Logo

9. Hukuk Dairesi2023/21014 E. 2024/3859 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacının derece ve kademesi ile buna bağlı ücretinin doğru belirlenip belirlenmediği ve dava konusu fark alacaklara hak kazanıp kazanmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: 6360 sayılı Kanun'un geçici 1. maddesinin onuncu fıkrası gereğince, devredilen işçilerin ücret ve diğer haklarının, nakledildikleri işyerinde yeni toplu iş sözleşmesi düzenleninceye kadar, nakil işleminden önce tabi oldukları toplu iş sözleşmesi hükümlerine göre belirleneceği gözetilerek, davacının nakil sonrası farklı bir sendikaya üye olsa dahi, önceki toplu iş sözleşmesinden yararlanmaya devam etmesi gerektiği ve mahkemenin bu hususu dikkate almadan hatalı hesaplama yaparak hüküm kurması nedeniyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 30. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/2519 E., 2023/3804 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 2. İş Mahkemesi

SAYISI : 2017/201 E., 2021/262 K.

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 1990 yılında mülga Köy Hizmetleri Müdürlüğü bünyesinde mevsimlik işçi olarak işe başladığını, Yol-İş Sendikası üyesi olduğunu, 02.02.2001 tarihinde sürekli işçi kadrosuna geçtiğini, 01.03.1999-28.02.2001 yürürlük tarihli 8. Dönem Toplu İş Sözleşmesi'nde çalıştırıldığı pozisyona göre tâbi olduğu/olması gereken ücret skalası yanlış tespit edildiğinden ve sonraki yıllarda da kadro tarihinde yapılan hatalı intibak işleminden dolayı ücret, ikramiye, ilave tediye ve yıpranma primi fark alacaklarının oluştuğunu, kapatılan Ankara İl Özel İdaresi aleyhine açılan Ankara 7. İş (Ankara 29. İş Mahkemesine devredilen) Mahkemesinin 2013/946 Esas sayılı dosyasında 28.05.2013 tarihinden öncesine ait fark alacak davasının derdest olduğunu, tüm özlük haklarıyla birlikte davalıya nakledildiğini ve çalışanın bu dönem sonrasında davalıya geçmesi nedeniyle alacakların davalı Kurumdan talep edildiğini, hatalı intibakının devam etmesi nedeniyle işbu dava ile 29.05.2013 ve sonrası alacakların hesaplanarak dava tarihinde olması gereken yevmiyesinin tespiti gerektiğini belirterek fark ücret, fark ikramiye, fark ilave tediye, fark yıpranma primi alacaklarının faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; husumet itirazında bulunduklarını, alacak taleplerinin zamanaşımına uğradığını, müvekkili Kurumun 6360 sayılı On Dört İlde Büyükşehir Belediyesi ve Yirmi Yedi İlçe Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun (6360 sayılı Kanun) çerçevesinde personelin devredileceği kurum ve kuruluşlar arasında yer almadığını, davacının atölye ustası olduğunu, kadroya geçişte toplu iş sözleşmesi ve protokole uygun olarak atamasının yapıldığını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının Devlet Su İşleri (DSİ) Genel Müdürlüğüne nakli sebebiyle 6360 sayılı Kanun gereği önceki çalışmalarından DSİ Genel Müdürlüğü sorumlu olmayacağından, Mahkemenin ara kararı doğrultusunda dava konusu alacaklar yönünden davacının davalı Kuruma nakil olduğunu belirtilen 22.12.2014 tarihinden sonrası için ve ıslaha karşı zamanaşımı def'i değerlendirilmek sureti ile düzenlenen 09.03.2021 tarihli bilirkişi ek raporundaki II. seçenekte yapılan hesaplamaların yerinde görüldüğü belirtilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı vekili; yasal faiz uygulanması gerekirken en yüksek işletme kredi faizine karar verilmesinin yerinde olmadığını, daha önce açılan davanın istinaf kararının esas alınması gerektiğini, davalı bünyesinde çalışmaya başladığı dönem öncesi hesabın yapılmasının hatalı olduğunu, nakil tarihinden önce doğmuş alacaklardan davalının sorumlu tutulamayacağını, davacının hizmetinin derece ve kademesine yansıtıldığını ileri sürerek istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının istinaf incelemesinden geçen dosyasında derece ve kademesinin 01.03.2013 tarihinde 13/21 olarak tespit edildiği, 01.03.2007 tarihinden 7 yıl gibi bir zaman geçtikten sonra DSİ Genel Müdürlüğüne nakledildiği hâlde nakil tarihi itibarıyla derece ve kademesinin 13/16 olarak belirtildiği, anılan dosyada derece ve kademesinin tespitine yönelik bir hüküm bulunmayıp bilirkişi raporunda yapılan tespit üzerine Mahkemece fark ücretlerin tahsiline karar verildiği ve sadece bu hususun kesinleştiği, inceleme kapsamındaki dosyada Mahkemece hükme esas alınan 09.03.2021 tarihli bilirkişi raporunda davacının DSİ Genel Müdürlüğüne nakledildiği tarih itibarıyla derece ve kademesinin usulünce tespit edildiği, nakil tarihinden itibaren ücret farkı ve buna bağlı fark alacaklarını 6360 sayılı Kanun’un geçici 1 inci maddesinin dokuzuncu fıkrasının (d) bendi uyarınca DSİ Genel Müdürlüğünde çalıştığı dönemle sınırlı olmak üzere DSİ Genel Müdürlüğünden tahsiline karar verildiği, dava tarihi itibarıyla davacının bir günlük yevmiyesinin 154,57 TL olduğunun görülmesi ve hesaplamalar ile tatbik edilen faiz tür ve başlangıç tarihlerinde hata bulunmadığının anlaşılması karşısında davalı tarafça ileri sürülen istinaf nedenlerinin yerinde olmadığı gerekçesiyle davalının istinaf başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili; istinaf dilekçesinde belirttiği sebeplerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacının derece ve kademesi ile buna bağlı olarak ücretinin doğru bir şekilde belirlenip belirlenmediği ile dava konusu fark alacaklara hak kazanıp kazanmadığı hususlarına ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi.

