Logo

9. Hukuk Dairesi2023/19327 E. 2023/19274 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: 696 sayılı KHK ile kadroya geçen işçinin ücreti, kadroya geçiş tarihli iş sözleşmesi ve sonradan yürürlüğe giren toplu iş sözleşmesi hükümleri birlikte değerlendirilerek nasıl hesaplanmalıdır?

Gerekçe ve Sonuç: Kadroya geçiş sonrası düzenlenen iş sözleşmesinde ücret, asgari ücretin belirli bir oranı olarak belirlenmişse bu oran sonraki dönemler için de geçerli olur, ancak toplu iş sözleşmesi hükümleri de gözetilerek ücret hesabı yapılırken, arabuluculuk başvurusu tarihinden sonra yürürlüğe giren toplu iş sözleşmesi hükümlerine göre hesaplama yapılması hatalı olduğundan, yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/3071 E., 2022/2834 K.

DAVA TARİHİ : 15.11.2021

KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 42. İş Mahkemesi

SAYISI : 2021/1298 E., 2022/354 K.

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı Bakanlığa bağlı olarak sürekli işçi kadrosunda istihdam edildiğini, kadroya geçişinin 02.04.2018 tarihinde 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (696 sayılı KHK) ile sağlandığını, hâlen davalı Bakanlığın kadrolu işçisi olarak çalışmaya devam ettiğini, kadroya geçerken bireysel iş sözleşmesi imzaladığını ve ücretinin yine asgari ücretin belirli bir oran fazlası olarak belirlendiğini, ancak davalı tarafından 01.01.2019 tarihinden itibaren asgari ücretin % fazlası oran dikkate alınmaksızın eksik ödeme yapıldığını, davacının ücretinin bireysel iş sözleşmesinde asgari ücretin % fazlasına ilişkin oran, Yüksek Hakem Kurulu tarafından karara bağlanan 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Geçici 23. Maddesi Uyarınca İdarelerde Sürekli İşçi Kadrolarına Geçirilen İşçilerin Ücret ile Diğer Malî ve Sosyal Haklarının Belirlenmesinde Esas Alınacak Toplu İş Sözleşmesi hükümleri ve 01.01.2021 tarihinden itibaren işyerinde yürürlüğe giren 08.09.2021 imza tarihli toplu iş sözleşmesi hükümleri dikkate alınarak belirlenmesi gerektiğini ileri sürülerek ücret farkı, ilave tediye farkı ve ikramiye farkı alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; zamanaşımı def’inde bulunduklarını, personel çalıştırılmasına dayalı hizmet alım sözleşmeleri kapsamında çalıştırılmakta olanların 696 sayılı KHK’nın 127 nci maddesi ile 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'ye (375 sayılı KHK) eklenen geçici 23 üncü madde kapsamında 02.04.2018 tarihinde sürekli işçi kadrosuna geçirildiklerini, davacının kadroya geçiş sonrasında ücretinin Yüksek Hakem Kurulu tarafından karara bağlanan toplu iş sözleşmesi hükümleri doğrultusunda belirlendiğini, davacının 2018 yılındaki ücretinin korunarak üzerine %4 zam uygulandığını, hukuka aykırı bir uygulamanın söz konusu olmadığını, davacı tarafça istenen faiz oranına ve faiz başlangıç tarihlerine de itiraz ettiklerini savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacı ile davalı İdare arasında imzalanan belirsiz süreli iş sözleşmesinin 7 nci maddesinde, davacının ücretinin asgari ücretin belirli bir oran fazlası olacağına dair düzenleme olduğundan hareketle belirsiz süreli iş sözleşmesinin, Yüksek Hakem Kurulu tarafından karara bağlanan toplu iş sözleşmesinin ve işyerinde yürürlükte bulunan toplu iş sözleşmesinin ilgili hükümleri uyarınca yapılan hesaplama doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı vekili; davacının sürekli işçi kadrosunda istihdam edildiğini, davacı gibi sürekli işçi kadrosuna geçen işçilerin ücret ile diğer mali ve sosyal haklarının Yüksek Hakem Kurulu tarafından karara bağlanan toplu iş sözleşmesinin uygulanması ile oluşan ücret ve diğer mali ve sosyal haklardan fazla olamayacağını, bireysel sözleşmede kastedilen asgari