"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 51. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/675 E., 2023/1082 K.
DAVA TARİHİ : 05.05.2021
KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 12. İş Mahkemesi
SAYISI : 2021/158 E., 2022/16 K.
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı Bakanlığa bağlı olarak sürekli işçi kadrosunda istihdam edildiğini, kadroya geçişinin 02.04.2018 tarihinde 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (696 sayılı KHK) ile sağlandığını, hâlen davalı Bakanlığın kadrolu işçisi olarak çalışmaya devam ettiğini, alt işveren bünyesinde çalışmakta iken ücretinin asgari ücretin belirli bir oran fazlası olarak belirlendiğini ve ödendiğini, kadroya geçerken bireysel iş sözleşmesi imzaladığını ve ücretinin yine asgari ücretin belirli bir oran fazlası olarak belirlendiğini, ancak davalı tarafından eksik ödeme yapıldığını iddia ederek davacının 01.01.2019-31.12.2019 (12 ay) tarihleri arası çalıştığı süreçte, davalı Kurumla imzalamış olduğu belirsiz süreli iş sözleşmesindeki oranın uygulanmaması nedeniyle kendisine eksik ödenen ücret farkı, bu eksiklikten kaynaklı ikramiye ve ilave tediye fark alacakları ile 2018 yılı Nisan-Aralık ayları arasındaki 9 ay boyunca 31 gün süren aylarda 1 günlük eksik yatan ücret alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; dava konusu alacakların zamanaşımına uğradığını, davanın belirsiz alacak davası olarak açılması nedeniyle hukuki yarar yokluğundan reddi gerektiğini, 696 sayılı KHK kapsamında kadroya geçiş sonrası işçi ücretlerinin Yüksek Hakem Kurulu tarafından düzenlenen toplu iş sözleşmesi dikkate alınarak belirlendiğini, davacının ücretinin düşürülmesi gibi bir uygulama söz konusu olmadığından dava konusu alacaklara hak kazanamayacağını, geçiş esnasında işçilerin herhangi bir hak ve alacak talebinde bulunmayacağını beyan ettiğini, davacının aldığı tüm ücretlerin banka kanalıyla ödendiğini ve ihtirazı kayıt konulmadığını, yanı sıra talep edilen faiz oranı ile faiz başlangıç tarihlerinin de hatalı olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacı ile davalı İdare arasında imzalanan belirsiz süreli iş sözleşmesinde davacının ücretinin her ay asgari ücretin belirli bir oran fazlası olacağına dair açık düzenleme olduğu, buna karşın davacıya eksik ödeme yapıldığının anlaşıldığı gerekçesiyle, belirsiz süreli iş sözleşmesinin ve Yüksek Hakem Kurulu tarafından karara bağlanan toplu iş sözleşmesinin ilgili hükümleri uyarınca, bilirkişi raporunda yapılan hesaplamalarda hata yapıldığı belirtilerek yeniden yapılan hesaplamalara göre davacının fark ücret, fark ikramiye ve fark ilave tediye alacaklarına ilişkin talebinin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili; davalı Bakanlığın dava konusu alacaklar bakımından sorumluluğu bulunmadığını belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması ve davanın reddine karar verilmesi istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; kadroya geçirildiği sırada yapılan bireysel iş sözleşmesinde ücretin, asgari ücretin belli oranda fazlası olacağına dair düzenlemenin mevcut olduğu, bu düzenlemenin her asgari ücret artış dönemi için işvereni bağlayacağı ayrıca davacının 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin (375 sayılı KHK) geçici 23 üncü maddesi gereğince Yüksek Hakem Kurulu tarafından karara bağlanan toplu iş sözleşmesi hükümlerinden yararlanacağı, bilirkişi raporu kapsamında verilen hükmün dosya kapsamına uygun olduğu gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; sürekli işçi kadrolarına geçirilenlerin ücreti ile diğer mâli ve sosyal haklarının belirlenmesinde, işçilerin kadroya geçirilmeden önceki bireysel iş sözleşmelerinin yanı sıra alt işveren işçilerini kapsayan Yüksek Hakem Kurulu tarafından karara bağlanan süresi en son sona erecek toplu iş sözleşmesi hükümlerinin dikkate alındığını, İdare tarafından bu düzenlemelere uygun bir şekilde ücretin belirlendiğini ve davacının ücreti düşürülmediğinden yapılan işlemlerde hukuka aykırılık bulunmadığını, davacının hem bireysel iş sözleşmesindeki zammı hem de toplu iş sözleşmesindeki zammı bir arada almasına imkan bulunmadığını, faiz oranlarına da itiraz ettiklerini belirterek Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, 696 sayılı KHK kapsamında sürekli işçi kadrosuna geçirilen davacı işçinin, kadroya geçişte düzenlenen belirsiz süreli iş sözleşmesi hükümlerine göre ücretinin tespiti ile talep edilen fark alacakların bulunup bulunmadığı, varsa alacakların hesaplanması ve bu alacaklara işletilecek faiz türünün yerinde olup olmadığı hususlarındadır.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 26 ncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 696 sayılı KHK'nın 127 inci maddesi ile 375 sayılı KHK'ya eklenen geçici 23 üncü madde, 4857 sayılı İş Kanunu'nun 22 ve 34 üncü maddeleri, 6772 sayılı Devlet ve Ona Bağlı Müesseselerde Çalışan İşçilere İlave Tediye Yapılması ve 6452 Sayılı Kanunla 6212 Sayılı Kanunun 2 nci Maddesinin Kaldırılması Hakkında Kanun'un (6772 sayılı Kanun) 1 ve 4 üncü maddeleri, 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun 3 üncü maddesi, 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu'nun (6356 sayılı Kanun) 53 üncü maddesi.
