"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/81 E., 2023/2143 K.
DAVA TARİHİ : 16.05.2019
KARAR : Davalının istinaf başvurusunun esastan reddi, davacının istinaf başvurusunun kabulü ile davanın kabulü
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 36. İş Mahkemesi
SAYISI : 2019/230 E., 2021/579 K.
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildi.
Davalı vekillince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasının istenilmesi üzerine, işin duruşmaya tâbi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 05.12.2023 Salı günü tayin edilerek taraflara tebligat gönderilmiştir.
Duruşma günü davalı vekili Avukat Bahadır Dirim ile davacı vekili Avukat ... geldiler.
Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verildi.
Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; 02.11.2011 tarihinde davalı ile aynı adresi paylaşan grup şirketi olan SMA Yapı Denetim Mim. Müh. Müş. Ltd. Şti.nde (SMA Yapı Denetim Şirketi) çalışmaya başladığını, 20.06.2014 tarihinde çıkışı yapılarak ertesi gün davalı Şirkette sigorta girişinin yapıldığını, işe girdiği tarihten itibaren ücretin eksik ödendiğini ve son aylarda ekonomik kriz bahane edilerek hiç ödenmediğini, 21.02.2019 tarihinde iş sözleşmesini ücret alacaklarının ödenmemesi sebebiyle haklı olarak feshettiğini belirterek kıdem tazminatı ve ücret alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; Şirket yetkilisinin SMA Yapı Denetim Şirketinin hisselerini devrettikten sonra davalı Firmanın hisselerini devraldığını, 24.02.2015 tarihine kadar farklı adreste çalıştıklarını, organik bağ bulunmadığını, davacının 20.06.2014 tarihinde asgari ücret karşılığı çalıştığını ve 01.10.2017 tarihinde imzalanan sözleşme sonrası kısmi zamanlı olarak çalıştığını, eksik ücret ödemesi yapılmadığını, zamanaşımı def'inde bulunduklarını, haklı nedenle fesih olgusunun bulunmadığını, ekonomik sıkıntı nedeniyle bazı aylarda ücret ödenememişse de takip eden ayda ödendiğini, 20.06.2014 tarihinden itibaren kıdem tazminatı sorumluluğu bulunduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının, iş sözleşmesini haklı nedenle feshettiği, bu nedenle kıdem tazminatına hak kazandığı, M.K'nın dava dışı Şirket hisselerini M.G'ye devrettiği, davalı Şirketteki hisseleri M.K'nın aldığı, işyeri adresleri dikkate alınarak aralarında organik bağ olduğu değerlendirilerek dava dışı Firmadaki çalışma sürelerinin dikkate alınması gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı vekili; Mahkemenin, durumuna birebir uyan TMMOB İnşaat Mühendisleri Odasından gelen emsal ücret kayıtlarını değil, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Başkanlığı emsal ücret kayıtlarını esas alarak eksik hesaplama yaptığını, TÜİK Başkanlığından gelen bu yazıda mesleği olan bir inşaat mühendisinin aldığı ortalama ücret değil, herhangi bir mühendisin 2014 yılında alabileceği ortalama ücretin bildirildiğini, inşaat mühendislerine ait bir saptama yapılmadığını, bu yazının emsal alınamayacağını, aynı yazıda 2014 yılına ait bilgi verildiğini, davacının 2019 yılında işinden ayrıldığını, enflasyonun yüksek olması da dikkate alındığında 2014 yılına dair bir bilginin 2019 yılı için emsal alınamayacağını belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.
2. avalı vekili; Şirketin yetkilisi M.K'nın, SMA Yapı Denetim Şirketindeki hisselerini devrettikten sonra davalı Şirket hisselerini devraldığını, Şirket ve dava dışı Şirketin adreslerinin önce birbirinden farklı iken sonrasında dava dışı Şirketin 24.02.2015 tarihinde adresinden taşınıp yine başka bir adreste ticari faaliyetine devam ettiğini, Şirket ile dava dışı Şirketin komşu adreslerde olmasının, Şirketin yetkilisinin Şirket hisselerini devralmadan önce başka bir şirkette pay sahibi olmasının tek başına söz konusu Şirketler arasında organik bağ olduğu iddiasını ispatlamayacağını, Mahkemece organik bağa ilişkin hiçbir inceleme yapılmadığını, bir kimsenin bu kadar uzun süre ücret alacağını almadan çalışmasının mümkün olmadığını, davacı ücret alacaklarını alamadığı gerekçesiyle iş sözleşmesini feshettiğini Şirkete bildirmiş ise de banka dekontlarına göre davacının ücret alacaklarının ödendiğini, davacının iş sözleşmesini haklı nedenle feshetmediğini ve kıdem tazminatına hak kazanmadığını, davacının Şirkette 01.10.2017 tarihli sözleşme ile kısmi zamanlı olarak çalışmaya devam ettiğini ve bu sözleşme hukuken geçerli olmasına rağmen Mahkemece bu durum görmezden gelinerek davacı tam zamanlı çalışmış gibi hüküm kurulduğunu, Şirketin bir inşaat firması olmayıp yapı denetim