ücretin 2018 yılı asgari ücreti olup kadroya geçiş ücretinin de davacının 2018 yılı ücreti korunarak belirlendiğini, davacının ücretinde herhangi bir indirime gidilmediğini, davacıya ait ücret bordrolarının incelenmesinden davacının toplu iş sözleşmesinde belirlenen ücret zammından ve toplu iş sözleşmesinden kaynaklı diğer ücret eklerinden yararlandığının anlaşılacağını, bir yandan toplu iş sözleşmesi ile ücretinde artış olan davacının diğer yandan bireysel iş sözleşmesindeki günlük brüt ücretinin esas alınmasını isteme hakkının mümkün olmadığını, davacı ve aynı durumda olan sürekli işçilerin ücretine hem asgari ücrete yapılan zammın hem de toplu iş sözleşmesinden kaynaklı zammın uygulanmasının çifte zam durumu oluşturduğunu, bu durumun diğer çalışanlar ile eşitsizliğe yol açacağını, davacı tarafça istenen faiz türlerine ve faizin başlangıç tarihine de itiraz ettiklerini, davacının arabulucuya başvuru tarihinden sonraki fark alacak taleplerinin dava şartı yokluğu nedeniyle reddi gerektiğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması ve davanın reddine karar verilmesi istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; taraflar arasında imzalanmış belirsiz süreli iş sözleşmesi, 31.10.2020 tarihine kadar uygulanan ve Yüksek Hakem Kurulu tarafından karar bağlanan toplu iş sözleşmesi ile bu tarihten sonra işyerinde yürürülükte bulunan toplu iş sözleşmesinin ilgili hükümleri ve Yargıtayın emsal kararları dikkate alındığında, davalı tarafından belirtilen düzenlemelere aykırı ödeme yapılması nedeniyle ödenmeyen fark alacakların kabulüne ilişkin değerlendirmenin isabetli olduğu, İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden kanuna aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili istinaf dilekçesinde belirttiği gerekçelere ek olarak Türkiye Sağlık İşçileri Sendikası ve davalı ... Bakanlığının üyesi olduğu Türk Ağır Sanayii ve Hizmet Sektörü Kamu İşverenleri Sendikası (TÜHİS) ile 08.09.2021 tarihinde 01.01.2021-31.12.2022 yürürlük tarihli işletme toplu iş sözleşmesi imzalandığını, davacının sendika üyesi olması nedeni ile 01.01.2021 ile 31.12.2022 tarihleri arasında yürürlükte bulunan toplu iş sözleşmesinden yararlanma hakkına sahip olduğunu, ilgili toplu iş sözleşmesinin 33 üncü maddesinin birinci bendinde taban ücret (günlük 136,87 TL) uygulamasının getirildiğini, 2021 yılındaki günlük brüt asgari ücretin 119,25 TL olduğu dikkate alındığında toplu iş sözleşmesinde belirlenen taban ücretin bu rakamin %14,7 yukarısında olduğunu, bu sebeple davacı ile müvekkili Bakanlık arasındaki belirsiz süreli iş sözleşmesinde %14,7’nin altında bir oran yazılması hâlinde 01.01.2021 tarihi itibarıyla davacının lehine fark alacak oluşmasının mümkün olmadığını, ayrıca davacıya 2021-2022 dönemi ücretinin toplu iş sözleşmesi hükümleri çerçevesinde ödenmiş olmasına rağmen bilirkişi raporunda 2021 yılı Ocak ayına ait (01.01.2021-14.01.2021 arası) 473,49 TL ve (01.07.2021-14.07.2021) 107,15 TL olarak yapılan ek ödemelerin dikkate alınmadığını ileri sürerek ve resen gözetilecek nedenler de dikkate alınarak davanın reddine karar verilmek üzere başvurunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasını ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, 696 sayılı KHK kapsamında sürekli işçi kadrosuna geçirilen davacı işçinin, kadroya geçişte düzenlenen belirsiz süreli iş sözleşmesi hükümleri ile işyerinde yürürlükte bulunan toplu iş sözleşmesi hükümlerine göre ücretinin tespiti ile talep edilen ücret farkı alacağı, ilave tediye farkı alacağı ve ikramiye farkı alacaklarının bulunup bulunmadığı, alacaklara yürütülen faizin oranı ve başlangıç tarihi ile dava şartı hususlarına ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi.

