Logo

9. Hukuk Dairesi2023/15183 E. 2023/13512 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı şirketlerin, davacının işçilik alacaklarından ne miktarda sorumlu olduklarının belirlenmesine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararına uyularak davalı şirketlerin işçilik alacaklarından sorumlu oldukları miktar yeniden belirlenmiş, ancak aleyhe bozma yasağına aykırı olarak davacının ücreti daha yüksek kabul edilerek hesaplama yapılması, faiz başlangıç tarihinin hatalı belirlenmesi ve karar gerekçesindeki çelişkiler nedeniyle bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :... Mahkemesi

SAYISI : 2022/385 E., 2023/198 K.

KARAR : Davanın kabulü

Taraflar arasında görülen alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının ikinci kez bozulmasına karar verilmiştir.

Bozma kararına Mahkemece direnilmesi üzerine karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmekle 6100 sayılı Hukuk Mahkemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 373 üncü maddesinin beşinci fıkrasına göre yapılan inceleme sonucunda, bozma kararının usul ve kanuna uygun olduğu anlaşıldığından dosyanın temyiz incelemesi için Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna gönderilmesine karar verilmiştir.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu tarafından yapılan incelemede, usul ve yasaya uygun Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken önceki kararda direnilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle Mahkeme kararının bozulmasına ve dosyanın Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Mahkemece, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun bozma kararı doğrultusunda yeniden yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararının davalı ... Tur Otobüs İşletmesi San. ve Tic. AŞ (... Tur Şirketi) vekili ile davalı ... Turizm Servis ve Ticaret Ltd. Şti. (... Şirketi) vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozma kararına uyulmasına karar verilerek yeniden yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davalı ... Tur Şirketi vekili ile davalı ... Şirketi vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin, dayısı olan davalı ...'ın yanında 17.07.2006 tarihinde servis şoförü olarak çalışmaya başladığını, 14.03.2011 tarihinde ... sözleşmesinin feshedildiğini, çalışmakta olduğu ... plaka sayılı otobüsün davalı ... Tur Şirketi, ardından davalı ... Şirketi nezdinde personel taşımacılığı işinde çalıştırıldığını, davalı ... ...'ın alt işveren diğer davalıların ise asıl işveren olduklarını ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatı ile ücret ve yıllık izin alacaklarının ... sözleşmesinin feshi tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalılardan tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP

1. Davalı ... Şirketi vekili cevap dilekçesinde; davacının müvekkili Şirkette hiç çalışmadığını, ...'ın fatura karşılığı müvekkili Şirkete personel taşıma işi yaptığını, ... ile davacı arasındaki ... ilişkisinden müvekkili Şirketin herhangi bir bilgisinin olmadığını, bu nedenle sorumluluğunun bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

2. Davalı ... Tur Şirketi vekili cevap dilekçesinde; davacının müvekkili Şirketin çalışanı olmadığını, plakası belirtilen aracın ...'a ait olduğu dönemde 17.07.2006 tarihinde bir hafta servis alındığını, yedi gün sonra Fuat ...'ın ... plaka sayılı araçta çalıştığını, 31.10.2007 tarihinde ise davacının aynı plakalı araçla ticari faaliyette bulunduğunu, davacı ile diğer davalının akraba olduğunu, işbu davayı da muvazaalı olarak açtıklarını, birbirleriyle hiçbir ilişkisi olmayan farklı tüzel kişilerin müşterek ve müteselsilen sorumlu olduğunu belirtmenin usul ve kanuna aykırılık teşkil ettiğini savunarak davanın reddini istemiştir.

3. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; davacının müvekkilinin yeğeni olduğunu, araç müvekkili adına kayıtlı ise de gerçek malikin davacı olduğunu, bankalarla olan sorunları nedeniyle kredi alamayan davacının müvekkilinden ricada bulunduğunu, taşıt kredisi işlemlerinin müvekkili adına yapıldığını ve aracın da müvekkili adına tescil edildiğini, diğer davalılarla sözleşmenin davacı tarafından yapıldığını, hak edişini de kendisinin tahsil ettiğini, aralarında işçi işveren ilişkisi bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 17.09.2013 tarihli ve 2011/318 Esas, 2013/516 Karar sayılı kararı ile; taraflar arasında ... ilişkisi bulunmadığı, davacının davalı ...'ın yeğeni olduğu, ... plaka sayılı aracı kendi nam ve hesabına çalıştırdığı gerekçesiyle mahkemenin görevsizliğine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 13.01.2014 tarihli ve 2013/11321 Esas, 2014/204 Karar sayılı ilâmıyla; davacı iddiaları, bu iddiaları doğrulayan bir kısım tanık beyanları ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, davacı ile davalı arasında ... sözleşmesinin bulunduğu, davacının taleplerinin bu ... ilişkisinden kaynaklanan talepler olduğu, taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümünde ... mahkemesinin görevli olduğu, Mahkemece işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile görevsizlik kararı verilmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Birinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin 11.05.2015 tarihli ve 2014/148 Esas, 2015/208 Karar sayılı kararıyla; bozmaya uyularak davalı ... ile davacı arasında ... sözleşmesi bulunduğu, diğer davalıların davacının çalıştığı davalı ...'a ait aracı personel ve öğrenci taşıma işi için kiraladıkları, esasen davacının davalı ... için çalıştığı, diğer davalılar ile bu davalı arasındaki ilişkide herhangi bir taraf sıfatı bulunmadığı, davacı 17.07.2007-14.03.2011 tarihleri arasında çalışıp ücretinin net 945,00 TL olduğu, ... sözleşmesinin kıdem ve ihbar tazminatı ödenmesini gerektirmeyecek şekilde sona erdiği hususunda davalı ... tarafından herhangi bir delil sunulmadığı, davacının kıdem ve ihbar tazminatı ile ödendiği kanıtlanmayan ücret ve yıllık izin ücreti taleplerinin yerinde olduğu, 18.12.2014 tarihli raporun ikinci seçeneğinin dosya kapsamı ile usul ve kanuna uygun bulunduğu, diğer davalıların talep konusu alacaklardan sorumluluklarının bulunmadığı gerekçesiyle davalı ...'a karşı açılan davanın kısmen kabulü ile kıdem tazminatına sözleşmenin feshi tarihinden itibaren, diğer alacaklara dava ve ıslah tarihinden itibaren faiz yürütülmesine, diğer davalılar aleyhine açılan davanın ise reddine karar verilmiştir.

C. İkinci Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalı ... vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.

2. Dairemizin 08.09.2015 tarihli ve 2015/22564 Esas, 2015/24990  Karar sayılı ilâmıyla; davalı ... ile davalı Şirketler arasında asıl işveren alt işveren ilişkisinin bulunduğu, davalı ...'ın işçisi olduğu anlaşılan davacının işçilik alacaklarından asıl işveren konumunda bulunan davalı Şirketlerin de 4857 sayılı ... Kanunu'nun (4857 sayılı Kanun) 2 nci maddesi kapsamında sorumlu olduğu gözetilmeden davalı Şirketler hakkındaki davanın reddine ilişkin kararın hatalı olduğu, davacının davalılardan ...'a gönderdiği ödeme ihtarının davalı ...'a tebliğ tarihi tespit edilerek faiz başlangıç tarihinin davalılardan ... açısından bu ihtarın tebliğ tarihine göre tespit edilmesi gerektiği, kendisine ödeme ihtarı tebliğ edilmemiş olan davalıların ise davadan önce temerrüde düşürülmediği kabulü ile değerlendirme yapılması gerektiği gerekçesiyle Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

D. Mahkemece Verilen Direnme Kararı

Mahkemenin 03.03.2016 tarihli ve 2015/545 Esas, 2016/67 Karar sayılı kararıyla; davalı Şirketlerin davacının çalıştığı davalı ...'a ait aracı personel ve öğrenci taşıma işi için kiraladıkları, esasen davacının davalı ... için çalıştığı, davalı Şirketler ile davalı şahıs arasındaki anlaşmanın hizmet alım sözleşmesi olmadığı, davalı Şirketler yönünden aracın önem arz ettiği, kimin şoför olduğunun bir anlamının bulunmadığı, davacının emir ve talimatları davalı ...'dan aldığı, davalı Şirketlerden emir ve talimat almadığı, davacı tarafça talep edilen alacaklar yönünden temerrüt tarihinden itibaren faiz yürütülmesine yönelik herhangi bir talebin bulunmadığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.

E. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararı

1. Direnme kararının davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna gönderilmiştir.

2. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.03.2021 tarihli ve 2016/9-1589 Esas, 2021/305 Karar sayılı kararıyla; ... plaka sayılı araca ilişkin davacının araç şoförü olarak belirtildiği ... Tur Şirketi ile imzalanan ... başı sözleşmesi, 31.10.2007 tarihli personel ve öğrenci taşıma araç kiralama sözleşmesi, davalı ... tarafından davalı ... Tur Şirketi'ne ve ... Şirketi'ne kesilen “personel taşıma bedelli” faturalar, davalı ... Tur Şirketi tarafından sunulan ve davalı ... ile alacak ve borç ilişkisini gösteren muavin defter kayıtları, ... Şirketi tarafından ... plaka sayılı araca ilişkin sunulan puantaj kayıtları, banka ödemeleri ve tanık beyanlarından davacının davalı ... adına kayıtlı araç ile davalı şirketler nezdinde personel taşımacılığı işi yaptığı, davalı işveren ... ile davalı Şirketler arasında 4857 sayılı Kanun'un 2 nci maddesi kapsamında geçerli bir asıl işveren alt işveren ilişkisi bulunduğundan davacının işçilik alacaklarından asıl işveren konumunda bulunan davalı Şirketlerin de sorumlulukları bulunduğu, usul ve kanuna uygun Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken önceki kararda direnilmesinin doğru olmadığı; ayrıca davacının işverene gönderdiği ihtarnameden önceki bir tarih olan fesih tarihinden itibaren faiz işletilmesini talep ettiği hususu dikkate alındığında ihbar tazminatı, ücret ve yıllık izin ücreti alacaklarının faiz başlangıç tarihlerinin tespiti yönünden ödeme ihtarının davalı ...'a tebliğ tarihi araştırılarak ödeme ihtarının dava tarihinden önce tebliğ edildiğinin anlaşılması hâlinde bu tarihten itibaren faiz yürütülmesi gerektiği gerekçesiyle direnme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

F. Mahkemece Hukuk Genel Kurulu Kararına Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin 20.01.2022 tarihli ve 2021/298 Esas, 2022/39 Karar sayılı kararıyla; işçilik alacaklarından davalıların müştereken ve müteselsilen sorumlu oldukları, davacı vekilinin 20.01.2022 tarihli celsedeki beyanı dikkate alınarak alacaklara dava tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

G. Üçüncü Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... Tur Şirketi vekili ile davalı ... Şirketi vekili temyiz isteminde bulunmuşlardır.

2. Dairemizin 12.09.2022 tarihli ve 2022/8379 Esas, 2022/8818  Karar sayılı ilâmıyla; davacının 17.07.2006-2009 yılı 6. ayına kadar asıl işveren ... Tur Şirketi ve 2009 yılı 8. ayından 14.03.2011 tarihine kadar asıl işveren ... Şirketi nezdinde çalıştığı hususu gözetildiğinde; söz konusu Şirketlerin işçilik alacaklarından sorumluluklarının davacıyı (kendi) çalıştırdıkları dönem ve bu dönemdeki ücret seviyesine göre belirlenmesi gerekirken bu hususun dikkate alınmamasının hatalı olduğu, öte yandan Mahkeme ilâmının gerekçesinde yalnızca Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararı uyarınca yapılan bozmaya uyulduğu, hesaplamalar ve değerlendirmelerin bozma ilâmı ve gerekçesine uygun olduğu ifade edilmiş ise de hangi hesaplamalar ve değerlendirmelerin hükme esas alındığı açıkça belirtilmediği, Mahkemece hüküm altına alınan alacakların miktarları da gözetildiğinde; 18.12.2014 tarihli bilirkişi raporunun ikinci seçeneğinin hükme esas alındığı anlaşılmakla söz konusu raporun belirtilen kısmında ihbar tazminatı ve yıllık izin ücreti miktarı ayrı ayrı 2.075,73 TL hesaplanmasına rağmen bu alacakların hangi gerekçeyle 2.175,73 TL olarak hüküm altına alındığı da karardan anlaşılamadığı, bu konuda Mahkeme kararının gerekçesinin yetersiz olduğu gerekçesiyle Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

