Logo

9. Hukuk Dairesi2023/20381 E. 2024/2776 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı banka ile alt işveren şirket arasındaki ilişkinin muvazaalı olup olmadığı, davacının banka nezdinde işçi sayılıp sayılmayacağı ve talep edilen alacakların miktarı ile zamanaşımına uğrayıp uğramadığı hususları.

Gerekçe ve Sonuç: Kısmi dava olarak açılan davada, davacının ıslah yoluyla alacak miktarlarını artırmasına rağmen, davalı vekilinin ıslaha karşı yaptığı zamanaşımı definin mahkemece dikkate alınmaması ve hüküm altına alınan ikramiye alacağı bakımından zamanaşımının değerlendirilmemesi hatalı görülerek karar bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :... Mahkemesi

SAYISI : 2023/47 E., 2023/384 K.

KARAR : Davanın kısmen kabulü

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece ... Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davacı ve davalı vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verilmiştir.

Davacı vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasının istenilmesi üzerine, işin duruşmaya tâbi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 20.02.2024 Salı günü tayin edilerek taraflara tebligat gönderilmiştir.

Duruşma günü davacı vekili Avukat ... ... ile davalı vekili Avukat ... geldiler. Fer'î müdâhil adına kimse gelmedi.

Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verildi.

Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 01.....2010 tarihinde davalı Bankanın Hukuk İşleri İzleme ve Değerlendirme Müdürlüğü biriminde çalışmaya başladığını, ancak işe başladığı tarihten itibaren davalı Banka ile aralarında muvazaalı asıl işveren alt işveren ilişkisi olan fer’î müdahil Şirket bünyesinde işçi olarak gösterildiğini, davacının işe girdiği tarihten itibaren davalı Bankanın işçisi sayılması gerektiğini, davacının bizatihi davalı Banka yetkililerinin gerçekleştirdiği mülakatla işe alındığını, tüm talimat ve emirleri Banka yetkililerinden aldığını, davacının Bankanın ilgili biriminde çalışan diğer personelle aynı işleri yapmasına karşılık asgari ücretle çalıştırıldığını, bu durumun eşit çalışma ilkesine açıkça aykırı olduğunu, Bankada yapılan teftiş neticesinde davacının yapmakta olduğu rehinli araçların takibi, yakalanması ve fatura ödemeleri işinin elinden alındığını beyan ederek fark ücret, ayrımcılık tazminatı, ikramiye, temettü alacağı, prim alacağı, mesken tazminatı, kreş yardımı, vekâlet ücreti alacağı, makine tazminatı ve manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının davalı Banka bünyesinde değil fer’î müdâhil Şirket nezdinde işe başladığını, işverenin fer’î müdâhil Şirket olduğunu, davalı Banka ile davacının çalıştığı Şirket arasındaki ilişkinin hizmet alım sözleşmesine dayandığını, hizmet alım sözleşmesinin ise 05.11.2011 tarihli Bankaların Destek Hizmeti Almalarına İlişkin Yönetmelik kapsamında olduğunu, bu kapsamda destek hizmeti alındığını, davacının da hizmet alımı kapsamında daha önce Hukuk İşleri İzleme ve Değerlendirme Müdürlüğü bünyesinde kurulan masraf grubunda çalıştığını, davacının işe girdiği tarihte Yasal Takip Sistemi programı yürürlükte olmadığı için daha önce kadrolu birimler tarafından yürütülen bir kısım işlerin alt işverene devri gibi bir işlemin de söz konusu olmadığını, davacının asli nitelikli işlerde hiçbir zaman çalıştırılmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 30.12.2020 tarihli ve 2017/509 Esas, 2020/695 Karar ... kararı ile; davacının yaptığı işe ilişkin tanık beyanlarına göre avukatlardan gelen masraf belgelerinin kontrol edilmesi, bankaya rehinli borçlu araçlarının yakalanması ile ilgili işler olduğu, sayılan işlerin destek hizmet alımına konu edilmesi yasak faaliyetler kapsamında olmadığı, davalı banka ile destek hizmet alımı yapılan Gny Tanıtım İletişim Hizm. ve Dış Tic. Ltd. Şti. (Gny Ltd. Şti.) arasındaki ilişkinin muvazaalı olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

... Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesinin 21.04.2022 tarihli ve 2021/1469 Esas, 2022/1357 Karar ... kararı ile; davacının davalı Gny Ltd. Şirketi işçisi olarak diğer davalı banka işyerinde hukuk işleri izleme departmanında çalıştığı, tanık beyanları gereğince davacının yaptığı avukatlardan gelen masraf belgelerinin kontrol edilmesi, bankaya rehinli borçlu araçlarının yakalanması ile ilgili işlerin destek hizmet alımına konu edilmesinin yasak faaliyetler kapsamında olmadığı, yardımcı işlerden olduğu, davalılar arasındaki hukuki ilişkinin asıl işveren alt işveren ilişkisi olduğu, hizmet alım sözleşmesinin muvazaalı olmadığı, emsal nitelikteki dosyalar da dikkate alındığında İlk Derece Mahkemesinin tespit ve değerlendirmesinde bir hatanın bulunmadığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 22.11.2022 tarihli ve 2022/12630 Esas, 2022/14968 Karar ... kararı ile; davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile davacının yaptığı, avukatlardan gelen masraf belgelerinin kontrol edilmesi ve bankaya rehinli olan borçlu araçlarının yakalanması ile ilgili işlerin davalının asıl işi olduğu ve teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektirmediği, davalı ile fer'î müdâhil Şirket arasında geçerli bir asıl işveren alt işveren ilişkisi bulunmadığı, buna göre dava konusu alacaklar yönünden davacının başlangıçtan itibaren davalının işçisi sayılması gerektiği, davacı işçinin görevi ve kıdemi itibarıyla emsali işçi tespit edilemediği hususu da gözetilerek davacının mevcut ücret düzeyine göre sonuca gidilmesi gerektiği gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; bozma kararı doğrultusunda alınan bilirkişi raporundaki hesaplamaya göre davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalı vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı vekili; bilirkişi raporunda davacının hak kazandığı bazı alacak kalemlerinin hesaplanmamasının hatalı olduğunu, davacının davalı bankanın kadrolu personeli ile aynı işi yaptığının ve söz konusu işin bankanın asıl ... tanımı kapsamında olduğunun kabul edildiğini, dolayısıyla davacıya emsal bir işçi bulunmaması yönündeki tespitin hatalı olduğunu, davacı ile aynı işi yapan emsal çalışanların bulunduğunu, ikramiye alacağına ilişkin hükümde fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulduğunun belirtilmediğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

2. Davalı vekili; davacının yaptığı işlerde davalı bankanın davacının işvereni olan diğer davalı Şirket ile hizmet alımı yapmasında yasaya aykırılık bulunmadığını, ıslaha karşı zamanaşımı def'inin dikkate alınmadığını belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dosya içeriğine, bozmanın mahiyetine ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık; davalı ile fer’î müdâhil arasındaki asıl işveren alt işveren ilişkisinin kanuna uygun kurulmadığı kabulüne ve davacının emsali işçi olmadığından mevcut ücretine göre dava konusu alacakların hesaplanması ile ıslaha karşı zamanaşımı def'inin dikkate alınıp alınmadığı hususlarındadır.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 ... Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 109 uncu maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi.

2. 4857 ... ... Kanunu'nun 2 ve 32 nci maddeleri.

3. Dairemizin 27.10.2021 tarihli ve 2021/10852 Esas, 2021/15039 Karar ... ilâmında zamanaşımı def'ine ilişkin Dairece benimsenen ilkeler şu şekilde ifade edilmiştir:

"...

Zamanaşımı, alacak hakkının belli bir süre kullanılmaması yüzünden dava edilebilme niteliğinden yoksun kalmasını ifade eder. Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere zamanaşımı, alacak hakkını sona erdirmeyip sadece onu "eksik bir borç" haline dönüştürür ve "alacağın dava edilebilme özelliği"ni ortadan kaldırır.

Bu itibarla zamanaşımı savunması ileri sürüldüğünde, eğer savunma gerçekleşirse hakkın dava edilebilme niteliği ortadan kalkacağından, artık mahkemenin işin esasına girip onu incelemesi mümkün değildir.

Zamanaşımı, bir borcu doğuran, değiştiren ortadan kaldıran bir olgu olmayıp, salt doğmuş ve var olan bir hakkın istenmesini ortadan kaldıran bir savunma aracıdır. Bu bakımdan zamanaşımı alacağın varlığını değil, istenebilirliğini ortadan kaldırır. Bunun sonucu olarak da, yargılamayı yapan yargıç tarafından yürüttüğü görevinin bir gereği olarak kendiliğinden göz önünde tutulamaz. Borçlunun böyle bir olgunun var olduğunu, yasada öngörülen süre ve usul içinde ileri sürmesi zorunludur. Demek oluyor ki zamanaşımı, borcun doğumu ile ilgili olmayıp, istenmesini önleyen bir savunma olgusudur. Şu durumda zamanaşımı, savunması ileri sürülmedikçe, istemin konusu olan hakkın var olduğu ve kabulüne karar verilmesinde hukuksal ve yasal bir engel bulunmamaktadır.

