının işe başladığı tarihten itibaren davalı Kurum çalışanı olduğunun kabulü gerektiği ve davacı Sendika üyesi olduğundan davalı Kurum ile Sendika arasında imzalanan toplu iş sözleşmelerinden yararlanması gerektiği gerekçesiyle dava zamanaşımı gözetilerek ıslaha karşı zamanaşımı yönünden ise talep edilen miktarların zamanaşımına uğramadığının tespitiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili; davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını, davacının İl Özel İdarelerinde Geçici İş Pozisyonlarında İşçi Çalıştırılmasına Dair Yönetmelik hükümleri uyarınca mevsimlik işçi olarak çalıştığını, bu süreye ait haklarının ödendiğini, davacının alt işveren bünyesindeki çalışmalarının Kurumları ile bir ilgisinin bulunmadığını, Kurumun hizmet alım yolu ile bazı iş ve işlemleri alt işveren Şirketlere yaptırdığını, çalışanların bu Şirketlerin sorumluluğu altında olduğunu, davacıya kademe ve derece verilmesinin mümkün olmadığını, mevsimlik çalışması esnasında davacının işvereninin müvekkili Kurum olup diğer firmalardaki çalışmasından Kurumun sorumlu tutulmasının ve diğer çalışmalarının Kurumlarındaki mevsimlik çalışmaları ile birleştirilmesinin mümkün olmadığını belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması ve davanın reddine karar verilmesi istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; somut olayda davacının alt işverene bağlı olarak geçen çalışma süresinde alt işverenin tarafı olmadığı toplu iş sözleşmesinden yararlanmasının mümkün olmadığı, öte yandan asıl işveren alt işveren ilişkisinin geçersizliği ya da muvazaaya dayandığı hususunun da dosya kapsamına göre ispatlanmadığı, bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesinin doğru bulunmadığı, Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin içtihatlarının da bu yönde olduğu gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; müvekkili ile aynı işi yapan, aynı koşullarda çalışan başka bir kısım işçilerin davaları kabul edilirken bu dosyada davanın reddine karar verilmesinin insanların adalete olan güvenlerini sarsacağını, dosyada toplanan deliller ve dinlenen tanık beyanları ile davada haklı olduklarının açık olduğunu belirterek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması ve davanın kabulüne karar verilmesi istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; norm kadro sistemiyle çalışma yapılan davalı Kurumda 6 ay geçici işçi ve 6 ay alt işveren işçisi olarak çalıştırılmanın hukuka aykırı olup olmadığı ile davacının alt işverende geçen 6 aylık çalışma süreleri yönünden toplu iş sözleşmesinden kaynaklı alacak taleplerinin yerinde olup olmadığına ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 4857 sayılı İş Kanunu'nun 2 nci maddesi.
3. 22.02.2005 tarihli ve 5302 sayılı İl Özel İdaresi Kanunu'nun 36 ncı maddesine göre hazırlanan İl Özel İdareleri Norm Kadro Standartlarına Dair Yönetmelik'in kadroların tespitine yönelik 9 uncu maddesinde; "(1) Bu Yönetmeliğe ekli cetvellerde alt gruplar için unvan ve sayı itibaryla tespit edilenler dışında kadro kullanılamaz. Ayrıca bu Yönetmeliğin ekinde yer alan Ek-2 ve Ek-3 'te sayı ve unvan itibarıyla kendi alt grupları için belirlenen memur ve sürekli işçi kadro toplamı aşılamaz. ..." şeklinde düzenleme mevcuttur.
4. 5620 sayılı Kamuda Geçici İş Pozisyonlarında Çalışanların Sürekli İşçi Kadrolarına veya Sözleşmeli Personel Statüsüne Geçirilmeleri, Geçici İşçi Çalıştırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun'un 3 üncü maddesinin ilgili bölümü şöyledir:
"(1) Bu Kanunun yayımı tarihinden itibaren 1 inci madde kapsamındaki idare, kurum ve kuruluşlarda geçici iş pozisyonlarında işçi çalıştırılamaz.
(2) Ancak mevsimlik ve kampanya işleri ile orman yangınıyla mücadele hizmetlerinde bir malî yılda 6 aydan az olmak üzere vize edilecek geçici iş pozisyonlarında işçi çalıştırılabilir. Bu şekilde çalıştırılacak işçiler için her malî yılda;
...
c) Belediyeler ile bunların müessese ve işletmelerinde (Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre kurulmuş olan şirketler hariç) ve mahallî idare birliklerinde, Belediye ve Bağlı Kuruluşları ile Mahalli İdare Birlikleri Norm Kadro İlke ve Standartlarına Dair Yönetmeliğin 24 üncü maddesi çerçevesinde yetkili meclislerinden,geçici iş pozisyon vizesi alınması zorunludur. söz konusu vize işlemi yapılmaksızın geçici işçi çalıştırılamaz ve herhangi bir ödeme yapılamaz. ..."
5. 22.02.2007 tarihli ve 26442 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Belediye ve Bağlı Kuruluşları ile Mahalli İdare Birlikleri Norm Kadro İlke ve Standartlarına Dair Yönetmelik'in "Geçici işçiler" kenar başlıklı 24 üncü maddesinde yer alan " Belediyeler ve mahalli idare birliklerinde kullanılacak geçici iş pozisyonları bu kurum ve kuruluşlar için norm kadro standartları cetvellerinde belirlenen memur norm kadro standardı toplamının yüzde yirmisini geçmemek üzere bulunacak sayının yuvarlanması ve tam yıl esasına göre hesaplanması sonucu adam/ay sayısına göre meclis tarafından yıllık olarak belirlenir. Oranların hesaplanmasında sonucun tam sayı çıkmaması durumunda bulunan rakam kendinden büyük en yakın tam sayıya yuvarlanarak geçici iş pozisyonu sayısı tespit edilir. ..." şeklindeki hüküm ile geçici işçi alınmasına ilişkin usul ve esasların düzenlendiği ve sıkı kurallara bağlandığı görülmektedir.
6. Dairemizin 01.12.2021 tarihli ve 2021/11540 Esas, 2021/15985 Karar sayılı ve 01.12.2021 tarihli ve 2021/11530 Esas, 2021/15984 Karar sayılı bozma ilâmlarında; aynı tür uyuşmazlıklarla ilgili olarak daha önce farklı yönde karar verildiği (Örneğin Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesinin 01.06.2017 tarihli ve 2017/34312 Esas, 2017/13131 Karar sayılı; Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 21.06.2021 tarihli ve 2021/3721 Esas, 2021/10504 Karar sayılı; Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 17.05.2021 tarihli ve 2021/4848 Esas, 2021/9018 Karar sayılı; Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 29.09.2021 tarihli ve 2021/8432 Esas, 2021/12594 Karar sayılı ilâmları); ancak konunun yeniden değerlendirilmesi sonucunda görüş değişikliği yoluna gidildiği hususu hukuki gerekçeleri ile birlikte açıklanmıştır.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihâi kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,Aşağıda yazılı temyiz giderinin davacıya yükletilmesine,Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,13.12.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.