H. Mahkemece Üçüncü Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; bozma ilâmına uyulmasına karar verildikten sonra 08.02.2023 tarihli bilirkişi raporunun hükme esas alındığı, bilirkişi raporundaki hesaplamaların ve değerlendirmelerin bozma ilâmına ve dosyaya uygun olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... Tur Şirketi vekili ile davalı ... Şirketi vekili temyiz isteminde bulunmuşlardır.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davalı ... Tur Şirketi vekili; davacının müvekkili Şirket işçisi olmadığını, davalı ... ile aralarında asıl işveren alt işveren ilişkisi bulunmadığını, taraflar arasında ... sözleşmesi bulunmadığından kıdem tazminatına hükmedilmesinin hatalı olduğunu, davacının dava açıldığı tarihe kadar ücret almadığı yönündeki iddialarının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, emsal ücret esas alınarak hesaplama yapılan 08.02.2023 tarihli bilirkişi raporunun hükme esas alınmasının hatalı olduğunu ileri sürerek Mahkeme kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

2. Davalı ... Şirketi vekili; davacının müvekkili Şirket işçisi olmadığını, Şirketin işçilik alacaklarından müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmasının hatalı olduğunu, davacının hizmet süresi ve ücret miktarına ilişkin davacı iddialarını kabul etmediklerini, sadece davacı beyanı üzerine hesaplama yapılmasının hatalı olduğunu, bir önceki bozma kararında daha yüksek miktarlara hükmedilmesinin hatalı olduğunu, davaya ve ıslaha karşı zamanaşımı def'inin dikkate alınmadığını, faiz başlangıç tarihinin hatalı belirlendiğini, kısmen kabul kararı verilmesine rağmen tüm yargılama giderlerinin ve harçların müvekkili üzerine yüklenmesinin hatalı olduğunu, müvekkili lehine eksik vekâlet ücretine hükmedildiğini ileri sürerek Mahkeme kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık, davalı ... Tur Şirketi ile davalı ... Şirketi'nin işçilik alacaklarından sorumlu oldukları miktarların belirlenmesi hususu ile yargılama gideri ve vekâlet ücretine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1.6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası.

2. 6100 sayılı Kanun'un 332 nci maddesi.

3. 4857 sayılı Kanun'un 17, 32, 34, 53 ve 57 nci maddesi ile 120 nci maddesindeki atıf uyarınca hâlen yürürlükte bulunan 120 nci maddesi.

4. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 13 üncü maddesi.

3. Değerlendirme

1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere ve özellikle temyiz nedenlerine göre aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Dairemizin 12.09.2022 tarihli bozma ilâmı sonrasında Mahkemece, davalı ... Tur Şirketi ile davalı ... Şirketi'nin işçilik alacaklarından sorumlu oldukları miktar ayrı ayrı belirtilmek suretiyle hüküm kurulmuş ise de feshe bağlı alacaklardan olan ihbar tazminatı ile yıllık izin ücreti alacağından son alt işveren olan ... Şirketi'nin asıl işveren ... ile müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğunun kabul edilmesi gerekirken sınırlı sorumluluğuna yer verilmiş olması hatalı ise de davalı asıl işveren ... ile davacı vekilinin bu hususta temyiz talebi bulunmadığından söz konusu yanlışlık bozma sebebi yapılmamıştır.