Uygulamada, fazlaya ilişkin hakların saklı tutulması, dava açma tekniği bakımından, tümü ihlal ya da inkâr olunan hakkın ancak bir bölümünün dava edilmesi, diğer bölümüne ait dava ve talep hakkının bazı nedenlerle geleceğe bırakılması anlamına gelir.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca benimsenmiş ilkeye göre, kısmi davada fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmuş olması, saklı tutulan kesim için zamanaşımını kesmez, zamanaşımı, alacağın yalnız kısmi dava konusu yapılan miktar için kesilir.

Dava konusunun ıslah yoluyla arttırılması durumunda, mülga 1086 ... Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulandığı dönemde, ıslah dilekçesinin tebliğini izleyen ilk oturuma kadar ya da ilk oturumda yapılan zamanaşımı defi de ıslaha konu alacaklar yönünden hüküm ifade eder. Ancak Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonraki uygulamada, 371/2 ve 319. maddeler uyarınca ıslah dilekçesinin davalı tarafa tebliği üzerine iki haftalık süre içinde ıslaha konu kısımlar için zamanaşımı definde bulunulabileceği kabul edilmelidir.

...

Mülga 1086 ... Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu yürürlükte iken süre geçtikten sonra yapılan zamanaşımı define davacı taraf süre yönünden hemen ve açıkça karşı çıkmamışsa (suskun kalınmışsa) zamanaşımı defi geçerli sayılmakta iken, 6100 ... Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun uygulandığı dönemde süre geçtikten sonra yapılan zamanaşımı definin geçerli sayılabilmesi için davacının açıkça muvafakat etmesi gerekir. Başka bir anlatımla 01.10.2011 tarihinden sonraki uygulamalar bakımından süre geçtikten sonra ileri sürülen zamanaşımı define davacı taraf muvafakat etmez ise zamanaşımı defi dikkate alınmaz.

Zamanaşımı definin cevap dilekçesinin ıslahı yoluyla ileri sürülmesi de mümkündür (Yargıtay HGK. 04.....2011 gün 2010/ 9-629 E. 2011/ 70. K.). ..."

4. Dairemizin kısmi dava türünde açılan davalarda zamanaşımı def'inin değerlendirilmesine ilişkin 09.11.2020 tarihli ve 2017/18726 Esas, 2020/15407 Karar ... ilâmının ilgili bölümü şöyledir.

"...

Kısmi olarak açılan davada, davacının 22.02.2016 tarihinde ıslah harcını yatırarak alacak miktarlarını ıslah ettiği (ıslah dilekçesi tarihi 08.02.2016) ,ıslah dilekçesinin 08/03/2016 tarihindeki son celsede davalı vekiline elden tebliğ edildiği, davalı vekilinin aynı celsede sözlü olarak ıslaha karşı zamanaşımı def’inde bulunduğu anlaşılmıştır. Mahkemece, gerekçeli kararda davalı tarafın dava ve ıslaha karşı zamanaşımı def'ilerinin ayrı ayrı incelendiği ve zamanaşımı süresi geçmiş bulunmadığından dolayı davalı tarafın zamanaşımı itirazının reddine karar verildiği belirtilmiş ise de ; ıslah tarihine göre davacının 22.02.2011 tarihinden önceki fazla çalışma alacağı (dava dilekçesinde korunan miktar hariç olmak üzere ) 5 yıllık zamanaşımına uğramıştır.

..."

3. Değerlendirme

1. Temyizen incelenen İlk Derece Mahkeme kararında ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı ve bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Davanın kısmi dava olarak açıldığı anlaşılmaktadır. Davacı vekili, 12.10.2020 tarihli ısah dilekçesi ile davaya konu ettiği alacak miktarlarını artırmış; davalı vekili ise yasal süresi içerisinde ıslaha karşı zamanaşımı defi'nde bulunmuştur. Dava dilekçesinde talep edilen miktar ve hesaplama dönemi dikkate alındığında, hüküm altına alınan ikramiye alacağı bakımından ıslaha karşı zamanaşımı def'inin dikkate alınmaması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgililere iadesine,

Davalı yararına takdir edilen 17.100,00 TL duruşma vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

20.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.