2. 4857 sayılı İş Kanunu'nun 22, 32 ve 34 üncü maddeleri, 696 sayılı KHK ile 375 sayılı KHK'ya eklenen geçici 23 üncü madde, 6772 sayılı Devlet ve Ona Bağlı Müesseselerde Çalışan İşçilere İlave Tediye Yapılması ve 6452 Sayılı Kanunla 6212 sayılı Kanunun 2 nci Maddesinin Kaldırılması Hakkında Kanun'un ilgili hükümleri, 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu'nun 39 uncu maddesi hükümleri.

3. 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun 3 üncü maddesi.

4. 696 sayılı KHK kapsamında kadroya geçen işçilerin geçiş aşamasındaki ücretlerinin tespiti ile bireysel iş sözleşmesinin ücrete ilişkin hükmünün ileriye etkisine ilişkin ilke ve esaslar, Dairemizin 03.05.2023 tarihli ve 2023/3001 Esas, 2023/6593 Karar sayılı ilâmında şu şekilde açıklanmıştır:

"...

2. 696 sayılı KHK'nın 127 nci maddesi ile 375 sayılı KHK'ya eklenen geçici 23 üncü madde çerçevesinde sürekli işçi kadrosuna geçirilen işçiler ile işveren arasında imzalanan iş sözleşmesinin ücrete ilişkin hükümlerinin doğru değerlendirilmesi son derece önemlidir. Dairemiz uygulamasına göre kadroya geçiş sırasında düzenlenen iş sözleşmesinde ücretin sadece asgari ücretin belli bir oranda fazlası yahut geçiş öncesindeki hizmet alım sözleşmesinde öngörülen ücret veya bu ücretin katları olarak belirlenmesi hâlinde, bu ücretin işçinin kadroya geçiş aşamasındaki ilk (temel) ücreti olduğu, taraflar arasında sonraki dönemler yönünden işvereni ücret artışı yapmakla yükümlü kılan bir düzenleme olmadığı kabul edilmektedir. Diğer taraftan iş sözleşmesinde ücretin her ay için asgari ücretin belli bir oranda fazlası şeklinde ödeneceğine yönelik hükümler ileriye etkili hükümler olarak değerlendirilmeli, bu hükümlerin sonraki dönemlere ilişkin ücret artışları yönünden işvereni bağlayacağı kabul edilmelidir."

3. Değerlendirme

1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı vekilinin aşağıda yer alan paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Somut olayda, taraflar arasında davacının kadroya geçişte düzenlenen belirsiz süreli iş sözleşmesi hükümlerine göre ücretinin tespiti hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır. Davacının davalıya bağlı işyerinde, hizmet alım sözleşmesi kapsamında alt işveren işçisi olarak çalışmakta iken 02.04.2018 tarihi itibarıyla 375 sayılı KHK'nın geçici 23 üncü maddesi kapsamında kamu bünyesinde sürekli işçi kadrosuna geçirildiğinin dosya kapsamından anlaşılmasına göre, Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının 01.01.2019-31.10.2020 tarihleri arasındaki ücretinin kadroya geçiş aşamasında işverenle imzalanan belirsiz süreli iş sözleşmesinde belirlenen oran ve Yüksek Hakem Kurulu kararı dikkate alınarak belirlenmesinde hata bulunmamaktadır.

3. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporu incelendiğinde, 08.09.2021 imza tarihli ve 01.01.2021-31.12.2022 yürürlük süreli toplu iş sözleşmesinin “Ücret Zammı” başlıklı 33 üncü maddesi hükmü uyarınca, bireysel iş sözleşmesi doğrultusunda belirlenen 01.01.2021 tarihindeki temel ücrete %6 oranında ücret zammı uygulandığı anlaşılmaktadır. Ancak arabuluculuğa başvurunun 2021 yılının Ağustos ayında yapılmış olması değerlendirildiğinde, bu tarih itibarıyla imzalanmış bir toplu iş sözleşmesi mevcut değildir. Bu açıklamalar ışığında arabuluculuk başvuru tarihi ve son tutanak tarihindeki koşullar değerlendirilmeksizin 01.01.2021 tarihinden sonraya ilişkin ücretin belirlenmesinde, bireysel iş sözleşmesi doğrultusunda belirlenmiş temel ücrete toplu iş sözleşmesinde öngörülen zamların uygulanarak hesaplama yapılması hatalı olmuştur. Bu şekilde belirlenen ücret esas alınarak fark alacakların hesaplandığı anlaşılmakla; hatalı bilirkişi raporuna itibar edilerek hüküm kurulması yerinde görülmemiştir.