3. Ancak her ne kadar Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararında davalı Şirketlerin sınırlı sorumluluğuna yer verildiği hususu kabul edilerek hüküm kurulmuş ise de, hüküm altına alınan miktarların bozma öncesindeki 20.01.2022 tarihli Mahkeme kararında belirtilen miktarlardan çok daha yüksek olduğu anlaşılmaktadır. Zira 20.01.2022 tarihli bozma öncesi Mahkeme kararında hüküm altına alınan alacakların davacının aylık ücretinin net 945,00 TL olduğu kabulü ile hesaplandığı anlaşılmaktadır. Ancak bozma sonrası hükme esas alınan ve işbu Mahkeme kararına dayanak bilirkişi raporunda davacının ücretinin aylık 945,00 TL ve aylık 1.500,00 TL olduğu kabulüne göre seçenekli hesaplama yapılmış ise de Mahkemece davacının ücretinin net 1.500,00 TL olduğu kabulü ile alacakların hüküm altına alındığı anlaşılmaktadır. Üstelik davacı tarafın 20.01.2022 tarihli bozma öncesi Mahkeme kararına karşı herhangi bir temyiz başvurusu olmamakla birlikte ilgili Mahkeme kararının Dairemizin 12.09.2022 tarihli ilâmı ile yalnızca davalı Şirketler lehine bozulduğu anlaşılmaktadır. Hal böyle olmakla birlikte aleyhe bozma yasağına aykırılık teşkil edecek şekilde, davacının ücretinin aylık 1.500,00 TL olduğu kabulü ile davalı Şirketlerin işçilik alacaklarından sorumlu oldukları miktarların belirlenmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.

4. Diğer yandan Dairemizin 08.09.2015 tarihli bozma ilâmında da değinildiği üzere davadan önce temerrüde düşürüldüğü ispat edilemeyen davalı ... Şirketi bakımından kıdem tazminatı dışındaki diğer alacaklara dava ve ıslah tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuştur. Her ne kadar belirtilen hususlar davalı ... Tur Şirketinin sorumlu olduğu ücret alacağına yürütülmesi gereken faizin başlangıç tarihi bakımından da geçerli ise de, söz konusu davalı vekilinin önceki tarihli Mahkeme kararına ilişkin temyiz itirazlarında ve işbu temyizinde faiz başlangıcı hususunda herhangi bir temyiz sebebi bulunmadığı dikkate alındığında bu husus söz konusu Şirket bakımından bozma sebebi teşkil etmemiştir.

5. Mahkeme kararının gerekçesinde, davanın kısmen kabulüne karar verildiği belirtilmiş olmasına rağmen hüküm kısmında davanın kabulüne karar verildiğinin belirtilmesi de çelişkili olmuştur.

6. Diğer yandan Dairemizin 12.09.2022 tarihli bozma ilâmında, dava tarihinin 13.05.2011 yerine 25.03.2014 yazılmasının mahallinde düzeltilebilir maddi hata olduğu gerekçesiyle bu hususun bozma sebebi yapılmadığı belirtilmiştir. Buna rağmen Mahkemece bozma sonrası karar başlığında dava tarihinin ikinci kez 25.03.2014 olarak belirtilmesi yerinde değildir.

7. Ayrıca davalı ... Tur Şirketi vekilinin 23.03.2022 havale tarihli temyiz dilekçesi ekinde "... Tur Otobüs İşletmesi San. ve Tic. Ltd. Şti." olan ticaret unvanının "... Tur Otobüs İşletmesi San. ve Tic. AŞ" şeklinde değiştiğine ilişkin 07.01.2014 tarihli ... Ticaret Sicili Gazetesini sunmuş olup Mahkeme kararının gerekçesinde şirket unvanının hâlen "... Tur Otobüs İşletmesi San. ve Tic. Ltd. Şti." olarak belirtilmesi de isabetsizdir.

V. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Mahkeme kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgililere iadesine,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

02.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.