3. 696 sayılı KHK kapsamında kadroya geçen işçilerin geçiş aşamasındaki ücretlerinin tespiti ile bireysel iş sözleşmesinin ücrete ilişkin hükmünün ileriye etkisine ilişkin ilke ve esaslar, Dairemizin 03.05.2023 tarihli ve 2023/3001 Esas, 2023/6593 Karar sayılı kararında şu şekilde açıklanmıştır:
"...
2. 696 sayılı KHK'nın 127 nci maddesi ile 375 sayılı KHK'ya eklenen geçici 23 üncü madde çerçevesinde sürekli işçi kadrosuna geçirilen işçiler ile işveren arasında imzalanan iş sözleşmesinin ücrete ilişkin hükümlerinin doğru değerlendirilmesi son derece önemlidir. Dairemiz uygulamasına göre kadroya geçiş sırasında düzenlenen iş sözleşmesinde ücretin sadece asgari ücretin belli bir oranda fazlası yahut geçiş öncesindeki hizmet alım sözleşmesinde öngörülen ücret veya bu ücretin katları olarak belirlenmesi hâlinde, bu ücretin işçinin kadroya geçiş aşamasındaki ilk (temel) ücreti olduğu, taraflar arasında sonraki dönemler yönünden işvereni ücret artışı yapmakla yükümlü kılan bir düzenleme olmadığı kabul edilmektedir. Diğer taraftan iş sözleşmesinde ücretin her ay için asgari ücretin belli bir oranda fazlası şeklinde ödeneceğine yönelik hükümler ileriye etkili hükümler olarak değerlendirilmeli, bu hükümlerin sonraki dönemlere ilişkin ücret artışları yönünden işvereni bağlayacağı kabul edilmelidir."
3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı vekilinin aşağıda yer alan paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Somut uyuşmazlıkta; fark ilave tediye alacağı bakımından 2019 yılında ödeme tarihlerinin 09.08.2019 ve 13.12.2019 olarak belirlendiği gerekçesiyle davacının söz konusu tarihlerdeki yevmiyesine göre 26 gün üzerinden bordrolarda görünen ödemeler mahsup edilmek suretiyle hesaplama yapılmıştır. Ancak 30.01.2019 ve 02.08.2019 tarihli Resmî Gazetelerde yayımlanan Cumhurbaşkanı Kararlarına göre 6772 sayılı Kanun kapsamına giren kurumlarda çalışan işçilere 2019 yılında bu Kanun'un 1 inci maddesine göre yapılacak ilave tediye ödeme tarihleri; 31.01.2019, 31.05.2019, 09.08.2019 ve 31.12.2019 olarak belirlendiğinden alacağın muacceliyet kazandığı tarihlerdeki yevmiyeler üzerinden hesaplama yapılması gerektiğinin gözetilmemesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
3. Somut uyuşmazlıkta; ikramiye ve ilave tediye alacaklarına dava ve ıslah tarihlerinden itibaren bankalarca mevduata uygulanan en yüksek faizin işletilmesi talep edilmiştir. 696 sayılı KHK ile 375 sayılı KHK'ya eklenen geçici 23 üncü madde, kamuda sürekli işçi kadrosuna geçirilen işçilerin ücretlerinin tespitinde uygulanacak kuralları belirlemektedir. 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Geçici 23. Maddesi Uyarınca İdarelerce Sürekli İşçi Kadrolarına Geçirilen İşçilerin Ücret ile Diğer Mali ve Sosyal Haklarının Belirlenmesinde Esas Alınacak Toplu İş Sözleşmesi Hükümleri, 6356 sayılı Kanun'da öngörülen toplu iş sözleşmesi sürecinden geçilerek uygulanan bir toplu iş sözleşmesi niteliği taşımamaktadır. Bu nedenle belirtilen toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan alacaklara, 6356 sayılı Kanun'un 53 üncü maddesindeki en yüksek işletme kredisi faizi uygulanmaz. İkramiye alacağına uygulanması gereken kanuni faiz türü; bankalarca mevduata uygulanan en yüksek faizdir. İlave tediye alacağı ise 6772 sayılı Kanun'dan kaynaklandığından bu alacağa temerrüt tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesi gerekir.
4. Diğer taraftan taleple bağlılık ilkesi de gözetilmelidir. Kanun düzenlemesi ve davacı talebi birlikte dikkate alınarak hüküm altına alınan ilave tediye alacağına "mevduata uygulanan en yüksek faiz oranını geçmeyecek şekilde yasal faiz” işletilmesine karar verilmesi gerekirken, yasal faize hükmedilmesi isabetsizdir. Ayrıca ikramiye alacağı bakımından da temyiz eden sıfatı gözetilerek "mevduata uygulanan en yüksek faiz oranını geçmeyecek şekilde yasal faiz” işletilmesine karar verilmesi gerekmektedir. Açıklanan ilke ve esaslara aykırı karar verilmesi hatalı olup kararın bu sebeple de bozulması gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine 21.12.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.