4. Diğer yandan, davacının 01.11.2020 tarihi ile 31.12.2020 tarihi arasındaki ücretinin tespitinde işyerinde yürürlükte bulunan Öz Sağlık-İş Sendikası ile TÜHİS arasında imzalanmış olan 10.08.2020 imza tarihli, 01.01.2019-31.12.2020 yürürlük süreli toplu iş sözleşmesinin taban ücrete ilişkin hükümleri dikkate alınmıştır. İlgili toplu iş sözleşmesi doğrultusunda, davacının 31.10.2020 tarihinde almakta olduğu ücretinin 01.11.2020 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere taban ücret olan 111,45 TL olması gerektiği belirtilmiştir.

5. Belirtmek gerekir ki 01.01.2019-31.12.2020 yürürlük tarihli toplu iş sözleşmesinin "İşe giriş ücretleri" başlıklı ücret zamlarına ilişkin 33 üncü maddesinin (2) numaralı bendinin (e) alt bendinde 01.01.2019-31.12.2020 tarihleri arasında açıktan ilk defa işe alınan işçilerin işe giriş ücretleri, işe giriş dönemlerine göre düzenlenmiştir. Buna göre davacının 01.11.2020 tarihi itibarıyla söz konusu toplu iş sözleşmesinden yararlanması gerektiği kabul edilse dahi ilgili düzenleme uyarınca sürekli işçi kadrosuna geçirilen davacıya 01.11.2020 tarihi itibarıyla uygulanması öngörülen bir taban ücreti ve ücret zammına ilişkin düzenleme söz konusu değildir. Bu durumda davacının 01.01.2019-31.12.2020 yürürlük tarihli toplu iş sözleşmesinin taban ücret ve ücret zammı dışındaki diğer hükümlerinden yararlanacağını; ancak toplu iş sözleşmesinde öngörülen taban ücret ve ücrete ilişkin zam oranından yararlanamayacağını kabul etmek gerekir.

6. Ne var ki hükme esas alınan bilirkişi raporunda, 01.11.2020-31.12.2020 tarihleri arasında 01.01.2019-31.12.2020 yürürlük tarihli toplu iş sözleşmesinin taban yevmiye miktarının uygulandığı, buna göre davacının 01.11.2020 tarihinde almakta olduğu 112,47 TL'nin taban yevmiye olan 111,45 TL'den yüksek olduğu gerekçesi ile 01.11.2020 tarihinde almakta olduğu 112,47 TL olan ücreti esas alınarak 01.11.2020-31.12.2020 tarihleri arasındaki fark alacakların hesaplandığı anlaşılmaktadır. Davacının 01.11.2020 tarihinde almakta olduğu ücret miktarının 31.12.2020'ye kadar aynen korunarak fark alacakların hesaplanması yöntemi yerinde ise de, bunun gerekçesinin ücretin taban yevmiyeden yüksek olduğu hususuna dayandırılarak toplu iş sözleşmesinde öngörülen taban ücret ile ilişkilendirilmesi hatalı olmuştur. Ancak bu husus sonuca etki etmediğinden bozma sebebi yapılmamıştır.

7. Diğer yandan, 01.01.2021 tarihinden sonraya ilişkin fark ücretin hesaplanmasında, bireysel iş sözleşmesi doğrultusunda belirlenmiş temel ücrete toplu iş sözleşmesinde öngörülen zamların uygulanarak hesaplama yapılmasının kabul edilmesi hâlinde dahi 2021 yılının ilk altı ayı için günlük 33,82 TL; ikinci altı ayı için günlük 41,47 TL ek tahakkukların dikkate alınmaması da hatalı ise de bu husus da yukarıda (3) numaralı paragrafta yer alan bozma sebebi dikkate alındığında sonuca etkili etmeyeceğinden bozma sebebi yapılmamıştır.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,11.12.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.