2. 6360 sayılı Kanun'un geçici 1 inci maddesinin onuncu fıkrası, 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu'nun 36 ve 39 uncu maddeleri ile 6772 sayılı Devlet ve Ona Bağlı Müesseselerde Çalışan İşçilere İlave Tediye Yapılması ve 6452 Sayılı Kanunla 6212 Sayılı Kanunun 2 nci Maddesinin Kaldırılması Hakkında Kanun'un 1 vd. maddeleri.

3. Dairemizin 10.04.2023 tarihli ve 2023/3314 Esas, 2023/5272 Karar sayılı ilâmı.

3. Değerlendirme

1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir

2. Somut uyuşmazlıkta davacının; 17.05.1990 tarihinden itibaren kapatılan Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü bünyesinde mevsimlik/geçici işçi statüsünde her yıl belirli süreli iş sözleşmeleriyle istihdam edildiği, 02.02.2001 tarihinden itibaren kadroya alınarak belirsiz süreli iş sözleşmesiyle çalışmaya başladığı, Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünün kapatılması üzerine Ankara İl Özel İdaresine devredildiği, 6360 sayılı Kanun'un 1 inci maddesinin beşinci fıkrası uyarınca Ankara İl Özel İdaresinin tüzel kişiliğinin kaldırılması sonucu aynı Kanun'un geçici 1 inci maddesinin altıncı fıkrası uyarınca Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığına 31.03.2014 tarihinde devredildiği, 23.12.2014 tarihinde davalı Kuruma nakledildiği ve dava tarihi itibarıyla hâlen burada çalıştığı dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır. Davacının, kapatılan Ankara İl Özel İdaresi aleyhine açılan Ankara 7. İş (Ankara 29. İş Mahkemesine devredilen) Mahkemesinin 2013/946 Esas sayılı dosyasında 28.05.2013 tarihinden öncesine ait fark alacakları talep ettiği, anılan davada davacının Nisan 2013 itibarıyla derece ve kademesinin 7/16 olarak belirlendiği ve kararın kesinleştiği görülmektedir. Davacı davalıya nakledildiği tarih itibarıyla Ankara İl Özel İdaresi adına Türk Ağır Sanayii ve Hizmet Sektörü Kamu İşverenleri Sendikası ile Yol-İş Sendikası arasında imzalanmış olan 01.03.2013-28.02.2015 tarihleri arasında geçerli işletme toplu iş sözleşmesine tâbidir.

3. İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunda 01.03.2015 tarihindeki ücret tespit edilirken ise davacının 22.01.2015 tarihinde Tes-İş Sendikasına üye olduğu gerekçesiyle nakledildiği işyeri olan DSİ Genel Müdürlüğü adına Kamu İşletmeleri İşverenleri Sendikası (Kamu-İş) ile Türkiye Enerji, Su ve Gaz İşçileri Sendikası (Tes-İş) arasında 15.09.2015 imza tarihli ve 01.03.2015-28.02.2017 yürürlük süreli toplu iş sözleşmesinden yararlanması gerektiğinin kabulü ile o dönem 01.03.2015-28.02.2017 tarihleri arasında yürürlükte bulunan toplu iş sözleşmesinin 79 uncu maddesinin (B) bendi uyarınca %6 zam uygulamak suretiyle hesaplama yapılmış ve İlk Derece Mahkemesince bu şekilde belirlenen alacaklar hüküm altına alınmış ise de davacının fark alacakları hususunda 01.03.2015 tarihinden itibaren yapılan bu değerlendirme hatalı olmuştur.

4. Her ne kadar davacının nakilden sonra 22.01.2015 tarihinde Tes-İş Sendikasına üye olduğu hususunda ihtilaf yok ise de 6360 sayılı Kanun'un geçici 1 inci maddesinin onuncu fıkrasında "... Devredilen veya nakledilen işçilerin ücret ile diğer malî ve sosyal hakları; toplu iş sözleşmesi bulunan işçiler bakımından yenileri düzenleninceye kadar devir veya nakil işleminden önce tabi oldukları toplu iş sözleşmesi hükümlerine göre, ... belirlenir.” hükmü yer almaktadır. Buna göre kanun hükmü dikkate alındığında, davacının nakledildiği işyerinde toplu iş sözleşmesinin yenisi düzenleninceye kadar nakil işleminden önce tâbi olduğu toplu iş sözleşmesinden yararlanması gerektiği kabul edilmelidir.

5. Davacının 23.12.2014 tarihinde davalıya ait işyerine nakledildiği, davacının nakledildiği davalı DSİ Genel Müdürlüğünde nakilden sonra imzalanan ilk toplu iş sözleşmesinin imza tarihinin 15.09.2015 olduğu dikkate alındığında, davacının yukarıda ifade edilen 6360 sayılı Kanun hükmü gereği davalıya ait işyerinde Tes-İş Sendikasının taraf olduğu yeni toplu iş sözleşmesinin düzenleme (imza) tarihi olan 15.09.2015 tarihine kadar nakil işleminden önce tabi olduğu toplu iş sözleşmesi olan Yol-İş Sendikasının taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden yararlanmaya devam edeceği kabul edilmelidir.