firması olduğunu, yapı denetim firmalarının, inşaat projelerinin başlangıcından sonuna kadar projeyi denetleme, projeyi yönlendirme ve projenin son aşamasında inşaatı kontrol ederek tutanak düzenlemek görevini yerine getirdiğini, yapı denetim kuruluşlarında çalışan inşaat mühendislerinin yaptıkları işin mahiyeti itibarıyla projenin yapımında çalışan diğer inşaat mühendisleri gibi tam zamanlı çalışmalarının mümkün olmadığını belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının ücreti TMMOB İnşaat Mühendisleri Odasının verisi esas alınarak belirlenmesi gerekirken TÜİK verisi esas alınarak belirlenmesinin hatalı olduğu, davalı Şirket ile dava dışı SMA Yapı Denetim Şirketi arasındaki ilişkinin firmalar arasında organik bağ olarak kabulünün dosya kapsamı ile uyumlu olduğu gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararı temyiz etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; davalı Şirket ile dava dışı Şirket arasında işyeri devri, organik bağ ve birlikte istihdam bulunup bulunmadığı ve buna göre dava konusu alacaklardan davalı Şirketin sorumlu olduğu dönemin belirlenmesi ile davacının kıdem tazminatına hak kazanıp kazanmadığı ve ücretinin miktarı hususlarındadır.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi,
2. 4857 sayılı İş Kanunu'nun 32 nci maddesi ile 120 nci maddesi atfıyla hâlen yürürlükte olan mülga 1475 sayılı İş Kanunu'nun 14 üncü maddesi.
3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere davalı vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. İş sözleşmesinin tarafları, asgari ücretin altında kalmamak kaydıyla sözleşme özgürlüğü çerçevesinde ücretin miktarını serbestçe kararlaştırabilirler. İş sözleşmesinde ücretin miktarının açıkça belirtilmemiş olması, taraflar arasında iş sözleşmesinin bulunmadığı anlamına gelmez. Böyle bir durumda dahi ücret, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 401 inci maddesine göre tespit olunmalıdır. İş sözleşmesinde ücretin kararlaştırılmadığı yahut işçinin gerçek ücret miktarı konusunda ihtilaf oluştuğu hâllerde ücretin miktarı, işçinin kişisel özellikleri, işyerindeki ya da meslekteki kıdemi, meslek ünvanı, yapılan işin niteliği, iş sözleşmesinin türü, işyerinin özellikleri, emsal işçilere ödenen ücretler, örf ve adetler göz önünde tutularak belirlenir.
3. Somut uyuşmazlıkta; davacı taraf dava dilekçesinde, davacının davalı işyerinde inşaat mühendisi olarak çalıştığını belirtmiş ancak ücretine ilişkin beyanda bulunmamıştır. Davalı taraf ise davacının asgari ücretle çalıştığını beyan etmiştir. Dinlenen davacı tanığı E.K, "... davacının en son maaşını bilmiyorum, işveren ödemeleri bankadan yapardı, bu kısmi ödemeyi de bankadan yapmıştı, her iki ödemeyi de bankadan yapmıştı, kısmi fark ödemeleri Orhan MİRZA diye hatırladığım o işlere bakan şirketin çalışanıdır. Bu kişi üzerinden kısmi fark ödemesi geliyordu, ..." şeklinde beyanda bulunmuştur. Davalı tanıklarının davacının ücretine ilişkin beyanları bulunmamaktadır. İlk Derece Mahkemesince emsal ücret araştırması yapmış olup TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası net 11.632,83 TL olarak bildirimde bulunmuş; TÜİK ise 2014 yılı Kasım ayı ortalama ücretinin brüt 4.581,00 TL olduğunu bildirmiştir. Bölge Adliye Mahkemesince TMMOB İnşaat Mühendisleri Odasının bildirdiği emsal ücret kabul edilerek dava konusu alacaklar hüküm altına alınmıştır. 6098 sayılı Kanun'un 401 inci maddesinde işverenin işçiye, taraflar arasında ücret ile ilgili sözleşmede hüküm bulunmayan hâllerde, asgari ücretten az olmamak üzere emsal ücreti ödemekle yükümlü olduğunu düzenlenmiştir. Bu husus taraflar arasında ücret kararlaştırılmamış olması hâli için geçerlidir. Somut olayda yapılan açıklamalar ışığında davacı taraf ücrete yönelik iddiasını ispatlayamamıştır. Bu hâlde davacının ücret miktarını ispata yönelik tanık anlatımı veya başka bir delil bulunmadığı hâlde salt emsal ücret araştırması dikkate alınarak ücretinin belirlenmesi hatalı olmuştur. Davacı tanığının işverenin ödemeleri bankadan yaptığı yönündeki beyanı da dikkate alındığında davalı işverence davacının banka hesabına ödenen ücret miktarına göre davacının ücreti tespit edilerek dava konusu alacaklar bakımından değerlendirme yapılması gerekli iken yazılı gerekçe ile karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,Davalı yararına takdir edilen 17.100,00 TL duruşma vekâlet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine,Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,05.12.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.