Logo

9. Hukuk Dairesi2023/19026 E. 2024/1573 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı işverenin, işe iade davası sonucu işe başlatılmayan davacı işçiye, talep edilen prim, ücret farkı, boşta geçen süre ve işe başlatmama tazminatı farkını ödeyip ödemeyeceği noktasında ihtilaf bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: İlk Derece Mahkemesinin, davacının işe iade davası sonrasında işe başlatılmaması nedeniyle oluşan haklarını tespit ederken, davacının önceki pozisyonundaki özlük haklarını ve emsal ücretleri dikkate alarak hüküm kurmasının hukuka uygun olduğu değerlendirilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 24. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2020/2364 E., 2023/953 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 4. İş Mahkemesi

SAYISI : 2019/444 E., 2020/65 K.

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince 30.03.2017 tarihli ve 2015/117 Esas, 2017/165 Karar sayılı karar ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince 19.09.2019 tarihli ve 2017/2366 Esas, 2019/2742 Karar sayılı karar ile İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin (6) ncı alt bendi uyarınca kaldırılmasına ve dosyanın Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince, Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı doğrultusunda yapılan yargılama sonucunda yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı işyerinde 03.09.2007-25.03.2013 tarihleri arasında çalıştığını, iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından haksız olarak feshedilmesi üzerine davalı aleyhine işe iade davası açıldığını, yargılama sonunda müvekkilinin işe iadesine dair verilen kararın Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 12.12.2014 tarihli ve 2014/27576 Esas, 2014/38198 Karar sayılı ile kararı ile onararak kesinleştiğini, müvekkilinin süresi içinde işe başlatılması için davalı işverene ihtarname keşide edildiğini ancak müvekkilinin işe başlatılmadığını, müvekkili hesabına lehine hükmedilen tazminat tutarlarının yatırıldığını ancak 2010 yılından itibaren müvekkilinin ücretine zam yapılmaması nedeniyle yatırılan tutarların eksik olduğunu, müvekkilinin ücretine 2010 yılından iş sözleşmesinin feshedildiği tarihe kadar zam yapılmamasının eşit davranma borcuna aykırılık teşkil ettiğini, 2010 yılından itibaren müvekkiline prim ödemesi yapılmadığını, çalışma süresince müvekkiline tahsis edilen telefon hattına ilişkin faturalar, hayat sigortası poliçe tutarı, temsil ödeneği, benzin ödeneğinin de müvekkiline ödenmediğini iddia ederek boşta geçen süre ücreti, işe başlatmama tazminatı farkı, ücret farkı, prim alacağı ve ayrımcılık tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının 11.06.2010 tarihli ve 6063 sayılı yazı ile müdür pozisyonundan imza yetkisi kaldırılmak suretiyle danışman pozisyonuna atandığını, davacının belirtilen tarih itibarıyla yönetici olarak çalışmadığını dolayısıyla bu tarihten itibaren müdür pozisyonuna ait yan haklardan yararlanmasının söz konusu olamayacağını, müvekkili Şirket çalışanlarına sağlanan yan hakların, yürütülen görev esnasında fatura karşılığı verilmesi ve ayni ödeme niteliği taşıması sebebiyle boşta geçen sürelerde bu ödemelerin faturalanması söz konusu olamayacağından müvekkili Şirket tarafından ödeme yapılamadığını, ücret zamlarının her yıl İcra Kurulu tarafından Şirketin performansı ve çalışanların bireysel performansları gözetilmek suretiyle belirlendiğini, çalışanlara aynı oranda ücret zammı uygulanacağına dair bir hüküm bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının göreve başlarken grup müdürü olduğu 01.06.2010, 10.06.2010 ve 11.06.2010 tarihli iç yazışmalara göre ünvanının danışman olarak değiştirildiği, organizasyon şemalarının yeni ünvanlara göre düzenlendiği ve imza yetkisinin kaldırıldığı, beyanlarına başvurulan tanık anlatımlarına göre danışman ünvanının Şirketin dışarıdan hizmet satın aldığı kişiler için veya aktif görevden uzaklaştırmak istenen kişiler için kullanıldığı, davacının ise aktif görevden uzaklaştırılmak istenen bir çalışan olmadığı, davacının imza yetkisi kaldırılmış olsa da amacın yönetici olmaktan uzaklaştırılmak olmadığı, grup müdürü ile danışman arasında bir statü oluşturularak davacının hizmetinden yararlanmaya devam etmek olduğu, grup müdürlerine ödenen ''özel ödeme'' nin davacıya bu tarihten sonra 2012 yılında ödenmiş olmasının da bu kabulü doğruladığı, davacının grup müdürü olarak sahip olduğu hiyerarşik düzey ile çalışmaya devam ettiği, özlük haklarında geriye gidiş anlamına gelen uygulamaların geçerli olabilmesi için 4857 sayılı İş Kanunu'nun (4857 sayılı Kanun ) 22 nci maddesi gereğince yazılı rıza olması gerektiği, buna göre emsal çalışanın sahip olduğu özlük haklarına göre belirlenecek ücret dikkate alınarak boşta geçen süre ücretinin ve işe başlatmama tazminatının hesaplanması gerektiği, ücret ve özlük hakları arasındaki farklılığın tek başına ayrımcılık yapıldığını kabul etmeyi gerektirmediği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı vekili; davacı tarafından müvekkili Şirkete açılan işe iade davası sonunda davacının işe iadesine karar verildiğini ancak müvekkil Şirketin davacıyı işe başlatmayarak gerek iade prosedürü gerekse tüm asıl ve fer'i işçilik alacaklarının davacıya tamamen ödenerek müvekkili Şirket ile ilişiğinin kesildiğini, davacının tüm alacakları ödendiğinden iddia edilen hak ve taleplerinin hukuki ve yasal dayanağı bulunmadığını, grup müdürü ücreti emsal alınarak hesaplanan işe başlatmama tazminatı farkının ve müvekkili Şirkette uygulaması dahi olmayan prim hesabının afaki olduğunu ve kabul edilemeyeceğini, davacının 2010 yılında atanmış olduğu danışman kadrosunda iş sözleşmesi feshedilene kadar çalıştığını ve bu dönemde yapılan ödemelere itiraz etmeyerek kabul ettiğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden kanuna aykırılık bulunmadığı, davacının İlk Derece Mahkemesince verilen karar bağlamında talep edilen ve hüküm altına alınan alacaklara hak kazandığının anlaşıldığı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçeleri tekrar ederek Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, talep edilen prim alacağı, fark ücret, boşta geçen süre ile işe başlatmama tazminatı alacaklarının bulunup bulunmadığı, ispat ve hesaplanması hususlarındadır.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 4857 sayılı Kanun'un 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun 11 ve 12 nci maddeleriyle yapılan değişiklik öncesi 20 ve 21 inci maddeleri, 4857 sayılı Kanun'un 22 ve 32 nci maddeleri.

3. Değerlendirme

1. Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

06.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.