6. Davacının nakilden önce tâbi olduğu toplu iş sözleşmesinden nakil sonrasında yararlanmayı sürdürmesi 6360 sayılı Kanun'un açık hükmünün gereğidir. Bu itibarla söz konusu toplu iş sözleşmesinden yararlanmaya devam edebilmek için sendika üyeliğinin devamı şartı aranmaz. Aynı şekilde bir başka sendikaya üye olunması yahut işkolu değişikliği toplu iş sözleşmesinden yararlanmaya devam etme bakımından herhangi bir etki yaratmayacağı gibi davacının nakil sonrasındaki işyerindeki toplu iş sözleşmesinin tarafı olan sendikaya üyeliği ve davalının da bu üyelik sebebiyle işçiyi söz konusu toplu iş sözleşmesinden yararlandırması, yani taraf iradelerinin ortak olması da sonuca etkili olmayacaktır. Esasen Kanun'da " ... nakledilen işçilerin ücret ile diğer malî ve sosyal hakları ... toplu iş sözleşmesi hükümlerine göre, ... belirlenir." denilerek nakledilen işçilerin nakil olunan işyerinde yeni bir toplu iş sözleşmesi düzenleninceye kadar yaşayabilecekleri maddi kayıpların önüne geçilmek istenmiştir. Kanunda nakledilen bir işçiye nakil öncesi tâbi olduğu toplu iş sözleşmesinin uygulanmasına devam olunacağı değil; işçinin ücret, mali ve sosyal haklarının nakil öncesi toplu iş sözleşmesine göre belirleneceği vurgulanmaktadır.

7. Açıklanan sebeplerle davacı, nakilden önce yararlandığı Yol-İş Sendikasının taraf olduğu toplu iş sözleşmesinin bitim tarihi olan 28.02.2015 tarihinden sonra da anılan toplu iş sözleşmesinden yararlanmaya devam eder. Sözleşmeden yararlanma, nakledilen işyerinde yeni toplu iş sözleşmesinin düzenlendiği (imzalandığı) tarihe kadar devam eder. Kanun'da açıkça "... yenileri düzenleninceye kadar ..." hükmüne yer verildiğinden, Tes-İş Sendikasının taraf olduğu toplu iş sözleşmesinin yürürlük süresinin geriye etkili şekilde 15.09.2015 olarak belirlenmesi de sonuca etkili değildir. Genel-İş Sendikası ile işveren arasındaki toplu iş sözleşmesinden, bu sözleşmenin yürürlük tarihinden itibaren değil imza tarihinden itibaren yararlanılması Kanun hükmünün gereğidir. Böylece nakil olunan işyerinde yeni toplu iş sözleşmesi düzenleninceye kadar, mevcut sözleşmenin yürürlük süresi veya sendika üyeliği vb. şartlar ile bağlı kalınmaksızın önceki toplu iş sözleşmesinden yararlanmaya devam edilir.

8. Sonuç olarak somut olayda; davacının, Tes-İş Sendikasının taraf olduğu 01.11.2013 imza tarihli ve 01.03.2013-28.02.2015 yürürlük süreli toplu iş sözleşmesinden yararlanamayacağı, 15.09.2015 imza tarihli ve 01.03.2015-28.02.2017 yürürlük süreli toplu iş sözleşmesinden ise ancak sözleşmenin imza tarihi olan 15.09.2015 tarihinden itibaren yararlanabileceğinin kabulü ile buna göre varsa toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan alacaklarının hesaplanması gerekir. Davacının 01.03.2015 tarihinden itibaren Tes-İş Sendikasının tarafı olduğu toplu iş sözleşmesinden yararlandırılması hatalı olmuştur. Mahkemece belirilen ilkeler doğrultusunda yapılacak hesaplamaya göre usuli kazanılmış haklar da gözetilerek bir karar verilmesi gerekmektedir. Bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.

9. Öte yandan, Tes-İş Sendikasının taraf olduğu 15.09.2015 imza tarihli ve 01.03.2015-28.02.2017 yürürlük süreli toplu iş sözleşmesinin 103 üncü maddesinin (2) numaralı bendinde yıpranma primine ilişkin düzenlemeye yer verilmiştir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, anılan toplu iş sözleşmesinde yıpranma prim alacağının düzenlenmediği belirtilerek 22.01.2015 tarihinden itibaren yıpranma prim alacağının hesaplanmayacağı belirtilmiş fakat tüm dönem yönünden yevmiyenin %20'si tutarında yıpranma primi hesaplanarak sonuca gidilmiştir. 15.09.2015 tarihinden itibaren 103 üncü maddesinin (2) numaralı bendi değerlendirilmek suretiyle yıpranma primi alacağının belirlenmesi gerekirken hatalı bilirkişi raporuna itibar edilerek hüküm kurulması da isabetsizdir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

29.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.